Fatih Terim Galatasaray TV'nin Konuğu Oldu

0
EXE RANK

-Mario^JardeL`; &

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
27 May 2012
Mesajlar
680
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
-Mario^JardeL`; &
Galatasaray Profesyonel Futbol A Takımı Teknik Direktörü Fatih Terim, Galatasaray TV’de yayınlanan “Fatih Terim’le Çok Özel” programında çok özel açıklamalarda bulundu. Yaklaşık üç buçuk saat süren program boyunca Ali Kırca ve Hasan Cemal'in sorularını yanıtlayan deneyimli teknik adam, Galatasaraylıların merak ettiği birçok konuya açıklık getirdi.

Fatih Terim'in programın birinci bölümündeki açıklamaları şu şekilde:

KDÇ Karabükspor’a kaybedilen maçın ardından programa katılan Terim, ilk olarak rakibini tebrik ederek, “Karabükspor’u tebrik ederek başlamak istiyorum. İyi oynadılar, çok mücadele ettiler. Biz de tam tersi, ne düşündüysek, ne yapmak istediysek; hiçbirini yapamadık veya kötü yaptık. Onun için de mağlup olduk. Uzun zamandır böyle oynamamıştık. Oyuncularımın da en az benim kadar üzgün olduğunu biliyorum. Lig maratonu içerisinde bunu telafi edeceğimizden eminim. Ben maçı Cuma gününe isterken, ‘eğer bir şey olacaksa Karabük maçında olsun’ demiştim. Keşke demeseydim böyle bir şey. Rakibimizi tebrik ediyorum. Açıkçası bugün çok değişik, Galatasaraylılar çok merak ettiği şeyleri, birinci ağızdan, benden direkt duymalarını istiyorum. Bu program o yüzden çok önemli olacak. Buraya kazanarak gelmek isterdim; sağlık olsun. Hiçbir soruyu yanıtsız bırakmamaya, hepsini yanıtlamaya çalışacağım” ifadelerini kullandı.

Üçüncü kez göreve geldiği dönemde yaşadıklarını anlatan Terim, “3 Temmuz süreci, tarihin en enteresan süreci… Ona denk geldik. İnşallah bir daha böyle bir şey yaşanmaz. 5 Temmuz’da Galatasaray TV’de yaptığımız röportajda da belirtmiştim. Hiç kimsenin mutsuzluğunun üzerine ben bir mutluluk kuramam. Oradan başlayarak en sona kadar çok önemli badireler atlattık. Bunun içerisinde kendi yöneticilerimiz içerisinde yaşanan polemikler de dâhil olmak üzere birçok cephede savaş vermek zorunda kaldık. Sesimizi çıkarmadıkça zaman zaman, daha sakin, daha âkil… Bir çıraklık, bir ustalık ve arkasından mümkünse bir bilgelik gibi sıralama yaparak olaylara daha sakin bakmaya da çalıştım; ama gerek saha içerisinde gerek saha dışında birçok şeyle mücadele etmek zorunda kaldık. Ben şahsen play-off sistemine birinci günden beri itiraz ettim. Bizi üzen, bizi kıran günler geçirdik. İçeride ve dışarıda çok şeyle mücadele ettik. Benim oradaki işaretim oydu. Geriye dönerek o konuları yeniden açmaya gerek yok” diye konuştu.

Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Ünal Aysal ile gün geçtikçe birbirlerini daha iyi tanıdıklarını anlatan deneyimli teknik adam, camiamız için de önemli mesajlar verdi: “Sayın Başkan’la ve Yönetim ile hiçbir problemimiz yok. Hatta gün geçtikçe birbirimizi de daha iyi tanıyoruz. Bu, Galatasaray’ın lehinedir. Ben şunu söylüyorum, ‘Galatasaray, hiç birleşmediği kadar birleşmelidir.’ Mesela son zamanlar şöyle bir durum oldu: ‘Neye bağlı, kime bağlı?’ Ben Galatasaray’a bağlıyım. Bunu hiçbir zaman polemik hâline getirmedik içimizde. Galatasaray’ın her profesyoneli gibi başkana, yönetime ve hâliyle Galatasaray’a bağlıyım. Ben Galatasaray’ı yaşıyorum. Galatasaray’la yaşıyorum. Teknik direktörlüğün ötesinde bazı mesajlar vermeye hakkım var diye düşünüyorum. Bazı durumları henüz yaşanmadan ikaz etme hakkım var diye düşünüyorum. Baktığınız zaman, Galatasaray’da çok kötü bir dönemde göreve gelmiş bir başkan ve teknik direktör var. Hiç beklenilmeyen bir başarı yakalamış, lig şampiyonluğunu kazanmış bir Galatasaray var. Ve bunu yaparken de özellikle geçen sene anormal paralar da harcamamış. Dolayısıyla, diyorum ki: Galatasaray başarıları paylaşabilmeli, başarısızlıklarda da bir araya gelmeli.”

