4
EXE RANK
` [a $ q | m] `
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 8 Şub 2010
- Mesajlar
- 4,883
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 32
- Web sitesi
- www.netbilgini.com
PİRE
Pire kanatsız bir haşere olup, beslenmesini insanlardan ve hayvanlardan kan emerek sağllayan zararlı haşeredir. Pireler sıcak ortamları seven ve bu ortamlarda yaşayıp, çok daha hızlı üreyen canlılardır. Pire hareketi zıplayarak sağlar. Dünya üzerinde yaşayan canlılar arasında, kendi boylarına göre en yükseğe zıplayabilen canlı olma özelliğine sahip, olan pireler kendi boylarının 200 katı kadar yükseğe zıplayabilirler. Yaklaşık 2000 kadar türü bulunan birelerin, esnek bir vücut yapısı vardır.
Bu nedenle kan emdikçe şişerler. Pire haşeresi, tüylü bacaklarının uçlarında bulunan vantuzlar sayesinde, canlıların üzerine rahatlıkla yapışır ve kendileri terk edene kadar deri üzerinde yapışık kalabilirler. Erişkin bir pirenin boyu 2 ile 10 mm arasında değişirken yaşam süreleri yaklaşık 1 yıl kadardır. Yassı ve uzun bacaklı bir yapıya sahip olan pireler, yaşamlarını 3 evrede tamamlarlar. Pire haşereleri yumurtadan çıktıktan sonra larva ve pupa dönemlerinin ardından, erişkin bir pire olarak yaşamlarını devam ettirirler. Pire böceği sürekli canlılardan kan emdiği için, insanlara hastalık bulaştırabilen canlılardır. Pirel ısırması sonrası hastalıklı bir canlıdan aldığı kanı, bir diğer canlıya bulaştırır.
Pire ısırması sonucu, başta veba hastalığı olmak üzere dizanteri, tifüs, humma ve çeşitli alerjik hastalıklar insanlara bulaşır. Veba hastalığının insanlara bulaşmasında baş rolü oynayan pire haşeresi, çok eski zamanlarda orta çağda Avrupa nüfusunun yarısından fazlasının ölümüne sebep olmuştur. Bu nedenle pire ısırmasına maruz kalan insanların dikkat etmesi gerekir. Pire ısırması sonucu, deride kabarma, kızarma ve aşırı kaşınma meydana gelir. Evde pire ile karşılaşmanız durumunda acilen bir ilaçlama şirketi ile iletişime geçip, pire ilaçlaması talebinde bulunulmalıdır.
Pire ilaçlaması dikkat ve uzmanlık gerektiren bir iştir. Bireysel olarak amatörce yapılan ilaçlamalar çok tehlikelidir ve başarı elde edilemez. İlaçlama şirketleri tarafından kullanılan sıvı kokulu etkili ilaçlar ile pire sorununuza kökten çözüm getirilir. İlaçlama yaptıracağınız, haşere ilaçlama şirketinin sağlık Bakanlığı onaylı yasal çalışan bir şirket olmasına dikkat ediniz.
FARE
Fare çok güçlü dişlere sahip olan, memeli canlılar grubundan kemirgen bir zararlıdır. Fareler bünyesinde çok çeşitli mikropları taşıyarak salgın hastalıkların insanlara bulaşmasına da neden olurlar. Fareler çok hızlı ve canlı doğurarak üreyen canlılar olup, yeryüzünde yaşayan çok çeşitli türleri vardır. Fare zararlısının gen yapıları ile insanların gen yapılarının birbirine benzemesi nedeniyle, laboratuarlarda deney hayvanı olarak kullanılır. Fare zararlısının tek faydası zaten bilimsel araştırmalarda kullanılmasıdır.
Türlerine göre farklı boylarda olan fareler, baş, beden ve kuyruk bölümü olmak üzere 3 bölümden meydana gelirler. Farelerin beslenme şekilleri türlerine göre ve yaşadıkları yerlere göre değişmektedir. Hem otçul beslenip, hem de etçil beslenebilirler. Örneğin çatı ve ev farelerin ev içlerinde mutfak ve kiler gibi alanlardan buldukları gıdalar ile beslenirken, tarla fareleri tarla, bahçe gibi ekili alanlarda yetiştirilen ürünler ile beslenir.
Çok güçlü ağız ve diş yapısına sahip olan fare, çok plastik, tahta, karton ve beton gibi çok sert maddeleri bile kemirebilirler. Aynı zamanda çok güçlü koku alma duyusuna sahip olan fareler, çok elastik bir yapıya sahiptirler. Fareler bu özellikleri sayesinde kendi ebatlarından daha küçük olan deliklerden bile geçebilirler. Fareler hem insanların yedikleri gıdalardan beslenerek, hemde insanları ısırarak hastalık bulaştırırlar.
Genellikle insanları gece uykularında iken parmak uçları, burun ve kulaklarından ısırır. Fare ısırığı insanlar tarafından fark edilmez, çünkü farenin bir özelliğide şudur. Fare ısıracağı yere ağızında ürettiği özel bir salgıyı bırakır, bu salgı bir bakıma narkoz görevi görür. Bu salgı sayesinde uyuşan bölgeyi ısıran farelerin ısırığı hissedilmez. Fare her üremesinde 10-12 tane yavru yapar ve bu yavrular 1-2 ayda erginleşir. Fare türüne göre yılda 4-5 kere yavru yapar. Fareyi yıllardan beri insanlar, ilkel yollar ile yakalamaya çalışmıştır. Ancak bu ilkel yollar ile fare yakalamak hem uzun zaman alır hemde fare yakalanana kadar üreyerek daha da çoğalmaktadır. Siz bir fareyi yakalamak için beklerken, fare bu zamanda üremeye devam etmektedir.
Farelerden ancak fare ilaçlaması ile kurtulabilirsiniz. İlaçlama şirketleri fare ilaçlamasında en etkili fare ilaçlarını en etkili yöntemler ile uygulayarak sizi farelerden kurtaracaktır.
ÇEKİRGE
Çekirgenin bacak yapısı uzundur. Çekigede 6 tane bacak vardır. Önde olan 4 bacak yürümek için, arkada olan 2 bacak zıplamak içindir. Çekirgede zıplama özelliği vardır. Çekirge en fazla ekinlere zararı dokunan bir böcektir. Çekirge sıcak bölgelerde çayırlık arazide tarlada ve su kenarlarında sık görülür. Doğada en sık görülen çekirge tarla çekirgesi, yeşil çekirge, değnek çekirge, İtalyan çekirge, mısır çekirge, Afrika göçmen çekirgelerdir.
Çekirge düz kanatlılar gurubunda yer alır. Çekirgenin ağız parçaları çiğneme ve kesme özelliğindedir. Çekirge böceği etçil ve otçul beslenir. Çekirgenin kafa yapısı uzundur. Çekirgenin kafasında 2 tane göz vardır. Çekirgenin alın kısmında ise 3 tane basit göz bulunur. Çekirgenin kafasında 1 çift algılamaya yarayan anten vardır. Bu anten titreşim ve kokuları algılar. Çekirgenin başındaki bu anten üzerinde kıllar vardır. Çekirgenin karın kısmının iki tarafında işitmeyi sağlayan zardan oluşmuş 1 çift işitme organı vardır. Çekirgenin kanadı göğüs bölgesinin son iki halkasında yer alır. Dişi çekirgenin yumurta borusu, bedeninin sonunda yer alır.
Erken çekirgenin karnının uç noktasında ise ses çıkarma organı vardır. Erkek çekirge kanatlarını birbirine sürterek, dişi çekirgeyi davet eder. Çekirge bulunduğu ortamda besin azalması durumunda toplu halde göç eder. Çekirge topluluklar halinde 2000-2500km yol kat ederek yeni yerleşim yerleri arar. Çekirge bitkilere oldukça zarar verir. Çekirge toplu olarak konduğu yerde büyük hasarlara yol açar. Çekirge aradığı gibi bir besin bulamaz ise yünlü eşya, ahşap ev gibi yerlere saldırır ve kemirir. Çekirge saatte 16km hızla uçabilir. Çekirge tek zıplayışta yere konmadan 12 saat kadar havada kalabilir. Toplu halde göç eden çekirge toplulukları radar sistemi ile görülebilir. Konduğu bölgeyi çöle çeviren çekirge toplulukları havadan uçakla püskürtme ilaç yöntemi ile yok edilir. Çekirge canlısı ile mücadelede çekirge yumurtadan çıkmadan yapılırsa daha etkili sonuç alınabilir. Afrika'nın bazı bölgelerinde çekirgeler kızartılıp yeniyor.
Çekirge ilkbahar ve sonbahar aylarında çiftleşme yapar. Sonbahar ayının sonunda dişi çekirge toprağa açtığı deliğe 70 tane pirinç tanesi büyüklüğünde yumurta bırakır. Çekirge ölmeden 1 hafta kadar önce 200 yumurta bırakır. Çekirge yumurtası, kış mevsimini toprak altında geçirir. Yaz gelince sıcaklığın 34 dereceye ulaştığı zamanda çekirge yavrusu dışarıya çıkar. Çekirgenin yavrusuna nimfa adı verilir. Yumurtadan çıkan yavru çekirgeler toprağı kazarak yüzeye çıkar. Yavru çekirgenin boyu 9mm civarındadır. Yavru çekirge 1 ay içerisinde deri değiştirme işlemini bitirmiş olur. Yavru çekirgede kanat olmaz. İkinci deri değişiminde kanatlar oluşmaya başlar. Çekirgenin ömrü 5 aydır. Bu süre içerisinde 5 defa deri değiştirir. Henüz yavru olan çekirge uçamadığından kendisini çalılıklarda, bitki aralarında saklar. Genç olan ve uçamayan çekirgeler kurbağa, kuş ve yılanlara yem olabilirler.
DANA BURNU
Danaburnu canlısı 3,5-4cm boyunda, eklem bacaklı yapılı bir böcektir. Dana burnu böceğinin bedeninin üst kısmı açık ve koyu kahve rengindedir. Dana burnunun derisi sık kısa, kadife sarımsı tüylerle örtülüdür. Dana burnunun kafasının iki yanında bulunan antenleri kısadır. Dana burnunun gözleri petek gözdür. Dana burnunun ön bacakları ve ön kanatları kısa ve yassı biçimlidir. Dana burnu arka kanatları kapalı durumda dana burnunun kuyruğu gibi görünür.
Danaburnunda ses alma organı çok gelişmemiştir. Dana burnu ses çıkarabilir. Dana burnu toprak altında 10-20cm derinlikte yuva yaparak yaşar. Gündüz toprak altında olan danaburnu gece olunca toprak üzerine çıkar beslenme sağlar. Danaburnu kumlu, killi topraklar gibi yumuşak topraklarda yaşar. Danaburnu çiftleştikten sonra mayıs ve haziran ayında yumurtalarını toprak içerisine odacıklarda saklar. Dişi danaburnu her yumurta bırakmada 200-300 yumurta bırakabilir.10-20 gün sonra danaburnu yumurtaları açılır yavru danaburunları çıkar. Çıkan yavru dana burnu yazın gelişir kış gelince 2.ve 3. dönemlerini geçirir. 4. döneminden sonra yavru dana burnu ergin temmuz ve ağustos ayında ergin bir dana burnu olur. Erginleşen danaburnu gelen ilkbaharda yumurtlamaya başlar. Dana burnu süs bitkisi ve sebzelere zarar verir. Yeni filizlenen genç bitkilere daha fazla zararı dokunur.
DERİ BÖCEĞİ
Deri böceğinin ömrü 1 yıldır. Deri böceğinin bedeni tüylerle kaplıdır. Deri böceğine 6 tane ayak vardır. Deri böceği en fazla sıcak havayı sever. Deri böceği kış mevsimini toprak altında, ağaç kovuğunda vb saklı köşelerde pasif geçirir.
Deri böceği yumurta bıraktıktan 1-2 hafta sonra yumurtalar larvaya dönüşür. Deri böceği hayvansal gıdalar ile beslenme sağlar. Hayvansal ürünlerin olduğu depo ve mağazalarda çoğalması ve üremesi her zaman söz konusudur. Deri böceğinin büyüklüğü yaşadığı alana bağlı olarak değişiklik gösterir. Deri böceği senede 6 -10 defa yumurta bırakır. Deri böceğinin ağız yapısı oldukça sağlamdır. Deri böceği deri, yün, ağaç ve ağaç ürünleri vb şeyleri yer.
Ağız yapısı çok sağlam olan deri böceğinin ağız yapısı kurşun gibi yumuşak madenleri kemirmeye müsaittir. Deri böceğinin bir türü olan (Dermestes Maculatus) türü insanda uyuz hastalığına neden olan böcektir. Bu tür zararlı haşerenin mücadelesini ferdi olarak yapmak mümkün değildir. Deri böceği çevreye maddi ve manevi zarar verir. İlaçlama işini bu işin eğitimini almış insanların yapması daha doğru bir uygulama olacaktır.
KENE
Bir kene ağırlığının 100 katı kadar kan emebilir. Kene deve, köpek, koyun ve insana yapışarak kan emen ve bu yolla beslenme sağlayan bir canlıdır. Kene (lxodoidea) gurubunda incelenen gözü olmayan böcektir. Kene haşeresinin 889 türü bulunmaktadır. Kene yumurtlama yöntemi ile ürer. Dişi kene yumurtasını çöp, yaprak ve hayvanların kılları arasında saklar. Kene yumurta larından 3 bacaklı larva olur.
Kene bu dönemden sonra pupa dönemi denilen dönemden geçer. Pupa döneminden geçen kene 8 bacaklı yavru keneye dönüşür. Henüz larva olan keneler kertenkele canlısı üzerinde, ergin olan kene insan ve memeli hayvanlar üzerinde parazit yaşar. Ergin olan kenede 4 çift bacak vardır. Kenenin bacakları üzerinde çengel biçimli vantuzlar bulunur. Kenede buluna ayak koku almaya çok duyarlıdır. Kenenin 2 çift bacağı öne, 2 çift bacağı arkaya yönlenmiş biçimde yer alır. Kene ayağındaki vantuzlar sayesinde deriyi rahatlıkla sarar ve tutar. Kene bu şekilde kan emme işini kolay yapar.
Karnını kan ile iyice dolduran kene konağını terk eder, ağaç ve otlara tırmanır. Kene tekrar kan emmek istediği zaman yakınından geçen havyan ve insanın üzerine konar. Kenenin başı ve vücudu kaynaşmış şekilde yer alır. Doğada bulunan bütün keneler kör değildir. Sığır ve köpek kenesinin gözleri görür. İnsan ve hayvan kanı emerek beslenen kene türü mikrop ve hastalık yayan bir tür kenedir.
ÇİYAN
Çiyan omurgasız hayvanlar sınıfında incelenen, çok zehirli ve oldukça tehlikeli bir canlıdır. Çiyan böceğinin vücut yapısı uzun ve ince olup, vücudunun alt bölümünde birçok ayak bulunur. Bu nedenle kırkayak böceğine benzetilen çiyan haşeresi, kırkayak böceği kadar masum değildir.
