10
EXE RANK
By.BuRkay
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 29 Haz 2009
- Mesajlar
- 10,428
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 31
- Web sitesi
- www.netbilgini.com
İnsan kaynakları uzmanlarına göre ise ocak sonrasında beklenen tablo bu kadar karanlık değil. Onlara göre şirketlerde krizin ilk aylarında olduğu gibi bir toplu çıkarma kesinlikle beklenmiyor. Öte yandan yılbaşından sonra şirketlerin farklı bir eğilimde olacakları ve bunun da yine belli miktarda eleman çıkarmayla sonuçlanacağı belirtiliyor. Bunun adı ise “performansa bağlı eleman değişimi”. Yani şirketler yıl sonunda performansını değerlendirip memnun kalmadıkları elemanları, ocak sonrasında işten çıkarmayı düşünüyor. İhtiyaca göre bu elemanların yerini doldurmayı planlıyorlar.
PricewaterhouseCoopers Türkiye İnsan Kaynakları Hizmetleri Bölüm Yöneticisi Murat Demiroğlu, krizle birlikte daralan talep ve azalan geleceğe güven duygusunun hem kurumlar hem de çalışanları daha kısa vadede odaklanmaya ittiğini düşünüyor. Bir yanda kurumsal sürdürülebilirlik için maliyetlerin kontrolü, etkinlik ve verimlilik konuları dururken, bir yandan da müşteri memnuniyetinin artan önemi söz konusu. Demiroğlu’na göre bu durum, şirketleri eleman çıkarma konusunda daha temkinli olmaya sevk ediyor. Pazarın durumunu şöyle anlatıyor Demiroğlu: “Avrupalısı, Avrupa’ya yakın olmak isteyen Amerikalısı, Koreli, Japon, bölgesel yakınlıktan dolayı Körfez sermayesi Türkiye pazarında. Bu yüzden de her türlü etkiye açık bir pazarız. Yabancı sermaye arttıkça bu tür global etkilerden daha çok etkileneceğiz.”
Tüm bunlar, durgunluk dönemlerinde çalışan performansının öne çıkmasını sağladı. Demiroğlu, büyüme zamanlarında odak noktasını dışarıda tutan şirket yönetimlerinin, krizlerde daha içe dönük yapıya geçtiğini, çalışan etkinliği, verimlilik, hedef-sonuç ilişkisi, katkı-karşılık gibi kriterleri değerlendirmeye başladığını vurguluyor. Bu nedenle kurumlar, istihdam kararlarını işte bu değerlendirmelerin sonrasında veriyorlar. Demiroğlu, çalışanların da krizlerde şirketlerine aynı gözle baktıklarını ifade ediyor. “Onlar da, özellikle yüksek performanslı olanlar, katkılarının karşılığı, hak ettiklerini düşündükleri ve buna karşılık sunulanlara bakıyorlar. Bu yüzden 2010, hem kurum hem de çalışan açısından sorgulamanın arttığı ve daha hızlı aksiyona geçildiği bir yıl olacak” diye sözlerini sürdürüyor.
Monster Avrupa Gelişen Pazarlar Direktörü Güray Mert, eleman çıkarma furyasının en sıcak dönemi olan 2008 Kasım-Aralık döneminin geride kaldığını, 2009’un ikinci çeyreğine kadar çıkarmaların devam ettiğini, sonrasında zorunlu pozisyonların doldurulduğunu ancak geçtiğimiz ekim ayından bu yana bu zorunlu alımlarda da bir durulma olduğunu belirtiyor. “Şirketlerden gelen eleman talepleri azaldı. Piyasalarda bahsedilen büyümeye bağlı eleman alımlarından söz etmek için daha erken” diyor Mert. Bu durumun 2010’un ilk yarısına kadar devam edeceğini belirtiyor. Mert de, performansa bağlı hareketler yaşanacağı yönündeki beklentileri destekliyor: “Artık performans değerlendirmeleri daha sert yapılıyor. Krizden etkilenmeyen şirketlerde bile durum böyle. Çalışanlardan beklentiler çok yüksek, başarısızlığa karşı sabır göstermek pek yok. Şirketler ayakta kalmakta zorlanıyor ve böyle davranmak zorunda olduklarını düşünüyorlar. Bu nedenle ocaktan sonra performansa dayalı işten çıkarmalara rastlayabiliriz.”
