20
EXE RANK
OttoMaNs* ;яeiz
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 20 Şub 2011
- Mesajlar
- 32,869
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- www.netbilgini.com
Bir dönemler Ruslar tarafindan kötülenen Tatar adını artık çok kimse çekinmeden kullanmaktadır ve bilhassa Ruslar ve diğer yabancılarla birlikte yaşamak zorunda olan Kırım ve Kazan Tatarları milli kimliklerini ancak Tatar adıyla açıklayabilmektedirler. Tabii ki anavatının dışında yaşayanların bir kısmının kendilerini hala Kırım Türkleri , Romanya Tatarları/Türkleri , (müslüman) Tatar Türkleri ... (Prof. Dr. Nadir Devlet makalesi)
XX. YÜZYILDA TATARLARDA MİLLİ KİMLİK SORUNU
Prof Dr. Nadir DEVLET
1. TATAR ADI
2. TATAR ADI ÜZERİNDEKİ TARTIŞMALAR
3. TÜRK-TATAR ADI
4. SOVYET DÖNEMİNDE TATAR ADI
5. KIRIM TATAR TABİRİ
6. TATARİSTAN'DAKİ TATAR ADI
7. YURTDIŞINDAKİ TATAR ADI
8. TATAR ADI ÜZERİNDEKİ TARTIŞMALAR
9. SONUÇ
Tatar adı: VIII. y.y.'a ait Orhun-Yenisey yazıtlarında Türk (kuvvet;güç) adının dışında Tokuz Tatar ve Otuz Tatar tamlamalarında Tatar adına da rastlamaktayız. Buna göre, 9 veya 30 kabileden müteşekkil bu halk, Radloff ile Thomsen'in ifadelerince Moğol , Barthold'un fikrince muhtemelen gayr-ı Türk idi1. Avrupalılar ve bilhassa Ruslar, Çıngız devrinden itibaren Türk-Moğol devletine Tatar İmparatorluğu ve halkına da (Türk ve Moğolları birbirinden ayırma gereğini duymadan) Tatar demişlerdir. Sonraları Ruslar, zaptettikleri Kazan, Astırahan, Kırım, Sibir, Türkistan ve Kafkasya gibi ülkelerde karşılaştıkları Türk boylarını da umumiyetle Tatar tesmiye etmişler, fakat bu adı hiç bir zaman Moğol anlamında kullanmamışlardır2. Hakikatte, Tatar sözü de Türkler için yabancı sayılmaz. Kaşgarlı Mahmud Tatar: Türklerden bir zümredir demekte ve eserinin birçok yerinde Tatarı da Türk uruğları arasında saymaktadır. Batı ilim dünyasında da, Türk ve Tatar sözleri türlü türlü ve karmaşık mefhumlar için kullanılmıştır. Bir vakitler gerek politika dilinde.gerekse, etnoloji, tarih, etnografya ve coğrafya eserlerinde hep Tatar yahut tahrif edilerek Tartar adları kullanılmıştır3. Son dönem araştırmacılannın bir kısmı ise Tatarların büyük Türk ailesinin öz evladı olduğu fikrindedirler 4. Esasında bu konuda ne Türk kökenli ne de yabancı araştırmacıların itirazı yoktur.
Bugün ise eski SSCB'de yaşayan iki halk resmi olarak Tatar adını kendi uluslarını ifade etmek için kullanıyorlar. Bunların ilki Tataristan, Başkurdıstan ve çevresindeki cumhuriyet ve ülkelerde (oblast) ayrıca Orta Asya'da yaşayan 7 milyonluk Kazan Tatarları ile Kırım'ın en eski sakinlerinden Kırım Tatarlarıdır. Ancak Kırımlılar bu adı Kırım Tatarı şeklinde vurgulayarak kullanırlarken, Kazan Tatarları doğrudan-doğru her hangi bir belirtmeye ihtiyaç duymadan (yani Kazan Tatarı veya İdilboyu Tatarı v.b.) Tatar şeklinde milli adları olarak kullanmaktadırlar.
Tatar adı üzerindeki tartışmalar: Tatar adının milli kimliği belirten bir ad olarak kullanılmasının tarihi oldukça karmaşıktır. Çarlık döneminde Türkler genelde müslüman kimliğine bürünmüş olup, düzenledikleri genel toplantılarını dahi bu adla belirtme ihtiyacını veya mecburiyetini hissetmişlerdi 5.
Rusların Altın Orda Devleti dönemini Tatarskoe İgo (Tatar zulmü) diye adlandırarak bu ada menfi bir anlam kazandırmış olmaları dolayısıyla Tatar adının Ruslar tarafindan kasıtlı olarak takıldığı hususundaki görüş kuvvetli idi. Diğer yandan Rusya'daki Türkler arasında milliyet şuuruna nazaran ümmetçilik şuurunun güçlü olması da genel ad olarak Tatar veya Türk ü kullanmak yerine müslüman adını kullanmalarında şüphesiz çok etkili oluyordu.