Çıyan böceğinin vücut yapısı üzerinde boğumlar bulunur ve her boğumunda 2 çift ayak vardır. Ayakuçları zehirli olan çiyanların, baş kısmında bulunan 2 adet anten şeklinde kılcal organları, tehlikeleri algılamalarına ve yiyeceklerin yerlerini bulmalarına yardımcı olur. Dünyanın her yerinde yaşayan çiyanların, birçok türü bulunmaktadır. Renkleri ve boyları türüne göre değişen çiyan canlısının, ortalama 20–30 cm boyu vardır. Çiyan böceklerinin renkleri ise genelde sarı, siyah, kırmızı, mavi ve kahverengidir. Çiyanlar en çok çayırlık, dağlık, ormanlık alanlarda, ağaçların üzerinde ve kaya diplerinde görülür.
Çiyan yuvasını toprağı kazarak içine açtığı oyuklara yapar. Yağmurların sık yağması ile birlikte yuvaları bozulan çiyanlar, kendilerine güvenli bir yer ve yiyecek bulabilmek için, evlere yönelirler. Bina içlerine giren çiyan böceği, ilk olarak bodrum katında görülür. Daha sonra bu alanlardan açık kapı ve pencere, duvar yarıkları, gider boruları gibi alanlardan ev içine giren çiyan, ilk olarak nemli alanlar olan mutfak ve banyoya yerleşir. Ev içinde çiyan böceği görüldüğü anda kesinlikle el ile temas edilmemesi ve bireysel mücadele edilmemesi gerekir. Çünkü çiyanlar çok zehirli canlılardır.
Çiyan sokması ile ölen insanların sayısı oldukça çoktur. Çiyanların zehirlerinin etkisi türlerine ve yaşam alanlarına göre değişmektedir. Örnek olarak çöl ortamında yaşayan çiyan türleri, ormanlık alanlarda yaşayan çiyan türlerine göre daha zehirlidir. Zehrinin etkisini birkaç gün sonra gösteren çiyan türleri olduğu gibi, ısırdığında 1 saat içinde öldürücü etkisi olan çiyan türleri de vardır. Çiyan sokması durumunda insanlarda felçte görülebilir. Çiyan böceği gündüz saatlerinde yuvasında bulunurken, daha çok geceleri avlanır. Çiyan beslenmesini doğal ortamlarda yaşayan küçük böcekler ya da kurbağa, kertenkele, keklik, kuş daha büyük türleri tavşan, tavuk gibi canlılar ile beslenmesini sağlar.
Çiyan böceği, önce avını zehirler ve felç olarak etkisiz hale gelen avını yemeye başlar. Çiyan sokması sonucu, ısırılan yerde kızarıklık, kaşıntı, şişkinlik ve acı hissedilir. Zamanla halsizlik, iştahsızlık, bulantı, kusma ve baş ağrısı ile devam eder. Çıyan üremesi sonucu onlarca yumurta bırakabilir. Çiyan yumurtaları belli bir sıcaklıkta açılır. Çıyan ısırması sonrası kişilere yapılması gereken ilk müdahale, ısırılan yerin birkaç cm üzerinden sıkıca bağlayıp, kan dolaşımının yavaşlatılıp acilen bir sağlık kuruluşuna ulaştırılmasıdır.
Çiyan böceği ile bireysel mücadele çok tehlikeli olduğu gibi, bilinçsizce yapılan ilaçlamalarda bir o kadar tehlikelidir. Yanlış uygulanan çiyan ilaçlaması sağlık sorunlarına sebep olabilir. Bu nedenle profesyonel destek alınmalıdır. Böcek ilaçlama şirketleri tarafından yapılan çiyan ilaçlamalarında etkili ilaçlar kullanılır.
SALYANGOZ
SALYANGOZ İLAÇLAMA
Salyangoz sırtında bulunan bir kabuk içerisinde yaşayan ve sıvı bir vücut yapısına sahip olan canlıdır. Salyangozların ayakları yoktur ve hareketlerini vücudunda salgıladığı özel bir sıvının üzerinde ilerlemesi ile sağlar. Bu sıvı salyangoz canlısı için çok önemlidir. Salyangozlar bu sıvı üzerinde ilerledikten sonra, parlak bir iz bırakır.
Bu iz doğal ortamlarda fark edlilir. Salyangoz canlılarının vücudu sıvı ile kaplıdır, bu nedenle salyangozların sıvıya çok ihtiyaçları vardır. Özellikle yağmur sonrası nemli alanlarda sık görülen salyangozlar, ne çok sıcak ne de çok soğuk iklimlerde yaşayabilirler. Kavurucu bir sıcaklıkta salyangozların vücudunda bulunan sıvı kuru ve salyangoz ölür. Çok soğuk ve karlı iklimlerde ise salyangozların vücut sıvısı donar ve salyangoz yinde ölür. Bu nedenle nemli ve rutubetli iklimlerin yaşandığı yerlerde sık görülür.
Ülkemizde ise yağışların en çok olduğu Karadeniz ve Maramara bölgesinde sık görülmelerinin nedeni budur. Salyangozların baş kısmında bulunan 2 adet anten görünümlü organları sayesinde nemli ve rutubetli alanları tespit ederler. Ayrıca tehlikelere karşı, sırtında bulunan kabuğun içine girerek kendilerini korurlar. Salyangozlar yaz aylarında, ormanlık alanlar içerisinde gölgelik bir yere kendilerini saklayarak, sıcaktan korunmak amacıyla kendilerini kabuklarının içine saklarlar. Salyangoz kabuğunun açık bölümüne bir zar örer ve kabuğu ağzını kapatır. Salyangozlar beslenmesini hem otçul hem de etçil yollarla sağlar. Otçul beslenen türleri, etçil beslenen türlerine oranla daha çoktur.
Doğal ortamlarda bitkilerin yapraklarını ve köklerinin kemirerek beslenirler. Yapışkan bir vücut yapısına sahip olan salyangoz böceklerini zaman zaman düz duvarların üzerinde de görebilirsiniz. Salyangozları diğer canlılardan ayıran en büyük özellik, çift üreme organına sahip olmalarıdır. Üremelerin en büyük özellikleri çift üreme organlarına sahip olmalarıdır. Yani salyangozların üreyebilmesi için sadece dişi salyangoza gerek yoktur. Salyangoz insanları ısırmaz fakat tarla ve ekili alanlarda bulunan ürünlerine zarar verir.
Salyangoz böceği bir çok toplum tarafından besin maddesi olarak tüketilmektedir. Ülkemizde ise özellikle Karadeniz bölgesinde toplanıp, işlenerek bu ülkelere ihraç edilen salyangozlar bu yönüyle de insanlara kazanç sağladığı için yararlı canlılardır.
YILAN
Yılan sürüngen bir canlıdır. Yılanın ağzında 2 tane zehir dişi vardır. 2 tanede tutmaya yarayan diş vardır. Yılan ağzını açmaya gerek duymadan nefes alıp verebilir. Yılanların derisi pullarla kaplıdır. Yılan avını yerken nefes aldığı ağız ve burun delikleri kapansa bile bedenlerinde bulunan yedek hava torbaları sayesinde nefes alıp verebilir. Doğadaki birçok yılan türünün sadece sağ akciğeri gelişmiştir. Dünyada pek çok yılan türü bulunmaktadır. Bazı yılanlar hem karada hem suda yaşayabilir.
Dünyada 3500 yılan türü vardır. Yılan canlısının geneli zehirli türdendir. Karada yaşayan yılan, suda yaşayan yılana oranla daha zehirlidir. Yılan avını koku algılaması sayesinde takip eder. Yılan fare, kurbağa, köstebek, kuş, domuz, yumurta ile beslenir. Yılan kendi türlerini de yiyebilir. Yılan avının yanına sessizce yaklaşır, ani bir hareketle sokar ve zehirler ya da boğar ve yutar. Yılan etkili zehri sayesinde avını rahat sindirebilir. Yılan canlısında dış kulak organı bulunmaz. Yılan çenesini yere dayar ve uzaktaki titreşimleri bu sayede algılayabilir. Düşmanlarından saklanabilir. Yılan senede 1 defa deri değiştirme işlemi yapar. Yılanın bu deri değişimi işlemine gömlek değiştirme denir.
Yeni deri değişen bir yılanın derisi parlak ve çok canlı bir görünümde olur. Yılanın deseni türüne göre değişiklik gösterir. İnsanların kullandığı pek çok eşyanın yapımında kullanılan yılan derisi çok sağlam ve güzeldir. Yılan yumurtlama yöntemi ile çoğalır. Yılanın yumurtaları, kendi bedeni içerisinde gelişir zamanı geldiğinde yumurtalar açılır yavru yılanlar çıkar. Bu canlı bir doğuma benzese bile öyle değildir. Yeni doğan yavruların üzeri zarla kaplıdır. Doğumdan sonra zar hemen yırtılır. Yılan türlerine göre farklı adetlerde yumurta yapabilir. Yılan türüne göre 3-50 arasında yumurta yapabilir. Yılan soğuk havada besin sıkıntısı çeker, yuvasında kış uykusuna yatar. Yılan sokması gibi durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurun.
YILAN SOKMALARI
Birleşik Devletlerde yaklaşık 115 yılan türünden 19 tanesinin zehri vardır .Her yıl yaklaşık 45000 yılan sokması oluyor, 8000 tanesini zehirli yılan oluşturuyor.Çoğu sokma sıcak yaz aylarında yılan ve kişi aktifken olur. Eskiden zehirli yılan sokmalannın mortalitesi %25 ti, günümüzde antivenom olması ve ileri acil bakımdan dolayı mortalite oranı %0.5'in altına inmiştir. Yılda yaklaşık 5-10 ölüm olur.
Hendek yılanı veya mercan yılanını içeren Kuzey Amerika Zehirli yılan sokması önemlidir. Yabancı türlerden kaynaklanan önemli yılan sokması nadirdir ama hayvanat bahçesi personelinde görülebilir. Bölgesel zehirlenme merkezinden antivenom,yılanın tanınması ve toksisite bilgileri alınabilir.
Engerek yılanı hendek yılanı olarak da adlandırılır ,orta hatta göz ve burun seviyesinin altında yerleşmiş çukur vardır. Çukur kan ısısına karşı sıcaklık reseptörü olarak yol göstericidir. Engerek yılanının ağzında 2 dişi vardır, mercan yılanının kısa, sabit ve dik dişleri vardır.
Patofizyoloji: Hendek yılanı venomu komplex enzim karışımıdır. Lokal doku zedelenmesi, sistemik vasküler hasar, hemoliz, fibrinoliz ve nöromuskuler disfonksiyon yapar. Lokal ve sistemik etkilerin kombinasyonuyla sonuçlanır. Hendek yılanı venomu hızlıca kan damarlarının permeabilitesini değiştirerek plazma ve kanın çevreleyen dokuya sızmasına ve hipovolemiye yol açar. Fibrinojen ve trombositleri tüketir ve koagülopati oluşturur. Bazı türler nöromuskuler iletiyi bozarak ptozis, solunum yetmezliği ve diğer nörolojik etkileri oluşturur.
Klinik: Hendek yılanı sokmalarının %25'i kurudur, venom etkileri gelişmez. Zehirlenme belirtilerinin görülmesi için venom ve kişinin komplex etkileşimi gerekir. Yılanın türüne ve büyüklüğüne kişinin yaşına ve büyüklüğüne, sokmadan sonra geçen zamana, sokmanın karakteristiklerine (yeri, sayısı, derinliği) bağlı olarak klinik değişir. Hendek yılanı sokması lokal ve sistemik hasarın derecesine bağlı olarak genellikle hafif orta ve şiddetli olarak sınıflanır.
Çukur Yılanı Zehirlenmesinin Derecelendirilmesi.:
Hafif Zehirlenme:
Isırma alanında sınırlı şişlik, kızarıklık ve ekimoz
Sistemik bulgular ve semptomlar yoktur veya azdır
Koagülasyon parametreleri normaldir. Diğer önemli lab.bulguları normaldir.
Orta Zehirlenme:
Şişlik, kızarıklık ve ekimoz sokulan extremitenin büyük kısmını içerir Sistemik semptom ve bulgular vardır. Ancak hayatı tehdit etmezler. Bunlar: Bulantı, kusma, ağızda uyuşma veya olağandışı tat, hafif hipotansiyon (SB>80mmHg), hafif taşikardi ve taşipneyi içerir.
Koagülasyon parametreleri anormaldir. Klinik olarak önemli olmayan kanama vardır. Diğer lab. testlerinde şiddetli bozukluk yoktur.
Şiddetli Zehirlenme
Şişlik,ekimoz giriş extremitesini içerir ve hızla ilerler. Sistemik semptom ve bulgular belirgindir. Şiddetli mental durum değişmesi,bulantı ve kusma, hipotansiyon (SB<8OmmHg), şiddetli taşikardi, taşipne ve diğer solunum bozuklukları görülür.
Koagülasyon parametreleri anormaldir. Ciddi kanamalar görülür. Protrombin zamanı ölçülemez, PTT ölçülemez, tombositler<20000, fibrinojen ölçülemez. Diğer lab. değerlerinde şiddetli anormallik vardır.
Hendek yılanı sokmasının ana görünümü: Bir veya daha çok diş izi görülmesi, lokalize ağri ve Sokma yerinden yayılan ilerleyici ödemdir. Diğer erken semptom ve bulgular; bulantı, kusma, güçsüzlük, ağızda uyuşma, taşikardi, baş dönmesi, hematüri, hematemez, trombositopeni ve fasikülasyonlardır. Şişlik genellikle 15-30 dk. sonra ortaya çıkar. Şiddetli vakalarda şişlik ilerler. Şiddeti daha az zehirlenmelerde ödem 1-2 günlük periyotta gelişir. Ödem havayoluna yakınsa veya kasları tutmuşsa hayati tehdit edebilir veya sistemik etkilere yol açabilir. ilerleyen ekimoz subkutan dokuya kanın sızmasına bağlıdır. Ekimoz sokma bölgesinde dk'lar veya saatler içinde gelişir. Hemokonsantrasyon subkutan dokuya suyun kaybındandır. Takiben Hb azalır, kan kaybına bağlı koagülopati gelişir.
Tanı: Tanıda diş izlerinin görülmesi ve hikaye temeldir. Klinikte zedelenme 3 yolda olabilir
1)Lokal zedelenme: ödem, ağrı, ekimoz
2)Koagülopati: trombositopeni, artmiş protrombin zamanı, hipofibrinojenemi
3)Sistemik etkiler: Ağızda ödem veya parastezi, ağızda metalik veya kauçuk tadı, hipotansiyon, taşikardi
Tedavi:
İlk Yardım:
ilk yardım tedbirleri kesin tıbbi bakımı ve antivenom verilmesini geciktirmemelidir. Hendek yılanı sokması olan tüm hastalar uygun sağlık bakımı almalıdır. Tavsiye edilen ilk yardım tedbirleri şunlardır; Hareket venom emilimini artırdığı için hasta sakin kalmalıdır. Extremite nötral pozisyonda, kalp seviyesinin altında sabit tutulmalıdır. Fiziksel aktivite kısıtlanmalıdır. Sokulan kişi çabucak tıbbi bakımın yapılacağı yere ***ürülmelidir.
