2
EXE RANK
ć$в1Lм3z `
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 6 Ocak 2009
- Mesajlar
- 2,147
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 32
Ada kalıcı çözüm için iki tarafın siyasi eşitliğinin zaruri olduğunu vurgulandı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve KKTC'li mevkidaşı Hüseyin Özgürgün ikili ve heyetler arası temasların ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
BM ve AB nezdinde yaptığı son temaslarda Kıbrıs meselesini gündeme getirdiğini ve görüşmelerde Bakan Özgürgen'e de bilgi verdiğini anlatan Bakan Davutoğlu, iki ülke arasındaki geleneksel işbirliğinin bundan sonra da süreceğini vurguladı.
"KKTC'nin etkin şekilde tanıtımı ve tüm uluslar arası forumlarda temsili Türkiye için bir önceliktir" diyen Davutoğlu, Özgürgün'ün yarın Şam'a geçerek İKÖ toplantıları çerçevesinde temaslarda bulunacağını kaydetti.
KKTC'de hükümetin değişmesinin müzakere sürecini olumsuz etkilemeyeceğine atfen Davutoğlu, "Dünyada demokratik yarışın nasıl yürütülmesi gerektiğini gösteren KKTC, aynı olgunlukla iç siyasi istişareleri de yürütecektir" diye konuştu.
Özgürgün ise, "Müzakere sürecini hükümet olarak destekliyoruz. Özellikle KKTC halkı ve Türkiye halkı ve hükümetlerinin aynı düşünceler içinde olduğunu memnuniyetle görüyoruz. Sulandırılmamış bir iki kesimlilik, iki halkın siyasi eşitliği ve Türkiye Cumhuriyeti'nin etkin garantörlüğü bizim kırmızı çizgilerimiz, olmazsa olmazlarımız. Herkes bilmeli ki bunlar tartışılmayacak" şeklinde konuştu.
"Kıbrıs konusu kişisel davalar yoluyla çözülemez"
Avrupa Adalet Divanı'nda KKTC'de mülk edinen Orams çiftine karşı bir Rum'un kazandığı davanın Rum tarafınca baskı unsuru olarak kullanılamayacağına dikkat çeken Özgürgün, "Kıbrıs konusu kişisel davalar yoluyla çözülemez. Toprak ve mülkiyet temel nitelikli konulardır, ancak masada halledilebilir. Davalar yoluyla köşeye sıkıştırmak sürdürülen görüşmelere büyük darbe vuracaktır. Bu yolda olanlara bu yoldan dönmelerini tavsiye ediyoruz" dedi.
Kıbrıs meselesinin Türkiye'nin AB sürecine engel olarak gösterilmemesi gerektiğini savunan Özgürgün, "Kıbrıs kendine has, Türk ve Rumların oturup masada anlaşmayla nihayetlendirebilecekleri bir konudur. Türkiye'nin 1974'deki haklı müdahalesinden beri adaya barış gelmiştir. Anavatanımız Türkiye görüşme sürecine destek vermektedir, bu açıdan bir kere daha altını çiziyorum; anavatanımız Türkiye'nin AB üyelik sürecinin Kıbrıs bağlamında engellemeye çalışmak ve Hristofyas'ın verdiği 'Kıbrıs meselesi halledilmeden Türkiye AB üyesi olamaz' demeci gibi bu yaklaşımlar terk edilmelidir. Bu yaklaşımlarla bir yere varılamaz" ifadelerini kullandı.
"Türkiye üzerinde AB yoluyla baskı yapmak iyi niyetle bağdaşmaz"
Gazetecilerin sorularını cevaplandıran Davutoğlu, Kıbrıs müzakerelerinin ucunun açık olduğu ve AB'nin yıl sonunda Türkiye'nin limanları Rumlara açmamasını talep ettiğinin hatırlatılması üzerine, "Başta Ban Ki Moon olmak üzere BM çevreleri bu meselenin iyi niyetle stratejik, gerçek bir barış anlaşılmasıyla halledilmesi gerektiğini düşünüyor. Oyalama taktikleri ve Türkiye üzerinde AB yoluyla baskı yapmak iyi niyetle bağdaşmaz. Ucu açık bir süreç olmaması gerekir" dedi.
2004'te Annan Planı'nın BM ve garantör ülkelerin etkin çabalarıyla ortaya çıktığını anlatan Davutoğlu, şimdi de tarafları barış için yoğunlaşmaya çağırdı. Kıbrıs meselesinin bütünsel olarak çözümlenmesi gerektiğini ve Türkiye'nin tek yanlı adım atmayacağını belirten Davutoğlu, "Parça çözümlerin nihai sonucu elde etmede etkili olmadığını gördük. Artık herkes sorunun bütünlük içinde çözümüne önem vermeli. AB'nin KKTC'ye verdiği taahhütlerinin hiçbirinin yerine getirilmediği açıkça ortadayken, parça taktikle Türkiye üzerinde AB baskısı oluşturulması iyi niyetle bağdaşmaz" değerlendirmesini yaptı.
