20
EXE RANK
OttoMaNs* ;яeiz
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 20 Şub 2011
- Mesajlar
- 32,869
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- www.netbilgini.com
KİTABIN ÖZETİ :
Kendi kendinizi aydınlatan bir ışık olun.
Yalnızca kendinize güvenin.
Biricik ışık olarak
Kendi içinizdeki gerçeğe bağlı kalın
(Buda)
Akla dayanan ya da akla uygun bir otoritenin kaynağı yeterlik dediğimiz şeydir. Otoritesine saygı duyduğumuz kişi, başkalarının kendisine vermiş olduğu ve üstesinden gelebileceğine inandığı işi yeterli bir şekilde yürütür, sorumlu olduğu insanları korkutmak ihtiyacı duymadığı gibi bir takım sihirli niteliklerle hayranlık uyandırmaya da kalkmaz, başkalarını sömürecek yerde onlara yeterli bir şekilde yardımcı olur, otoritesi akla uygun temellere dayanır ve akıl dışı bir korkuya ihtiyaç göstermez. Akıl dışı otorite ise kaynağını her zaman insanlar üzerindeki gücünden alır. Otoriteye boyun eğen kişinin çaresizliğine ve endişesine göre değişen bir değeri olabilir. Güç ve korku her zaman akıl dışı otoriteyi destekleyen unsurlar olmuşlardır.
Sanat deyince yalnızca tıp, mühendislik ve ressamlık gibi meslekleri anlamamak gerekir. Yaşamak da başlı başına bir sanattır. Gerçekte insanın uğraşması gereken en önemli, aynı zamanda en güç ve en karmaşık sanattır. Yaşama sanatında insan hem sanatçı, hem de sanatının objesidir. Hümanist ahlak, kuramsal insan bilimine dayanan yaşam sanatı ile ilgili uygulamalı bir bilimdir.
Ahlak, yaşam sanatını başarılı bir şekilde yürütmedeki kusursuzluğa ulaşmak için gerekli olan kurallar sistemi ise, böyle bir ahlakın en genel ilkeleri genellikle hayatın, özellikle insan hayatının tabii niteliklerine göre ayarlanmalıdır. İnsan hayatının amacı; sahip olduğu güçlerin kendi tabiatının yasalarına göre gelişmesidir.
Mizaç tepki biçimiyle ilgilidir, yapısaldır ve değişmez. Karakter ise daha çok bir insanın yaşantıları ile, özellikle ilk çocukluk günlerindeki yaşantılarıyla oluşmuştur. Gerçeği kavramak ve yeni yaşantılar edinmekle bir dereceye kadar değişebilir. Öfkeli, sıcak kanlı, hüzünlü ve soğukkanlı mizaçlar vardır. İki çeşit karakter tipi vardır: yaratıcı olmayan yönelişler ve yaratıcı yönelişler. Yaratıcılıktan anlayacağımız şey etkinliktir. Etkinliğin en güçlü kaynakları arasında akıl dışı tutkular yer alır.
Kant insanın kendini düşünmesini, kendini sevmesini, böbürlenerek kendini beğenmekten, kendinden hoşlanmaktan ayırmaktadır. Ama “akla uygun bir kendini sevme” bile ahlaki ilkelerle sınırlandırılmış olmalıdır. Kendinden hoşlanma duygusu bastırılmalıdır ve insan ahlak yasalarının kutsallığı karşısında kendini küçük görmelidir.
Kendi kendinizi aydınlatan bir ışık olun.
Yalnızca kendinize güvenin.
Biricik ışık olarak
Kendi içinizdeki gerçeğe bağlı kalın
(Buda)
Akla dayanan ya da akla uygun bir otoritenin kaynağı yeterlik dediğimiz şeydir. Otoritesine saygı duyduğumuz kişi, başkalarının kendisine vermiş olduğu ve üstesinden gelebileceğine inandığı işi yeterli bir şekilde yürütür, sorumlu olduğu insanları korkutmak ihtiyacı duymadığı gibi bir takım sihirli niteliklerle hayranlık uyandırmaya da kalkmaz, başkalarını sömürecek yerde onlara yeterli bir şekilde yardımcı olur, otoritesi akla uygun temellere dayanır ve akıl dışı bir korkuya ihtiyaç göstermez. Akıl dışı otorite ise kaynağını her zaman insanlar üzerindeki gücünden alır. Otoriteye boyun eğen kişinin çaresizliğine ve endişesine göre değişen bir değeri olabilir. Güç ve korku her zaman akıl dışı otoriteyi destekleyen unsurlar olmuşlardır.
Sanat deyince yalnızca tıp, mühendislik ve ressamlık gibi meslekleri anlamamak gerekir. Yaşamak da başlı başına bir sanattır. Gerçekte insanın uğraşması gereken en önemli, aynı zamanda en güç ve en karmaşık sanattır. Yaşama sanatında insan hem sanatçı, hem de sanatının objesidir. Hümanist ahlak, kuramsal insan bilimine dayanan yaşam sanatı ile ilgili uygulamalı bir bilimdir.
Ahlak, yaşam sanatını başarılı bir şekilde yürütmedeki kusursuzluğa ulaşmak için gerekli olan kurallar sistemi ise, böyle bir ahlakın en genel ilkeleri genellikle hayatın, özellikle insan hayatının tabii niteliklerine göre ayarlanmalıdır. İnsan hayatının amacı; sahip olduğu güçlerin kendi tabiatının yasalarına göre gelişmesidir.
Mizaç tepki biçimiyle ilgilidir, yapısaldır ve değişmez. Karakter ise daha çok bir insanın yaşantıları ile, özellikle ilk çocukluk günlerindeki yaşantılarıyla oluşmuştur. Gerçeği kavramak ve yeni yaşantılar edinmekle bir dereceye kadar değişebilir. Öfkeli, sıcak kanlı, hüzünlü ve soğukkanlı mizaçlar vardır. İki çeşit karakter tipi vardır: yaratıcı olmayan yönelişler ve yaratıcı yönelişler. Yaratıcılıktan anlayacağımız şey etkinliktir. Etkinliğin en güçlü kaynakları arasında akıl dışı tutkular yer alır.
Kant insanın kendini düşünmesini, kendini sevmesini, böbürlenerek kendini beğenmekten, kendinden hoşlanmaktan ayırmaktadır. Ama “akla uygun bir kendini sevme” bile ahlaki ilkelerle sınırlandırılmış olmalıdır. Kendinden hoşlanma duygusu bastırılmalıdır ve insan ahlak yasalarının kutsallığı karşısında kendini küçük görmelidir.