Fatih Terim, her alanda istikrarın altını çizdikten sonra, bunun sürdürülebilir başarı için en önemli şart olduğunu belirterek, “Bizim bir defa hedefimizin sürdürülebilir bir başarı olması lazım. Günlük başarıları hedeflemiyoruz. Bunun bir tek cevabı ve çaresi var: İstikrar! İs-tik-rar. Üzerine basa basa söylüyorum. Şöyle örnekleyeyim: 1996’da ben Galatasaray’a geldiğimde Arsene Wenger de Arsenal’e geldi. Ben iki defa gittim, üçüncü defa geldim. Bu arada toplamda beş lig şampiyonluğu, iki Türkiye Kupası, TSYD kupaları, [TFF] Süper Kupa, UEFA Kupası almama rağmen, iki defa gittim, üçüncü defa geldim. Arsene Wenger hâlâ devam ediyor. Onun için bunun ilacı istikrar. Bende istikrar, teknik heyette istikrar, yönetimde istikrar, kulüpte istikrar, camiada istikrar. Bunun başka bir ilacı yok. Sürdürülebilir başarı için formül istikrar. Muhakkak ki bir hedefimiz var. Yakın gelecekte takımımızın içerisinde görmek isediğimiz yetenekli oyuncular var. Dışarıdan, yabancıdan, transferden bağımsız. Galatasaray’ın en başarılı oldğu dönem kendi içerisinden yetenekler çıkardığı dönemdir. Galatasaray, Avrupa’da zaten biliniyor. Galatasaray’ın Avrupa’da olmaması konuşulmalı. Olması değil. Ben önce kendimden başlayayım, ben Türk takımlarından birinin UEFA Şampiyonlar Ligi’ne talip olacağını düşünüyorum. İnşallah bu takım Galatasaray olur. Türkiye Ligi Galatasaray için nihayetinde bir araç. Ancak şunu herkes bilmelidir ki; üç ay içerisinde, beş ay içerisinde istediğimiz futbolu ‘bam’ diye oynayamayız, oynayamayız! Yeni gelen bir transferin bir kere Eboue’ye alışması gerekir, Selçuk’un bir başkasıyla beraber oynamaya alışması gerekir. Oynamak istediğimiz sistemin, taktiğin tam olarak yerleşmesi için de bir sürece ihtiyaç vardır” dedi.

Sezon içindeki iniş - çıkışların nedenlerinden biri olarak takımın sık maç oynama alışkanlığını yeni kazanıyor olmasını gösteren Terim, “İki senedir ilk defa dört günde bir maç oynuyoruz. Bu bizi açıkçası biraz örseledi. Her ne kadar zamanı lehimize kullanmaya çalışsak da sebeplerden bir tanesi bu. Bunu bir bahane olarak söylemiyorum. Şimdi 14 kişiyi milli takımlara veriyoruz. Yabancılardan bazıları dün akşam geldi. Milli takıma oyuncu vermek güzel ama başka sonuçları da var. Şampiyonlar Ligi ve şimdi Türkiye Kupası da eklenince biz istikrarı yakalamak isterken bazı oyunculara fazla yüklenmiş olduk. Diğer oyuncularımızı daha fazla kullanmalıydık belki de. Burada benim de hatalarım olabilir. Takımdaki istikrarsızlık… Bu sezon oturmuş bir liderin sakatlığı bizi ekiledi. Ujfalusi savunmada bir liderdi. Onun sakatlığı bizi olumsuz etkiledi. Açıkçası ben imza atarken, ‘bütün kupaları biz alacağız, bütün şampiyonluklar da bizde kalacak’ demedim. Sadece, ‘Galatasaraylıların gurur duyacağı bir takım olacak’ dedim. Onu da ortaya koyduğumuz inancını taşıyorum. Geçen seneden beri gösteriyoruz bunu. Büyük takımlarda her maç sorgulanır. Hatta bazen galip geldiğinizde bile ‘niye daha fazla atılmadı’ diye kritik edilir. Bunda hemfikirim. Lig maratonunda bu iniş – çıkışlar olabilir. Bunlar normal. Ama seneye Avrupa kupalarında devam edersek, bu sıkıntılar olmayacaktır, alıştığımız için. Bu bir. Ayrıca biz daha devinimimizi tamamlamadık” sözleriyle geleceği işaret etti.