Hristofyas'ın "Türkleri aşama aşama asimile edeceğiz" demeci
Bir gazetecinin Atina ve Ankara'ya adadan yapılan ziyaretlerin sıklaştığını hatırlatması üzerine Davutoğlu, "Pozitif gelişme olarak değerlendiriyorum. Nihayetinde karar verecek olan adadaki taraflardır. Barışın gerçekleştirilmesi bir şey, ama sürdürülebilir kılmak da önemli. Anavatan, garantör ülkelerin iyi niyetli katkılarının çok olumlu buluyorum. Sadece Kıbrıs değil, Yunanistan'ın da dahil olduğu Doğu Akdeniz'de bir barış ortamı oluşur" şeklinde konuşarak, yakın zamanda Yunanlı mevkidaşı Dora Bakoyanni ile bir araya geleceğini bildirdi.
"Barış ancak taraflara eşit yaklaşıldığı zaman mümkündür" diyen Davutoğlu, Rum lider Hristofyas'ın 'Türkleri aşama aşama asimile edeceğiz' yönündeki demecini de eleştirerek şunları söyledi:
"Taraflardan herhangi biri diğerini ya da üçüncü taraf onlardan birini ikinci sınıf görürse anlamını kaybeder. Hristofyas'ın demeci hiç yapıcı olmadı. Eğer Türkleri asimile edilmesi gereken edilgen taraf olarak görüyorsa, bu en temel ilkelerden saptığını gösterir."
Özgürgün ise, Rum liderin verdiği demecin akıllarda soru işareti bıraktığını belirterek, "Kıbrıslı Rumların Türkleri eşit taraf olarak görüp anlaşma niyetinde olduklarından henüz emin değiliz. Kıbrıs Cumhuriyeti'nden bazı haklar vererek, Türklerle anlaşma aradıklarını gösteriyor. Bu yaklaşım ne biz ne de garantör anavatan Türkiye tarafından asla kabul edilemez. Dili sürçmüştür, demek istiyorum. İki eşit, kurucu ortağın görüşmeleri şeklinde devam edip sonuca ulaşmasını temenni ediyorum" şeklinde konuştu.
Ortak basın açıklamasının ardından Davutoğlu ve Özgürgün çalışma yemeğine geçerek toplantılara devam etti. Özgürgün'ün öğleden sonra Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından kabul edilmesi bekleniyor.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve KKTC'li mevkidaşı Hüseyin Özgürgün ikili ve heyetler arası temasların ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
BM ve AB nezdinde yaptığı son temaslarda Kıbrıs meselesini gündeme getirdiğini ve görüşmelerde Bakan Özgürgen'e de bilgi verdiğini anlatan Bakan Davutoğlu, iki ülke arasındaki geleneksel işbirliğinin bundan sonra da süreceğini vurguladı.
"KKTC'nin etkin şekilde tanıtımı ve tüm uluslar arası forumlarda temsili Türkiye için bir önceliktir" diyen Davutoğlu, Özgürgün'ün yarın Şam'a geçerek İKÖ toplantıları çerçevesinde temaslarda bulunacağını kaydetti.
KKTC'de hükümetin değişmesinin müzakere sürecini olumsuz etkilemeyeceğine atfen Davutoğlu, "Dünyada demokratik yarışın nasıl yürütülmesi gerektiğini gösteren KKTC, aynı olgunlukla iç siyasi istişareleri de yürütecektir" diye konuştu.
Özgürgün ise, "Müzakere sürecini hükümet olarak destekliyoruz. Özellikle KKTC halkı ve Türkiye halkı ve hükümetlerinin aynı düşünceler içinde olduğunu memnuniyetle görüyoruz. Sulandırılmamış bir iki kesimlilik, iki halkın siyasi eşitliği ve Türkiye Cumhuriyeti'nin etkin garantörlüğü bizim kırmızı çizgilerimiz, olmazsa olmazlarımız. Herkes bilmeli ki bunlar tartışılmayacak" şeklinde konuştu.
"Kıbrıs konusu kişisel davalar yoluyla çözülemez"
Avrupa Adalet Divanı'nda KKTC'de mülk edinen Orams çiftine karşı bir Rum'un kazandığı davanın Rum tarafınca baskı unsuru olarak kullanılamayacağına dikkat çeken Özgürgün, "Kıbrıs konusu kişisel davalar yoluyla çözülemez. Toprak ve mülkiyet temel nitelikli konulardır, ancak masada halledilebilir. Davalar yoluyla köşeye sıkıştırmak sürdürülen görüşmelere büyük darbe vuracaktır. Bu yolda olanlara bu yoldan dönmelerini tavsiye ediyoruz" dedi.
