Dünya Malına Duyulan Özlem

15
EXE RANK

-AUXERRE. `

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
1 Ara 2009
Mesajlar
15,286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
-AUXERRE. `
İmanın ve hayırlı bir kul olmanın kıymeti bilemeyen kişiler dünyevi mal ve mülke hırs yaparlar. Zenginliğe şan ve şöhrete özenirler. Zengin olan kişilere Allah’ın çok büyük lütufta bulunduğunu düşünerek sürekli olarak zenginlik ister dururlar. Oysaki insanı insan yapan sahip olduğu iman ve erdemli davranışlardır. Yoksa zengin ya da fakir olduğu değil. Bu konuda Kur’an kıssalarında geçen ve Hz. Musa’nın kavminden olan Karun oldukça güzel bir örnek teşkil etmektedir. Karun’a çok fazla dünya malı ve zenginliği verilmiştir. Oysaki o şımarıklık doymazlık ve azgınlık sergilemektedir. Karun’un sahip olduğu mala mülke imrenen ve Allah’ın ona çok büyük bir lütufta bulduğunu düşünen kişilerin Karun’un yaptığı azgınlıklardan dolayı kendisinin ve sarayının yerle bir edilmesi üzerine gerçekleri anlamaları oldukça çarpıcıdır. İlgili ayetler şu şekilde gösterilebilir:
Kasas Suresi Ayet 76-83
76. Şu da bir gerçek ki Karun, Musa kavmindendi. Onlara karşı şımarıklık/azgınlık yaptı. Ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını taşımak, kuvvetli bir grubu bile zorluyordu. Kavmi ona şöyle demişti: “Şımarma, çünkü Allah, şımaranları sevmez.”
77. “Allah’ın sana verdikleri içinde âhiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana güzel davrandığı gibi sen de güzel davran/Allah’ın sana lütufta bulunduğu gibi sen de lütufta bulun. Yeryüzünde fesat isteyip durma, çünkü Allah fesat peşinde koşanları sevmez.â€�
78. O dedi: “Bu servet bana, bendeki bir ilim sayesinde verildi.â€� Peki, o bilmedi mi ki Allah, önceki nesiller içinden ondan kuvvetçe daha zorlu, sayıca daha çok olanları bile helâk etmiştir. Günahlarının ne olduğu, günahkârlardan sorulmaz.
79. Karun, süsü-püsü içinde toplumunun karşısına çıktı. Şu iğreti dünya hayatını amaçlayanlar dediler ki: “Ah, Karun’a verilenin bir benzeri bize de verilseydi. Gerçekten o, çok nasipli bir adam!â€�
80. Kendilerine ilim verilmiş olanlar şöyle demişti: “Yazıklar olsun size! İman edip hayra ve barışa yönelik iş yapan kişi için Allah’ın vereceği karşılık daha üstündür. Ama buna, sadece sabredenler ulaştırılır.”
81. Nihayet, Karun’u da sarayını da yere geçirdik. Allah’a karşı kendisine yardım edecek yandaşları da yoktu. Kendi kendisine yardım edebileceklerden de değildi.
82. Akşam onun mevkiine/konumuna imrenenler sabah şöyle diyorlardı: “Vay be! Allah, kullarından dilediğine rızkı açıp yayıyor, dilediğine de ölçüyle veriyor/kısıyor. Allah bize lütufta bulunmasaydı, vallahi bizi de batırmıştı. Demek ki, inkârcılar asla iflah etmiyorlar.”
83. İşte âhiret yurdu! Biz onu, yeryüzünde üstünlük taslamayanlarla bozgunculuk peşinde koşmayanlara veririz. Sonuç, takva sahiplerinindir.
Ayetlerde de görüldüğü gibi Karun kendisine Allah tarafından verilmiş olan dünya malının neden verilmiş olduğunu ölçüp tartmadan nankörlüğe ve büyüklenmeye gitmiş sahip olduklarının nedenini kendisinde bulunan bir ilme bağlamıştır. Günümüzde de pek çok insanda aynı psikolojik durumu gözlemlemek mümkündür. Benim malım benim mülküm diye başlayan cümlelerin sonundaki dünya malına gösterilen büyük muhabbet insanların ne kadar cimri ve doymaz olduklarını ifade etmektedir. Oysaki Allah dileyene bu dünya malını veririz ancak o kimsenin ahirette bir nasibi yoktur buyurarak sahip olunan dünya mallarının gereğince kullanılmadığında ahirette sonu hüsranla biten bir akıbeti olduğunu göstermektedir. Allah kullarına rızkı alabildiğince açıp dilediğince kısar da. Bu Allah’ın bileceği bir durumdur. Kimi nasıl ve ne şekilde imtihan edeceğini sadece Allah bilir. Zenginliğinde dolayı şanslı görülen bir kişi para ile satın alınamayacak çok çeşitli nimet ve imkânlardan mahrum da bırakılabilir. Ya da bunun tam tersi bir durumda söz konusu olabilir. Nice fakir insanlar kendilerinden binlerce kere zengin pek çok insandan daha sağlıklı ve mutlu bir hayat sürebilmektedirler. Yani paranın çok olması da dünya saadeti için yeterli olmamaktadır. Önemli olan az olsun çok olsun kişinin sahip olduğu nimetin şükrünü yerine getirebilmesi ve ihtiyaç sahiplerini bu nimet ve imkânlardan istifade ettirebilmesidir. Allah’tan bol para ve zenginlik dilemek yerine hem bu dünya da hem de ahirette hakkında hayırlı olacak olanın dilenmesi gerekir. Tek başına dünyevi zenginlik kişiyi sadece bu dünya hayatındaki sınırlı ömrü içinde tatmin edip mutlu kılabilir. Oysaki iman zenginliği ve ihlâslı bir yaşam kişiyi hem bu dünyada hem de sonsuzluk yurdu olan ahirette tatmin edecek ve mutlu kılacaktır.
 
Geri
Üst