XIX. y.y.'da ise bu konu ciddi olarak tartışılmaya başlandı. Meşhur din alimi ve tarihçi Şihabeddin Mercani (1818 #8212;1889) mühim eseri olan Müstefad ül-Ahbar fi Ahval-i Kazan ve Bulgar' da bu konuyu aşağıdaki satırları ile gündeme getirenlerden biri oldu. O bu eserinde şunları yazmıştır:
...I Mesken! ägärdä sineñ mösleman dan başqa ber isemeñne din häm millätneñ döşmanı belmäsä ide, sine, älbättä möselman dip döşman kürerlär ide. Tatar bulmasañ, Ğaräp, Tacik, . . . tügel, Qıtay, Rus, Fransuz häm Nemets ta tügel, inde kem bulirsıñ ? Yaxşı Şart, Çirmeş, Mukşı, Ar xalıqlarıñ barlıqların belmägänlär, sine ul isemnärneñ berse belän atamağanlar ägär şulay bulğan bulsa, üzeñne Çirmeş yaki Mukşı sanap, şuña riza bulip yörer ideñme ? ... 6 Ş. Mercani bu ifadesi ile kendi öz Tatar adından utananlara veya kullanmayanlara bir uyarı yapmak istemiştir.
Zamandaşı ansiklopedist ve Tatar edebiyatının gelişmesinde eserleri ile mühim rol oynayan Abdülkayyum Naşiri (1824 #8212;1902) de Tatarlar tarafindan kullanılan dile Tatarca denilmesi gerektiğini aşağıdaki satırlarla kati bir biçimde vurgulamıştı:
....Biz Tatarbız... Bazı erbab-ı inadından işitsin ki Tatar tilin tilge hesaplamaz. Süphan Allah el-Azim, halk ilmi-i tevarih bilmegenliginden nâşi Tatar lafzına tahammül kılmağa takatları yoktur... Tatar ve Moğol kadim zamanda iki kavim ve tilleri dahi iki türlü til idi. Uzak zamanlardan beri birbirine katışa katışa daha meşhuru Tatar tili dip kalmıştır. Lâkin mezkûr tarihten ta bu zamanımıza kadar Tatar tilimize hizmetçiler bula kilmegen sebebli Tatar tilimiz artta gayet baid yuklap kalmıştır . .. Milletimiz halkını Tatar tesmiye kılsam yaratmadılar, Tatar tili disem yaratmadılar. . . 7
Ancak bu Tatarcılık akımının dışında bir kesim aydın da ideolojik olarak Türkçülüğü destekliyordu. Bunlar arasında tanınmış din adamı, yazar, gazeteci ve son dönemin müftüsü Rizaeddin Fahreddin (1859 #8212;1936) de vardı. Onun ise kendi döneminde bastıralamayan, ancak son yıllarda yayınlanan Bolğar vä Qazan Törekläre adlı eserinden anlaşılacağı üzere halkının Kazan Türkleri şeklinde adlandırılmasını arzuluyordu 8.
Fakat 1905 l. Rus ihtilali döneminde İdil-Ural'da olduğu gibi Kırım'da da Tatar adı taraftarları bir hayliydi. Kırım'da Hasan Sabri Ayvazov gibi şahısların Tatar adını reddetmeleri gençlerde menfi bir his uyandırmıştı. Türklüğü sevmekte samimi olan bu gençler Tatarlığı da inkâra yanaşmıyorlardı. Zaten aydınların hemen hepsi ve neşriyatta da kendilerini hep Tatar diye anıyorlardı 9.
Türk-Tatar adı: XIX. y.y. sonu ile XX. y.y.'ın başında Tatar halkının kimlik arayışının daha doğrusu öz kimliğine nasıl bir ad vereceği hususu hayli canlı tartışmalara neden oluyordu. Türkçülerle , Tatarcıların bir uzlaşması neticesi olarak 1917 ihtilalinin yaklaştığı dönemlerde yeni bir tabirin, yani Türk-Tatar adının kullanılmaya başladığına şahit oluyoruz. Çünkü Tatarcılar da kendilerinin Türk (Türki) soydan geldiklerini inkar etmiyorlardı. Türkçüler ise Tatarların Türk soyundan olmalarına rağmen gerek dil, gerek edebiyat, gerek tarih ve gerek adet örf olarak diğer Türk boylarından farklılıklara veya kendilerine has özelliklere sahip olduğunu kabul ediyorlardı. Neticede Tatar halkının, daha doğrusu İdil-Ural ve Sibir bölgesindeki Türk soyluların ortak kimliğini vurgulamak isteyenler Türk-Tatar adını kullanmaya başladılar. Mesela tanınmış tarihçi Zeki Velidi (Togan)'ın 1917 yılında Kazan'da basılan ilk bilimsel eserinin adı da Kısaca Türk-Tatar Tarihi adını taşıyordu 10. Bu tabir siyasi mahiyette alarak 1917 sonunda Ufa'da toplanan kısa ömürlü Rusya ve Sibir Müslüman Türk-Tatarlan Millet Meclisi nde de kendi yerini buldu. Bu ad daha sonra Bolşevikler tarafindan yasaklanmışsa da, muhaciriyette uzun yıllar kullanıldı.
Hatta meşhur yazar ve cemiyet hadimi Müstecip Ülküsal'ın son yıllarda yayınlanan eserinin başlığında da Türk-Tatar tabirini kullanması dikkati çekmektedir 11.