Bazı ilk yardım ürünleri satılmaktadır. Sawyer Extractör Emme pompası kullanılır. Insizyon olmaksızın zehri uzaklaştırır. Diğer faydasız ve tehlikeli teknikler elektrik şoku ve buz uygulanmasıdır. Sokma alanına tek basma elektrik soka uygulanması kullanılmamalıdır. Buzlu su uygulanması yaralanmayı kötüleştirir. Turnike kontrendikedir. Çünkü arteryel akımı tıkar ve iskemiye yol açar. Konstriktör bandlar bazen faydalı olabilir. Özellikle erken tıbbi bakım sağlanamıyorsa faydadır. Konstriktör band venomun emilimini geciktirir, doku. zedelenmesini artırır ama sistemik etkilerin şiddetini azaltır.
ACİL YÖNETİMİ: Hastane öncesi fazda personel extremiteyi hareketsiz tutmalı, diğer extremiteden i.v. yol açılmalı, oksijen verilmeli, sokulan kişi tıbbi bakımın yapılacağı yere taşınmalıdır.
Yılan sokmasının başlangıç yönetimi ileri yaşam desteğini içerir. Hasta hipotansifse i.v, izotonik verilmelidir. Diğer destekleyici tedbirler extremite inmobilizasyonu ve venom absorpsiyonunun azaltılmasını içerir.
Zehirli yılan sokmasında tedavide esas Antivenin verilmesidir.İlerleyen semptom ve bulguları olan tüm hendek yılanı sokmalarında acilen antivenom verilmelidir. Ancak at serumundan elde edilen Antivenin infüzyonu sırasında allerjik reaksiyon gelişebilir. Antivenin verilmeden önce deri testi yapılmalıdır. Ancak antivenom verilirken yarar/zarar oranı hesaplanmalıdır. Antivenom. 15-45dk içinde solüsyon içinde verilir. Hendek yılanı sokmalarında başlangıçta en azından 10 vial antivenom verilir. Hızlı ilerleyen veya hemodinamik olarak stabil olmayan vakalarda başlangıçta 20 vial antivenom verilmesi tavsiye edilir. Agresif destek bakım yapılır. Su yılanı zehirlenmesinde genellikle daha az antivenom dozları gerektirir. Antivenomun im. enjeksiyonu tavsiye edilmez. Antivenom 250-500ml kristaloid içinde dilüe edilip yavaş infüze edilmelidir. İnfüzyon l saat içinde tamamlanır. İnfüzyon hekim denetiminde yapılmalıdır. Akut allerjik reaksiyon görülürse infüzyon kesilir, hemen antihistaminikler verilir. Epinefrin reaksiyonun şiddetine bağlı olarak kullanılabilir.
Antivenom tedavisinde son nokta ilerlemenin durması veya klinik bulguların düzelmesidir. 10-20 viallik bir infüzyon sıklıkla yeterlidir. Extremitenin çevresi ısırılmanın altından ve üstünden ölçülür. 30-60 dk'da bir ölçüm yapılır. Ödem ilerlerse antivenom verilir. Lab. tetkikleri 4 saatte bir veya antivenom verilmesinden sonra tekrarlanır. Ek antivenom tedavisi hastanın durumu kötüleştiğinde yapılır. Destek tedavide hipotansiyon için i.v. izotoniği takiben vazopressör ajanlar kullanılır. Antivenom koagülopati tedavisinde iyidir ama aktif kanama varsa kan komponentleri gerekebilir. Yılan sokmasında diğer bir komplikasyon kompartman sendromudur. Şiddetli ağrı vardır. Ağrı narkotik analjeziklere dirençlidir. Fasciotomi faydalıdır.
Yara sahası temizlenmeli ve tetanoz profilaksisi yapılmalıdır.
Hastalar ödem çözülünce, koagülopati düzelince ve hasta geziyorsa taburcu edilir. Hasta en azından 8 saat gözlem altında tutulmalıdır. Şiddetli veya hayatı tehdit eden sokması olan hastalar ve antivenom alan hastalar yoğun bakıma alınmalıdır. Hafif ve orta şiddette zehirlenmesi olan vakalar uygun koğuşlara alınır ve bunlara antivenom verilmesi gerekmez.
Hastada kuru sokma varsa en az 8 saat gözlenip gönderilir. Ağrı, ödem ve kanama olursa geri gelmelidir.
MERCAN YILANI ISIRIKLARI:
Yılda 20-25 vaka görülür. Tüm mercan yılanlarının parlak siyah, kırmızı veya sarı renkli halkaları vardır. Siyah renk halkası olan yılanlar zehirsizdir. Mercan yılanı zehri nörotoksik komponentlerden oluşur. Mercan yılanı ısırması öncelikle nörolojik etkiler oluşturur. Tremor, salivasyon, disartri, diplopi, bulbar paralizi, ptozis, fix ve kontrakte pupiller, disfaji, dispne ve nöbet görülür. Solunum kaslarının paralizisi ölüme yol açar. Hasta 24-48 saat hastanede gözlenmelidir. Mercan yılanı venomunun etkileri ısırmadan sonra saatler içinde gelişir. Sokulan kişiye 3 vial antivenom verilmesi önerilir. Solunum yetmezliği varsa yoğun bakım gerekebilir.
AVUSTRALYA MERCAN YILANLARI
Avustralyada her yıl 3000 kişiyi yılan ısırır, bunların 200'üne antivenom verilir. Avustralya yılan ısırıklarına bağlı ölümlerin yarısından kahverengi yılan sorumludur. Avustralya zehirli yılanları Elapidea ailesinin üyesidir, kobra üyelerinden biridir. Avutralya yılanı venomu birkaç önemli komponentten oluşur. Nörotoksin; nöromuskuler bileşkeye etki eder ve paralizi yapar. Semptomlar ısırmadan 2-4 saat sonra ortaya çıkar. Ptozis, diplopi, disartri, fasial izlerin kaybı,hava yolu kontrolünün kaybı, şiddetli vakalarda solunum paralizisi görülebilir.
Myolizin rabdomyolize neden olur. Kas ağnsı, güçsüzlük, myoglobinüri, renal yetmezlik ve hiperkalemi yapar. Prokoagülan toksin; koagülopati yapar. İntrakraniel kanama beklenen komplıkasyondur. Renal yetmezlik gelişebilir. Lokal doku yıkımı yaygın değildir. Hafif ve orta ekimoz ve şişlik görülür. Kahverengi yılan sokması hızla kollaps ve ölüme yol açar.
KLİNİK; Bulantı, kusma, baş ağrısı, diplopi, disfoni, ilerleyici kas güçsüzlüğü, boyun sertliği, bayılma görülür.
İlk Yardım: Amaç antivenom verilene kadar zehrin emiliminin geciktirilmesidir. Basınç uygulanması ve inmobilizasyon metodu kullanılır. Isırılan extremiteye hemen elastik bandaj sarılır. Extremite atellenir ve hareketsiz tutulur. Tumike kontrendikedir.
Yönetim: Anlamlı yılan sokması hikayesi olduğunda ilk yardıma ve araştırmaya başlanmalıdır. Basınçlı bandaj antivenom verilene kadar uygulanabilir.
Yılan zehri arştırma kiti ile idrarda ve ısırma yerinde venom aranır. Test pozitifse antivenom verilir. Sistemik bulgular varsa antivenom verilir. Klinik ve lab. bulguları yoksa elastik bandaj uygulanır ve hasta 12 saat gözlenir.
Hamilelikte antivenom verilmesi kontrendike değildir. Antivenom verilmeden önce rutin olarak deri testi yapılması önerilmemektedir.
Avustralya antivenom tedavisinin komplikasyonu olarak nadiren anafilaksi gelişebilir. Premedikasyonda 1/1000'lik epinefrin adultlarda 0.3ml, çocuklarda 0.1 ml uygulanır. Bazı otörler antihistaminikleri tavsiye eder. Kortikosteroidler serum hastalığını önlemede ve premedikasyonda kullanılabilir. Antivenom büyük dozlarda verildiyse serum hastalığı insidansmı azaltmak için prednizolon 5 gün süreyle kullanılır.
KERTENKELE
Kertenkelenin yeryüzünde 3000 den fazla türü vardır. Kertenkele canlısının sıcak hayvanının yeraltında yaşayan, suda yüzen, havada uçan renk değiştirebilen birçok türü vardır. Kertenkelenin derisi pullu ve pütürlüdür. Karın pulları yanlarında ve sırt bölgesinde olan kertenkele türü daha iri yapıda olur.
Kertenkele ayaklı,2 ayaklı ve ayaksız olabilir. Kertenkelenin her ayağında 5 tane parmak olur. Kertenkelenin parmaklarda çok gelişmiş tırnaklar bulunur. Kertenkele türlerinde ağaçlara asılıp tutunmak için uzun ve kuvvetli kuyruk yapıları bulunur. Kertenkelenin kuyruğu koptuğunda yerine yeni bir kuyruk oluşur. Kertenkelenin kopan kuyruğunun yerine gelen yeni kuyruk eskisi gibi bir kuyruk olmaz, yeni kuyrukta omurga bulunmaz. Kertenkelenin uzun, yapışkan tükürük salgılayan bir dili vardır.
Kertenkele ayakları ile toprağa çukurlar açar ve kışın bu çukurlarda uyur. Kertenkele güneşlenmekten keyif alır. Bazı kertenkele türleri üzerinde bulunduğu bölgenin rengini alabilir, kertenkele bu şekilde avını kolay yakalar. Kertenkele düşmanından kaçarken kuyruğundan bir kısım kopartıp bırakır ve kaçar. Kertenkele etçil ve otçul olarak beslenebilir. Kertenkele çiftleşme sonrasında yumurtasını yuvasında saklar. Bazı kertenkeleler memeli hayvanlarda olduğu gibi doğurma yöntemi ile çoğalır.
Kertenkelelerin bazıları zehirli, bazıları zehirsizdir. Bazı kertenkele türleri; bukalemun, yeşil iguana, deniz iguanası, dev kertenkele, zehirli kertenkele, parlak kertenkeledir.
GÜVE
Güve haşeresi odun kumaş ve kürk gibi eşyalarınızın arasında bulunur ve buralarda yuvalanma yapar. Güve pulkanatlılar gurubunda yer alır güvenin boyu 3mmdir. Ambar ve depo gibi alanlarda güveye rastlamak mümkündür. Güve yün kumaşları kürkleri, tüyleri kemirir. Halı güvesi (Tienola biseniella) kürk güvesi (tinea pellionella) en fazla zararı olan güve türüdür. Güvenin algılama yeteneği oldukça gelişmiştir, güve düşman ve besininin yerini güçlü algılama yeteneği sayesinde kolay bulabilir. E
şyalarınızı sık şekilde havalandırmanız sizi güveden koruyabilir. Yeryüzünde her bölgede görülebilen buğday güvesi bahçe, ambar, depo, ambarlarda tahıllarda görülür. Evinizde buğday güvesine yine evdeki bakliyatlar içinde rastlamak mümkün. Güvenin en büyük düşmanları yarasadır. Güve yarasanın çıkarttığı ses frekanslarını algılayabilir. Tufts üniversitesinin yaptığı araştırmada güvenin sinir sistemini incelemişler ve güvenin yarasayı nasıl alt edebildiğini anlamışlardır. Güvenin sinir sistem yapısı çok gelişmiştir. Güve kulağında bulunan 2 lif sayesinde en ufak titreşimleri alabilir.
Yarasa avını çığlık atarak arar ve bulur. Yarasanın çığlıklarını duyan güve kıvrak ve dalgalı ve halkalı uçuşlar yapar. Güve sesin geldiği yönün tam ters yönüne doğru ilerler, bu sayede yem olmaktan kurtulabilirler. Güvenin kulağı bizim bile duyamayacağımız ses dalgalarını duyabilir. Güve 3000-3300m uzaklıktaki yaranın çığlıklarını bile duyabilir. Güve böceğinin kulağı göğüs bölgesinin arka kısmında yan taraftadır. Göğüs ve karnı ayıran dar bir bölümde yerleşiktir, kulaklar oyuk görünümdedir. Güvenin kulağının içerisinde şeffaf zar vardır. Bu zarın arka bölümünde hava kesesi vardır. Güvenin çıkardığı ses yarasanın algılama sistemini kötü etkiler. Bu ses yarasanın hoşuna gitmez. Yarasa bu durumda tatsız bir av ile karşılaştığını düşünebilir.
*GÜVE TÜRLERİ
Tahıl güvesi: Tahıl güvesi tahıl ürünleri ile beslenir. Tahıl güvesi tahılların içlerini yer kabuk kısımlarını dışarıda bırakır. Tahıl güvesi tahıl ambarlarında sık rastlanabilen bir böcektir. Tahıl güvesi yumurtalarını tahıl taneleri üzerine bırakır. Güve yumurtaları belli sıcaklıkta olgunlaşır ve yeni tahıl güveleri çıkar.
Halı güvesi: Halı güvesi iç alanlarda bulunan halı, kürk ve giysi gibi eşyaları kemirerek beslenir. Halı güvesi yumurtasını kullanılmayan eşyalar arasına, elbiselerin yaka altı kısımlarına, saklar. Güve açlık ve susuzluğa çok uzun süre dayanır. Halı güvesinin bir başka ismi kürk güvesi, elbise güvesi, mobilya güvesi olarak bilinmektedir.
Zeytin güvesi: Bu güve türü hasat mevsiminden hemen sonra yumurtalarını yaprak altlarına saklar. Zeytin güvesi yapraklarda tünel açarak ilerler. Zeytin güvesi kışında sürekli büyüme halindedir. Senede 3 defa döl verir. Zeytin güvesi yaprakların alt dallarını kemirerek beslenir.
Deri güvesi: Deri güvesi daha fazla deri olan giysi ve eşyalara zarar veren bir güve türüdür. Deri güvesi evde ve fabrika gibi yerlerde rastlanan bir böcektir. Deri olan eşyalarınızı kemirerek zarar verir.
Salkım güvesi: Salkım güvesi çok ufaktır. Salkım güvesi yumurtadan ilk çıktığı zaman 1mm boyundadır, olgunlaşmış olan güvenin larva boyu ise 9-10mmdir.Salkım güvesinin rengi sarımtıraktır renge koyu renk üzümlerle beslenen güve larvaları mor bir renk olur. Güvenin kafası kahverengidir. Güve larvaları çok hareketlidir. Güve larvaları kış mevsimini ağaç kabuk altlarında, dallarda pupa olarak geçirir. İlkbaharda nem ve sıcaklık bulan pupalar kelebek olup yuvalarından çıkar. Gündüz vakitleri hareketsiz olan güve akşam saatleri olunca ise sıcaklığın 10 dereceye ulaştığı zaman uçmaya başlar.
