17
EXE RANK
-k1nq`LioN*
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 15 Ocak 2010
- Mesajlar
- 17,143
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 32
Katedral rahibi olan Kopernik, İtalya’daki üniversite öğrenimi boyunca ülkenin bilimsel yükselişinden etkilenmiş, bağımsız düşünceli bir karakter edinmişti. Çeşitli astronom ve matematikçilerle ilişkiye geçip, ilk* astronomik gözlemlerini 24 yaşında yapmıştır. İlk baştaorta çağ dünya görüşüne karşı çıkma amacında olmayan Kopernik, henüz 31 yaşındayken çok ender gerçekleşen gezegenlerin bir sıraya dizilmesi olayını gözlemiştir. Gezegenlerin konumunun Batlamyus modeline göre birkaç derece farklı olduğunu bulmuştur.* Kendisi, MÖ 250 yılı civarlarında yaşamış Aristarcus adlı bir düşünürün evrenin merkezinde güneşin olması gerektiğini söylediğini biliyordu. Bunun üzerine Kopernik, Güneş’i merkeze koyarak Dünya da dahil olmak üzere diğer bütün gezegenlerin Güneş etrafında dolandığı düşünülürse eğer, Güneş Sistemi’nin daha basitleştirilebileceğini ve gezegen konumlarının daha büyük bir doğrulukla bulunabileceğini gösterdi.
*** 1512 yılında bu tezini duyurduğu kısa bir açıklama olan Commentariolus’u yayınladı: Güneş, Güneş Sistemi’nin merkezindedir, gezegenler onun etrafında dolanır ve yıldızlar çok uzaktadır.
*** Kopernik’in bu açıklaması bazı kesimlerde şok yarattı, çünkü kutsal kitaplarda İsa’nın evrenin merkezine geldiği yazıyordu. Merkez tanım gereği “Etrafında dönülendir.” Dünyanın Güneş etrafında dönmesi şu anlama gelir; “Dünya merkez değil Güneş merkezdir.” Skolastikçilerin mantığına göre de, “Dünya evrenin merkezi değilse ve İsa evrenin merkezine geldiyse, İsa Dünyaya gelmemiştir!” Karşılaştığı tepki Kopernik’in uzun yıllar çalışmalarını yayınlamayı ertelemesine neden olmuştur.* İlerleyen yıllarda arkadaşlarının cesaretlendirmesiyle Commentariolus’un kaps***** genişleterek yayınladı ve hızla yayıldı. Yaş*****n son yıllarında bütün çalışmalarını “On Revolutions” isimli eserinde topladı (1543). Bu kitapta Güneş Sistemi ile ilgili her türlü fikrini dile getirdi, çünkü yaşlanmıştı ve kaybedeceği çok şey olmadığını düşünüyordu, kitabında geçen kendi sözlerine bir bakalım:* “Bütün yörüngeler Güneş’i merkez almışlardır, bu yüzden evrenin merkezinde Güneş vardır.”, “Neden kendimizi, Dünya’nın hareket ettiğini düşünmekten alıkoyuyoruz da sınırlı veya sınırsız tüm evrenin döndüğünü düşünüyoruz?”, yine aynı eserin başka bir kısmında “ ... Bu nedenle Dünyanın merkezi Ay’ın yörünge merkezidir. Diğer gezegenler evrenin merkezi olan Güneşin etrafında büyük daireler çizerek dolanmaktadır. Böylece Güneş’in görünür hareketi Dünyanın dolanımı ile daha iyi açıklanabilmektedir.” Bunlar skolastikçileri çılgına çeviren sözlerin sadece bir kaçını oluşturmaktadır. Gezegenlerle ilgili olarak ta şunları yazmıştır: “ Venüs ve Merkür, Güneş etrafında dolanırlar ve yörüngeleri Güneş’ten çok uzakta değildir... Bu kurama göre Merkür’ün yörüngesi Venüs’ünkinden içeride olmalıdır. Eğer bu varsayımdan yola çıkarsak, aynı merkezli dışa doğru büyüyen yörüngeler üzerinde Mars,Jüpiter ve Satürn’le karşılaşırız... onların düzenli hareketlerini görmemiz olanaksızdır. Bu durum onların merkezinde Güneş olmasını yeter derecede sağlar.” Kopernik’e göre en dışta da yıldız küre vardı ve sabit durmaktaydı. Dünyanın kendisinin dönmesi sonucunda da yıldızları hareket ediyormuş gibi gördüğümüzü yazmıştır. Aritoteles’in ve Batlamyus’un dönen küreleri yerine dönen bir Dünya önermesi, gerçekten de sonuçları açısından büyük önem taşıyan köklü değişimlerin öncüsü niteliğindedir. Kopernik evren modeli Merkür’le Venüs’ün Güneşten neden çok fazla uzaklaşamadığını ve gezegenlerin gökyüzünde ileri gidip sonra durup aksi yöne gitmesini açıklamakta çok başarılı olmuştur; ancak modelin hala bir kusuru vardı, o da, daha önceki modellerin etkisinde kalıp yörüngeleri kusursuz daireler olarak kabul etmesidir. Bu sorun Tycho ve ardından Kepler’in çalışmalarıyla ortadan kaldırıldı.
