OttoMaNs* ;яeiz
Kullanıcı










10
- Katılım
- 20 Şub 2011
- Mesajlar
- 32,869
- Tepkime puanı
- 0
- Yaş
- 36


Yaşam öyküsü (biyografi, eski adlandırmasıyla tercüme-i hal), edebiyat, sanat, siyaset, spor gibi alanlarda basan göstermiş, önderlik etmiş kişilerin yaşamının anlatıldığı kısa veya uzun metinlere verilen genel addır.
Yaşam öyküsü yazılan kişinin, belirli bir okur kitlesi tarafından çeşitli özellikleriyle merak edilen biri olması gerekir. O kişinin yaşamının ve yaptıklarının anlatılması yoluyla hem tanıtılması hem de bilinmeyen yanlarının ortaya konması beklenir. Okurlar da daha çok bu noktaya eğilir aslında; hayranlık ya da sevgi duyduğu kişinin, bilinmeyen yanlarını keşfetmek, onu daha yakından tanımak, merak ettiği ayrıntıları öğrenmek ister. Birinin yaşam öyküsünü yazan kişinin de o kişiye bir nedenle yakınlık, ilgi ya da sevgi duyduğu fark edilir. Bu kişi ailesinden biri olabileceği gibi, yaşam öyküsünü merak ettiği için üzerine eğilip araştırmaya giriştiği biri de olabilir.
Herhangi bir nedenle toplumda iz bırakan, merak uyandıran, öldüğü için anılmak istenen birinin hayatını tüm yönleriyle anlatmaya dayanan yaşam öyküsünün temelleri yazıtlara, mezar taşlarına, destanlara, kahramanlık hikâyelerine, evliya ve enbiya menkıbelerine (Batıda azizlerin hikâyelerine), ağıtlara dayandırılabilir. Çünkü bu türlerin hepsinde, bir kahramanın, bir liderin, bir hükümdarın ya da dinsel açıdan önemli birinin hayatının anlatılması ve övülerek, yüceltilerek topluma örnek gösterilmesi amaçlanır.
Yaşam öyküsünün en çok karıştırıldığı türlerden biri, öz yaşam öyküsüdür. Otobiyografi olarak da anılan öz yaşam öyküsünün yaşam öyküsünden en belirgin farkı, kişinin kendi hayatını kendisinin anlatmasıdır. Yaşam öyküsü yazımında, hayatı yazılan kişi yaşıyorsa ondan destek almak, onunla yapılan görüşmeleri esere ya da araştırmaya dayanak olarak kullanmak mümkündür ancak metin ikinci kişi tarafından yazılır, yani metinde tekil üçüncü şahıs anlatımı hakimdir. Oysa öz yaşam öyküsünde, kişi kendi yaşamını kendisi anlatır ve doğal olarak tekil birinci şahıs anlatımını benimser. Ve kişi kendi başından geçenleri anlattığı için daha öznel, daha duygusal, daha özgürdür yazarken.
Yaşam öyküsünün sıklıkla karıştırıldığı, çoğu kez iç içe geçtiği edebî türlerden biri de anıdır. Bazen birinin yaşam öyküsünü yazan kişinin, o kişinin yaşamıyla çok yakından ilişkili olduğu görülür. Bu tür eserlerde, yazan kişi çoğu kez kendi anılarına, o kişiyle ortak yaşantılarına sıklıkla başvurur. Ya da bir araştırmacı, yaşam öyküsünü yazdığı kişiyle ilgili etraflı bilgiye erişebilmek için o kişinin yaşamında yeri olan kişilerle görüşür, onların anılarını derler ve eserinde kaynak olarak kullanır. Bu durumda anılar, yaşam öyküsünü destekleyici bir bilgi sağlar ama araştırmacının nesnel davranması gerekliliğini değiştirmez.
Yaşam öyküsü yazılan kişinin, belirli bir okur kitlesi tarafından çeşitli özellikleriyle merak edilen biri olması gerekir. O kişinin yaşamının ve yaptıklarının anlatılması yoluyla hem tanıtılması hem de bilinmeyen yanlarının ortaya konması beklenir. Okurlar da daha çok bu noktaya eğilir aslında; hayranlık ya da sevgi duyduğu kişinin, bilinmeyen yanlarını keşfetmek, onu daha yakından tanımak, merak ettiği ayrıntıları öğrenmek ister. Birinin yaşam öyküsünü yazan kişinin de o kişiye bir nedenle yakınlık, ilgi ya da sevgi duyduğu fark edilir. Bu kişi ailesinden biri olabileceği gibi, yaşam öyküsünü merak ettiği için üzerine eğilip araştırmaya giriştiği biri de olabilir.
Herhangi bir nedenle toplumda iz bırakan, merak uyandıran, öldüğü için anılmak istenen birinin hayatını tüm yönleriyle anlatmaya dayanan yaşam öyküsünün temelleri yazıtlara, mezar taşlarına, destanlara, kahramanlık hikâyelerine, evliya ve enbiya menkıbelerine (Batıda azizlerin hikâyelerine), ağıtlara dayandırılabilir. Çünkü bu türlerin hepsinde, bir kahramanın, bir liderin, bir hükümdarın ya da dinsel açıdan önemli birinin hayatının anlatılması ve övülerek, yüceltilerek topluma örnek gösterilmesi amaçlanır.
Yaşam öyküsünün en çok karıştırıldığı türlerden biri, öz yaşam öyküsüdür. Otobiyografi olarak da anılan öz yaşam öyküsünün yaşam öyküsünden en belirgin farkı, kişinin kendi hayatını kendisinin anlatmasıdır. Yaşam öyküsü yazımında, hayatı yazılan kişi yaşıyorsa ondan destek almak, onunla yapılan görüşmeleri esere ya da araştırmaya dayanak olarak kullanmak mümkündür ancak metin ikinci kişi tarafından yazılır, yani metinde tekil üçüncü şahıs anlatımı hakimdir. Oysa öz yaşam öyküsünde, kişi kendi yaşamını kendisi anlatır ve doğal olarak tekil birinci şahıs anlatımını benimser. Ve kişi kendi başından geçenleri anlattığı için daha öznel, daha duygusal, daha özgürdür yazarken.
Yaşam öyküsünün sıklıkla karıştırıldığı, çoğu kez iç içe geçtiği edebî türlerden biri de anıdır. Bazen birinin yaşam öyküsünü yazan kişinin, o kişinin yaşamıyla çok yakından ilişkili olduğu görülür. Bu tür eserlerde, yazan kişi çoğu kez kendi anılarına, o kişiyle ortak yaşantılarına sıklıkla başvurur. Ya da bir araştırmacı, yaşam öyküsünü yazdığı kişiyle ilgili etraflı bilgiye erişebilmek için o kişinin yaşamında yeri olan kişilerle görüşür, onların anılarını derler ve eserinde kaynak olarak kullanır. Bu durumda anılar, yaşam öyküsünü destekleyici bir bilgi sağlar ama araştırmacının nesnel davranması gerekliliğini değiştirmez.