Fatih Terim, Manchester United maçının çok farklı bir atmosferde geçeceğine vurgu yaparak, “Karabükspor maçını Manchester United’ı düşünerek kesinlikle oynamadık. Oyuncularım böyle düşünmüş olabilir ama. Onların akıllarına giremezseniz, bir yere kadar gidebilirsiniz. Manchester maçı çok değişik geçecektir. Kimsenin bundan şüphesi olmasın. Orası değişik bir atmosfer. Ondan sonra da Braga maçımız var. Yani iki tane telafisiz maç oynayacağız. Hesap çok açık. Biz Manchester’ı yenersek 7 puana geliriz, Cluj da Braga’yı yenerse 7’şer puanla ikinci olarak son maçlara gireriz. Son Braga maçı öncesi, Manchester ile Cluj oynayacağı için, birçok sonuç işimize yarayacaktır. Bir galibiyet, beraberlik ve belki hatta mağlubiyet bile. Dolayısıyla Manchester maçı bizim için önemli. Böyle oynamayacağız tabii. Muhakkak ki farklı bir 11 çıkacaktır. Sağlık problemleri olmasa, şu anda ilk 11’i de açıklayabilirim. Benim öyle saplantılarım yok. Şimdi girer girmez Hamit’in bir tatsızlığını duydım, Elmander’in durumu ne olacak, bilmiyorum. O yüzden açıklayamam. Dünyanın en büyük takımlarından biri olan Manchester United’ı kendi sahamızdaki avantajımızı kullanarak yenmek istiyoruz. Ben daha önceden çıkarılan, ‘garantilediler, ikinci takımla gelecekler’ gibi söylemlere katılmıyorum. Ben size bir örnek vereyim. Şimdi Valencia oynamazsa, Portekiz Milli Takımı’nın oyuncusu Nani oynar. O da oynamazsa İngiltere Milli Takımı’nın forveti Wellbeck oynar. Manchester United’ın yedeği olmaz. Üç oyuncunun 150 milyon euro olduğu bir takımda hangi oyuncunun oynadığı önemli değil. Ayrıca bir de Manchester United’ın itibarı var. Kazanarak yoluna devam etmek isteyecek” ifadelerini kullandı.

Fatih Terim'in programın ikinci bölümde yaptığı açıklamalar ise şöyle:

Manchester United maçındaki hakem kararlarının sonucu etkilediğini belirten Terim, “Açıkçası sekiz tane oyuncunun ilk kez Şampiyonlar Ligi’nde oynadığı bir maçta farklı bir şeylere ihtiyacı vardı. Güven olarak. Kırkıncı saniyede siz bizim penaltımızı yerseniz, oyuncularımın güveni kırılır. Ki benim teknik direktör olarak sebep gösterdiğim nadirdir. Ancak beş tane hakem koyuyorsanız, onu görecek. 40. saniye! Manchester’ın bile penaltı dediği bir ortamda maça büyük ihtimalle 1-0 başlamak olayı farklı yerlere getirebilirdi. Onun dışında Hamit’e yapılan, kart! Penaltı da verilebilirdi. Ama Aydın’ınki 94. dakika. Bunların hiçbiri bize işlemedi. Cluj maçındaki yağmur… Stattan çıktık, 500 metre sonra kupkuruydu. Braga’yı ben 18’den çıkardığımızı hatırlamıyorum. Manchester’da oynanılan oyun doğrudur, uzun süre ara verdikten sonra. Oynadığımız oyun dikkat çekicidir. Ben ilk yarının bu şekilde bittiğini söylemiştim. İkinci yarıya Cluj galibiyeti, özgüvenle başladık” diye konuştu.

