11
EXE RANK
~TiM[e]-oVeR~
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 2 Kas 2008
- Mesajlar
- 11,101
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
- Web sitesi
- www.google.com
Gelin size Sinan'ın
Leonardo da Vinci ile yarışacak dehasını
anlatayım. Sizleri
büyük ustanın kalfalık eserim dediği
Süleymaniye'nin şifreleriyle tanıştırayım. Akıllara durgunluk verecek
gizemli bir yolculuğa çıkmaya hazır olun.
Süleymaniye Camii
Kanuni Sultan Süleyman tarafından
imparatorluğun gücünü ve görkemini göstermek adına inşa ettirildi. Bu
görev
tarihin en büyük ustası Mimarbaşı Sinan'a verildi. Camii ve
külliyesi 7 senede bitirildi. Ancak 7 yıllık bu uzun süre Kanuni'nin
canını sıkmıştı. Sinan'ın yapıyı neden bir türlü açmadığını
anlamamıştı. O sırada her taraftan da dedikodular yağmaya başladı
Sultan'a. 'Sinan caminin ortasında oturuyor ve nargile tüttürüyor'
dediler Muhteşem Süleyman'a. Kanuni durumu kendi gözleriyle görmek
için bir ikindi vakti Süleymaniye'ye gitti.
Muhteşem yapının içine girdiğinde Sinan tam da söylendiği gibi
caminin ortasında oturmuş nargilesini tüttürmekteydi. Sultan
gözlerine inanamadı. Tok sesiyle ve bütün haşmetiyle ''Bu ne iştir
Mimarbaşi'' diye haykırdı. Oysa Mimar Sinan'ın içtiği nargilede
tömbeki yoktu. İçtiği sadece suydu. Usta mimar
nargilenin
fokurtularını dinleyerek caminin akustiğini ölçmeye çalışıyordu.
Mihraptaki imamın sesini
aynı oranda bütün camiye nasıl
ulaştıracağını hesaplıyordu. Bunun için Anadolu'nun değişik
köşelerinden 65 tane dev turşu küpü getirtti. Bu küpleri içleri boş
ağızları dışarıya gelecek şekilde kubbenin eteklerine dizdirdi.
Amacına ulaşmıştı Mimarbaşı. Sesi
yüzlerce metrekarelik mekanın her
köşesine
en iyi şekilde yaymayı başarmıştı. Kanuni de
Sinan'ın
niyetini anlamış
ustasını hemen bağışlamıştı.
Mimar Sinan yapının içine bir de hava koridoru inşa etti.
Elektriğin henüz bulunmadığı o yıllarda
Süleymaniye 275 dev kandille
aydınlatılıyordu. Sinan
bu kandillerden çıkan is camiye zarar
vermesin ve cemaati rahatsız etmesin diye orta kapının üzerine küçük
bir odacık yaptırdı. Binanın değişik köşelerine açtığı oyuklardan
giren islerin bu odada toplanmasını sağladı.
Şaşırdınız değil mi? Durun
daha bitmedi… Ve adına da İs Odası
denilen bu bölmenin içine özel bir nemlendirme sistemi kurdu Sinan.
Odada toplanan islerden
dönemin en kaliteli mürekkebini damıttı.
Süleymaniye'nin duvarlarında gördüğünüz o muhteşem kalem işleri
yazılar
süslemeler
caminin kandillerinden çıkan isten damıtılan o
mürekkeple yapıldı. Tekrar altını çiziyorum
bunlar günümüzden 458
yıl öncesinin bilimiyle
teknolojisiyle yapıldı.
Son bir şifre daha var
Hani oyuklar var dedim ya isin bir odada
toplanmasını sağlayan
hava akımını içeri alan. Dışarıya çıkıp o iki
oyuktan içeriye baktığınızda
birinden caminin içindeki Allah
diğerinden ise Muhammed yazılı dev levhaları görürsünüz. Ayrıca
Süleymaniye'nin hangi köşesini
hangi duvarını
hangi açısını
ölçerseniz ölçün
sayısal olarak karşınıza Allah kelimesinin ve
katlarının çıktığını görürsünüz.
Alın işte size sırlarla
şifrelerle dolu bir mabet. Da Vinci
şifresini yaya bırakacak bir maharet.

anlatayım. Sizleri

Süleymaniye'nin şifreleriyle tanıştırayım. Akıllara durgunluk verecek
gizemli bir yolculuğa çıkmaya hazır olun.
Süleymaniye Camii

imparatorluğun gücünü ve görkemini göstermek adına inşa ettirildi. Bu
görev

külliyesi 7 senede bitirildi. Ancak 7 yıllık bu uzun süre Kanuni'nin
canını sıkmıştı. Sinan'ın yapıyı neden bir türlü açmadığını
anlamamıştı. O sırada her taraftan da dedikodular yağmaya başladı
Sultan'a. 'Sinan caminin ortasında oturuyor ve nargile tüttürüyor'
dediler Muhteşem Süleyman'a. Kanuni durumu kendi gözleriyle görmek
için bir ikindi vakti Süleymaniye'ye gitti.
Muhteşem yapının içine girdiğinde Sinan tam da söylendiği gibi
caminin ortasında oturmuş nargilesini tüttürmekteydi. Sultan
gözlerine inanamadı. Tok sesiyle ve bütün haşmetiyle ''Bu ne iştir
Mimarbaşi'' diye haykırdı. Oysa Mimar Sinan'ın içtiği nargilede
tömbeki yoktu. İçtiği sadece suydu. Usta mimar

fokurtularını dinleyerek caminin akustiğini ölçmeye çalışıyordu.
Mihraptaki imamın sesini

ulaştıracağını hesaplıyordu. Bunun için Anadolu'nun değişik
köşelerinden 65 tane dev turşu küpü getirtti. Bu küpleri içleri boş

ağızları dışarıya gelecek şekilde kubbenin eteklerine dizdirdi.
Amacına ulaşmıştı Mimarbaşı. Sesi

köşesine


niyetini anlamış

Mimar Sinan yapının içine bir de hava koridoru inşa etti.
Elektriğin henüz bulunmadığı o yıllarda

aydınlatılıyordu. Sinan

vermesin ve cemaati rahatsız etmesin diye orta kapının üzerine küçük
bir odacık yaptırdı. Binanın değişik köşelerine açtığı oyuklardan
giren islerin bu odada toplanmasını sağladı.
Şaşırdınız değil mi? Durun

denilen bu bölmenin içine özel bir nemlendirme sistemi kurdu Sinan.
Odada toplanan islerden

Süleymaniye'nin duvarlarında gördüğünüz o muhteşem kalem işleri

yazılar


mürekkeple yapıldı. Tekrar altını çiziyorum

yıl öncesinin bilimiyle

Son bir şifre daha var

toplanmasını sağlayan

oyuktan içeriye baktığınızda


diğerinden ise Muhammed yazılı dev levhaları görürsünüz. Ayrıca
Süleymaniye'nin hangi köşesini


ölçerseniz ölçün

katlarının çıktığını görürsünüz.
Alın işte size sırlarla

şifresini yaya bırakacak bir maharet.