15
EXE RANK
-AUXERRE. `
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 1 Ara 2009
- Mesajlar
- 15,286
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 33
İnsan temiz hava almak istiyorsa kiliseye gitmemeli.
İnsanı öldürmeyen bütün kötülükler insanı güçlendirir.
Babanın gizlediği şey, oğulda açığa çıkar.
Gerçeğin düşmanı tabular ve inançlardır.DÜŞÜNÜN..
Felsefe, yaratmanın anl***** kavramaya çalışan bir akımdır.
Artık onurluca yaşamak mümkün değilse, insan onurluca ölmelidir.
Damların üstünde yükselen kuleleri görmek için , şehri terk etmen gerekir.
Zavallı İnsanlık!
— Beyindeki kanın bir damla fazla ya da az olması, yaşamımızı tarif edilemeyecek kadar perişan ve zor hale sokabilir. Öyle ki, Prometheus`un akbabadan çektiği acıdan daha fazlasını bu bir damla kandan çekeriz. Ama insan nedenin damla olduğunu bile bilmeyip, "şeytan!" ya da "günah!" diye düşünürse, en korkunç durum işte o zaman ortaya çıkar
Papalığın ... hiçbir zaman Hristiyan siyasetini uygulayacak bir durumu olmadı ; dini reformcular siyasetle uğraştıkları zaman , örneğin Luther gibi , bunların herhangi bir ahlakdışı (immoralist) veya tiran gibi Machiavellici oldukları görülür.
Kılavuz öğrencisine bütün izleri göstermeli ama gideceği yolu seçmemelidir.
İnsanların bir şeyleri var ki, gurur duyuyorlar onunla.Ne diyorlardı, onları gururlandıran şeyin adına? Eğitim diyorlar; kendilerini keçi çobanlarından ayırt eden şeymiş bu!
İyi huylu insana,mücadeleden kaçana iyi denir.Ama savaşçı olana da ve zaferi tutkuyla isteyene de iyi denir.
İnsandaki güçlü ve ulu olan her şey insanüstü ve dışsal olarak düşünüldü.
İnsan kendini çok küçümsedi.Kendindeki iki yanı birbirinden ayrı iki alana böldü insan; Değersiz ve güçsüz yanı ile güçlü ve şaşırtıcı yanını..İlkine insan dedi, ikincisine ise Tanrı!
İnsana göre maymun nedir? Gülünecek bir şey ya da acı bir utanç...İşte üstinsana göre de insan aynen böyle olacak ; Gülünecek bir şey ya da acı bir utanç!
İnsana göre maymun nedir? Gülünecek bir şey ya da acı bir utanç... İşte üstinsana göre de insan aynen böyle olacak; Gülünecek bir şey ya da acı bir utanç!
İnançlar hakikat düşmanları olarak, yalanlardan daha tehlikelidir.
Hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki dostluğumuzu ya da kardeşliğimizi hiçbir şey engellemiyormuş gibi görünür, bizi ayıran küçücük bir köprü vardır, hepsi o kadar. Ama tam sen bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam :"bu köprüyü geçip bana gelir misin?" İşte o anda artık bunu istemeyiverirsin, sorumu tekrarlasam öylece suskun kalırsın. O andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer, bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran duvarlar bitiverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız. Ama o küçücük köprüyü düşündüğünde sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın...
Hayatını tekrar tekrar aynı hayatı yaşayacakmışsın gibi yaşa, istemediğin bir durumla karşı karşıya kalmışsan ve buna boyun eğiyorsan, diğer hayatlarında da aynı şeye boyun eğeceğini düşünerek, sen en güzeli boyun eğme, bu böyle gitmez; bir şeyi çok mu istiyorsun, ama buna cesaret edemiyor musun, diğer hayatlarında da bu şeyi çok isteyip hiç bir zaman cesaret etmediğin için ulaşmayacaksın, o yüzden sen en güzeli aş kendini, yap yapmak istediğini ki sonunda en mutlu şekilde yaşayabileceğin bir kısır döngü oluşturabilmiş ol.
Her şeyi bilen ve her şeye kadir olan bir tanrı ve amacının yaratıkları tarafından anlaşılmamasına çalışan bir tanrı... iyiliklerin tanrısı olabilir mi? Sanki insanlığın selameti için sakıncası yokmuş gibi, sayısız şüpheyi ve tereddüdü binlerce yıl boyunca yaşatıp sürdüren tanrı, buna karşın gerçekte yanılmanın korkunç sonuçlarını belirsiz bir şekilde vaat etmiyor mu? O, insanlığın nasıl da hakikat uğruna acı çektiğini, hakikate sahip olsa da iyice görebilseydi, gaddar bir tanrı olmaz mıydı?