Fatih Terim, son günlerde yazılı ve görsel medyada ele alınan bir konuya da açıklık getirdi. Abdullah Avcı'yı arayarak kendi oyuncularına milli takım maçında süre verilmemesini telkin ettiği yönündeki haberleri yalanlayan tecrübeli futbol adamı, “Ben hayatım boyunca, 44 saat sonra maç oynadım, yine kimseden bir şey istemedim. Sadece oyuncularımdan bir şey istedim. Ne Abdullah Avcı’dan, ne federasyondan istedim. Oyuncularımdan istedim. Galatasaray’dakinden daha fazla mücadele etmelerini istedim. Hayatımda oyuncularımdan başka kimseden bir şey istemedim. Şimdi siz sormasanız, basın toplantısında sormasalar, bu böyle devam edecek. Ben her dakika her şeye açıklık getirmek zorunda mıyım? Bu arkadaşlarımız yedi tane rakam çevirseler, bizden birilerini bulurlar. Daha kolayı var. Abdullah Avcı’ya sorarlar, ‘Fatih Terim sizi aradı mı’ diye. Aramadım. Aramam da. Geçen sene de bunları yaşadık. Maç günü, bir gün önce, maç günü, bir gün önce. Hep böyle haberler çıktı. Galatasaray sistemli çalışıyor artık. Bizim de iletişimimiz çok başarılı ama bazen karşı tarafa o değeri vermemek için yanıt vermiyoruz. Ama geçen yıldan beri böyle haberler yapılıyor. Biz A Milli Takım Teknik Direktörü’nün tasarrufuna karışamayız. Bizden yardım isterse elimizden geleni yaparız. Gerekirse kendi takımımızdan oraya veririz. Milli takım teknik direktörlüğü yapmış birisi başka türlü düşünebilir mi? Ben kendisine şunu da diyebilirdim: ‘Hazırlık maçıdır neticede.’ Hayır. Milli takımın hazırlık maçı, az ciddi maçı olmaz. Milli takımın bütün maçları ciddidir. Abdullah Avcı’yı aramadım. Aramam. Ama bu tip haberler zaman zaman sistemli olarak yapılıyor. Bizi biraz üzdü, yıprattı; ancak Allah’a şükür geçen sene alnımızın akıyla hak ettiğimiz bir şampiyonluk elde ettik. Milli takım antrenörlüğü zordur. Şöyle bir şey vardır. Kazandığınız zaman herkesin milli takımıdır, kaybettiğiniz zaman sizin milli takımınızdır, koskoca bir ülkeye yanıt vermek zorunda kalırsınız. Orası zor bir yerdir. Ama artık orada da pansuman devri geçmiştir. İşin özü şudur: Abdullah Avcı’ya inanıyorsanız, mağlup mu olmuş, hiç fark etmez. On sene, yirmi sene yanında olmalısınız. Teknik heyeti ile futbol federasyonu ile beraber. En çok başkan ve yönetim değiştiren federasyonuz. Şimdi böyle bir ortamda istikrar yakalanabilir mi? Türk futboluna yön veren yer orasıdır. Antrenörlerin futbolcuların eğitim yeri neresi ordadır. İstikrar da oradan başlamalıdır” dedi.

Galatasaray'daki planlamalarının çok uzun yılları içerdiğine vurgu yapan Terim, şöyle konuştu: “Biz ömrümüz yettiği sürece Galatasaray’daki planlamayı bu şekilde yapmak istiyoruz. 10 sene mi olur, 15 sene mi olur, bilemiyoruz. Kişiye bağlı olmayan, kurumsal bir yapılanma oturtmak için çalışıyoruz. Mali, idari, teknik, bütün birimler, branşlar olarak. Galatasaray, bunun savaşını veriyor son zamanlarda. Futbol da bunun dışında olamaz. Dün ve önceki gün Sayın Başkan ile beraberdik. Planlamamız çok uzun yıllara dayalı. Florya’dan bizim daha çok verim almalıyız. Aslan Yuvası’nı kastediyorum. Aslan Yuvası’nda nakış gibi bir çalışmamız var. Deneme, yanılma metodu da işleyecektir. Futbolda hiçbir transfer için yüzde yüz diyemezseniz. Geçen sene büyük oranda başarılı olmuştuk.”