Kıbrıs meselesinin Türkiye'nin AB sürecine engel olarak gösterilmemesi gerektiğini savunan Özgürgün, "Kıbrıs kendine has, Türk ve Rumların oturup masada anlaşmayla nihayetlendirebilecekleri bir konudur. Türkiye'nin 1974'deki haklı müdahalesinden beri adaya barış gelmiştir. Anavatanımız Türkiye görüşme sürecine destek vermektedir, bu açıdan bir kere daha altını çiziyorum; anavatanımız Türkiye'nin AB üyelik sürecinin Kıbrıs bağlamında engellemeye çalışmak ve Hristofyas'ın verdiği 'Kıbrıs meselesi halledilmeden Türkiye AB üyesi olamaz' demeci gibi bu yaklaşımlar terk edilmelidir. Bu yaklaşımlarla bir yere varılamaz" ifadelerini kullandı.
"Türkiye üzerinde AB yoluyla baskı yapmak iyi niyetle bağdaşmaz"
Gazetecilerin sorularını cevaplandıran Davutoğlu, Kıbrıs müzakerelerinin ucunun açık olduğu ve AB'nin yıl sonunda Türkiye'nin limanları Rumlara açmamasını talep ettiğinin hatırlatılması üzerine, "Başta Ban Ki Moon olmak üzere BM çevreleri bu meselenin iyi niyetle stratejik, gerçek bir barış anlaşılmasıyla halledilmesi gerektiğini düşünüyor. Oyalama taktikleri ve Türkiye üzerinde AB yoluyla baskı yapmak iyi niyetle bağdaşmaz. Ucu açık bir süreç olmaması gerekir" dedi.
2004'te Annan Planı'nın BM ve garantör ülkelerin etkin çabalarıyla ortaya çıktığını anlatan Davutoğlu, şimdi de tarafları barış için yoğunlaşmaya çağırdı. Kıbrıs meselesinin bütünsel olarak çözümlenmesi gerektiğini ve Türkiye'nin tek yanlı adım atmayacağını belirten Davutoğlu, "Parça çözümlerin nihai sonucu elde etmede etkili olmadığını gördük. Artık herkes sorunun bütünlük içinde çözümüne önem vermeli. AB'nin KKTC'ye verdiği taahhütlerinin hiçbirinin yerine getirilmediği açıkça ortadayken, parça taktikle Türkiye üzerinde AB baskısı oluşturulması iyi niyetle bağdaşmaz" değerlendirmesini yaptı.
Hristofyas'ın "Türkleri aşama aşama asimile edeceğiz" demeci
Bir gazetecinin Atina ve Ankara'ya adadan yapılan ziyaretlerin sıklaştığını hatırlatması üzerine Davutoğlu, "Pozitif gelişme olarak değerlendiriyorum. Nihayetinde karar verecek olan adadaki taraflardır. Barışın gerçekleştirilmesi bir şey, ama sürdürülebilir kılmak da önemli. Anavatan, garantör ülkelerin iyi niyetli katkılarının çok olumlu buluyorum. Sadece Kıbrıs değil, Yunanistan'ın da dahil olduğu Doğu Akdeniz'de bir barış ortamı oluşur" şeklinde konuşarak, yakın zamanda Yunanlı mevkidaşı Dora Bakoyanni ile bir araya geleceğini bildirdi.
"Barış ancak taraflara eşit yaklaşıldığı zaman mümkündür" diyen Davutoğlu, Rum lider Hristofyas'ın 'Türkleri aşama aşama asimile edeceğiz' yönündeki demecini de eleştirerek şunları söyledi:
"Taraflardan herhangi biri diğerini ya da üçüncü taraf onlardan birini ikinci sınıf görürse anlamını kaybeder. Hristofyas'ın demeci hiç yapıcı olmadı. Eğer Türkleri asimile edilmesi gereken edilgen taraf olarak görüyorsa, bu en temel ilkelerden saptığını gösterir."
Özgürgün ise, Rum liderin verdiği demecin akıllarda soru işareti bıraktığını belirterek, "Kıbrıslı Rumların Türkleri eşit taraf olarak görüp anlaşma niyetinde olduklarından henüz emin değiliz. Kıbrıs Cumhuriyeti'nden bazı haklar vererek, Türklerle anlaşma aradıklarını gösteriyor. Bu yaklaşım ne biz ne de garantör anavatan Türkiye tarafından asla kabul edilemez. Dili sürçmüştür, demek istiyorum. İki eşit, kurucu ortağın görüşmeleri şeklinde devam edip sonuca ulaşmasını temenni ediyorum" şeklinde konuştu.
Ortak basın açıklamasının ardından Davutoğlu ve Özgürgün çalışma yemeğine geçerek toplantılara devam etti. Özgürgün'ün öğleden sonra Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından kabul edilmesi bekleniyor.