— Ama belki yine de bir iyilikler tanrısıdır... ve sadece kendini daha açık ifade edemiyor!
Gerçek erdem, yalnızca aristokrat azınlık içindir! Herkes için geçerli bir ahlak, gülünç bir fikirdir.
Dünyada hiçbir şey insanı kin besleme duygusu kadar yıpratmaz.
Benim dionizik / dionysian kavramım burada ulu bir fiil oldu.Bununla karşılaştığında bütün diğer insani faaliyetler çok zavallı ve göreli kalır.Bir Goethe, bir Shakespeare, bu muazzam ihtiras ve yükseklikte bir saniye bile nefes alamaz ve Dante, Zerdüşt'le kıyaslandığında basit bir mü'mindir...
Ben nerede canlı bir varlık buyduysam, orada kudrete yönelik iradeyi gördüm. Hizmet edenin iradesinde bile efendi olabilme iradesini gözlemledim.
Bizi farklı kılan şey, tarihte, doğada veya doğanın arkasında hiçbir Tanrı'yı tanımamamız değildir. Bizi farklı kılan, Tanrı diye hürmet edileni Tanrı'ya benzer bulmamamızdır.
Akıl hastanesini ziyaret etmek, inancın ne kadar boş birşey olduğunu gösterir.
Sadece gelenek olduğu için bir inanca bağlanmak... bu elbette namussuz olmak, korkak olmak, tembel olmak demektir!
— Öyleyse, ahlaklılığın ön koşuluna namussuzluk, korkaklık ve tembellik olmuyor mu?
Ahlaklılık törelere itaat etmekten başka bir şey değildir (özellikle artık değildir), töreler ne tür olurlarsa olsunlar bu ilke değişmez; bununla birlikte töreler geleneksel tarzda davranmak ve değerlendirmelerde bulunmaktır. Geleneğin emretmediği şeylerde ahlak yoktur.
“Ahlaksal” diye nitelenen yönetmelikler gerçekte, insanlara karşı olup insanların mutluluğunu kesinlikle istemezler. Keza bu yönetmelikler “insanlığın mutluluğu ve refahı” ile bağıntılı olmaktan uzaktır.
Ne kadar yükseğe çıkarsak, uçamayanlara o kadar küçük gözükürüz.
Bir insan kutsal addedilen kitapları okurken eldiven giyse iyi yapar. Bu kadar pisliğin birarada bulunması insana bunu yaptırmayı zorluyor.
Birey, her zaman kabile tarafından yutulmamak için mücadele etmelidir. Eğer bunu denerseniz, genellikle yalnız kalırsınız ve hatta bazen korkabilirsiniz. Ama hiçbir bedel kendinize sahip olma ayrıcalığından daha pahalı değildir.
İnsan, yalnız yaşamak için hayvan veya Tanrı olmalı demişti Aristo, üçüncü seçeneği unutarak. İnsan her ikisi de olmalı - bir filozof.
Dinleri mahkum ediyorum. Ona karşı, bir suçlayıcının kelimelere dökebileceği en kötü suçları yüklüyorum. Bana göre o hayal edilebilecek en büyük yozluk. Yozluğunun dokunmadığı hiçbir şey yok. Her değerden bir değersizlik, her gerçekten bir yalan, her doğruluktan, dürüstlükten bir günah çıkarmış. Biri çıksın da cesaret ediyorsa bana insanlıklarından bahsetsin! Acıdan ve kederden kurtulmak onun prensiplerine aykırı. Acıyla ve kederle yaşıyor: kendini yaşatmak için acı ve keder yaratıyor. Orijinal günah fikrini yarattı. İşe yaramaz ve adi olanların kinini saklamak için ruhların tanrı karşısında eşitliğini yarattı. Kendi kendini bozma sanatını, her iyi ve temiz içgüdüden iğrenme ve onları küçümsemeyi yarattı. Parazitlik onun başlıca işi. Zayıf kutsallık idealiyle, bütün hayat umuduna ve sevgisine karşı savaşıyor. Her gerçekle pazarlık edebilmek için "öteki dünyayı" yaratıyor. İbadet mekanları ise; hayatın kendisine karşı, sağlık, güzellik, iyilik, cesaret, zeka ve yardımseverliğe karşı kurulan komplonun buluşma noktası.