Yaz mevsiminde çok konuşulan 'çilek' başlığı hakkında da konuşan Terim, “Sadece çileğe konsantre olarak pastanın kremasına, tabanına, kekine haksız etmeyelim; çünkü pastanın diğer ürünleri de var. Bir de biliyorsunuz, organik gıdalar çok moda bu ara. Biz mümkünse çileği Florya’da yetiştirmek isteriz. Oranın toprağı da çok bereketlidir. Oradan çıkan çilek de lezzetli olur. Üstelik doğru zamanda çıkarırsanız çileği, çok da para edebilir. Zamana dikkat etmek gerekir. İnşallah oradan çıkaracağız çileği” diye konuştu.

Daha sonra taraftarlardan gelen soruları yanıtlayan Terim, kendisinin de uzun süre Galatasaray'da kalmasını istediğini belirterek, savunmada rotasyonu hakkında yorumlarda bulundu: “Semih [Kaya] oynayacak. Semih’te önceki dönemde milli takımda yaşadığı sakatlıklar sonrası fiziksel bir düşüş oldu. Önceki gün de 90 dakika oynadığı için oynatmadım. Semih’siz bir istikrar düşünülemez. Manchester United maçında stoperlerden biri Semih olacak.”

Takımının birkaç tane köşe vuruşu planı olduğunu söyleyen deneyimli teknik adam, kısa pasların da bunun içinde olduğunu aktardıktan sonra, bazı pozisyonlardaki oyuncuları tercih sebebi hakkında konuştu: “Riera’yı bugün dinlendirdim. Maçtan önce de söyledim. Altı maç üst üste oynadı. Birden bire çok yük bindi üzerine. Mersin’de de iyiydi. Melo mu, Yekta mı, ona daha karar veremedim. Baskı unsurunda Elmander ile Umut’un başarısı, Burak ile herhangi bir partnerininkinden daha başarılıdır. Galatasaray baskılı oynadığında Elmander ve Umut ile oynayabilir. Burak’ın biraz daha zamana ihtiyacı var. Üç oyuncumuz da çok faydalı oldu. Sürekli goller de atıyorlar. Üçünden ikisi oynayacak. Elmander’in İsveç Milli Takımı’ndan bir sakatlığı da var biliyorsunuz. Bu tip sakatlıklar kalıplı oyuncuların aleyhine işler. Çok iyi profesyonel. Ama biraz eksiği var. Bu eksiğini zamanla kapatacaktır.”

Kendilerinin bir sistemi olduğuna işaret eden Terim, bunu rakiplerine kabul ettirmeleri gerektiğini belirterek, “Biz rakipten bağımsız, kendine ait bir sistemi olan, bir taktiği olan bir takımız. Ve rakibin ne oynadığına bakmasızın kendi oyununu karşıya kabul ettiren bir Galatasaray tahayyül ediyorum, onu oynatmaya çalışıyorum. Burada bazı olmazsa olmazlar var. Bazen kötü oynayabiliriz; ama bunlardan vazgeçmemiz mümkün değildir. Bunlardan biri baskı, biri oyuna hâkim olmak, pasın yüksek seviyede olması. Ama en önemlisi en az rakibiniz kadar koşmalısınız. Bu günümüz futbolunda temel şart. Bu sizde olan kalitenin ortaya çıkması anlamına gelir. Coşkunuzu kullanmak çok güzel. Ama beyninizi kullanmak da en az coşkunuz kadar önemlidir. İkisini de birlikte kullanmak ise idealdir. Bizde eksik olanlardan biri buydu bu akşam” diye konuştu.

Fatih Terim, Galatasaray taraftarlarının kendileri için çok önemli olduğunu şu sözlerle vurguladı: “Ben bugün taraftarlarımızın huzuruna galip bir hoca olarak gelmek isterdim; ama geçen senenin galibi olarak geldim, en azından öyle düşünmelerini istiyorum. Ben Manchester maçında Galatasaray taraftarının da farklı olacağını düşünüyorum. Galatasaray taraftarı ne kadar kızarsa kızsın, tepkisini oyun içerisinde de göstermemelidir. Dünyaya örnek olmuş bir Galatasaray taraftarından bahsediyoruz. Galatasaray taraftarı zaman içerisinde takımıyla birleşirse neler yapabileceğini tüm dünyaya göstermiştir. Ben Galatasaray taraftarını çok iyi tanıdığım için biraz daha fazlasını istiyorum. Manchester United maçında taraftarımızdan hiç şüphem yok. Onlar iyi olursa, onlar sayesinde saha içinde yapamadığımız bazı tedavileri de yapabiliriz. Onlar da kendilerini sürekli olarak o atmosferde tutacak bir takım izleyecekler sahada. Kazanırız, kaybederiz; ama bu böyle. Salı günü coşkumuzu ve istediğimiz aklımızla beraber hiç kaybetmeden oynayacağız.”

