20
EXE RANK
`korkunc` `FENA`
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 6 Kas 2010
- Mesajlar
- 28,252
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 33
Bana öyle geliyor ki insanlar için sadece kendileri olmak yeterli hissettirmiyor. Niçin çoğu insanda sadece basit insanlar olmaktansa, güce ve prestije ve bunun gibi şeylere ulaşmak için böylesi bir tutku var?
Bu karmaşık bir soru, bunun iki yönü var. Ve her ikisinin de anlaşılması gerekir. Birincisi: Sen asla anne baban, öğretmenler, komşular, toplum tarafından kendin olarak kabul edilmedin. Herkes seni geliştirmeye, seni daha iyi yapmaya çalışıyordu. Herkes tüm insanların yapmaya meyilli olduğu kusurlara, hatalara, yanlışlara, zayıflıklara, güçsüzlüklere parmak basıyordu. Hiç kimse senin güzelliğini vurgulamadı, hiç kimse senin zekânı vurgulamadı, hiç kimse senin ihtişamını vurgulamadı.
Sadece canlı olmak öylesine büyük bir armağandır ki, fakat kimse hiçbir zaman sana varoluşa şükran duymanı söylemedi. Tam aksine herkes somurtkandı, şikayetçiydi. Doğal olarak şayet yaşamının ta en başından itibaren seni çevreleyen her şey olman gereken şey olmadığını söylerse, izlemek zorunda olduğun ve olmak zorunda olduğun büyük idealler vermeye devam ederse, senin olduğun hal asla onurlandırılmaz. Onurlandırılan şey senin geleceğindir: Şayet sen saygıdeğer, güçlü, zengin, entelektüel, sadece herhangi birisi değil bir şekilde ünlü birisi olabilirsen.
Sana karşı yapılan kesintisiz koşullandırma sende şöyle bir fikir oluşturmuştur: “Ben olduğum halimle yeterli değilim bir şeyler eksik ve başka bir yerde olmalıyım burada değil. Olmam gereken yer bu değil, daha yüksek, daha güçlü, daha hükümran, daha saygıdeğer, daha tanınmış bir yer.”
Bu hikâyenin yarısıdır. Çirkindir, böyle olmaması gerekir. İnsanlar sadece birazcık daha nasıl anne olunacağı, nasıl baba olunacağı, nasıl öğretmen olunacağı konusunda zeki olsalardı bu basitçe ortadan kaldırılabilirdi.
Çocuğu şımartmana gerek yok. Onun öz saygısına, onun kendisini kabulüne gelişmesi için yardım etmen gerekir. Oysa tam tersine sen gelişim için bir engel haline geliyorsun. Bu çirkin kır ama basit kır. Bu ortadan kaldırılabilir çünkü olduğun şey olmaktan sorumlu olmadığını doğanın seni bu şekilde yaptığını görmek; o kadar basit ve mantıklıdır ki. Şimdi dökülmüş olan süt için gereksizce ağlamak aptallıktan başka bir şey değildir.
Ancak ikinci kısmı son derece önemlidir. Tüm bu koşullanmalar kaldırılmış bile olsa —sendeki tüm programlar silinse, zihninden tüm bu fikirler alınsa bile— o zaman da sen yine yetersiz olduğunu hissedeceksin; ancak bu bütünüyle farklı bir tecrübe olacaktır. Sözcükler aynı olacaktır fakat deneyim farklı olacaktır.
Bu karmaşık bir soru, bunun iki yönü var. Ve her ikisinin de anlaşılması gerekir. Birincisi: Sen asla anne baban, öğretmenler, komşular, toplum tarafından kendin olarak kabul edilmedin. Herkes seni geliştirmeye, seni daha iyi yapmaya çalışıyordu. Herkes tüm insanların yapmaya meyilli olduğu kusurlara, hatalara, yanlışlara, zayıflıklara, güçsüzlüklere parmak basıyordu. Hiç kimse senin güzelliğini vurgulamadı, hiç kimse senin zekânı vurgulamadı, hiç kimse senin ihtişamını vurgulamadı.
Sadece canlı olmak öylesine büyük bir armağandır ki, fakat kimse hiçbir zaman sana varoluşa şükran duymanı söylemedi. Tam aksine herkes somurtkandı, şikayetçiydi. Doğal olarak şayet yaşamının ta en başından itibaren seni çevreleyen her şey olman gereken şey olmadığını söylerse, izlemek zorunda olduğun ve olmak zorunda olduğun büyük idealler vermeye devam ederse, senin olduğun hal asla onurlandırılmaz. Onurlandırılan şey senin geleceğindir: Şayet sen saygıdeğer, güçlü, zengin, entelektüel, sadece herhangi birisi değil bir şekilde ünlü birisi olabilirsen.
Sana karşı yapılan kesintisiz koşullandırma sende şöyle bir fikir oluşturmuştur: “Ben olduğum halimle yeterli değilim bir şeyler eksik ve başka bir yerde olmalıyım burada değil. Olmam gereken yer bu değil, daha yüksek, daha güçlü, daha hükümran, daha saygıdeğer, daha tanınmış bir yer.”
Bu hikâyenin yarısıdır. Çirkindir, böyle olmaması gerekir. İnsanlar sadece birazcık daha nasıl anne olunacağı, nasıl baba olunacağı, nasıl öğretmen olunacağı konusunda zeki olsalardı bu basitçe ortadan kaldırılabilirdi.
Çocuğu şımartmana gerek yok. Onun öz saygısına, onun kendisini kabulüne gelişmesi için yardım etmen gerekir. Oysa tam tersine sen gelişim için bir engel haline geliyorsun. Bu çirkin kır ama basit kır. Bu ortadan kaldırılabilir çünkü olduğun şey olmaktan sorumlu olmadığını doğanın seni bu şekilde yaptığını görmek; o kadar basit ve mantıklıdır ki. Şimdi dökülmüş olan süt için gereksizce ağlamak aptallıktan başka bir şey değildir.
Ancak ikinci kısmı son derece önemlidir. Tüm bu koşullanmalar kaldırılmış bile olsa —sendeki tüm programlar silinse, zihninden tüm bu fikirler alınsa bile— o zaman da sen yine yetersiz olduğunu hissedeceksin; ancak bu bütünüyle farklı bir tecrübe olacaktır. Sözcükler aynı olacaktır fakat deneyim farklı olacaktır.