İnsanı öldürmeyen bütün kötülükler insanı güçlendirir.
Babanın gizlediği şey, oğulda açığa çıkar.
Gerçeğin düşmanı tabular ve inançlardır.DÜŞÜNÜN..
Felsefe, yaratmanın anl***** kavramaya çalışan bir akımdır.
Artık onurluca yaşamak mümkün değilse, insan onurluca ölmelidir.
Damların üstünde yükselen kuleleri görmek için , şehri terk etmen gerekir.
Zavallı İnsanlık!
— Beyindeki kanın bir damla fazla ya da az olması, yaşamımızı tarif edilemeyecek kadar perişan ve zor hale sokabilir. Öyle ki, Prometheus`un akbabadan çektiği acıdan daha fazlasını bu bir damla kandan çekeriz. Ama insan nedenin damla olduğunu bile bilmeyip, "şeytan!" ya da "günah!" diye düşünürse, en korkunç durum işte o zaman ortaya çıkar
Papalığın ... hiçbir zaman Hristiyan siyasetini uygulayacak bir durumu olmadı ; dini reformcular siyasetle uğraştıkları zaman , örneğin Luther gibi , bunların herhangi bir ahlakdışı (immoralist) veya tiran gibi Machiavellici oldukları görülür.
Kılavuz öğrencisine bütün izleri göstermeli ama gideceği yolu seçmemelidir.
İnsanların bir şeyleri var ki, gurur duyuyorlar onunla.Ne diyorlardı, onları gururlandıran şeyin adına? Eğitim diyorlar; kendilerini keçi çobanlarından ayırt eden şeymiş bu!
İyi huylu insana,mücadeleden kaçana iyi denir.Ama savaşçı olana da ve zaferi tutkuyla isteyene de iyi denir.
İnsandaki güçlü ve ulu olan her şey insanüstü ve dışsal olarak düşünüldü.
İnsan kendini çok küçümsedi.Kendindeki iki yanı birbirinden ayrı iki alana böldü insan; Değersiz ve güçsüz yanı ile güçlü ve şaşırtıcı yanını..İlkine insan dedi, ikincisine ise Tanrı!
İnsana göre maymun nedir? Gülünecek bir şey ya da acı bir utanç...İşte üstinsana göre de insan aynen böyle olacak ; Gülünecek bir şey ya da acı bir utanç!
İnsana göre maymun nedir? Gülünecek bir şey ya da acı bir utanç... İşte üstinsana göre de insan aynen böyle olacak; Gülünecek bir şey ya da acı bir utanç!
İnançlar hakikat düşmanları olarak, yalanlardan daha tehlikelidir.
Hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki dostluğumuzu ya da kardeşliğimizi hiçbir şey engellemiyormuş gibi görünür, bizi ayıran küçücük bir köprü vardır, hepsi o kadar. Ama tam sen bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam :"bu köprüyü geçip bana gelir misin?" İşte o anda artık bunu istemeyiverirsin, sorumu tekrarlasam öylece suskun kalırsın. O andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer, bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran duvarlar bitiverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız. Ama o küçücük köprüyü düşündüğünde sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın...
Hayatını tekrar tekrar aynı hayatı yaşayacakmışsın gibi yaşa, istemediğin bir durumla karşı karşıya kalmışsan ve buna boyun eğiyorsan, diğer hayatlarında da aynı şeye boyun eğeceğini düşünerek, sen en güzeli boyun eğme, bu böyle gitmez; bir şeyi çok mu istiyorsun, ama buna cesaret edemiyor musun, diğer hayatlarında da bu şeyi çok isteyip hiç bir zaman cesaret etmediğin için ulaşmayacaksın, o yüzden sen en güzeli aş kendini, yap yapmak istediğini ki sonunda en mutlu şekilde yaşayabileceğin bir kısır döngü oluşturabilmiş ol.
Her şeyi bilen ve her şeye kadir olan bir tanrı ve amacının yaratıkları tarafından anlaşılmamasına çalışan bir tanrı... iyiliklerin tanrısı olabilir mi? Sanki insanlığın selameti için sakıncası yokmuş gibi, sayısız şüpheyi ve tereddüdü binlerce yıl boyunca yaşatıp sürdüren tanrı, buna karşın gerçekte yanılmanın korkunç sonuçlarını belirsiz bir şekilde vaat etmiyor mu? O, insanlığın nasıl da hakikat uğruna acı çektiğini, hakikate sahip olsa da iyice görebilseydi, gaddar bir tanrı olmaz mıydı?