Sovyet döneminde Tatar adı: Bolşeviklerin iktidarı sağlamlaştırmaların dan sonra İdil-Ural bölgesindeki Türklerin birliğini ön gören Millet Meclisi hareketi ile Idil-Ural Ştatı. (Devleti) projesi suya düşünce Ruslar bu bölgede üç ayrı muhtar Türk cumhuriyeti (Tatarstan- Başkurdıstan ve Çuvaşıstan) tesis ederek bu adları da resmileştirmiş oldular. Yani Türk-Tatar adinin kullanılmasına gerek kalmamıştı ve ayrıca bunun kullanılmasına izin de verilmiyordu. Türk-Tatar adı aynı edebi dili kullanan ve bir hayli yönden birbirlerine çok yakın olan Başkurt alt kimliğini de içine almak istemişse de. Zeki Velidi (Togan) liderliğinde başlatılan Başkurtluk mücadelesi bu şuurun güçlenmesi ve Sovyetlerin uygulaması ile milli kimliğe dönüşmesine de neden oldu. Dolayısıyla artık Tatarıstan'da yaşayanlar kendilerine resmen verilen Tatar adı ve onun yarattığı Tatar milli kimliği ile yaşamaya başladılar. Sovyet döneminde basılan ilk tarih kitaplarından biri olan meşhur tarihçi Aziz Ubeydull(in)'in eserinin adı da Tatar Tarihi olmuştu 12.
Kırım Tatar tabiri: Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin kurulduğu dönemlerde Türk-Tatar adıyla birlikte Tatar , Kırım Tatar , Kırım Tatar Nogayları gibi adların yaşadığını görmekteyiz 13. Daha sonraları ise Kırım Tatar adı resmen yerleşti14. Bu durum topyekün sürgüne maruz bırakıldıkları 18 Mayıs 1944 yılına kadar sürdü. SSCB'de 2. Dünya Savaşı esnasında sürgün edilen bir hayli etnik topluluk 1950'li yılların sonlarına doğru aklanarak, ülkelerine dönme, bazı siyasi imkanlar ve kültürel faaliyetlerine devam etme hakkı elde etmişlerse de, Kırım Tatarı, Meshet Türkü ve Volga Almanları tam anlamda aklanamayarak bir hayli haklardan mahrum bırakıldılar. Ancak bazı kültürel haklar verilerek Taşkent'te Lenin Bayrağı adlı bir gazete yayınlanmaya başladı 15. Bu gazete uzun yıllar Kırım Tatar veya Tatar tabirini kullanamadı.
Ancak 1980'li yıllarda bu ad ihtiyatla ve daha sonra yaygın şekilde kullanılarak ayrı bir etnik gurubun mevcudiyeti artık resmen vurgulanmaya başlanmış oldu 16.Daha önceki tarihlerde bir iki eser Tatar adıyla yayınlanmışsa da (C. Bekirov,Tatar Folklorü, Taşkent 1975; R. Tınçerev-Y. Bolat-K. Camanaklı (haz.). Tatar Halk Masalları, Taşkent 1975), Kırım Tatar adı henüz kullanılamamıştı 17.Bilebildiğimiz kadar Kırım Tatar tabirinin kullanıldığı ilk eser 1988'nde yayınlanan bir sözlük idi. Bu eser ancak 7 bin kelime ihtiva eden (s. 11 #8212;166) ve dilbilgisi bölümünden (s. 167 #8212;232) ibaret bir eser idi 18. Burada dikkat eden bir husus ise artık Kırım sözünün Tatar sözünden ayrı olmayıp bitişik yazılmasıydı, bu Kırımlıları genel Tatar kimliğinden ayrı mütalaa etmek veya ap-ayrı yeni bir halk topluluğu olarak lanse emek için olabilir. Rejimin tutumunun değişikliği, o güne kadar resmi olarak yok addedilen Kırım Tatarlarını 1989 nüfus sayımının sonuçlarında kaydetmesinde de görüldü 19. Böylece 1944'ten sonra yok addedilen ve muhtemelen Tatarların nüfusuna dahil edilen Kırım Türkleri rejim tarafindan yeniden ayrı bir ulus veya etnik gurup olarak tecil edilmiş oldu ve Kırım Tatar tabiri resmiyet kazandı.