Dişi güve baharda yumurtalarını çiçek tomurcukları ve çiçek sapları vb yerlere bırakır. Güve her defasında 60 veya70 yumurta yapar. Güve larvası 8-10 gün gibi bir süre içerisinde yumurtalarından çıkar. Güve larvaları bir süre gezdikten sonra yuvasına döner, tomurcukların içine yerleşir ve beslenmelerine devam eder. Güve meyve salkımlarına zarar verir. Meyveler üzerinde gezen güve lavaları deler sularını emer. Meyveden akan sular meyvelerin çürümesine yol açar. Güve yumurtalarını tomurcuk ve çiçekleri üzerine, olmamış meyve koruklarına bırakır. Güve larvası bir meyveden diğerine geçerek kendisine ağ örer. Salkım güvesi ile mücadele kimyasal ilaçlarla mümkündür.
Odun güvesi: Odun güvesi mobilya, tahta, ağaçtan olan eşyalara zarar verir. Tahtadan ve ağaçtan olan eşyalarınızı kemirir, eşyaların çürümesini, zarar görmesini sağlar. Odun güvesi insanları ısırarak zarar vermez eşya ve yiyeceklerin zarar görmesine neden olur.
BİT
Bit insan saçında üreyen ve çoğalan küçük bir böcektir. Bitin rengi gridir. Bit günde birkaç kez kan emerek beslenmesini sağlar. Bit canlısını yumurtalarına sirke adı verilir. Bit sirkesini görmek biti görmekten daha kolaydır. Bit genel olarak kafanın ense kısmında ve kulak arkasına yerleşik olarak saça tutunarak yaşar. Bit ve sirkeler su ile yıkanarak asla temizlenmez.
Doktor tavsiyeli ilaçlar ile yıkama ve tedavi yapmalısınız. Bitin ömrü 1 aydır. Saç biti insandan bağımsız olarak 48 saat (2)gün ancak yaşar. Bit böceği evcil hayvanda yaşamaz. Bit sirkesi insan vücudu dışında battaniye ve kumaş üzerinde 10-15 gün yaşar. Bit böceği 2.5mm civarında saç ve kıl dibinde yaşayan dış parazittir. Erişkin bir bit uzun süre yaşayabilir. Bit, baş biti, vücut biti, kasık biti olarak 3 bölüme ayrılır. Toplu olarak yaşanılan yerler bitin yayılmasını kolaylaştırır. Bitin ısırdığı yer şiddetli şekilde kaşınır. Isırılan yerde esmer bir renk oluşur. Bit tifüs ve humma hastalıklarını insanlara bulaştırır. İnsanda 3 şekilde bitlenme görülür demiştik.
Baş biti; baş biti insanın ense ve kulak arkası kısmında oluşan bittir. Baş biti çocuklarda sık görülür. Toplu yaşanılan alanlar bitin yayılması içine en elverişli yerledir. Bit ışıktan kaçar. Bit yumurtalarını(sirke) ağzından salgıladığı enzimle kıl dibine sıkıca yapıştırır. Bu yumurtalar kolaylıkla yerinden düşmez.
Gövde biti; gövde biti kasık aralarında kıl diplerine yerleşik olarak yaşar. Gövde biti yumurtalarını çamaşırların dikiş aralarına bırakır. Aynı yatağı paylaşan ve aynı kıyafetleri giyen insanlardan birbirine geçer. Gövde biti kaşıntı yapar. Kan emerek beslenme sağlar. Gövde biti bulunduğu yere ısırıklarından doğan kırmızı nokta şeklinde lekeler yapar.
Kasık biti; kasık biti kasıklarda yaşar. Bit kıl diplerine yapışık olarak yaşar. Kasık biti cinsel ilişki ile yâda ortak kullanılan çamaşırlardan bulaşır. Kasık biti gözle görülebilir, nokta şeklinde görülür. Bitin bulunduğu yerde kahverengi lekeler görülür. Bu lekeler kasık bitinin bıraktığı tükürükten meydana gelir. Bit canlısında metamorfoz(değişme)olmaz yumurtadan çıkan bit ergin bitle aynı görünümdedir.
Bitki biti; bitki biti ağaç kabuğu, kitap ve taşlar arasında yaşar. Bitki bitinin ağız yapısı parçalayıcı ve çiğneyici yapılıdır. Bitki bitinin kanatlı ve kanatsız olan türleri bulunur.
KIRKAYAK
Kırkayağın vücudu yumuşak ve halkalıdır. Kırkayak böceğinin her bir halkasında 2 çift ayak bulunur. Kırkayak böceğinin 7000 civarında türü vardır. Kırkayak bitkisel olarak beslenir. Kırkayak bedeninin altında bulunan birçok ayakla hareket sağlar. Kırkayak (Diplopoda ) takımından bir böcektir.
Anlamı çift bacaklı demektir. Kırkayak canlısının başında 1 çift anten, bir çift göz vardır. Bazı kırkayak türlerinde göz yoktur. Kırkayak böceğinin koku alma duyusu fazlaca gelişmiştir. Kırkayak çiyan böceğine benzerlik gösterir, fakat ayı özellikleri vardır. Kırkayak otçul, çiyan etçil beslenir. Kırkayak böceğinin ayak sayısı türüne göre değişiklik gösterir. Kırkayağın çok türünde 115 çift ayak bulunur.
Kırkayak sıcak ve ılıman iklimde yaşar. Kırkayak karsasal yaşayan bir böcektir. Kırkayak çok böcekte olduğu gibi gündüz yuvasında pasif, gece aktif olarak yaşar. Kırkayak nemli, taş altı, yaprak altı, ağaç kovuğu vb yerlerde yuva yapar. Kırkayak çürümüş olan bitkisel besinleri yer. Tarla ve ekili yerlerde sürü halinde gezen kırkayak bitkilerin filizlerine ve köklerine, evinizdeki saksı bitkilerine de zarar verir. Kırkayak insan ve hayvan dışkısı da yediğinden insanlara hastalık bulaştırabilir.
Kırkayak böceğinin boyu 3-25cm arasında değişiklik gösterir. Kırkayak böceğinin tropik ortamda olana türü daha uzun ve büyük olur. Kırkayak yumurtlama ile çoğalır. Kırkayak yumurtalarını toprak altında saklar. Toprak altında belli olgunluğa erişen kırkayak yumurtalarından yavru kırkayaklar çıkar. Kırkayak ölene kadar 2-3 defa deri değiştirir. Her deri değiştirme işleminden sonra kırkayakta bir halka sayısında artış olur. Kırkayak böceğinin yavruları 1 yılda erginleşir. Kırkayağın derisi antibiyotik etkilidir ve pis kokuludur dokunulduğunda deriyi tahriş edebilir. Kırkayak bir tehlike anında ölü taklidi yapar, kıvrık hale geçer.
Kırkayak rutubetli olmayan yerde uzun yaşayamaz.
ÖRÜMCEK
Örümcek (Arachnida) eklembacaklı sınıfında incelenen bir böcektir. Örümceğin kafasında 6-8 göz vardır 63.000 bin türü olup dünyanın her bölgesinde yaşayıp çoğalabilirler. Örümceğin kafa ve beden kısımları birbirine kaynaşmış biçimde yer alır. Örümcek böceği beslenmesine, yaşam alanlarına bağlı olarak değişiklik büyüklükte olabilir. Örümceğin ağız parçalarının ön kısımlarında zehir çengeli vardır. Örümcek avını bu zehirle etkisiz hale getirir.
Örümceğin önde 2 tane his ayağı vardır. Örümceğin göğüs kısmında 4 çift ayak bulunur. Örümcek bu ayaklar sayesine öne, yana, geriye ve ileriye rahatça hareket eder. Dünyanın her yerinde çok çeşitli örümcek türleri bulunur. Bazı örümcekler çok zehirli türdendir. Yağmur ormanlarında yaşayan örümcek türleri, her yıl birçok insanın ölmesine sebep olur.
Örümcek hakkında bazı bilinmeyenler
*Everest tepesinde 7000mt yüksekte yaşayan örümcekler vardır.
*Örümcekler renk körüdür.
*Flipinlerde örümcek dövüştürmek yaygındır. Rakibini ağıyla yakalayıp alt eden örümcek galip gelir.
*Kamboçya ve Loos'da örümcekler sokaklarda ızgara şeklinde pişirilip satılıyor.
KARINCA
Karınca (Hymenoptera) zarkanatlılar gurubundan bir canlıdır. Karıncanın büyüklüğü 2-4mm arasındadır. Karıncanın yeryüzünde 8800 türü bulunur. Her türlü karıncanın kendine özgü özellikleri bulunur. Karınca canlısının vücudu baş, göğüs ve karın olarak 3 bölümden meydana gelir. Karıncanın bel ve boyun kısmı çok ine kıvrımlar halindedir. Karınca kızıl, kahve, siyah renklerde görülür. Karınca toplulukları yuvasını toprak altında yapar. Karınca yeryüzündeki en kalabalık canlı topluluğudur. Her yeni doğan 40 insana karşın 700 milyon karınca dünyaya gelir. Çok çalışkan karıncalar hem sürekli çalışır hem de yavru karıncaları her tür gelebilecek tehlikeye karşı korur. Karıncalar arasında çok iyi bir iletişim vardır. Karıncalar aralarından bir grubu dışarıya yiyecek aramak için yollar. Giden karıncalar yiyecek bulduğunda diğer karıncalara haber verir.
Karınca yiyecek aramaya giderken ardından yer tayin etmek için bir koku bırakır. Karıncanın bıraktığı bu koku sayesinde diğer karıncalar kokunun olduğu yerleri takip ederek yiyeceğe ulaşır. Bir karınca kendi ağırlığının 50 katı kadar ağırlık kaldırabilir.
Karınca türleri içerisinde, en çok görülenler:
*Kırmızı orman karıncası(Formica rufa)
Kırmızı karınca çam yaprak arısı, çam kestane böceği, sünger örtücü gibi zararlı böceklerin düşmanı, karıncalardır. Bu böceklerin larvalarını, tırtıllarını yiyen orman karıncaları zararlıların yok olmasını sağlar.
*Sarı karıncalar
Antenlerinin bitimindeki 3 bölümlü çomakları sayesinde diğer karıncalardan ayrılabilen karıncalardır. Konut ve binalarda mücadelesi oldukça zordur. Karınca ile mücadele uygulamalarında bir koloninin dev*****n olması için karıncalar bölünerek ayrılır.
*Kırmızımsı kahverengi karıncalar
Kırmızı karıncanın ısırma özelliği vardır. Bu karıncalar diğerlerinden bu özellikleri sayesinde kolay ayrılabilir. Kırmızı karınca insanları ısırdığı için sağlık tehdidi oluşturur. Alerjisi olan insanlarda ciddi reaksiyon gösterebilir. Kırmızı karınca yuvasına zarar geleceğini anlarsa ani bir saldırıya geçer. Kırmızı karınca ısırdığı için bulaşıcı hastalık oluşumu görülebilir.
*Arjantin karıncası
Arjantin karıncası adı verilen karıncanın boyu 3mmdir. Arjantin karıncasının rengi koyu kahverenginden siyaha doğru belirgin parlak renkte görülür. Bu koloninin yüzlerce kraliçesi vardır. Her karınca kolonisi bir alt koloniye bölünebilir ve sonra tekrar birleşebilir. Yaşama alanları derin olmayan karıncaların yuvaları, duvar boşlukları, taş altlarıdır. Arjantin karıncası evlerde sık görülen karınca türüdür.
*Marangoz Karıncaları
Bu karıncalar 1.5cm büyüklüğündedir. Marangoz karınca en çok kahverengi, siyah, kırmızı renkte görülür. Marangoz karıncaları yuva yapmak için tahtaları seçer ve delerek yuva oluşturur. Marangoz karıncanın ismi buradan gelir. Marangoz karınca çeşitli gıdalar ile beslenebilir. İlkbahar dönemi gelince üretken olan karıncaların bazıları koloniden ayrılır. Bu karınca uçabilen kanatlı olan karıncadır. Uçabilen bu karıncanın mücadelesi zordur. Marangoz karıncaya konutlarda sık rastlanır. Ana karınca kolonisin süreklilik ve devamı için nem ve suya ihtiyacı vardır. Marangoz karınca geceleri daha aktif olarak yaşar.
*Kadife karıncalar
Kadife karınca çölde yaşayan bir karınca türüdür çok kıllı vücudu vardır. Bu sebeple aşırı gelen ısıyı izole edebilir. Kadife karıncada erkek karıncaların kanatları olur, uçarak kumların üzerinde rahatça dolaşabilir, dişi karıncada kanat bulunmaz. Dişi kadife karınca çiftleşmeden sonra bulundukları yeri terk eder, herhangi bir arı veya böcek yuvasına sığınır. Bu karıncanın kabukları çok serttir, diğer böcekler zarar verip onu yuvadan atamaz. Kadife karınca yerleştiği arıların kozalarına yumurtalarını bırakır. Karıncaların larvaları arı pupaları ile beslenir, sonra kendileri de pupa dönemine geçer. Arılar yazın sonlarında yuvayı terk eder, kadife karınca kış dönemini burada geçirir.
ARI
Arı zar kanatlı uçabilen böcekler gurubundadır. Arının kuyruk bölümünde zehirli iğnesi vardır. Arı başında bulunan antenler sayesinde etrafına dalgalar yayar ve yönünü bu şekilde tayin eder. Arıda 6 tane ayak vardır. Arının kafa kısmında göz ve duyarga, beslenme organı bulunur. Arı dünyada her yerde görülebilen böcektir. Arı diğer böceklerden farklı bir yapıdadır. Her arının farklı görevi bulunur. Bal arısının insan hayatındaki yeri önemlidir. İnsanlar bal arısını koruma altına almışlar, çok faydası olan bal yapımında kullanmışlardır. Bal arısının insana zararı yoktur.
Bal arısının zehri azdır, arını kuyruk bölümünde olur. Arı yuvasına etrafından bir zarar geleceğini hissederse toplu olarak saldırıya geçer ve iğnesini batırır. Yaban arısı bal yapamaz. Yaban arısı bitkiler ve çiçekleri döller bu yönde insanlara faydalı bir böcektir. Arı çiçeğin içerisindeki özsuyu emer. Arı konduğu her ağaç ve çiçeklerini birbirleri ile döller. Arı doğada birbirini tamamlayan çok iyi bir sistem oluşturur. Arı doğanın vazgeçilmezidir. Arı bitki proteinleri ile beslenme sağlar, çok ufak böceklerde arının besinleri arasına girer. Ev içine kadar girebilen arılar evdeki insanların yediği pek çok yiyeceğe de ortak olurlar. Arı türleri içerisinde insanlara zararı dokunan arı, yaban arısı halk arasında eşek arısıdır. Yaban arısı meyve ve sebzeler üzerinde gezer, meyvelerin öz sularını emer, çürümesine neden olur. Yaban arısı bal yapmaz, peteklerini yumurtalarını bırakmak için kullanır.
Belli sıcaklığa ulaşan arılar açılır yumurtadan larvalar çıkmaya başlar. Yavru arılar henüz uçamadığından, erişkin arıların yardımı ile beslenir. Arı toplulukları herhangi bir tehlike anında birlikte saldırırlar. Bazı arılar işçi, bazı arılar askerlik görevi yapar. Arıyla kişisel yapacağız mücadele etkili sonuçlar vermez. Arı toplulukları rahatsız edildiklerinde toplu halde saldırıya geçerler. Yaban arılarının soktuğu yerde alerjik reaksiyonlar oluşur, tehlikeli durumlar belirebilir. Arıların yok edilmesinde bilinçsiz müdahalede bulunmayın.