*** Kopernik’in çalışmaları bir devrimin başlangıcıydı ancak iddialarını ispatlamış değildi. Bir katedralde papaz olduğundan gözlemlere çok fazla zaman ayıramıyordu. Bundan dolayı elinde çok fazla gözlemsel veri yoktu, ve elindeki verileri çok olsaydı bile, değerlendirme yapması için gerekli olan matematiksel yöntem Newton döneminde bulunmuştu. Mercek Kopernik’ten yaklaşık yüzyıl sonra kullanılmaya başlandığından gözlemlerini çıplak gözle yapmıştı. Tüm bu şartlar içerisinde Kopernik’in bir de din adamı olduğu düşünülürse çalışmalarıyla hem kendisiyle hem de meslektaşlarıyla yüz yüze gelme pahasına Orta Çağ Avrupa’sının uykudan kalkması için çanların çalmaya başlamasına neden olmuştur.* Kopernik’in Commentariolus’un basılmış halini gördükten birkaç saat sonra öldüğü, hatta basılmış halini hiçbir zaman göremediği söylenir. Ölümünden sonra, “O n Revolutions”un matbaacısı kitabın başlığını genişleterek “On the Revolutions of Celestial Orbs” olarak değiştirince ortalık iyice alevlendi. İçine yazdığı önsözde de Kopernik’in modelinin gezegen hareketlerini açıklamada en iyi model olduğunu ve fiziksel gerçeklerin yadsınamayacağını, inançların gözden geçirilmesi gerektiğini yazmıştır. Bunun üzerine aldığı tepkiyi tahmin etmek pek zor olmasa gerek. Protestan kilisesinin kurucusu Martin Luther Kopernik’in çalışmalarının sert bir dille eleştirmiştir: “Bu budala, astronomi bilimini alt üst etme sevdasındadır oysa kutsal kitap arzın değil güneşin döndüğünü bize bildirmiştir... Bir yeni yetme astroloğa halk kulak versin olacak iş mi?” Ancak Katolik kilisesi belki Kopernik de Katolik bir din adamı olduğundan çok sert çıkışlarını Galileo’ya kadar saklamıştır.
*** 1512 yılında bu tezini duyurduğu kısa bir açıklama olan Commentariolus’u yayınladı: Güneş, Güneş Sistemi’nin merkezindedir, gezegenler onun etrafında dolanır ve yıldızlar çok uzaktadır.