Tataristan'daki Tatar adı: 1920'lerden sonra genellikle İdil boyunda yaşayan Kazan Tatarları kendi ulus adları olarak uzun yıllar Tatar ı kullandılar. Daha doğrusu katı Sovyet rejimi şartlarında başka bir ad arama konusunun gündeme gelmesi de mümkün değildi. Böylece 60 #8212;65 yıl bu konu tartışılmadı. Çünkü Sovyet rejimi bir taraftan enternasyonalizm, halkalrın dostluğu, komünist toplum kurma adına gayr-ı Rus toplulukları Ruslaştırmaya çalışırken, diğer taraftan da Türki toplulukların bir-birlerinden bağımsız kendi kimliklerini gelişirmeye dikkat ediyordu. Bu gayeyle de Türki toplulukların alfabeleri 15 #8212;16 yıl gibi kısa bir süre içinde iki defa değiştirilmişti (1926 #8212;1940 Latin alfabesi, 1940'tan sonra Kiril alfabesi). Kiril harflerine geçildiği zaman ise her Türk boyuna birbirinden oldukça farklı alfabeler ve ortografi kuralları yaratılarak, bu topluluklar birbirlerinin yazılarını anlayamayacakları bir seviyeye indirgenmişti. Bu ve buna benzer siyasi ve kültürel uygulamalar en yakın kardeş toplulukları dahi birbirinden uzaklaştırmış, başka bir ifade ile herkes ancak kendisi ile ilgilenir duruma gelmişti. Bu şartlar içinde yetişenler de ancak kendi etnik kimlikleri ile özleşmek durumunda kalmışlardı Yani bir üst-kimlik, soybirliği veya akrabalık mühimsenmeyen faktörlere dönüştüler.
Tataristan'da da durum değişik olmadı ve Tatar kimliği konusuna tamamen çözülmüş olarak bakılarak, kesin yargılara varıldı. Aşağıdaki satırlar bu görüşe tipik bir örnek teşkil etmektedir:
#8222;... (Qazan Tatarlannıñ babaları) VI #8212;VII ğasırlarda İdel häm Ural buylarına basıp kergän törki telle qabilälär belän İdelneñ sul yarında Bolğar belän kürşe häm şulay uq törki telle uğız-päçänäk qabiläläreneñ qatlaulı quşılmasınnan ğıybarat bulğan. . . 20.
Yurtdışında Tatar adı: Henüz birinci dünya savaşı patlak vermeden önce Osmanlı Türkiye'sinde de Tatar ve Türk tartışması ciddi boyutlara ulaşınca tanımış Türkçü ilim adamı Yusuf Akçura bu konuda bir makale yazarak iki tarafi uzlaştırmaya çalıştı 21. Bolşevik ihtilaline müteakip ise Kırım'dan olsun, İdil-Ural bölgesinden olsun yurdışında değişik ülkelere sığınmak zorunda olan aydınlar, genelde kendi ülklerindeki gelişmelerin aksine, uluslarına daha değişik adlar vermeyi tercih ettiler. Kazan Türklerine Şimal Türkleri denildiği gibi, İran Türklerine de Cenup Türkleri diyenler oldu. Fakat bu tabirler umumun kabulüne mazhar olmadılar 22. Kırımlı aydınlar Kırım Tatar tabiri yerine Kırım Türkleri tabirini kullanırken 23, Kazanlılar da Tatar yerine Kazan Türkleri veya İdil-Ural Türkleri tabirini tercih ettiler 24. Bunlardan A. Battal-
Taymas yabancı dillerde çıkan makalelerinde de Kazan Türkleri tabirini kullanıyordu 25. Bunların bir istisnasını ise belki de ülkesinde dahi meşhur bir yazar ve siyasetçi olarak temayüz etmiş olan Ayaz İshaki (İdilli) teşkil ediyordu ve o ihtilalden önce Millet Meclisi tarafindan resmi olarak kullanılan Türk-Tatar tabirine sıkıca sarılmıştı 26. Çarlık Rusyası kökenli Tatar aydınlarının Türkiye'de Tatar adını tercih etmemelerinin bir nedeni de bu kelimenin Türk halkı arasında genel olarak menfi olarak kullanılması olabilir 27. Fakat gene de Türkiye'de yaşayan bazı Tatar aydınları, yukarıda belirtilen şahıslar kadar kamu oyunda etkili olmasalar da Tatar adı üzerinde ısrar ediyorlardı ve bu ısrar aslında muhaciriyette bulunanların çoğunluğunun samim görüşünü aksettiriyordu 28. Bazı Türk araştırmacılar da bu durumu tesbit ederek. Kazan Türkleri aslen su katılmamış Türk olmalanna rağmen, bugün dahi bu ismi (Tatar) inat ile taşırlar, diye şikayet etmişlerdir 29.
Son yıllarda ise, SSCB'deki değişmelerin de etkisi ile Türkiye 'deki Kırım Tatar kökenli yazarların da Kırım Türkleri ile birlikte Kırım Tatarları tabirini de kullandıklanna şahit oluyoruz 30. Kazan Türkleri tabirinin yerine Tatar Türkleri veya Tatar adlarının kullanılmaya başlanması da hemen hemen aynı zamanlara rastlamaktadır 31. Batılı araştırmacılar da son dönemlerde genelde Kırım Tatar ve Tatar tabirlerini kullanmakadırlar 32.
Tatar adı üzerine tartışmalar: Kırım Tatarları sürgünden anavatana dönmeye henüz bu yıllarda başladıkları için onlarda henüz bu konuda bilimsel veya başka türlü tartışmaların başladığını gösteren emareler yok gibi.