Pire kanatsız bir haşere olup, beslenmesini insanlardan ve hayvanlardan kan emerek sağllayan zararlı haşeredir. Pireler sıcak ortamları seven ve bu ortamlarda yaşayıp, çok daha hızlı üreyen canlılardır. Pire hareketi zıplayarak sağlar. Dünya üzerinde yaşayan canlılar arasında, kendi boylarına göre en yükseğe zıplayabilen canlı olma özelliğine sahip, olan pireler kendi boylarının 200 katı kadar yükseğe zıplayabilirler. Yaklaşık 2000 kadar türü bulunan birelerin, esnek bir vücut yapısı vardır.
Bu nedenle kan emdikçe şişerler. Pire haşeresi, tüylü bacaklarının uçlarında bulunan vantuzlar sayesinde, canlıların üzerine rahatlıkla yapışır ve kendileri terk edene kadar deri üzerinde yapışık kalabilirler. Erişkin bir pirenin boyu 2 ile 10 mm arasında değişirken yaşam süreleri yaklaşık 1 yıl kadardır. Yassı ve uzun bacaklı bir yapıya sahip olan pireler, yaşamlarını 3 evrede tamamlarlar. Pire haşereleri yumurtadan çıktıktan sonra larva ve pupa dönemlerinin ardından, erişkin bir pire olarak yaşamlarını devam ettirirler. Pire böceği sürekli canlılardan kan emdiği için, insanlara hastalık bulaştırabilen canlılardır. Pirel ısırması sonrası hastalıklı bir canlıdan aldığı kanı, bir diğer canlıya bulaştırır.
Pire ısırması sonucu, başta veba hastalığı olmak üzere dizanteri, tifüs, humma ve çeşitli alerjik hastalıklar insanlara bulaşır. Veba hastalığının insanlara bulaşmasında baş rolü oynayan pire haşeresi, çok eski zamanlarda orta çağda Avrupa nüfusunun yarısından fazlasının ölümüne sebep olmuştur. Bu nedenle pire ısırmasına maruz kalan insanların dikkat etmesi gerekir. Pire ısırması sonucu, deride kabarma, kızarma ve aşırı kaşınma meydana gelir. Evde pire ile karşılaşmanız durumunda acilen bir ilaçlama şirketi ile iletişime geçip, pire ilaçlaması talebinde bulunulmalıdır.
Pire ilaçlaması dikkat ve uzmanlık gerektiren bir iştir. Bireysel olarak amatörce yapılan ilaçlamalar çok tehlikelidir ve başarı elde edilemez. İlaçlama şirketleri tarafından kullanılan sıvı kokulu etkili ilaçlar ile pire sorununuza kökten çözüm getirilir. İlaçlama yaptıracağınız, haşere ilaçlama şirketinin sağlık Bakanlığı onaylı yasal çalışan bir şirket olmasına dikkat ediniz.
FARE
Fare çok güçlü dişlere sahip olan, memeli canlılar grubundan kemirgen bir zararlıdır. Fareler bünyesinde çok çeşitli mikropları taşıyarak salgın hastalıkların insanlara bulaşmasına da neden olurlar. Fareler çok hızlı ve canlı doğurarak üreyen canlılar olup, yeryüzünde yaşayan çok çeşitli türleri vardır. Fare zararlısının gen yapıları ile insanların gen yapılarının birbirine benzemesi nedeniyle, laboratuarlarda deney hayvanı olarak kullanılır. Fare zararlısının tek faydası zaten bilimsel araştırmalarda kullanılmasıdır.
Türlerine göre farklı boylarda olan fareler, baş, beden ve kuyruk bölümü olmak üzere 3 bölümden meydana gelirler. Farelerin beslenme şekilleri türlerine göre ve yaşadıkları yerlere göre değişmektedir. Hem otçul beslenip, hem de etçil beslenebilirler. Örneğin çatı ve ev farelerin ev içlerinde mutfak ve kiler gibi alanlardan buldukları gıdalar ile beslenirken, tarla fareleri tarla, bahçe gibi ekili alanlarda yetiştirilen ürünler ile beslenir.
Çok güçlü ağız ve diş yapısına sahip olan fare, çok plastik, tahta, karton ve beton gibi çok sert maddeleri bile kemirebilirler. Aynı zamanda çok güçlü koku alma duyusuna sahip olan fareler, çok elastik bir yapıya sahiptirler. Fareler bu özellikleri sayesinde kendi ebatlarından daha küçük olan deliklerden bile geçebilirler. Fareler hem insanların yedikleri gıdalardan beslenerek, hemde insanları ısırarak hastalık bulaştırırlar.
Genellikle insanları gece uykularında iken parmak uçları, burun ve kulaklarından ısırır. Fare ısırığı insanlar tarafından fark edilmez, çünkü farenin bir özelliğide şudur. Fare ısıracağı yere ağızında ürettiği özel bir salgıyı bırakır, bu salgı bir bakıma narkoz görevi görür. Bu salgı sayesinde uyuşan bölgeyi ısıran farelerin ısırığı hissedilmez. Fare her üremesinde 10-12 tane yavru yapar ve bu yavrular 1-2 ayda erginleşir. Fare türüne göre yılda 4-5 kere yavru yapar. Fareyi yıllardan beri insanlar, ilkel yollar ile yakalamaya çalışmıştır. Ancak bu ilkel yollar ile fare yakalamak hem uzun zaman alır hemde fare yakalanana kadar üreyerek daha da çoğalmaktadır. Siz bir fareyi yakalamak için beklerken, fare bu zamanda üremeye devam etmektedir.
Farelerden ancak fare ilaçlaması ile kurtulabilirsiniz. İlaçlama şirketleri fare ilaçlamasında en etkili fare ilaçlarını en etkili yöntemler ile uygulayarak sizi farelerden kurtaracaktır.
ÇEKİRGE
Çekirgenin bacak yapısı uzundur. Çekigede 6 tane bacak vardır. Önde olan 4 bacak yürümek için, arkada olan 2 bacak zıplamak içindir. Çekirgede zıplama özelliği vardır. Çekirge en fazla ekinlere zararı dokunan bir böcektir. Çekirge sıcak bölgelerde çayırlık arazide tarlada ve su kenarlarında sık görülür. Doğada en sık görülen çekirge tarla çekirgesi, yeşil çekirge, değnek çekirge, İtalyan çekirge, mısır çekirge, Afrika göçmen çekirgelerdir.
Çekirge düz kanatlılar gurubunda yer alır. Çekirgenin ağız parçaları çiğneme ve kesme özelliğindedir. Çekirge böceği etçil ve otçul beslenir. Çekirgenin kafa yapısı uzundur. Çekirgenin kafasında 2 tane göz vardır. Çekirgenin alın kısmında ise 3 tane basit göz bulunur. Çekirgenin kafasında 1 çift algılamaya yarayan anten vardır. Bu anten titreşim ve kokuları algılar. Çekirgenin başındaki bu anten üzerinde kıllar vardır. Çekirgenin karın kısmının iki tarafında işitmeyi sağlayan zardan oluşmuş 1 çift işitme organı vardır. Çekirgenin kanadı göğüs bölgesinin son iki halkasında yer alır. Dişi çekirgenin yumurta borusu, bedeninin sonunda yer alır.
Erken çekirgenin karnının uç noktasında ise ses çıkarma organı vardır. Erkek çekirge kanatlarını birbirine sürterek, dişi çekirgeyi davet eder. Çekirge bulunduğu ortamda besin azalması durumunda toplu halde göç eder. Çekirge topluluklar halinde 2000-2500km yol kat ederek yeni yerleşim yerleri arar. Çekirge bitkilere oldukça zarar verir. Çekirge toplu olarak konduğu yerde büyük hasarlara yol açar. Çekirge aradığı gibi bir besin bulamaz ise yünlü eşya, ahşap ev gibi yerlere saldırır ve kemirir. Çekirge saatte 16km hızla uçabilir. Çekirge tek zıplayışta yere konmadan 12 saat kadar havada kalabilir. Toplu halde göç eden çekirge toplulukları radar sistemi ile görülebilir. Konduğu bölgeyi çöle çeviren çekirge toplulukları havadan uçakla püskürtme ilaç yöntemi ile yok edilir. Çekirge canlısı ile mücadelede çekirge yumurtadan çıkmadan yapılırsa daha etkili sonuç alınabilir. Afrika'nın bazı bölgelerinde çekirgeler kızartılıp yeniyor.
Çekirge ilkbahar ve sonbahar aylarında çiftleşme yapar. Sonbahar ayının sonunda dişi çekirge toprağa açtığı deliğe 70 tane pirinç tanesi büyüklüğünde yumurta bırakır. Çekirge ölmeden 1 hafta kadar önce 200 yumurta bırakır. Çekirge yumurtası, kış mevsimini toprak altında geçirir. Yaz gelince sıcaklığın 34 dereceye ulaştığı zamanda çekirge yavrusu dışarıya çıkar. Çekirgenin yavrusuna nimfa adı verilir. Yumurtadan çıkan yavru çekirgeler toprağı kazarak yüzeye çıkar. Yavru çekirgenin boyu 9mm civarındadır. Yavru çekirge 1 ay içerisinde deri değiştirme işlemini bitirmiş olur. Yavru çekirgede kanat olmaz. İkinci deri değişiminde kanatlar oluşmaya başlar. Çekirgenin ömrü 5 aydır. Bu süre içerisinde 5 defa deri değiştirir. Henüz yavru olan çekirge uçamadığından kendisini çalılıklarda, bitki aralarında saklar. Genç olan ve uçamayan çekirgeler kurbağa, kuş ve yılanlara yem olabilirler.
DANA BURNU
Danaburnu canlısı 3,5-4cm boyunda, eklem bacaklı yapılı bir böcektir. Dana burnu böceğinin bedeninin üst kısmı açık ve koyu kahve rengindedir. Dana burnunun derisi sık kısa, kadife sarımsı tüylerle örtülüdür. Dana burnunun kafasının iki yanında bulunan antenleri kısadır. Dana burnunun gözleri petek gözdür. Dana burnunun ön bacakları ve ön kanatları kısa ve yassı biçimlidir. Dana burnu arka kanatları kapalı durumda dana burnunun kuyruğu gibi görünür.
Danaburnunda ses alma organı çok gelişmemiştir. Dana burnu ses çıkarabilir. Dana burnu toprak altında 10-20cm derinlikte yuva yaparak yaşar. Gündüz toprak altında olan danaburnu gece olunca toprak üzerine çıkar beslenme sağlar. Danaburnu kumlu, killi topraklar gibi yumuşak topraklarda yaşar. Danaburnu çiftleştikten sonra mayıs ve haziran ayında yumurtalarını toprak içerisine odacıklarda saklar. Dişi danaburnu her yumurta bırakmada 200-300 yumurta bırakabilir.10-20 gün sonra danaburnu yumurtaları açılır yavru danaburunları çıkar. Çıkan yavru dana burnu yazın gelişir kış gelince 2.ve 3. dönemlerini geçirir. 4. döneminden sonra yavru dana burnu ergin temmuz ve ağustos ayında ergin bir dana burnu olur. Erginleşen danaburnu gelen ilkbaharda yumurtlamaya başlar. Dana burnu süs bitkisi ve sebzelere zarar verir. Yeni filizlenen genç bitkilere daha fazla zararı dokunur.
DERİ BÖCEĞİ
Deri böceğinin ömrü 1 yıldır. Deri böceğinin bedeni tüylerle kaplıdır. Deri böceğine 6 tane ayak vardır. Deri böceği en fazla sıcak havayı sever. Deri böceği kış mevsimini toprak altında, ağaç kovuğunda vb saklı köşelerde pasif geçirir.
Deri böceği yumurta bıraktıktan 1-2 hafta sonra yumurtalar larvaya dönüşür. Deri böceği hayvansal gıdalar ile beslenme sağlar. Hayvansal ürünlerin olduğu depo ve mağazalarda çoğalması ve üremesi her zaman söz konusudur. Deri böceğinin büyüklüğü yaşadığı alana bağlı olarak değişiklik gösterir. Deri böceği senede 6 -10 defa yumurta bırakır. Deri böceğinin ağız yapısı oldukça sağlamdır. Deri böceği deri, yün, ağaç ve ağaç ürünleri vb şeyleri yer.
Ağız yapısı çok sağlam olan deri böceğinin ağız yapısı kurşun gibi yumuşak madenleri kemirmeye müsaittir. Deri böceğinin bir türü olan (Dermestes Maculatus) türü insanda uyuz hastalığına neden olan böcektir. Bu tür zararlı haşerenin mücadelesini ferdi olarak yapmak mümkün değildir. Deri böceği çevreye maddi ve manevi zarar verir. İlaçlama işini bu işin eğitimini almış insanların yapması daha doğru bir uygulama olacaktır.
KENE
Bir kene ağırlığının 100 katı kadar kan emebilir. Kene deve, köpek, koyun ve insana yapışarak kan emen ve bu yolla beslenme sağlayan bir canlıdır. Kene (lxodoidea) gurubunda incelenen gözü olmayan böcektir. Kene haşeresinin 889 türü bulunmaktadır. Kene yumurtlama yöntemi ile ürer. Dişi kene yumurtasını çöp, yaprak ve hayvanların kılları arasında saklar. Kene yumurta larından 3 bacaklı larva olur.
Kene bu dönemden sonra pupa dönemi denilen dönemden geçer. Pupa döneminden geçen kene 8 bacaklı yavru keneye dönüşür. Henüz larva olan keneler kertenkele canlısı üzerinde, ergin olan kene insan ve memeli hayvanlar üzerinde parazit yaşar. Ergin olan kenede 4 çift bacak vardır. Kenenin bacakları üzerinde çengel biçimli vantuzlar bulunur. Kenede buluna ayak koku almaya çok duyarlıdır. Kenenin 2 çift bacağı öne, 2 çift bacağı arkaya yönlenmiş biçimde yer alır. Kene ayağındaki vantuzlar sayesinde deriyi rahatlıkla sarar ve tutar. Kene bu şekilde kan emme işini kolay yapar.
Karnını kan ile iyice dolduran kene konağını terk eder, ağaç ve otlara tırmanır. Kene tekrar kan emmek istediği zaman yakınından geçen havyan ve insanın üzerine konar. Kenenin başı ve vücudu kaynaşmış şekilde yer alır. Doğada bulunan bütün keneler kör değildir. Sığır ve köpek kenesinin gözleri görür. İnsan ve hayvan kanı emerek beslenen kene türü mikrop ve hastalık yayan bir tür kenedir.
ÇİYAN
Çiyan omurgasız hayvanlar sınıfında incelenen, çok zehirli ve oldukça tehlikeli bir canlıdır. Çiyan böceğinin vücut yapısı uzun ve ince olup, vücudunun alt bölümünde birçok ayak bulunur. Bu nedenle kırkayak böceğine benzetilen çiyan haşeresi, kırkayak böceği kadar masum değildir.