— Ama belki yine de bir iyilikler tanrısıdır... ve sadece kendini daha açık ifade edemiyor!
Gerçek erdem, yalnızca aristokrat azınlık içindir! Herkes için geçerli bir ahlak, gülünç bir fikirdir.
Dünyada hiçbir şey insanı kin besleme duygusu kadar yıpratmaz.
Benim dionizik / dionysian kavramım burada ulu bir fiil oldu.Bununla karşılaştığında bütün diğer insani faaliyetler çok zavallı ve göreli kalır.Bir Goethe, bir Shakespeare, bu muazzam ihtiras ve yükseklikte bir saniye bile nefes alamaz ve Dante, Zerdüşt'le kıyaslandığında basit bir mü'mindir...
Ben nerede canlı bir varlık buyduysam, orada kudrete yönelik iradeyi gördüm. Hizmet edenin iradesinde bile efendi olabilme iradesini gözlemledim.
Bizi farklı kılan şey, tarihte, doğada veya doğanın arkasında hiçbir Tanrı'yı tanımamamız değildir. Bizi farklı kılan, Tanrı diye hürmet edileni Tanrı'ya benzer bulmamamızdır.
Akıl hastanesini ziyaret etmek, inancın ne kadar boş birşey olduğunu gösterir.
Sadece gelenek olduğu için bir inanca bağlanmak... bu elbette namussuz olmak, korkak olmak, tembel olmak demektir!
— Öyleyse, ahlaklılığın ön koşuluna namussuzluk, korkaklık ve tembellik olmuyor mu?
Ahlaklılık törelere itaat etmekten başka bir şey değildir (özellikle artık değildir), töreler ne tür olurlarsa olsunlar bu ilke değişmez; bununla birlikte töreler geleneksel tarzda davranmak ve değerlendirmelerde bulunmaktır. Geleneğin emretmediği şeylerde ahlak yoktur.
“Ahlaksal” diye nitelenen yönetmelikler gerçekte, insanlara karşı olup insanların mutluluğunu kesinlikle istemezler. Keza bu yönetmelikler “insanlığın mutluluğu ve refahı” ile bağıntılı olmaktan uzaktır.
Ne kadar yükseğe çıkarsak, uçamayanlara o kadar küçük gözükürüz.
Bir insan kutsal addedilen kitapları okurken eldiven giyse iyi yapar. Bu kadar pisliğin birarada bulunması insana bunu yaptırmayı zorluyor.
Birey, her zaman kabile tarafından yutulmamak için mücadele etmelidir. Eğer bunu denerseniz, genellikle yalnız kalırsınız ve hatta bazen korkabilirsiniz. Ama hiçbir bedel kendinize sahip olma ayrıcalığından daha pahalı değildir.
İnsan, yalnız yaşamak için hayvan veya Tanrı olmalı demişti Aristo, üçüncü seçeneği unutarak. İnsan her ikisi de olmalı - bir filozof.
Dinleri mahkum ediyorum. Ona karşı, bir suçlayıcının kelimelere dökebileceği en kötü suçları yüklüyorum. Bana göre o hayal edilebilecek en büyük yozluk. Yozluğunun dokunmadığı hiçbir şey yok. Her değerden bir değersizlik, her gerçekten bir yalan, her doğruluktan, dürüstlükten bir günah çıkarmış. Biri çıksın da cesaret ediyorsa bana insanlıklarından bahsetsin! Acıdan ve kederden kurtulmak onun prensiplerine aykırı. Acıyla ve kederle yaşıyor: kendini yaşatmak için acı ve keder yaratıyor. Orijinal günah fikrini yarattı. İşe yaramaz ve adi olanların kinini saklamak için ruhların tanrı karşısında eşitliğini yarattı. Kendi kendini bozma sanatını, her iyi ve temiz içgüdüden iğrenme ve onları küçümsemeyi yarattı. Parazitlik onun başlıca işi. Zayıf kutsallık idealiyle, bütün hayat umuduna ve sevgisine karşı savaşıyor. Her gerçekle pazarlık edebilmek için "öteki dünyayı" yaratıyor. İbadet mekanları ise; hayatın kendisine karşı, sağlık, güzellik, iyilik, cesaret, zeka ve yardımseverliğe karşı kurulan komplonun buluşma noktası.