Eski SSCB'deki Kırım Tatarları arasında şimdilik milli ad konusunda Tataristan'dakine benzer her hangi bir tartışmaya şahit değiliz, Rusların onlarla ilgili yayınlarında Kırım Tatan tabirini kullandıklarını görmekteyiz 33. Aynca Kırım'da kurulan yarı resmi milli teşkilatın adı da Kırım Tatar Milli Meclisi olarak tecil edilmiştir 34. Bu da Kırım'da halkın çoğunluğunun Kırım Tatar adım benimseyip, bunu resmi bir ad olarak tescil ettirmek arzusunu göstermektedir.
düşmesinden (1783) sonra Dobruca
Devamı aşagıda ...
XX. YÜZYILDA TATARLARDA MİLLİ KİMLİK SORUNU
Prof Dr. Nadir DEVLET
1. TATAR ADI
2. TATAR ADI ÜZERİNDEKİ TARTIŞMALAR
3. TÜRK-TATAR ADI
4. SOVYET DÖNEMİNDE TATAR ADI
5. KIRIM TATAR TABİRİ
6. TATARİSTAN'DAKİ TATAR ADI
7. YURTDIŞINDAKİ TATAR ADI
8. TATAR ADI ÜZERİNDEKİ TARTIŞMALAR
9. SONUÇ
Tatar adı: VIII. y.y.'a ait Orhun-Yenisey yazıtlarında Türk (kuvvet;güç) adının dışında Tokuz Tatar ve Otuz Tatar tamlamalarında Tatar adına da rastlamaktayız. Buna göre, 9 veya 30 kabileden müteşekkil bu halk, Radloff ile Thomsen'in ifadelerince Moğol , Barthold'un fikrince muhtemelen gayr-ı Türk idi1. Avrupalılar ve bilhassa Ruslar, Çıngız devrinden itibaren Türk-Moğol devletine Tatar İmparatorluğu ve halkına da (Türk ve Moğolları birbirinden ayırma gereğini duymadan) Tatar demişlerdir. Sonraları Ruslar, zaptettikleri Kazan, Astırahan, Kırım, Sibir, Türkistan ve Kafkasya gibi ülkelerde karşılaştıkları Türk boylarını da umumiyetle Tatar tesmiye etmişler, fakat bu adı hiç bir zaman Moğol anlamında kullanmamışlardır2. Hakikatte, Tatar sözü de Türkler için yabancı sayılmaz. Kaşgarlı Mahmud Tatar: Türklerden bir zümredir demekte ve eserinin birçok yerinde Tatarı da Türk uruğları arasında saymaktadır. Batı ilim dünyasında da, Türk ve Tatar sözleri türlü türlü ve karmaşık mefhumlar için kullanılmıştır. Bir vakitler gerek politika dilinde.gerekse, etnoloji, tarih, etnografya ve coğrafya eserlerinde hep Tatar yahut tahrif edilerek Tartar adları kullanılmıştır3. Son dönem araştırmacılannın bir kısmı ise Tatarların büyük Türk ailesinin öz evladı olduğu fikrindedirler 4. Esasında bu konuda ne Türk kökenli ne de yabancı araştırmacıların itirazı yoktur.
Bugün ise eski SSCB'de yaşayan iki halk resmi olarak Tatar adını kendi uluslarını ifade etmek için kullanıyorlar. Bunların ilki Tataristan, Başkurdıstan ve çevresindeki cumhuriyet ve ülkelerde (oblast) ayrıca Orta Asya'da yaşayan 7 milyonluk Kazan Tatarları ile Kırım'ın en eski sakinlerinden Kırım Tatarlarıdır. Ancak Kırımlılar bu adı Kırım Tatarı şeklinde vurgulayarak kullanırlarken, Kazan Tatarları doğrudan-doğru her hangi bir belirtmeye ihtiyaç duymadan (yani Kazan Tatarı veya İdilboyu Tatarı v.b.) Tatar şeklinde milli adları olarak kullanmaktadırlar.
Tatar adı üzerindeki tartışmalar: Tatar adının milli kimliği belirten bir ad olarak kullanılmasının tarihi oldukça karmaşıktır. Çarlık döneminde Türkler genelde müslüman kimliğine bürünmüş olup, düzenledikleri genel toplantılarını dahi bu adla belirtme ihtiyacını veya mecburiyetini hissetmişlerdi 5.
Rusların Altın Orda Devleti dönemini Tatarskoe İgo (Tatar zulmü) diye adlandırarak bu ada menfi bir anlam kazandırmış olmaları dolayısıyla Tatar adının Ruslar tarafindan kasıtlı olarak takıldığı hususundaki görüş kuvvetli idi. Diğer yandan Rusya'daki Türkler arasında milliyet şuuruna nazaran ümmetçilik şuurunun güçlü olması da genel ad olarak Tatar veya Türk ü kullanmak yerine müslüman adını kullanmalarında şüphesiz çok etkili oluyordu.