Çıyan böceğinin vücut yapısı üzerinde boğumlar bulunur ve her boğumunda 2 çift ayak vardır. Ayakuçları zehirli olan çiyanların, baş kısmında bulunan 2 adet anten şeklinde kılcal organları, tehlikeleri algılamalarına ve yiyeceklerin yerlerini bulmalarına yardımcı olur. Dünyanın her yerinde yaşayan çiyanların, birçok türü bulunmaktadır. Renkleri ve boyları türüne göre değişen çiyan canlısının, ortalama 20–30 cm boyu vardır. Çiyan böceklerinin renkleri ise genelde sarı, siyah, kırmızı, mavi ve kahverengidir. Çiyanlar en çok çayırlık, dağlık, ormanlık alanlarda, ağaçların üzerinde ve kaya diplerinde görülür.
Çiyan yuvasını toprağı kazarak içine açtığı oyuklara yapar. Yağmurların sık yağması ile birlikte yuvaları bozulan çiyanlar, kendilerine güvenli bir yer ve yiyecek bulabilmek için, evlere yönelirler. Bina içlerine giren çiyan böceği, ilk olarak bodrum katında görülür. Daha sonra bu alanlardan açık kapı ve pencere, duvar yarıkları, gider boruları gibi alanlardan ev içine giren çiyan, ilk olarak nemli alanlar olan mutfak ve banyoya yerleşir. Ev içinde çiyan böceği görüldüğü anda kesinlikle el ile temas edilmemesi ve bireysel mücadele edilmemesi gerekir. Çünkü çiyanlar çok zehirli canlılardır.
Çiyan sokması ile ölen insanların sayısı oldukça çoktur. Çiyanların zehirlerinin etkisi türlerine ve yaşam alanlarına göre değişmektedir. Örnek olarak çöl ortamında yaşayan çiyan türleri, ormanlık alanlarda yaşayan çiyan türlerine göre daha zehirlidir. Zehrinin etkisini birkaç gün sonra gösteren çiyan türleri olduğu gibi, ısırdığında 1 saat içinde öldürücü etkisi olan çiyan türleri de vardır. Çiyan sokması durumunda insanlarda felçte görülebilir. Çiyan böceği gündüz saatlerinde yuvasında bulunurken, daha çok geceleri avlanır. Çiyan beslenmesini doğal ortamlarda yaşayan küçük böcekler ya da kurbağa, kertenkele, keklik, kuş daha büyük türleri tavşan, tavuk gibi canlılar ile beslenmesini sağlar.
Çiyan böceği, önce avını zehirler ve felç olarak etkisiz hale gelen avını yemeye başlar. Çiyan sokması sonucu, ısırılan yerde kızarıklık, kaşıntı, şişkinlik ve acı hissedilir. Zamanla halsizlik, iştahsızlık, bulantı, kusma ve baş ağrısı ile devam eder. Çıyan üremesi sonucu onlarca yumurta bırakabilir. Çiyan yumurtaları belli bir sıcaklıkta açılır. Çıyan ısırması sonrası kişilere yapılması gereken ilk müdahale, ısırılan yerin birkaç cm üzerinden sıkıca bağlayıp, kan dolaşımının yavaşlatılıp acilen bir sağlık kuruluşuna ulaştırılmasıdır.
Çiyan böceği ile bireysel mücadele çok tehlikeli olduğu gibi, bilinçsizce yapılan ilaçlamalarda bir o kadar tehlikelidir. Yanlış uygulanan çiyan ilaçlaması sağlık sorunlarına sebep olabilir. Bu nedenle profesyonel destek alınmalıdır. Böcek ilaçlama şirketleri tarafından yapılan çiyan ilaçlamalarında etkili ilaçlar kullanılır.
SALYANGOZ
SALYANGOZ İLAÇLAMA
Salyangoz sırtında bulunan bir kabuk içerisinde yaşayan ve sıvı bir vücut yapısına sahip olan canlıdır. Salyangozların ayakları yoktur ve hareketlerini vücudunda salgıladığı özel bir sıvının üzerinde ilerlemesi ile sağlar. Bu sıvı salyangoz canlısı için çok önemlidir. Salyangozlar bu sıvı üzerinde ilerledikten sonra, parlak bir iz bırakır.
Bu iz doğal ortamlarda fark edlilir. Salyangoz canlılarının vücudu sıvı ile kaplıdır, bu nedenle salyangozların sıvıya çok ihtiyaçları vardır. Özellikle yağmur sonrası nemli alanlarda sık görülen salyangozlar, ne çok sıcak ne de çok soğuk iklimlerde yaşayabilirler. Kavurucu bir sıcaklıkta salyangozların vücudunda bulunan sıvı kuru ve salyangoz ölür. Çok soğuk ve karlı iklimlerde ise salyangozların vücut sıvısı donar ve salyangoz yinde ölür. Bu nedenle nemli ve rutubetli iklimlerin yaşandığı yerlerde sık görülür.
Ülkemizde ise yağışların en çok olduğu Karadeniz ve Maramara bölgesinde sık görülmelerinin nedeni budur. Salyangozların baş kısmında bulunan 2 adet anten görünümlü organları sayesinde nemli ve rutubetli alanları tespit ederler. Ayrıca tehlikelere karşı, sırtında bulunan kabuğun içine girerek kendilerini korurlar. Salyangozlar yaz aylarında, ormanlık alanlar içerisinde gölgelik bir yere kendilerini saklayarak, sıcaktan korunmak amacıyla kendilerini kabuklarının içine saklarlar. Salyangoz kabuğunun açık bölümüne bir zar örer ve kabuğu ağzını kapatır. Salyangozlar beslenmesini hem otçul hem de etçil yollarla sağlar. Otçul beslenen türleri, etçil beslenen türlerine oranla daha çoktur.
Doğal ortamlarda bitkilerin yapraklarını ve köklerinin kemirerek beslenirler. Yapışkan bir vücut yapısına sahip olan salyangoz böceklerini zaman zaman düz duvarların üzerinde de görebilirsiniz. Salyangozları diğer canlılardan ayıran en büyük özellik, çift üreme organına sahip olmalarıdır. Üremelerin en büyük özellikleri çift üreme organlarına sahip olmalarıdır. Yani salyangozların üreyebilmesi için sadece dişi salyangoza gerek yoktur. Salyangoz insanları ısırmaz fakat tarla ve ekili alanlarda bulunan ürünlerine zarar verir.
Salyangoz böceği bir çok toplum tarafından besin maddesi olarak tüketilmektedir. Ülkemizde ise özellikle Karadeniz bölgesinde toplanıp, işlenerek bu ülkelere ihraç edilen salyangozlar bu yönüyle de insanlara kazanç sağladığı için yararlı canlılardır.
YILAN
Yılan sürüngen bir canlıdır. Yılanın ağzında 2 tane zehir dişi vardır. 2 tanede tutmaya yarayan diş vardır. Yılan ağzını açmaya gerek duymadan nefes alıp verebilir. Yılanların derisi pullarla kaplıdır. Yılan avını yerken nefes aldığı ağız ve burun delikleri kapansa bile bedenlerinde bulunan yedek hava torbaları sayesinde nefes alıp verebilir. Doğadaki birçok yılan türünün sadece sağ akciğeri gelişmiştir. Dünyada pek çok yılan türü bulunmaktadır. Bazı yılanlar hem karada hem suda yaşayabilir.
Dünyada 3500 yılan türü vardır. Yılan canlısının geneli zehirli türdendir. Karada yaşayan yılan, suda yaşayan yılana oranla daha zehirlidir. Yılan avını koku algılaması sayesinde takip eder. Yılan fare, kurbağa, köstebek, kuş, domuz, yumurta ile beslenir. Yılan kendi türlerini de yiyebilir. Yılan avının yanına sessizce yaklaşır, ani bir hareketle sokar ve zehirler ya da boğar ve yutar. Yılan etkili zehri sayesinde avını rahat sindirebilir. Yılan canlısında dış kulak organı bulunmaz. Yılan çenesini yere dayar ve uzaktaki titreşimleri bu sayede algılayabilir. Düşmanlarından saklanabilir. Yılan senede 1 defa deri değiştirme işlemi yapar. Yılanın bu deri değişimi işlemine gömlek değiştirme denir.
Yeni deri değişen bir yılanın derisi parlak ve çok canlı bir görünümde olur. Yılanın deseni türüne göre değişiklik gösterir. İnsanların kullandığı pek çok eşyanın yapımında kullanılan yılan derisi çok sağlam ve güzeldir. Yılan yumurtlama yöntemi ile çoğalır. Yılanın yumurtaları, kendi bedeni içerisinde gelişir zamanı geldiğinde yumurtalar açılır yavru yılanlar çıkar. Bu canlı bir doğuma benzese bile öyle değildir. Yeni doğan yavruların üzeri zarla kaplıdır. Doğumdan sonra zar hemen yırtılır. Yılan türlerine göre farklı adetlerde yumurta yapabilir. Yılan türüne göre 3-50 arasında yumurta yapabilir. Yılan soğuk havada besin sıkıntısı çeker, yuvasında kış uykusuna yatar. Yılan sokması gibi durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurun.
YILAN SOKMALARI
Birleşik Devletlerde yaklaşık 115 yılan türünden 19 tanesinin zehri vardır .Her yıl yaklaşık 45000 yılan sokması oluyor, 8000 tanesini zehirli yılan oluşturuyor.Çoğu sokma sıcak yaz aylarında yılan ve kişi aktifken olur. Eskiden zehirli yılan sokmalannın mortalitesi %25 ti, günümüzde antivenom olması ve ileri acil bakımdan dolayı mortalite oranı %0.5'in altına inmiştir. Yılda yaklaşık 5-10 ölüm olur.
Hendek yılanı veya mercan yılanını içeren Kuzey Amerika Zehirli yılan sokması önemlidir. Yabancı türlerden kaynaklanan önemli yılan sokması nadirdir ama hayvanat bahçesi personelinde görülebilir. Bölgesel zehirlenme merkezinden antivenom,yılanın tanınması ve toksisite bilgileri alınabilir.
Engerek yılanı hendek yılanı olarak da adlandırılır ,orta hatta göz ve burun seviyesinin altında yerleşmiş çukur vardır. Çukur kan ısısına karşı sıcaklık reseptörü olarak yol göstericidir. Engerek yılanının ağzında 2 dişi vardır, mercan yılanının kısa, sabit ve dik dişleri vardır.
Patofizyoloji: Hendek yılanı venomu komplex enzim karışımıdır. Lokal doku zedelenmesi, sistemik vasküler hasar, hemoliz, fibrinoliz ve nöromuskuler disfonksiyon yapar. Lokal ve sistemik etkilerin kombinasyonuyla sonuçlanır. Hendek yılanı venomu hızlıca kan damarlarının permeabilitesini değiştirerek plazma ve kanın çevreleyen dokuya sızmasına ve hipovolemiye yol açar. Fibrinojen ve trombositleri tüketir ve koagülopati oluşturur. Bazı türler nöromuskuler iletiyi bozarak ptozis, solunum yetmezliği ve diğer nörolojik etkileri oluşturur.
Klinik: Hendek yılanı sokmalarının %25'i kurudur, venom etkileri gelişmez. Zehirlenme belirtilerinin görülmesi için venom ve kişinin komplex etkileşimi gerekir. Yılanın türüne ve büyüklüğüne kişinin yaşına ve büyüklüğüne, sokmadan sonra geçen zamana, sokmanın karakteristiklerine (yeri, sayısı, derinliği) bağlı olarak klinik değişir. Hendek yılanı sokması lokal ve sistemik hasarın derecesine bağlı olarak genellikle hafif orta ve şiddetli olarak sınıflanır.
Çukur Yılanı Zehirlenmesinin Derecelendirilmesi.:
Hafif Zehirlenme:
Isırma alanında sınırlı şişlik, kızarıklık ve ekimoz
Sistemik bulgular ve semptomlar yoktur veya azdır
Koagülasyon parametreleri normaldir. Diğer önemli lab.bulguları normaldir.
Orta Zehirlenme:
Şişlik, kızarıklık ve ekimoz sokulan extremitenin büyük kısmını içerir Sistemik semptom ve bulgular vardır. Ancak hayatı tehdit etmezler. Bunlar: Bulantı, kusma, ağızda uyuşma veya olağandışı tat, hafif hipotansiyon (SB>80mmHg), hafif taşikardi ve taşipneyi içerir.
Koagülasyon parametreleri anormaldir. Klinik olarak önemli olmayan kanama vardır. Diğer lab. testlerinde şiddetli bozukluk yoktur.
Şiddetli Zehirlenme
Şişlik,ekimoz giriş extremitesini içerir ve hızla ilerler. Sistemik semptom ve bulgular belirgindir. Şiddetli mental durum değişmesi,bulantı ve kusma, hipotansiyon (SB<8OmmHg), şiddetli taşikardi, taşipne ve diğer solunum bozuklukları görülür.
Koagülasyon parametreleri anormaldir. Ciddi kanamalar görülür. Protrombin zamanı ölçülemez, PTT ölçülemez, tombositler<20000, fibrinojen ölçülemez. Diğer lab. değerlerinde şiddetli anormallik vardır.
Hendek yılanı sokmasının ana görünümü: Bir veya daha çok diş izi görülmesi, lokalize ağri ve Sokma yerinden yayılan ilerleyici ödemdir. Diğer erken semptom ve bulgular; bulantı, kusma, güçsüzlük, ağızda uyuşma, taşikardi, baş dönmesi, hematüri, hematemez, trombositopeni ve fasikülasyonlardır. Şişlik genellikle 15-30 dk. sonra ortaya çıkar. Şiddetli vakalarda şişlik ilerler. Şiddeti daha az zehirlenmelerde ödem 1-2 günlük periyotta gelişir. Ödem havayoluna yakınsa veya kasları tutmuşsa hayati tehdit edebilir veya sistemik etkilere yol açabilir. ilerleyen ekimoz subkutan dokuya kanın sızmasına bağlıdır. Ekimoz sokma bölgesinde dk'lar veya saatler içinde gelişir. Hemokonsantrasyon subkutan dokuya suyun kaybındandır. Takiben Hb azalır, kan kaybına bağlı koagülopati gelişir.
Tanı: Tanıda diş izlerinin görülmesi ve hikaye temeldir. Klinikte zedelenme 3 yolda olabilir
1)Lokal zedelenme: ödem, ağrı, ekimoz
2)Koagülopati: trombositopeni, artmiş protrombin zamanı, hipofibrinojenemi
3)Sistemik etkiler: Ağızda ödem veya parastezi, ağızda metalik veya kauçuk tadı, hipotansiyon, taşikardi
Tedavi:
İlk Yardım:
ilk yardım tedbirleri kesin tıbbi bakımı ve antivenom verilmesini geciktirmemelidir. Hendek yılanı sokması olan tüm hastalar uygun sağlık bakımı almalıdır. Tavsiye edilen ilk yardım tedbirleri şunlardır; Hareket venom emilimini artırdığı için hasta sakin kalmalıdır. Extremite nötral pozisyonda, kalp seviyesinin altında sabit tutulmalıdır. Fiziksel aktivite kısıtlanmalıdır. Sokulan kişi çabucak tıbbi bakımın yapılacağı yere ***ürülmelidir.