Milan Baros'u bu sezonki sistemde düşünmediğini oyuncusuna aktardığını vurgulayan Terim, “Milan Baros Galatasaray’a hizmet etmiş bir oyuncudur. Galatasaray da kendisine tüm edinimlerini karşılaşmış bir kulüp. Sezon başında kendisiyle ben yüz yüze görüştüm. Tüm hizmetleri için teşekkür ettim. Bu seneki planlarımın içerisinde olmadığını söyledim. Çok kibar, saygılı bir şekilde. Dünyadaki birçok antrenörün yapmadığı şekilde, yüz yüze. Teşekkür ederek. Hiçbir zaman da başka bir yerde çalışmasını istemedim. Gideceği her yer için de yardımcı olacağımı söyledim. Bir oyuncuyu istiyorsam, istememe hakkına da sahip olduğumu düşünüyorum. Yerine daha genç oyuncuları değerlendirmek istedim. Burak gibi, Sercan gibi. Kendisi de bana teşekkür ettim. Yani Milan Baros ile bizim hiçbir problemimiz olmadı. Bu noktaya kadar geldik. Ocak ayında herhâlde bir çözüm bulunur” dedi.

Fatih Terim, programın üçüncü bölümünde şu sözleri kullandı:

Sıkça Florya'da kaldığını doğrulayan Terim, “Florya'da kalıyoruz; ama yatmıyoruz, çalışıyoruz [Gülüyor]. Tabii ki çoğu zaman orada kalıyorum. Ben birleşik yaşıyorum, çoğu zaman. Şikâyetçi değilim. Bazen Fulya [Terim] bir şey söylüyor, o ara cevap vermeyince, dalıyorum. Diyor ki, ‘senin aklın orada, hadi, Florya’ya git.’ Sağolsun, o da bana çok yardımcı oluyor. Hemen analizcimiz Metin’i [Çakıroğlu], Ümit’i [Davala], Hasan’ı [Şaş] arıyorum. Buluşuyoruz, Florya’ya gidiyoruz. Bazen gece geç saatlere kadar orada kalıyoruz. Sabahları antrenman erken olunca da kalıyorum. Ama yatmıyorum, çalışıyorum” ifadelerini kullandı.

Zaman içinde yaşadıklarından ötürü bazı dönüşümler yaşadığını itiraf eden deneyimli teknik adam, “Tüm yakınlarıma ve kurmaylarımla toplandığımız zaman bazı olmaması gereken veya haklı dahi olsam bunun bize geri dönüşünün bizi haklı çıkarmadığını gördüm. Haklıyken haksız duruma düştüğüm de oldu. Buna değişimden çok dönüşüm de diyebiliriz. Ben çünkü değişmem, mümkün değil. Ama dönüşebilirim. Doğruya dönüşebilirim. Olaylara artık bu şekilde bakıyorum, 40 senemi futbola verdim. Türk futbolu için önemli işler yapmış bir insanın yaptığı işlerin dışında konuşulmasının kendisine haksızlık olduğunu düşündüğüm için dönüştüm diyebilirim” diye konuştu.