XIX. y.y.'da ise bu konu ciddi olarak tartışılmaya başlandı. Meşhur din alimi ve tarihçi Şihabeddin Mercani (1818 #8212;1889) mühim eseri olan Müstefad ül-Ahbar fi Ahval-i Kazan ve Bulgar' da bu konuyu aşağıdaki satırları ile gündeme getirenlerden biri oldu. O bu eserinde şunları yazmıştır:
...I Mesken! ägärdä sineñ mösleman dan başqa ber isemeñne din häm millätneñ döşmanı belmäsä ide, sine, älbättä möselman dip döşman kürerlär ide. Tatar bulmasañ, Ğaräp, Tacik, . . . tügel, Qıtay, Rus, Fransuz häm Nemets ta tügel, inde kem bulirsıñ ? Yaxşı Şart, Çirmeş, Mukşı, Ar xalıqlarıñ barlıqların belmägänlär, sine ul isemnärneñ berse belän atamağanlar ägär şulay bulğan bulsa, üzeñne Çirmeş yaki Mukşı sanap, şuña riza bulip yörer ideñme ? ... 6 Ş. Mercani bu ifadesi ile kendi öz Tatar adından utananlara veya kullanmayanlara bir uyarı yapmak istemiştir.
Zamandaşı ansiklopedist ve Tatar edebiyatının gelişmesinde eserleri ile mühim rol oynayan Abdülkayyum Naşiri (1824 #8212;1902) de Tatarlar tarafindan kullanılan dile Tatarca denilmesi gerektiğini aşağıdaki satırlarla kati bir biçimde vurgulamıştı:
....Biz Tatarbız... Bazı erbab-ı inadından işitsin ki Tatar tilin tilge hesaplamaz. Süphan Allah el-Azim, halk ilmi-i tevarih bilmegenliginden nâşi Tatar lafzına tahammül kılmağa takatları yoktur... Tatar ve Moğol kadim zamanda iki kavim ve tilleri dahi iki türlü til idi. Uzak zamanlardan beri birbirine katışa katışa daha meşhuru Tatar tili dip kalmıştır. Lâkin mezkûr tarihten ta bu zamanımıza kadar Tatar tilimize hizmetçiler bula kilmegen sebebli Tatar tilimiz artta gayet baid yuklap kalmıştır . .. Milletimiz halkını Tatar tesmiye kılsam yaratmadılar, Tatar tili disem yaratmadılar. . . 7
Ancak bu Tatarcılık akımının dışında bir kesim aydın da ideolojik olarak Türkçülüğü destekliyordu. Bunlar arasında tanınmış din adamı, yazar, gazeteci ve son dönemin müftüsü Rizaeddin Fahreddin (1859 #8212;1936) de vardı. Onun ise kendi döneminde bastıralamayan, ancak son yıllarda yayınlanan Bolğar vä Qazan Törekläre adlı eserinden anlaşılacağı üzere halkının Kazan Türkleri şeklinde adlandırılmasını arzuluyordu 8.
Fakat 1905 l. Rus ihtilali döneminde İdil-Ural'da olduğu gibi Kırım'da da Tatar adı taraftarları bir hayliydi. Kırım'da Hasan Sabri Ayvazov gibi şahısların Tatar adını reddetmeleri gençlerde menfi bir his uyandırmıştı. Türklüğü sevmekte samimi olan bu gençler Tatarlığı da inkâra yanaşmıyorlardı. Zaten aydınların hemen hepsi ve neşriyatta da kendilerini hep Tatar diye anıyorlardı 9.
Türk-Tatar adı: XIX. y.y. sonu ile XX. y.y.'ın başında Tatar halkının kimlik arayışının daha doğrusu öz kimliğine nasıl bir ad vereceği hususu hayli canlı tartışmalara neden oluyordu. Türkçülerle , Tatarcıların bir uzlaşması neticesi olarak 1917 ihtilalinin yaklaştığı dönemlerde yeni bir tabirin, yani Türk-Tatar adının kullanılmaya başladığına şahit oluyoruz. Çünkü Tatarcılar da kendilerinin Türk (Türki) soydan geldiklerini inkar etmiyorlardı. Türkçüler ise Tatarların Türk soyundan olmalarına rağmen gerek dil, gerek edebiyat, gerek tarih ve gerek adet örf olarak diğer Türk boylarından farklılıklara veya kendilerine has özelliklere sahip olduğunu kabul ediyorlardı. Neticede Tatar halkının, daha doğrusu İdil-Ural ve Sibir bölgesindeki Türk soyluların ortak kimliğini vurgulamak isteyenler Türk-Tatar adını kullanmaya başladılar. Mesela tanınmış tarihçi Zeki Velidi (Togan)'ın 1917 yılında Kazan'da basılan ilk bilimsel eserinin adı da Kısaca Türk-Tatar Tarihi adını taşıyordu 10. Bu tabir siyasi mahiyette alarak 1917 sonunda Ufa'da toplanan kısa ömürlü Rusya ve Sibir Müslüman Türk-Tatarlan Millet Meclisi nde de kendi yerini buldu. Bu ad daha sonra Bolşevikler tarafindan yasaklanmışsa da, muhaciriyette uzun yıllar kullanıldı.
Hatta meşhur yazar ve cemiyet hadimi Müstecip Ülküsal'ın son yıllarda yayınlanan eserinin başlığında da Türk-Tatar tabirini kullanması dikkati çekmektedir 11.