Bazı ilk yardım ürünleri satılmaktadır. Sawyer Extractör Emme pompası kullanılır. Insizyon olmaksızın zehri uzaklaştırır. Diğer faydasız ve tehlikeli teknikler elektrik şoku ve buz uygulanmasıdır. Sokma alanına tek basma elektrik soka uygulanması kullanılmamalıdır. Buzlu su uygulanması yaralanmayı kötüleştirir. Turnike kontrendikedir. Çünkü arteryel akımı tıkar ve iskemiye yol açar. Konstriktör bandlar bazen faydalı olabilir. Özellikle erken tıbbi bakım sağlanamıyorsa faydadır. Konstriktör band venomun emilimini geciktirir, doku. zedelenmesini artırır ama sistemik etkilerin şiddetini azaltır.
ACİL YÖNETİMİ: Hastane öncesi fazda personel extremiteyi hareketsiz tutmalı, diğer extremiteden i.v. yol açılmalı, oksijen verilmeli, sokulan kişi tıbbi bakımın yapılacağı yere taşınmalıdır.
Yılan sokmasının başlangıç yönetimi ileri yaşam desteğini içerir. Hasta hipotansifse i.v, izotonik verilmelidir. Diğer destekleyici tedbirler extremite inmobilizasyonu ve venom absorpsiyonunun azaltılmasını içerir.
Zehirli yılan sokmasında tedavide esas Antivenin verilmesidir.İlerleyen semptom ve bulguları olan tüm hendek yılanı sokmalarında acilen antivenom verilmelidir. Ancak at serumundan elde edilen Antivenin infüzyonu sırasında allerjik reaksiyon gelişebilir. Antivenin verilmeden önce deri testi yapılmalıdır. Ancak antivenom verilirken yarar/zarar oranı hesaplanmalıdır. Antivenom. 15-45dk içinde solüsyon içinde verilir. Hendek yılanı sokmalarında başlangıçta en azından 10 vial antivenom verilir. Hızlı ilerleyen veya hemodinamik olarak stabil olmayan vakalarda başlangıçta 20 vial antivenom verilmesi tavsiye edilir. Agresif destek bakım yapılır. Su yılanı zehirlenmesinde genellikle daha az antivenom dozları gerektirir. Antivenomun im. enjeksiyonu tavsiye edilmez. Antivenom 250-500ml kristaloid içinde dilüe edilip yavaş infüze edilmelidir. İnfüzyon l saat içinde tamamlanır. İnfüzyon hekim denetiminde yapılmalıdır. Akut allerjik reaksiyon görülürse infüzyon kesilir, hemen antihistaminikler verilir. Epinefrin reaksiyonun şiddetine bağlı olarak kullanılabilir.
Antivenom tedavisinde son nokta ilerlemenin durması veya klinik bulguların düzelmesidir. 10-20 viallik bir infüzyon sıklıkla yeterlidir. Extremitenin çevresi ısırılmanın altından ve üstünden ölçülür. 30-60 dk'da bir ölçüm yapılır. Ödem ilerlerse antivenom verilir. Lab. tetkikleri 4 saatte bir veya antivenom verilmesinden sonra tekrarlanır. Ek antivenom tedavisi hastanın durumu kötüleştiğinde yapılır. Destek tedavide hipotansiyon için i.v. izotoniği takiben vazopressör ajanlar kullanılır. Antivenom koagülopati tedavisinde iyidir ama aktif kanama varsa kan komponentleri gerekebilir. Yılan sokmasında diğer bir komplikasyon kompartman sendromudur. Şiddetli ağrı vardır. Ağrı narkotik analjeziklere dirençlidir. Fasciotomi faydalıdır.
Yara sahası temizlenmeli ve tetanoz profilaksisi yapılmalıdır.
Hastalar ödem çözülünce, koagülopati düzelince ve hasta geziyorsa taburcu edilir. Hasta en azından 8 saat gözlem altında tutulmalıdır. Şiddetli veya hayatı tehdit eden sokması olan hastalar ve antivenom alan hastalar yoğun bakıma alınmalıdır. Hafif ve orta şiddette zehirlenmesi olan vakalar uygun koğuşlara alınır ve bunlara antivenom verilmesi gerekmez.
Hastada kuru sokma varsa en az 8 saat gözlenip gönderilir. Ağrı, ödem ve kanama olursa geri gelmelidir.
MERCAN YILANI ISIRIKLARI:
Yılda 20-25 vaka görülür. Tüm mercan yılanlarının parlak siyah, kırmızı veya sarı renkli halkaları vardır. Siyah renk halkası olan yılanlar zehirsizdir. Mercan yılanı zehri nörotoksik komponentlerden oluşur. Mercan yılanı ısırması öncelikle nörolojik etkiler oluşturur. Tremor, salivasyon, disartri, diplopi, bulbar paralizi, ptozis, fix ve kontrakte pupiller, disfaji, dispne ve nöbet görülür. Solunum kaslarının paralizisi ölüme yol açar. Hasta 24-48 saat hastanede gözlenmelidir. Mercan yılanı venomunun etkileri ısırmadan sonra saatler içinde gelişir. Sokulan kişiye 3 vial antivenom verilmesi önerilir. Solunum yetmezliği varsa yoğun bakım gerekebilir.
AVUSTRALYA MERCAN YILANLARI
Avustralyada her yıl 3000 kişiyi yılan ısırır, bunların 200'üne antivenom verilir. Avustralya yılan ısırıklarına bağlı ölümlerin yarısından kahverengi yılan sorumludur. Avustralya zehirli yılanları Elapidea ailesinin üyesidir, kobra üyelerinden biridir. Avutralya yılanı venomu birkaç önemli komponentten oluşur. Nörotoksin; nöromuskuler bileşkeye etki eder ve paralizi yapar. Semptomlar ısırmadan 2-4 saat sonra ortaya çıkar. Ptozis, diplopi, disartri, fasial izlerin kaybı,hava yolu kontrolünün kaybı, şiddetli vakalarda solunum paralizisi görülebilir.
Myolizin rabdomyolize neden olur. Kas ağnsı, güçsüzlük, myoglobinüri, renal yetmezlik ve hiperkalemi yapar. Prokoagülan toksin; koagülopati yapar. İntrakraniel kanama beklenen komplıkasyondur. Renal yetmezlik gelişebilir. Lokal doku yıkımı yaygın değildir. Hafif ve orta ekimoz ve şişlik görülür. Kahverengi yılan sokması hızla kollaps ve ölüme yol açar.
KLİNİK; Bulantı, kusma, baş ağrısı, diplopi, disfoni, ilerleyici kas güçsüzlüğü, boyun sertliği, bayılma görülür.
İlk Yardım: Amaç antivenom verilene kadar zehrin emiliminin geciktirilmesidir. Basınç uygulanması ve inmobilizasyon metodu kullanılır. Isırılan extremiteye hemen elastik bandaj sarılır. Extremite atellenir ve hareketsiz tutulur. Tumike kontrendikedir.
Yönetim: Anlamlı yılan sokması hikayesi olduğunda ilk yardıma ve araştırmaya başlanmalıdır. Basınçlı bandaj antivenom verilene kadar uygulanabilir.
Yılan zehri arştırma kiti ile idrarda ve ısırma yerinde venom aranır. Test pozitifse antivenom verilir. Sistemik bulgular varsa antivenom verilir. Klinik ve lab. bulguları yoksa elastik bandaj uygulanır ve hasta 12 saat gözlenir.
Hamilelikte antivenom verilmesi kontrendike değildir. Antivenom verilmeden önce rutin olarak deri testi yapılması önerilmemektedir.
Avustralya antivenom tedavisinin komplikasyonu olarak nadiren anafilaksi gelişebilir. Premedikasyonda 1/1000'lik epinefrin adultlarda 0.3ml, çocuklarda 0.1 ml uygulanır. Bazı otörler antihistaminikleri tavsiye eder. Kortikosteroidler serum hastalığını önlemede ve premedikasyonda kullanılabilir. Antivenom büyük dozlarda verildiyse serum hastalığı insidansmı azaltmak için prednizolon 5 gün süreyle kullanılır.
KERTENKELE
Kertenkelenin yeryüzünde 3000 den fazla türü vardır. Kertenkele canlısının sıcak hayvanının yeraltında yaşayan, suda yüzen, havada uçan renk değiştirebilen birçok türü vardır. Kertenkelenin derisi pullu ve pütürlüdür. Karın pulları yanlarında ve sırt bölgesinde olan kertenkele türü daha iri yapıda olur.
Kertenkele ayaklı,2 ayaklı ve ayaksız olabilir. Kertenkelenin her ayağında 5 tane parmak olur. Kertenkelenin parmaklarda çok gelişmiş tırnaklar bulunur. Kertenkele türlerinde ağaçlara asılıp tutunmak için uzun ve kuvvetli kuyruk yapıları bulunur. Kertenkelenin kuyruğu koptuğunda yerine yeni bir kuyruk oluşur. Kertenkelenin kopan kuyruğunun yerine gelen yeni kuyruk eskisi gibi bir kuyruk olmaz, yeni kuyrukta omurga bulunmaz. Kertenkelenin uzun, yapışkan tükürük salgılayan bir dili vardır.
Kertenkele ayakları ile toprağa çukurlar açar ve kışın bu çukurlarda uyur. Kertenkele güneşlenmekten keyif alır. Bazı kertenkele türleri üzerinde bulunduğu bölgenin rengini alabilir, kertenkele bu şekilde avını kolay yakalar. Kertenkele düşmanından kaçarken kuyruğundan bir kısım kopartıp bırakır ve kaçar. Kertenkele etçil ve otçul olarak beslenebilir. Kertenkele çiftleşme sonrasında yumurtasını yuvasında saklar. Bazı kertenkeleler memeli hayvanlarda olduğu gibi doğurma yöntemi ile çoğalır.
Kertenkelelerin bazıları zehirli, bazıları zehirsizdir. Bazı kertenkele türleri; bukalemun, yeşil iguana, deniz iguanası, dev kertenkele, zehirli kertenkele, parlak kertenkeledir.
GÜVE
Güve haşeresi odun kumaş ve kürk gibi eşyalarınızın arasında bulunur ve buralarda yuvalanma yapar. Güve pulkanatlılar gurubunda yer alır güvenin boyu 3mmdir. Ambar ve depo gibi alanlarda güveye rastlamak mümkündür. Güve yün kumaşları kürkleri, tüyleri kemirir. Halı güvesi (Tienola biseniella) kürk güvesi (tinea pellionella) en fazla zararı olan güve türüdür. Güvenin algılama yeteneği oldukça gelişmiştir, güve düşman ve besininin yerini güçlü algılama yeteneği sayesinde kolay bulabilir. E
şyalarınızı sık şekilde havalandırmanız sizi güveden koruyabilir. Yeryüzünde her bölgede görülebilen buğday güvesi bahçe, ambar, depo, ambarlarda tahıllarda görülür. Evinizde buğday güvesine yine evdeki bakliyatlar içinde rastlamak mümkün. Güvenin en büyük düşmanları yarasadır. Güve yarasanın çıkarttığı ses frekanslarını algılayabilir. Tufts üniversitesinin yaptığı araştırmada güvenin sinir sistemini incelemişler ve güvenin yarasayı nasıl alt edebildiğini anlamışlardır. Güvenin sinir sistem yapısı çok gelişmiştir. Güve kulağında bulunan 2 lif sayesinde en ufak titreşimleri alabilir.
Yarasa avını çığlık atarak arar ve bulur. Yarasanın çığlıklarını duyan güve kıvrak ve dalgalı ve halkalı uçuşlar yapar. Güve sesin geldiği yönün tam ters yönüne doğru ilerler, bu sayede yem olmaktan kurtulabilirler. Güvenin kulağı bizim bile duyamayacağımız ses dalgalarını duyabilir. Güve 3000-3300m uzaklıktaki yaranın çığlıklarını bile duyabilir. Güve böceğinin kulağı göğüs bölgesinin arka kısmında yan taraftadır. Göğüs ve karnı ayıran dar bir bölümde yerleşiktir, kulaklar oyuk görünümdedir. Güvenin kulağının içerisinde şeffaf zar vardır. Bu zarın arka bölümünde hava kesesi vardır. Güvenin çıkardığı ses yarasanın algılama sistemini kötü etkiler. Bu ses yarasanın hoşuna gitmez. Yarasa bu durumda tatsız bir av ile karşılaştığını düşünebilir.
*GÜVE TÜRLERİ
Tahıl güvesi: Tahıl güvesi tahıl ürünleri ile beslenir. Tahıl güvesi tahılların içlerini yer kabuk kısımlarını dışarıda bırakır. Tahıl güvesi tahıl ambarlarında sık rastlanabilen bir böcektir. Tahıl güvesi yumurtalarını tahıl taneleri üzerine bırakır. Güve yumurtaları belli sıcaklıkta olgunlaşır ve yeni tahıl güveleri çıkar.
Halı güvesi: Halı güvesi iç alanlarda bulunan halı, kürk ve giysi gibi eşyaları kemirerek beslenir. Halı güvesi yumurtasını kullanılmayan eşyalar arasına, elbiselerin yaka altı kısımlarına, saklar. Güve açlık ve susuzluğa çok uzun süre dayanır. Halı güvesinin bir başka ismi kürk güvesi, elbise güvesi, mobilya güvesi olarak bilinmektedir.
Zeytin güvesi: Bu güve türü hasat mevsiminden hemen sonra yumurtalarını yaprak altlarına saklar. Zeytin güvesi yapraklarda tünel açarak ilerler. Zeytin güvesi kışında sürekli büyüme halindedir. Senede 3 defa döl verir. Zeytin güvesi yaprakların alt dallarını kemirerek beslenir.
Deri güvesi: Deri güvesi daha fazla deri olan giysi ve eşyalara zarar veren bir güve türüdür. Deri güvesi evde ve fabrika gibi yerlerde rastlanan bir böcektir. Deri olan eşyalarınızı kemirerek zarar verir.
Salkım güvesi: Salkım güvesi çok ufaktır. Salkım güvesi yumurtadan ilk çıktığı zaman 1mm boyundadır, olgunlaşmış olan güvenin larva boyu ise 9-10mmdir.Salkım güvesinin rengi sarımtıraktır renge koyu renk üzümlerle beslenen güve larvaları mor bir renk olur. Güvenin kafası kahverengidir. Güve larvaları çok hareketlidir. Güve larvaları kış mevsimini ağaç kabuk altlarında, dallarda pupa olarak geçirir. İlkbaharda nem ve sıcaklık bulan pupalar kelebek olup yuvalarından çıkar. Gündüz vakitleri hareketsiz olan güve akşam saatleri olunca ise sıcaklığın 10 dereceye ulaştığı zaman uçmaya başlar.
Dişi güve baharda yumurtalarını çiçek tomurcukları ve çiçek sapları vb yerlere bırakır. Güve her defasında 60 veya70 yumurta yapar. Güve larvası 8-10 gün gibi bir süre içerisinde yumurtalarından çıkar. Güve larvaları bir süre gezdikten sonra yuvasına döner, tomurcukların içine yerleşir ve beslenmelerine devam eder. Güve meyve salkımlarına zarar verir. Meyveler üzerinde gezen güve lavaları deler sularını emer. Meyveden akan sular meyvelerin çürümesine yol açar. Güve yumurtalarını tomurcuk ve çiçekleri üzerine, olmamış meyve koruklarına bırakır. Güve larvası bir meyveden diğerine geçerek kendisine ağ örer. Salkım güvesi ile mücadele kimyasal ilaçlarla mümkündür.
