Kullanıcı










- Katılım
- 5 Ocak 2010
- Mesajlar
- 2,559
- Beğeniler
- 1
- Favori Oyun
- Meslek
- Discord
- İsim



1910 model Fort T
Otomobil, ortaya çıkışından itibaren gelişmiş ülkelerde insan ve yük taşımacılığı konusunda ana ulaşım aracı olarak kendini kabul ettirmiştir. Otomotiv endüstrisi II. Dünya Savaşı'ndan sonra en etkili endüstri kollarından birisi olmuştur. Dünya üzerinde 1907 yılında 250.000 olan otomobil sayısı, 1914'te Ford Model T'nin ortaya çıkışıyla 500.000'e ulaşmış, II. Dünya Savaşı'ndan hemen önce bu sayı 50 milyonun üzerine çıkmıştır. Savaşın ardından geçen otuz yıl içinde otomobil sayısı üç katına çıkmış ve 1975 yılında 300 milyona ulaşmıştır. Dünya üzerinde yıllık otomobil üretimi 2007 yılında 70 milyonu geçmiştir.
Otomobil tek bir kişi tarafından bulunmamıştır, yaklaşık yüzyıl boyunca dünyanın dört bir yanında ortaya çıkan buluşların biraraya gelmesiyle ortaya çıkmıştır. Modern otomobilin çıkışında yaklaşık 100.000 patent olduğu tahmin edilmektedir.
Otomobil ulaşımda bir çığır açtı ve bireylerin mekân ile olan ilişkileri başta olmak üzere derin sosyal değişikliklere neden oldu. Ekonomik ve kültürel ilişkilerin gelişmesini kolaylaştırdı ve yollar, otoyollar ile park yerleri gibi devasa yeni altyapıların geliştirilmesine yol açtı. Tüketim nesnesi olarak görülmesiyle birlikte yeni bir evrensel kültüre temel oldu ve sanayileşmiş ülkelerde aileler için olmazsa olmaz bir eşya olarak yerini aldı. Otomobil, günümüz gündelik yaşamında çok önemli bir yer tutmaktadır.
Otomobilin sosyal yaşam üzerindeki etkileri her zaman tartışma konusu olmuştur. Yaygınlaşmaya başladığı 1920'lerden beri çevre üzerinde (yenilenemeyen enerji kaynaklarının kullanılması, kaza sonucu ölüm yüzdesinin artması, kirliliğe yol açması) ve sosyal yaşam üzerinde (bireyselliğin artması, obezite, çevre düzeninin değişmesi) olan etkileri nedeniyle eleştirilerin odağı oldu. Kullanımının artmasıyla birlikte şehir içinde tramvay ve şehirlerarası tren kullanımına karşı önemli bir rakip oldu.
20. yüzyılın sonları ve 21. yüzyılın başlarında önemli petrol krizleri ile karşılaşan otomobilin karşısında petrolün kaçınılmaz azalması, küresel ısınma ve endüstrinin genelinde uygulanan kirlilik yaratan emisyonlar üzerindeki kısıtlamalar gibi sorunlar bulunmaktadır. Bunların üzerine 2007 - 2009 yılları arasında yaşanan ve otomobil endüstrisini derinden etkileyen küresel finans krizi eklenmiştir. Bu kriz önemli küresel otomotiv gruplarına ciddi zorluklar yaşatmaktadır.
Otomobilin ilk adımları
Otomobil sözcüğü Türkçe'ye, Yunanca αὐτός (autós, "kendi") ve Latince mobilis ("hareket eden") sözcüklerinin birleştirilmesiyle oluşturulan ve başka bir hayvan ya da araç tarafından itilmek ya da çekilmek yerine kendi kendine hareket eden araç anlamına gelen Fransızca automobile sözcüğünden geçmiştir. Türkçe yazında ilk olarak Ahmet Rasim tarafından "Şehir Mektupları" yapıtında 1800'lü yılların sonunda kullanılmıştır.

Verbiest tarafından 1672'de çizilen buhar çarklı oyuncağın resmi
Roger Bacon, 13. yüzyılda Guillaume Humbert'e yazdığı bir mektupta at ile çekilmeden, hayal bile edilemeyecek hızda hareket eden bir aracın yapılabileceğinden söz eder.Sözcük anlamına uygun olarak kendi kendine hareket eden ilk araç büyük olasılıkla 1679 - 1681 yılları arasında Pekin'de Cizvit misyoner Ferdinand Verbiest tarafından Çin imparatoru için bir oyuncak olarak yapılan küçük buharlı araçtır.Bir oyuncak olarak tasarlanan bu araç, küçük bir ocağın üzerinde yer alan buhar kazanı, buharın hareket ettirdiği bir çark ve dişliler ile hareket ettirilen küçük tekerleklerden oluşmaktaydı. Verbiest, bu aracın nasıl çalıştığını 1668'de yazdığı Astronomia Europa adlı yapıtında anlatılır.
Bazılarına göre, Leonardo da Vinci'nin 15. yüzyıla ait Codex Atlanticus adlı yapıtında atsız hareket eden bir aracın ilk çizimleri yer almaktadır.Da Vinci'den önce ise, Rönesans dönemi mühendisi Francesco di Giorgio Martini çalışmalarında kabaca dört tekerlekli bir araca benzeyen ve "otomobil" adı ile anılan bir çizime yer vermiştir.
Buhar çağı
Le fardier de Cugnot, 1771 modeli, Paris'te Arts et Métiers Müzesi'nde sergilenmektedir.Ana madde: Buharlı otomobil
1769'da Fransız Nicolas Joseph Cugnot Ferdinand Verbiest'in düşüncesini hayata geçirmiş ve 23 Ekim'de buhar kazanı ile çalışan ve "fardier à vapeur" (buharlı yük arabası) adını verdiği aracı çalıştırmıştır.Kendinden tahrikli bu araç ağır topların taşınması amacıyla Fransız Ordusu için geliştirilmiştir. Yaklaşık olarak saatte 4 km. hıza ulaşan fardier 15 dakikalık bir otonomiye sahipti. Direksiyonu ve freni olmayan ilk araç deneme sırasında kaza eseri bir duvarı yıkmıştı. Bu kaza 7 metre uzunluğunda olan aracın gücünü göstermektedir.