Sovyet döneminde Tatar adı: Bolşeviklerin iktidarı sağlamlaştırmaların dan sonra İdil-Ural bölgesindeki Türklerin birliğini ön gören Millet Meclisi hareketi ile Idil-Ural Ştatı. (Devleti) projesi suya düşünce Ruslar bu bölgede üç ayrı muhtar Türk cumhuriyeti (Tatarstan- Başkurdıstan ve Çuvaşıstan) tesis ederek bu adları da resmileştirmiş oldular. Yani Türk-Tatar adinin kullanılmasına gerek kalmamıştı ve ayrıca bunun kullanılmasına izin de verilmiyordu. Türk-Tatar adı aynı edebi dili kullanan ve bir hayli yönden birbirlerine çok yakın olan Başkurt alt kimliğini de içine almak istemişse de. Zeki Velidi (Togan) liderliğinde başlatılan Başkurtluk mücadelesi bu şuurun güçlenmesi ve Sovyetlerin uygulaması ile milli kimliğe dönüşmesine de neden oldu. Dolayısıyla artık Tatarıstan'da yaşayanlar kendilerine resmen verilen Tatar adı ve onun yarattığı Tatar milli kimliği ile yaşamaya başladılar. Sovyet döneminde basılan ilk tarih kitaplarından biri olan meşhur tarihçi Aziz Ubeydull(in)'in eserinin adı da Tatar Tarihi olmuştu 12.
Kırım Tatar tabiri: Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin kurulduğu dönemlerde Türk-Tatar adıyla birlikte Tatar , Kırım Tatar , Kırım Tatar Nogayları gibi adların yaşadığını görmekteyiz 13. Daha sonraları ise Kırım Tatar adı resmen yerleşti14. Bu durum topyekün sürgüne maruz bırakıldıkları 18 Mayıs 1944 yılına kadar sürdü. SSCB'de 2. Dünya Savaşı esnasında sürgün edilen bir hayli etnik topluluk 1950'li yılların sonlarına doğru aklanarak, ülkelerine dönme, bazı siyasi imkanlar ve kültürel faaliyetlerine devam etme hakkı elde etmişlerse de, Kırım Tatarı, Meshet Türkü ve Volga Almanları tam anlamda aklanamayarak bir hayli haklardan mahrum bırakıldılar. Ancak bazı kültürel haklar verilerek Taşkent'te Lenin Bayrağı adlı bir gazete yayınlanmaya başladı 15. Bu gazete uzun yıllar Kırım Tatar veya Tatar tabirini kullanamadı.
Ancak 1980'li yıllarda bu ad ihtiyatla ve daha sonra yaygın şekilde kullanılarak ayrı bir etnik gurubun mevcudiyeti artık resmen vurgulanmaya başlanmış oldu 16.Daha önceki tarihlerde bir iki eser Tatar adıyla yayınlanmışsa da (C. Bekirov,Tatar Folklorü, Taşkent 1975; R. Tınçerev-Y. Bolat-K. Camanaklı (haz.). Tatar Halk Masalları, Taşkent 1975), Kırım Tatar adı henüz kullanılamamıştı 17.Bilebildiğimiz kadar Kırım Tatar tabirinin kullanıldığı ilk eser 1988'nde yayınlanan bir sözlük idi. Bu eser ancak 7 bin kelime ihtiva eden (s. 11 #8212;166) ve dilbilgisi bölümünden (s. 167 #8212;232) ibaret bir eser idi 18. Burada dikkat eden bir husus ise artık Kırım sözünün Tatar sözünden ayrı olmayıp bitişik yazılmasıydı, bu Kırımlıları genel Tatar kimliğinden ayrı mütalaa etmek veya ap-ayrı yeni bir halk topluluğu olarak lanse emek için olabilir. Rejimin tutumunun değişikliği, o güne kadar resmi olarak yok addedilen Kırım Tatarlarını 1989 nüfus sayımının sonuçlarında kaydetmesinde de görüldü 19. Böylece 1944'ten sonra yok addedilen ve muhtemelen Tatarların nüfusuna dahil edilen Kırım Türkleri rejim tarafindan yeniden ayrı bir ulus veya etnik gurup olarak tecil edilmiş oldu ve Kırım Tatar tabiri resmiyet kazandı.
Tataristan'daki Tatar adı: 1920'lerden sonra genellikle İdil boyunda yaşayan Kazan Tatarları kendi ulus adları olarak uzun yıllar Tatar ı kullandılar. Daha doğrusu katı Sovyet rejimi şartlarında başka bir ad arama konusunun gündeme gelmesi de mümkün değildi. Böylece 60 #8212;65 yıl bu konu tartışılmadı. Çünkü Sovyet rejimi bir taraftan enternasyonalizm, halkalrın dostluğu, komünist toplum kurma adına gayr-ı Rus toplulukları Ruslaştırmaya çalışırken, diğer taraftan da Türki toplulukların bir-birlerinden bağımsız kendi kimliklerini gelişirmeye dikkat ediyordu. Bu gayeyle de Türki toplulukların alfabeleri 15 #8212;16 yıl gibi kısa bir süre içinde iki defa değiştirilmişti (1926 #8212;1940 Latin alfabesi, 1940'tan sonra Kiril alfabesi). Kiril harflerine geçildiği zaman ise her Türk boyuna birbirinden oldukça farklı alfabeler ve ortografi kuralları yaratılarak, bu topluluklar birbirlerinin yazılarını anlayamayacakları bir seviyeye indirgenmişti. Bu ve buna benzer siyasi ve kültürel uygulamalar en yakın kardeş toplulukları dahi birbirinden uzaklaştırmış, başka bir ifade ile herkes ancak kendisi ile ilgilenir duruma gelmişti. Bu şartlar içinde yetişenler de ancak kendi etnik kimlikleri ile özleşmek durumunda kalmışlardı Yani bir üst-kimlik, soybirliği veya akrabalık mühimsenmeyen faktörlere dönüştüler.