Odun güvesi: Odun güvesi mobilya, tahta, ağaçtan olan eşyalara zarar verir. Tahtadan ve ağaçtan olan eşyalarınızı kemirir, eşyaların çürümesini, zarar görmesini sağlar. Odun güvesi insanları ısırarak zarar vermez eşya ve yiyeceklerin zarar görmesine neden olur.
BİT
Bit insan saçında üreyen ve çoğalan küçük bir böcektir. Bitin rengi gridir. Bit günde birkaç kez kan emerek beslenmesini sağlar. Bit canlısını yumurtalarına sirke adı verilir. Bit sirkesini görmek biti görmekten daha kolaydır. Bit genel olarak kafanın ense kısmında ve kulak arkasına yerleşik olarak saça tutunarak yaşar. Bit ve sirkeler su ile yıkanarak asla temizlenmez.
Doktor tavsiyeli ilaçlar ile yıkama ve tedavi yapmalısınız. Bitin ömrü 1 aydır. Saç biti insandan bağımsız olarak 48 saat (2)gün ancak yaşar. Bit böceği evcil hayvanda yaşamaz. Bit sirkesi insan vücudu dışında battaniye ve kumaş üzerinde 10-15 gün yaşar. Bit böceği 2.5mm civarında saç ve kıl dibinde yaşayan dış parazittir. Erişkin bir bit uzun süre yaşayabilir. Bit, baş biti, vücut biti, kasık biti olarak 3 bölüme ayrılır. Toplu olarak yaşanılan yerler bitin yayılmasını kolaylaştırır. Bitin ısırdığı yer şiddetli şekilde kaşınır. Isırılan yerde esmer bir renk oluşur. Bit tifüs ve humma hastalıklarını insanlara bulaştırır. İnsanda 3 şekilde bitlenme görülür demiştik.
Baş biti; baş biti insanın ense ve kulak arkası kısmında oluşan bittir. Baş biti çocuklarda sık görülür. Toplu yaşanılan alanlar bitin yayılması içine en elverişli yerledir. Bit ışıktan kaçar. Bit yumurtalarını(sirke) ağzından salgıladığı enzimle kıl dibine sıkıca yapıştırır. Bu yumurtalar kolaylıkla yerinden düşmez.
Gövde biti; gövde biti kasık aralarında kıl diplerine yerleşik olarak yaşar. Gövde biti yumurtalarını çamaşırların dikiş aralarına bırakır. Aynı yatağı paylaşan ve aynı kıyafetleri giyen insanlardan birbirine geçer. Gövde biti kaşıntı yapar. Kan emerek beslenme sağlar. Gövde biti bulunduğu yere ısırıklarından doğan kırmızı nokta şeklinde lekeler yapar.
Kasık biti; kasık biti kasıklarda yaşar. Bit kıl diplerine yapışık olarak yaşar. Kasık biti cinsel ilişki ile yâda ortak kullanılan çamaşırlardan bulaşır. Kasık biti gözle görülebilir, nokta şeklinde görülür. Bitin bulunduğu yerde kahverengi lekeler görülür. Bu lekeler kasık bitinin bıraktığı tükürükten meydana gelir. Bit canlısında metamorfoz(değişme)olmaz yumurtadan çıkan bit ergin bitle aynı görünümdedir.
Bitki biti; bitki biti ağaç kabuğu, kitap ve taşlar arasında yaşar. Bitki bitinin ağız yapısı parçalayıcı ve çiğneyici yapılıdır. Bitki bitinin kanatlı ve kanatsız olan türleri bulunur.
KIRKAYAK
Kırkayağın vücudu yumuşak ve halkalıdır. Kırkayak böceğinin her bir halkasında 2 çift ayak bulunur. Kırkayak böceğinin 7000 civarında türü vardır. Kırkayak bitkisel olarak beslenir. Kırkayak bedeninin altında bulunan birçok ayakla hareket sağlar. Kırkayak (Diplopoda ) takımından bir böcektir.
Anlamı çift bacaklı demektir. Kırkayak canlısının başında 1 çift anten, bir çift göz vardır. Bazı kırkayak türlerinde göz yoktur. Kırkayak böceğinin koku alma duyusu fazlaca gelişmiştir. Kırkayak çiyan böceğine benzerlik gösterir, fakat ayı özellikleri vardır. Kırkayak otçul, çiyan etçil beslenir. Kırkayak böceğinin ayak sayısı türüne göre değişiklik gösterir. Kırkayağın çok türünde 115 çift ayak bulunur.
Kırkayak sıcak ve ılıman iklimde yaşar. Kırkayak karsasal yaşayan bir böcektir. Kırkayak çok böcekte olduğu gibi gündüz yuvasında pasif, gece aktif olarak yaşar. Kırkayak nemli, taş altı, yaprak altı, ağaç kovuğu vb yerlerde yuva yapar. Kırkayak çürümüş olan bitkisel besinleri yer. Tarla ve ekili yerlerde sürü halinde gezen kırkayak bitkilerin filizlerine ve köklerine, evinizdeki saksı bitkilerine de zarar verir. Kırkayak insan ve hayvan dışkısı da yediğinden insanlara hastalık bulaştırabilir.
Kırkayak böceğinin boyu 3-25cm arasında değişiklik gösterir. Kırkayak böceğinin tropik ortamda olana türü daha uzun ve büyük olur. Kırkayak yumurtlama ile çoğalır. Kırkayak yumurtalarını toprak altında saklar. Toprak altında belli olgunluğa erişen kırkayak yumurtalarından yavru kırkayaklar çıkar. Kırkayak ölene kadar 2-3 defa deri değiştirir. Her deri değiştirme işleminden sonra kırkayakta bir halka sayısında artış olur. Kırkayak böceğinin yavruları 1 yılda erginleşir. Kırkayağın derisi antibiyotik etkilidir ve pis kokuludur dokunulduğunda deriyi tahriş edebilir. Kırkayak bir tehlike anında ölü taklidi yapar, kıvrık hale geçer.
Kırkayak rutubetli olmayan yerde uzun yaşayamaz.
ÖRÜMCEK
Örümcek (Arachnida) eklembacaklı sınıfında incelenen bir böcektir. Örümceğin kafasında 6-8 göz vardır 63.000 bin türü olup dünyanın her bölgesinde yaşayıp çoğalabilirler. Örümceğin kafa ve beden kısımları birbirine kaynaşmış biçimde yer alır. Örümcek böceği beslenmesine, yaşam alanlarına bağlı olarak değişiklik büyüklükte olabilir. Örümceğin ağız parçalarının ön kısımlarında zehir çengeli vardır. Örümcek avını bu zehirle etkisiz hale getirir.
Örümceğin önde 2 tane his ayağı vardır. Örümceğin göğüs kısmında 4 çift ayak bulunur. Örümcek bu ayaklar sayesine öne, yana, geriye ve ileriye rahatça hareket eder. Dünyanın her yerinde çok çeşitli örümcek türleri bulunur. Bazı örümcekler çok zehirli türdendir. Yağmur ormanlarında yaşayan örümcek türleri, her yıl birçok insanın ölmesine sebep olur.
Örümcek hakkında bazı bilinmeyenler
*Everest tepesinde 7000mt yüksekte yaşayan örümcekler vardır.
*Örümcekler renk körüdür.
*Flipinlerde örümcek dövüştürmek yaygındır. Rakibini ağıyla yakalayıp alt eden örümcek galip gelir.
*Kamboçya ve Loos'da örümcekler sokaklarda ızgara şeklinde pişirilip satılıyor.
KARINCA
Karınca (Hymenoptera) zarkanatlılar gurubundan bir canlıdır. Karıncanın büyüklüğü 2-4mm arasındadır. Karıncanın yeryüzünde 8800 türü bulunur. Her türlü karıncanın kendine özgü özellikleri bulunur. Karınca canlısının vücudu baş, göğüs ve karın olarak 3 bölümden meydana gelir. Karıncanın bel ve boyun kısmı çok ine kıvrımlar halindedir. Karınca kızıl, kahve, siyah renklerde görülür. Karınca toplulukları yuvasını toprak altında yapar. Karınca yeryüzündeki en kalabalık canlı topluluğudur. Her yeni doğan 40 insana karşın 700 milyon karınca dünyaya gelir. Çok çalışkan karıncalar hem sürekli çalışır hem de yavru karıncaları her tür gelebilecek tehlikeye karşı korur. Karıncalar arasında çok iyi bir iletişim vardır. Karıncalar aralarından bir grubu dışarıya yiyecek aramak için yollar. Giden karıncalar yiyecek bulduğunda diğer karıncalara haber verir.
Karınca yiyecek aramaya giderken ardından yer tayin etmek için bir koku bırakır. Karıncanın bıraktığı bu koku sayesinde diğer karıncalar kokunun olduğu yerleri takip ederek yiyeceğe ulaşır. Bir karınca kendi ağırlığının 50 katı kadar ağırlık kaldırabilir.
Karınca türleri içerisinde, en çok görülenler:
*Kırmızı orman karıncası(Formica rufa)
Kırmızı karınca çam yaprak arısı, çam kestane böceği, sünger örtücü gibi zararlı böceklerin düşmanı, karıncalardır. Bu böceklerin larvalarını, tırtıllarını yiyen orman karıncaları zararlıların yok olmasını sağlar.
*Sarı karıncalar
Antenlerinin bitimindeki 3 bölümlü çomakları sayesinde diğer karıncalardan ayrılabilen karıncalardır. Konut ve binalarda mücadelesi oldukça zordur. Karınca ile mücadele uygulamalarında bir koloninin dev*****n olması için karıncalar bölünerek ayrılır.
*Kırmızımsı kahverengi karıncalar
Kırmızı karıncanın ısırma özelliği vardır. Bu karıncalar diğerlerinden bu özellikleri sayesinde kolay ayrılabilir. Kırmızı karınca insanları ısırdığı için sağlık tehdidi oluşturur. Alerjisi olan insanlarda ciddi reaksiyon gösterebilir. Kırmızı karınca yuvasına zarar geleceğini anlarsa ani bir saldırıya geçer. Kırmızı karınca ısırdığı için bulaşıcı hastalık oluşumu görülebilir.
*Arjantin karıncası
Arjantin karıncası adı verilen karıncanın boyu 3mmdir. Arjantin karıncasının rengi koyu kahverenginden siyaha doğru belirgin parlak renkte görülür. Bu koloninin yüzlerce kraliçesi vardır. Her karınca kolonisi bir alt koloniye bölünebilir ve sonra tekrar birleşebilir. Yaşama alanları derin olmayan karıncaların yuvaları, duvar boşlukları, taş altlarıdır. Arjantin karıncası evlerde sık görülen karınca türüdür.
*Marangoz Karıncaları
Bu karıncalar 1.5cm büyüklüğündedir. Marangoz karınca en çok kahverengi, siyah, kırmızı renkte görülür. Marangoz karıncaları yuva yapmak için tahtaları seçer ve delerek yuva oluşturur. Marangoz karıncanın ismi buradan gelir. Marangoz karınca çeşitli gıdalar ile beslenebilir. İlkbahar dönemi gelince üretken olan karıncaların bazıları koloniden ayrılır. Bu karınca uçabilen kanatlı olan karıncadır. Uçabilen bu karıncanın mücadelesi zordur. Marangoz karıncaya konutlarda sık rastlanır. Ana karınca kolonisin süreklilik ve devamı için nem ve suya ihtiyacı vardır. Marangoz karınca geceleri daha aktif olarak yaşar.
*Kadife karıncalar
Kadife karınca çölde yaşayan bir karınca türüdür çok kıllı vücudu vardır. Bu sebeple aşırı gelen ısıyı izole edebilir. Kadife karıncada erkek karıncaların kanatları olur, uçarak kumların üzerinde rahatça dolaşabilir, dişi karıncada kanat bulunmaz. Dişi kadife karınca çiftleşmeden sonra bulundukları yeri terk eder, herhangi bir arı veya böcek yuvasına sığınır. Bu karıncanın kabukları çok serttir, diğer böcekler zarar verip onu yuvadan atamaz. Kadife karınca yerleştiği arıların kozalarına yumurtalarını bırakır. Karıncaların larvaları arı pupaları ile beslenir, sonra kendileri de pupa dönemine geçer. Arılar yazın sonlarında yuvayı terk eder, kadife karınca kış dönemini burada geçirir.
ARI
Arı zar kanatlı uçabilen böcekler gurubundadır. Arının kuyruk bölümünde zehirli iğnesi vardır. Arı başında bulunan antenler sayesinde etrafına dalgalar yayar ve yönünü bu şekilde tayin eder. Arıda 6 tane ayak vardır. Arının kafa kısmında göz ve duyarga, beslenme organı bulunur. Arı dünyada her yerde görülebilen böcektir. Arı diğer böceklerden farklı bir yapıdadır. Her arının farklı görevi bulunur. Bal arısının insan hayatındaki yeri önemlidir. İnsanlar bal arısını koruma altına almışlar, çok faydası olan bal yapımında kullanmışlardır. Bal arısının insana zararı yoktur.
Bal arısının zehri azdır, arını kuyruk bölümünde olur. Arı yuvasına etrafından bir zarar geleceğini hissederse toplu olarak saldırıya geçer ve iğnesini batırır. Yaban arısı bal yapamaz. Yaban arısı bitkiler ve çiçekleri döller bu yönde insanlara faydalı bir böcektir. Arı çiçeğin içerisindeki özsuyu emer. Arı konduğu her ağaç ve çiçeklerini birbirleri ile döller. Arı doğada birbirini tamamlayan çok iyi bir sistem oluşturur. Arı doğanın vazgeçilmezidir. Arı bitki proteinleri ile beslenme sağlar, çok ufak böceklerde arının besinleri arasına girer. Ev içine kadar girebilen arılar evdeki insanların yediği pek çok yiyeceğe de ortak olurlar. Arı türleri içerisinde insanlara zararı dokunan arı, yaban arısı halk arasında eşek arısıdır. Yaban arısı meyve ve sebzeler üzerinde gezer, meyvelerin öz sularını emer, çürümesine neden olur. Yaban arısı bal yapmaz, peteklerini yumurtalarını bırakmak için kullanır.
Belli sıcaklığa ulaşan arılar açılır yumurtadan larvalar çıkmaya başlar. Yavru arılar henüz uçamadığından, erişkin arıların yardımı ile beslenir. Arı toplulukları herhangi bir tehlike anında birlikte saldırırlar. Bazı arılar işçi, bazı arılar askerlik görevi yapar. Arıyla kişisel yapacağız mücadele etkili sonuçlar vermez. Arı toplulukları rahatsız edildiklerinde toplu halde saldırıya geçerler. Yaban arılarının soktuğu yerde alerjik reaksiyonlar oluşur, tehlikeli durumlar belirebilir. Arıların yok edilmesinde bilinçsiz müdahalede bulunmayın.