Futbolcularıyla olan ilişkisinde ise radikal değişiklikler olmadığına vurgu yaparak, “Futbolcum bana ilk gün de alınmazdı. Şimdi de alınmaz; çünkü orada bir samimiyet var. Bir güven var. Kayıtsız, şartsız bir teslimiyet var. Hayatım boyunca hiçbir şekilde oyuncumu suçlamadım. En kritik yerlerde bile oyuncumu ortaya atmadım. Odada hep doğruları söyledim; ama dışarıda hiç kimseyi satmadım. Engin 11 maçtır oynamıyor. Ben Engin’e çok ağır şeyler söyledim; ama kamuoyunda hiç gördünüz mü? Bugün de fotoğrafı var. Sadece şunu söyledim: Galatasaraylı futbolcu, sigarayla hoş değil. Bununla ilgili olarak kimseye bir şey söylemedim. Kız arkadaşıyla tabii oturacak, sigarayla hoş değil, unutmuş değilim, bir ara konuşacağız. Ama oyuncular güvenilecek insanlardır. En zor işi onlar yapıyor. Dışarı çıkar, niye çıkıyor? Araba alır, niye alıyor? Kız arkadaşıyla geziyor. E, gezecek tabii. Kötü oynar, niye kötü oynadı, daha iyi oynamadı? Bu çocuklar doksan dakika hem fizik güçleriyle hem akıllarıyla hem de duygularıyla büyük bir baskı altında oynuyor zaten. Benim onları sevmemin, onlara saygı duymamın nedeni de budur” şeklinde duygularını ifade etti.

Her zaman adaleti sağlamak için çalıştığını anlatan Fatih Terim, “Benim kendime göre bir Fatih Terim adaletim vardır. Ben de yanlış yapabilirim. Ben de insanım. Ama oyuncularım bana güvenirler, hep adil hareket ettiğimi bilirler. Birinin hakkını yemek hiç hissetmedim. Bazen sesim yükselir, güvenli adamların sesi yükselir. İnsanın vermesi gereken tepkilerdir bunlar. Ama astım-kestim yoktur” dedi.

Fatih Terim, Mersin İdman Yurdu maçının ardından basın toplantı odasında yaşananlara da açıklık getirdi: “Mersin’de basın toplantısında bir şey oldu. Son maçta. Çok enteresan! İşin özünü atladık. Görmek istedikleri şekle çekmek için epey uğraştılar. Sahte gazeteci kimliğiyle orada olan arkadaşa sese yok. En önemli şahit basın mensubu arkadaşlardır. Ve ben de basın mensubu arkadaşlarımıza diyorum ki, ‘beni niye çekiyorsunuz, çekmeniz gereken o.’ İşini özünü geçtiler. Öyle bir şey hissetselerdi, ‘hocam ayıp olmuyor mu’ demezler miydi? Mersin’de yaşananları istedikleri şekle sokmaya çalıştılar. Öyle olsa, ‘evet, öyle yaptım’ da derdim. Bazen federasyon disiplin kurulu bana ceza veriyor. Hiç savunmamı göndermiyorum. Akreditasyon kartı üzerimde olmasına rağmen, boynumda olmadığı için ihtar yedim. Beş bin lira ceza yedi. Ama bu kadar ciddi ortam varsa, öyle gayrıciddi bir şey nasıl olabilir? Bu vesileyle ona da cevap vermiş olayım.”

Başarılı teknik adam, CFR Cluj maçı sonrasındaki iddiaları ise ciddiye almadı: “3 Temmuz’dan beri devam eden enteresan bir yıl yaşadık. Allah bir daha göstermesin. Ama bizim olduğumuz yerde, bu kadar emek verilen yerde, ‘hadi canım ordan’ denir. Buna cevap vermeye bile değmez.”