Tataristan'da da durum değişik olmadı ve Tatar kimliği konusuna tamamen çözülmüş olarak bakılarak, kesin yargılara varıldı. Aşağıdaki satırlar bu görüşe tipik bir örnek teşkil etmektedir:
#8222;... (Qazan Tatarlannıñ babaları) VI #8212;VII ğasırlarda İdel häm Ural buylarına basıp kergän törki telle qabilälär belän İdelneñ sul yarında Bolğar belän kürşe häm şulay uq törki telle uğız-päçänäk qabiläläreneñ qatlaulı quşılmasınnan ğıybarat bulğan. . . 20.
Yurtdışında Tatar adı: Henüz birinci dünya savaşı patlak vermeden önce Osmanlı Türkiye'sinde de Tatar ve Türk tartışması ciddi boyutlara ulaşınca tanımış Türkçü ilim adamı Yusuf Akçura bu konuda bir makale yazarak iki tarafi uzlaştırmaya çalıştı 21. Bolşevik ihtilaline müteakip ise Kırım'dan olsun, İdil-Ural bölgesinden olsun yurdışında değişik ülkelere sığınmak zorunda olan aydınlar, genelde kendi ülklerindeki gelişmelerin aksine, uluslarına daha değişik adlar vermeyi tercih ettiler. Kazan Türklerine Şimal Türkleri denildiği gibi, İran Türklerine de Cenup Türkleri diyenler oldu. Fakat bu tabirler umumun kabulüne mazhar olmadılar 22. Kırımlı aydınlar Kırım Tatar tabiri yerine Kırım Türkleri tabirini kullanırken 23, Kazanlılar da Tatar yerine Kazan Türkleri veya İdil-Ural Türkleri tabirini tercih ettiler 24. Bunlardan A. Battal-
Taymas yabancı dillerde çıkan makalelerinde de Kazan Türkleri tabirini kullanıyordu 25. Bunların bir istisnasını ise belki de ülkesinde dahi meşhur bir yazar ve siyasetçi olarak temayüz etmiş olan Ayaz İshaki (İdilli) teşkil ediyordu ve o ihtilalden önce Millet Meclisi tarafindan resmi olarak kullanılan Türk-Tatar tabirine sıkıca sarılmıştı 26. Çarlık Rusyası kökenli Tatar aydınlarının Türkiye'de Tatar adını tercih etmemelerinin bir nedeni de bu kelimenin Türk halkı arasında genel olarak menfi olarak kullanılması olabilir 27. Fakat gene de Türkiye'de yaşayan bazı Tatar aydınları, yukarıda belirtilen şahıslar kadar kamu oyunda etkili olmasalar da Tatar adı üzerinde ısrar ediyorlardı ve bu ısrar aslında muhaciriyette bulunanların çoğunluğunun samim görüşünü aksettiriyordu 28. Bazı Türk araştırmacılar da bu durumu tesbit ederek. Kazan Türkleri aslen su katılmamış Türk olmalanna rağmen, bugün dahi bu ismi (Tatar) inat ile taşırlar, diye şikayet etmişlerdir 29.
Son yıllarda ise, SSCB'deki değişmelerin de etkisi ile Türkiye 'deki Kırım Tatar kökenli yazarların da Kırım Türkleri ile birlikte Kırım Tatarları tabirini de kullandıklanna şahit oluyoruz 30. Kazan Türkleri tabirinin yerine Tatar Türkleri veya Tatar adlarının kullanılmaya başlanması da hemen hemen aynı zamanlara rastlamaktadır 31. Batılı araştırmacılar da son dönemlerde genelde Kırım Tatar ve Tatar tabirlerini kullanmakadırlar 32.
Tatar adı üzerine tartışmalar: Kırım Tatarları sürgünden anavatana dönmeye henüz bu yıllarda başladıkları için onlarda henüz bu konuda bilimsel veya başka türlü tartışmaların başladığını gösteren emareler yok gibi.
Eski SSCB'deki Kırım Tatarları arasında şimdilik milli ad konusunda Tataristan'dakine benzer her hangi bir tartışmaya şahit değiliz, Rusların onlarla ilgili yayınlarında Kırım Tatan tabirini kullandıklarını görmekteyiz 33. Aynca Kırım'da kurulan yarı resmi milli teşkilatın adı da Kırım Tatar Milli Meclisi olarak tecil edilmiştir 34. Bu da Kırım'da halkın çoğunluğunun Kırım Tatar adım benimseyip, bunu resmi bir ad olarak tescil ettirmek arzusunu göstermektedir.
düşmesinden (1783) sonra Dobruca
Devamı aşagıda ...