Le fardier de Cugnot, 1771 modeli, Paris'te Arts et Métiers Müzesi'nde sergilenmektedir
Fransa'nın o dönem Dışişleri, Savaş ve Donanma Bakanı olan Choiseul Dükü bu proje ile yakından ilgilenir ve 1771'de ikinci bir model üretilir.Ancak Dük, beklenenden bir yıl önce görevinden ayrılır ve halefi fardier ile ilgilenmek istemez. Depoya kaldırılan araç 1800'lü yıllarda Topçu Genel Komiseri L.N. Rolland tarafından ortaya çıkarılır ama Napolyon Bonapart'ın ilgisini çekemez.

Sinemada otomobil
Aynı dönemde bulunan sinema ve otomobil, başından beri birbirleriyle bağlantı içinde olmuşlardır. Otomobil, sinema için kısa zamanda bir yaratıcılık kaynağı hâline gelmiştir. Otomobil ile kovalamacalar insanları büyülemekte, otomobil kazaları ise güldürmektedir. Otomobil sahneleri burlesk tarzda çekilmektedir. Otomobil, Laurel ve Hardy'nin komedilerinde, özellikle ilk kısa filmlerinden biri olan The Garage'da sıklıkla kullanılmıştır. Bu film yalnızca otomobil ile ilgili komik sahnelerden oluşmaktadır. Özellikle Ford Model T, filmlerinde çok kullanılmıştır. Otomobil, sinema için vazgeçilmez bir aksesuardır, iki aşığın otomobil içinde öpüştüğü romantik sahnelerden, Mafya'nın öldürdüğü kişilerin cesetlerini taşımak için otomobil kullandığı sahnelere kadar değişik şekillerde kullanılmıştır.Çok daha sonraları The Love Bug, Christine gibi filmlerde baş aktör bir otomobil olacaktır.
Askerî otomobiller
Savaşın başlamasıyla birlikte otomobil kısa sürede bir savaş makinasına dönüşür. Otomobilin askerî amaçlar için kullanılması konusunda Fransız albay Jean-Baptiste Estienne "zafer, her türlü arazi koşulunda hareket edebilecek bir otomobilin üzerine bir top takabilecekler tarafından kazanılacaktır" der ve kaba hatlarıyla bir tanka benzeyen palet üzerinde hareket eden bir zırhlı araç tasarlar. Basit Rolls-Royce Silver Ghost otomobilleri zırhlı levhalarla kaplanır ve cepheye sürülür.
Ülke çapında herkesin savaşa katkıda bulunduğu bu dönemde büyük otomotiv şirketleri de savaş için katkıda bulunur. I. Dünya Savaşı çıkmadan önce Berliet, Fransız Ordusuna ekipman sağlamaya başlamıştır. Benz, 6.000 kadar personel taşıyıcı üretir. Daimler denizaltılar için yedek parça yapar. Ford, savaş gemisi ve uçağı üretir. Renault, ilk savaş tanklarını üretmeye başlar. Otomobilin bu şekilde kullanımı savaş sahasında zayiatın artmasına neden olur. Güvenlik içinde düşmana ateş açılmasına ve geçilmez denilen engellerin aşılmasına olanak verir.

Bugatti "Royale" aşırılıklarıyla herkesi büyüler
Otomobil daha büyük kitlelere ulaşmayı başarırken 1920'lerde tüm zamanların en güzel tasarımları sayılan otomobiller ortaya çıkar. Bu lüks otomobiller, zor zamanların ardından tekrar elde edilen refahın sembolüdür. Bu dönemin öne çıkan iki modeli: Isotta Fraschini'nin "Tipo 8" modeli ve Hispano-Suiza'nın "Type H6" modelidir. Çok büyük boyutlara sahip olan bu otomobillerin ilki 5,9 litre ikincisi 6,6 litre motora sahiptir.
Bugatti şirketi de bu dönemde başarılı olur. Otomobil tasarımından sorumlu olan Jean Bugatti, "cesur, geniş hareketler ile ortaya çıkan ve zerafet ile birleşen büyük eğriler içeren" tasarımlara imzasını atar.Bu döneme ait en tipik otomobillerden olan Bugatti " Royale" 1926'da 6 adet olarak üretilir. Markanın en lüks otomobili olan bu model yalnızca hükümdarlara ve elit tabakalara yönelik olarak yapılmıştır. Dingil aralığı 4,57 m olan ve 14,726 litrelik motor içeren bu otomobilin fiyatı 500.000 Fransız frangının üzerindedir.

Peugeot 402, Streamline Moderne akımının Fransa'daki temsilcisi
Britanya markası Rolls-Royce 1906'da ortaya çıkmasına rağmen 1920'lerde genişlemiştir. Başarılı satıcı Rolls ve kalite düşkünü mükemmelliyetçi Royce'un ortaklığı sonucu "en pahalı ama dünyanın en iyi" otomobilleri ortaya çıkmıştır.Otomobil tasarımında karöserinin önemli bir yer tuttuğu bu şatafatlı dönem kısa sürecektir.