Manchester United maçında çok farklı bir Galatasaray takımı olacağını yineleyen Terim, grup hakkında bazı hesaplamalar yaptı: “Şöyle bir hesap yapalım. Manchester’a yenildik, kaç puandayız? Dört puan. Son maçta Braga’yı yenersek gider miyiz? Yedi puanla gideriz. Demek ki yenilmekten kormayan bir Galatasaray olacak. Oyuncularımla konuşmadım. Böyle maçlardan sonra içeri girmem de, konuşmam da. Onları kendi başlarına bıraktım bu akşam. En az benim kadar üzgünler, bunu da biliyorum. Galatasaray’ın bir Avrupa refleksi vardır. Galatasaray, bu refleksini en kötü dönemlerinde bile göstermiştir. Galatasaray’ın bugün oynadığı oyunun bir benzeri için üç maç daha sayamazsanız. Galatasaray, bu sene de dâhil son iki sezondur taraflı tarafsız herkesin beğeninisini kazanan bir oyun oynamıştır. Oyuncularıma haksızlık etmem açıkçası. Bunu telafi edebiliriz; ama UEFA Şampiyonlar Ligi’nde edemeyiz. O yüzden korkmadan! Ama bir plan ve strateji içerisinde oynayan bir Galatasaray olacak. Galatasaray, İngiltere’de çift santrforla oynuyorsa, hiç kimseden korkmasına gerek yoktur. Kaybedebilir. Ama kimseden korkmasına gerek yok. Bu üzüntüyü çekmelerini de istemiyorum, 48 saat bu üzüntüyü çekmenin bir manası yok. Manchester’ı yenersek o puan, o güven bizi çok iyi yerlere götürecektir. Olası galibiyet bizi gruptan çıkaracaktır. Final belki bir hedef olmalıdır; ama nihai hedef olmamalıdır. Sonuçta aslolan hedef kupa. Nasılsa aslolan Galatasaray’sa… Sonuçta finale kadar gelmişken kupa niye alınmasın? O zamanlar arkadaşlarımız da işi şakaya vurmuşlardı. Oyuncularım, ‘buraya kadar gelmiş iken altın madalya da alalım’ diyorlardı. Esprilere döndü iş. Hatta bir gün önce, UEFA size kupayı gönderiyor. Bakıyorsunuz, sonra diğer takıma gidiyor. Ben de Sayın Erzik’e şöyle demiştim: ‘Sayın Başkan’ım, zahmet etmeyin, burada kalsın, nasılsa biz kazanacağız.’ Ben de havaya girmiştim. Salı günü başarmak için her şeyi yapacağız.”

Fatih Terim, Galatasaray'da yeni bir scout ekibi olduğunu da belirtti: “Galatasaray’ın bir scout ekibi var. Geldiğimizde mevcut bir ekip vardı. Şu anda aralarına yenileri eklendi, 20 küsür kişi oldular. Ama bu konuda bazı düşüncelerimiz var. Yönetimle de konuşacağım. Mesela Erdal Keser, TFF’den ayrıldı. Almanya’yı çok iyi biliyor. İyi de bir Galatasaraylı. Ona telefon ettim. Gelecek, konuşacağız. Transfer çok yönlü bir şeydir. Ekonomisi, psikolojisi… Birçok element bir araya gelir, oluşur. Tabii ki kolay değil. Sonuç olarak Avrupa’daki büyük kulüplerin standardında rakamlar harcayamayacağımıza göre… Biz genç arkadaşlarımızı arıyoruz."

Terim, Eskişehirspor'un milli oyuncusu Alper Potuk için de teklif yapıldığını söyleyerek, “Geçen sene Galatasaray olarak Abdurrahim Bey vasıtasıyla Alper Potuk için Halil Ünal Bey’e teklifte bulunmuştu. Ama yaz mevsiminden beri teklif yok. O gün noktalanmıştır; çünkü hem Eskişehirspor Başkanı vermek istemedi, iyi bir takım kurduklarını belirterek, hem de rakamlar bize çok gelmiştir. Şu anda kesinlikle öyle bir şey yok. Açıkçası büyük rakamlara kimseyi alamayız. Ama yetenekli bir grup genci muhakkak içimize almalıyız. Birkaç sene içerisinde içimizden çıkacakmış gibi gözükmüyor. Şu anda altyapıdan gelen beş oyuncumuz var. Galatasaray’da biz bunları efektif olarak kullanıyoruz; ama bu rakam artmalıdır. Galatasaray’ın başarılı olması için hem sahada hem ekonomide bu gereklidir. Emre ve Semih bizim için büyük kazançlar oldu. Oynamak isteyen yetenekli, yürekli her gence açığız, arıyoruz, buluyoruz. Bulacağız da” diye konuştu.

Fatih Terim, Danimarka maçında ilk kez milli formayı giyen Kerim Frei'ı daha önce izlediklerini vurgulayarak, “Kerim Frei’ı izledik. Geçen sene izlettirdik. Yine izlettik. Her türlü genç oyuncuda ısrar ettiğimiz gibi onda da ısrar edeceğiz. Geçen seneden beri Kerim ile ilgileniyoruz. Biz dâhil olacak değil, ait olacak oyuncu arıyoruz. Galatasaray değerlerine ait olacak. Sahada bu kimliği yaşayacak oyuncular arıyoruz” dedi.
 
Geri
Üst