PricewaterhouseCoopers Türkiye İnsan Kaynakları Hizmetleri Bölüm Yöneticisi Murat Demiroğlu, krizle birlikte daralan talep ve azalan geleceğe güven duygusunun hem kurumlar hem de çalışanları daha kısa vadede odaklanmaya ittiğini düşünüyor. Bir yanda kurumsal sürdürülebilirlik için maliyetlerin kontrolü, etkinlik ve verimlilik konuları dururken, bir yandan da müşteri memnuniyetinin artan önemi söz konusu. Demiroğlu’na göre bu durum, şirketleri eleman çıkarma konusunda daha temkinli olmaya sevk ediyor. Pazarın durumunu şöyle anlatıyor Demiroğlu: “Avrupalısı, Avrupa’ya yakın olmak isteyen Amerikalısı, Koreli, Japon, bölgesel yakınlıktan dolayı Körfez sermayesi Türkiye pazarında. Bu yüzden de her türlü etkiye açık bir pazarız. Yabancı sermaye arttıkça bu tür global etkilerden daha çok etkileneceğiz.”
Tüm bunlar, durgunluk dönemlerinde çalışan performansının öne çıkmasını sağladı. Demiroğlu, büyüme zamanlarında odak noktasını dışarıda tutan şirket yönetimlerinin, krizlerde daha içe dönük yapıya geçtiğini, çalışan etkinliği, verimlilik, hedef-sonuç ilişkisi, katkı-karşılık gibi kriterleri değerlendirmeye başladığını vurguluyor. Bu nedenle kurumlar, istihdam kararlarını işte bu değerlendirmelerin sonrasında veriyorlar. Demiroğlu, çalışanların da krizlerde şirketlerine aynı gözle baktıklarını ifade ediyor. “Onlar da, özellikle yüksek performanslı olanlar, katkılarının karşılığı, hak ettiklerini düşündükleri ve buna karşılık sunulanlara bakıyorlar. Bu yüzden 2010, hem kurum hem de çalışan açısından sorgulamanın arttığı ve daha hızlı aksiyona geçildiği bir yıl olacak” diye sözlerini sürdürüyor.
Monster Avrupa Gelişen Pazarlar Direktörü Güray Mert, eleman çıkarma furyasının en sıcak dönemi olan 2008 Kasım-Aralık döneminin geride kaldığını, 2009’un ikinci çeyreğine kadar çıkarmaların devam ettiğini, sonrasında zorunlu pozisyonların doldurulduğunu ancak geçtiğimiz ekim ayından bu yana bu zorunlu alımlarda da bir durulma olduğunu belirtiyor. “Şirketlerden gelen eleman talepleri azaldı. Piyasalarda bahsedilen büyümeye bağlı eleman alımlarından söz etmek için daha erken” diyor Mert. Bu durumun 2010’un ilk yarısına kadar devam edeceğini belirtiyor. Mert de, performansa bağlı hareketler yaşanacağı yönündeki beklentileri destekliyor: “Artık performans değerlendirmeleri daha sert yapılıyor. Krizden etkilenmeyen şirketlerde bile durum böyle. Çalışanlardan beklentiler çok yüksek, başarısızlığa karşı sabır göstermek pek yok. Şirketler ayakta kalmakta zorlanıyor ve böyle davranmak zorunda olduklarını düşünüyorlar. Bu nedenle ocaktan sonra performansa dayalı işten çıkarmalara rastlayabiliriz.”