5
EXE RANK
AEROPOSTALE.`
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 18 Ara 2009
- Mesajlar
- 5,401
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 32

İLK İSTANBUL MİTİNGİ NİÇİN , KİM TARAFINDAN DÜZENLENDİ? BU MİTİNGDE KİMLER NE KONUŞTU?
Milis Yüzbaşısı İlyas Sami Kalkavanoğlu, Mondros sonrası müttefik gemileri İstanbul Boğazı’nı işgal ettiğinde Tahtakale marpuççularda Abud Efendi hanında 30-31 numaralı yazıhanede Bayburtlu Tayyar Ağazade Necip Bey’le ortak fındık ticaretiyle uğraşmaktaydı..
İzmir’in işgali haberi tüm Anadolu’ya bir bomba gibi düştüğünde tüm vatanseverler geçim derdinden daha çok milli şeref, namus ve haysiyetlerini nasıl koruyacaklarını umutsuzca düşünmeye başladılar. Yunanlıların işgali kabul edilemezdi.
O gün, yani 15 Mayıs 1919’da, İlyas Sami sıkıntı, öfke ve heyecan ile Nuruosmaniye’deki Tasviri Efkar gazetesine gitti. Bu gazetenin sahibi ve başyazarı Velid Ebüzziya çok samimi dostuydu. Odasına girdiği zaman İkdam Gazetesi sahibi Ahmed Cevdet bey’le, tanışmış armatörlerden Kalkavanzade İbrahim Kaptan’ın da orada olduğunu gördü. Onlar da, bu umulmadık felaketin sarsıntısı ile, heyecan içinde “ ne yapacağız?” endişesiyle buraya gelmişlerdi. Öylesine kara bir gün yaşanıyordu ki, kim kimi teselli edecek bilmiyor, yalnız hepsi mutlak bir şeyler yapmak ,acelece bağımsızlık ve özgürlüklerini korumak uğruna hareket geçmek gerektiği konusunda hemfikirdiler.
Velid Bey, “ilk iş olarak büyük bir protesto mitingi yapılmaya karar verildi. Bütün arkadaşlar, hep birlikte orada bulunmalıyız. Ondan sonrasını konuşuruz…” dedi.
Bu toplanma işinin organizasyonunu yapmak üzere Velid Ebüzziya’nın yanından ayrıldılar. Kırzade Şevki, Tavilzade Hacı Hafız Hüseyin ve kardeşi Hacı Muharrem, Bayburtlu Velizade Dursun ve oğlu Mustafa Faik, Tayyar Ağazade Necip ve onlarca yurtsever halkı mitinge davet ve teşvik için semt semt dolaşmaya başladılar. Tüm İstanbul 27 Mayıs 1919 Salı günü, Sultanahmet Meydanı’nda toplandı. Meydan o güne kadar örneği görülmemiş kadınlı erkekli muazzam bir kalabalıkla dolup taşıyordu.
Konuşmacılar söze başlayınca, coşku da arttıkça arttı. Hele ilk kez olarak bir genç kadının Halide Edip Adıvar’ın kürsüye çıkıp, titreye titreye yükselen sesiyle yaptığı konuşma, sesinden yayılan feryat, tüm meydanı gözyaşına boğdu.
“Ey Türk ve Müslümanlar!
Bugün gözlerimizin önünde öteyi görmeye en gel olan bir karanlık var. Bu karanlık belki aylar, belki de yıllarca devam edebilir. Fakat Türk ve Müslüman dünyası, elbette bir sabaha kavuşacaktır. Ufkumuzda güneş doğacak ve ortalığı aydınlatacaktır.
Türk İstiklal güneşi, şimdi sapsarı olan benizlerimize taze bir pembelik, ümit, saadet ve zafer getirecektir. Gözlerimizi bu güneşi görmeye alıştırmalıyız. Fatihlerin, Yavuzların, Kanunilerin ülkesi, istiklalsiz kalamaz. Mithat paşaların, Namık Kemallerin, Tevfik Fikretlerin vatanı, asla özgürlükten mahrum edilemez. Birbirimize ellerimizi uzatalım. Tek bir hedefe, yalnız Türk özgürlük ve bağımsızlık gayesine doğru yürüyelim.”
Konuşmayı kürsüye yakın olanlar duyuyordu ama kısa sürede ağızdan ağıza tüm meydanı dolaşıyordu. Ardından Türk ocakları Reisi Hamdullah Suphi (Tanrıöver) konuşmaya başladı;
“ Dostlarım , kardeşlerim, vatandaşlarım..! bir gün, bu millet Orhon’dan, Tuna boylarına kadar devletler kurmuştu. Şanlı şerefli Türk milleti özgürlüğüne kavuşacak, müstevli de geldiği yere gönderilecektir. Buna emin olunuz kardeşlerim.!..”
Hamdullah Suphi’den sonra konuşan büyük şair Mehmet Akif Ersoy de, kendisine has yumuşak fakat veciz ifadesiyle, Türk ve Müslüman dünyasına son kalenin Anadolu olduğunu söyleyerek ortalığı büsbütün ateşledi. O anda yalnızca ellerinden gelen konuşmaktı.
Erol Mütercimler-Bu vatan böyle kurtuldu kitabından…
İşgal görüntüleri;