*** Kopernik’in bu açıklaması bazı kesimlerde şok yarattı, çünkü kutsal kitaplarda İsa’nın evrenin merkezine geldiği yazıyordu. Merkez tanım gereği “Etrafında dönülendir.” Dünyanın Güneş etrafında dönmesi şu anlama gelir; “Dünya merkez değil Güneş merkezdir.” Skolastikçilerin mantığına göre de, “Dünya evrenin merkezi değilse ve İsa evrenin merkezine geldiyse, İsa Dünyaya gelmemiştir!” Karşılaştığı tepki Kopernik’in uzun yıllar çalışmalarını yayınlamayı ertelemesine neden olmuştur.* İlerleyen yıllarda arkadaşlarının cesaretlendirmesiyle Commentariolus’un kaps***** genişleterek yayınladı ve hızla yayıldı. Yaş*****n son yıllarında bütün çalışmalarını “On Revolutions” isimli eserinde topladı (1543). Bu kitapta Güneş Sistemi ile ilgili her türlü fikrini dile getirdi, çünkü yaşlanmıştı ve kaybedeceği çok şey olmadığını düşünüyordu, kitabında geçen kendi sözlerine bir bakalım:* “Bütün yörüngeler Güneş’i merkez almışlardır, bu yüzden evrenin merkezinde Güneş vardır.”, “Neden kendimizi, Dünya’nın hareket ettiğini düşünmekten alıkoyuyoruz da sınırlı veya sınırsız tüm evrenin döndüğünü düşünüyoruz?”, yine aynı eserin başka bir kısmında “ ... Bu nedenle Dünyanın merkezi Ay’ın yörünge merkezidir. Diğer gezegenler evrenin merkezi olan Güneşin etrafında büyük daireler çizerek dolanmaktadır. Böylece Güneş’in görünür hareketi Dünyanın dolanımı ile daha iyi açıklanabilmektedir.” Bunlar skolastikçileri çılgına çeviren sözlerin sadece bir kaçını oluşturmaktadır. Gezegenlerle ilgili olarak ta şunları yazmıştır: “ Venüs ve Merkür, Güneş etrafında dolanırlar ve yörüngeleri Güneş’ten çok uzakta değildir... Bu kurama göre Merkür’ün yörüngesi Venüs’ünkinden içeride olmalıdır. Eğer bu varsayımdan yola çıkarsak, aynı merkezli dışa doğru büyüyen yörüngeler üzerinde Mars,Jüpiter ve Satürn’le karşılaşırız... onların düzenli hareketlerini görmemiz olanaksızdır. Bu durum onların merkezinde Güneş olmasını yeter derecede sağlar.” Kopernik’e göre en dışta da yıldız küre vardı ve sabit durmaktaydı. Dünyanın kendisinin dönmesi sonucunda da yıldızları hareket ediyormuş gibi gördüğümüzü yazmıştır. Aritoteles’in ve Batlamyus’un dönen küreleri yerine dönen bir Dünya önermesi, gerçekten de sonuçları açısından büyük önem taşıyan köklü değişimlerin öncüsü niteliğindedir. Kopernik evren modeli Merkür’le Venüs’ün Güneşten neden çok fazla uzaklaşamadığını ve gezegenlerin gökyüzünde ileri gidip sonra durup aksi yöne gitmesini açıklamakta çok başarılı olmuştur; ancak modelin hala bir kusuru vardı, o da, daha önceki modellerin etkisinde kalıp yörüngeleri kusursuz daireler olarak kabul etmesidir. Bu sorun Tycho ve ardından Kepler’in çalışmalarıyla ortadan kaldırıldı.
*** Kopernik’in çalışmaları bir devrimin başlangıcıydı ancak iddialarını ispatlamış değildi. Bir katedralde papaz olduğundan gözlemlere çok fazla zaman ayıramıyordu. Bundan dolayı elinde çok fazla gözlemsel veri yoktu, ve elindeki verileri çok olsaydı bile, değerlendirme yapması için gerekli olan matematiksel yöntem Newton döneminde bulunmuştu. Mercek Kopernik’ten yaklaşık yüzyıl sonra kullanılmaya başlandığından gözlemlerini çıplak gözle yapmıştı. Tüm bu şartlar içerisinde Kopernik’in bir de din adamı olduğu düşünülürse çalışmalarıyla hem kendisiyle hem de meslektaşlarıyla yüz yüze gelme pahasına Orta Çağ Avrupa’sının uykudan kalkması için çanların çalmaya başlamasına neden olmuştur.* Kopernik’in Commentariolus’un basılmış halini gördükten birkaç saat sonra öldüğü, hatta basılmış halini hiçbir zaman göremediği söylenir. Ölümünden sonra, “O n Revolutions”un matbaacısı kitabın başlığını genişleterek “On the Revolutions of Celestial Orbs” olarak değiştirince ortalık iyice alevlendi. İçine yazdığı önsözde de Kopernik’in modelinin gezegen hareketlerini açıklamada en iyi model olduğunu ve fiziksel gerçeklerin yadsınamayacağını, inançların gözden geçirilmesi gerektiğini yazmıştır. Bunun üzerine aldığı tepkiyi tahmin etmek pek zor olmasa gerek. Protestan kilisesinin kurucusu Martin Luther Kopernik’in çalışmalarının sert bir dille eleştirmiştir: “Bu budala, astronomi bilimini alt üst etme sevdasındadır oysa kutsal kitap arzın değil güneşin döndüğünü bize bildirmiştir... Bir yeni yetme astroloğa halk kulak versin olacak iş mi?” Ancak Katolik kilisesi belki Kopernik de Katolik bir din adamı olduğundan çok sert çıkışlarını Galileo’ya kadar saklamıştır.