Beşiktaş Tarihi

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Almeria
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
20.04.1991 GALATASARAY-BEŞİKTAŞ : 2-3

Beşiktaş’ın 90’lı yıllardaki kadrosu, tarihe geçen efsane bir ekipti. Gordon Milne yönetimindeki genç Kartallar, makine düzeninde oynuyorlar, müthiş presleri ile karşılarına çıkan her takımı çökertiyorlardı.

Held’den umduğunu bulamayan Galatasaray’da ise Mustafa Denizli büyük ümitlerle yeniden başa gelmişti. Üstelik Tanju’dan Kosecki’ye, Cüneyt’ten Prekazi’ye kadar birçok yıldız ismi kadrosunda barındırıyordu.

Sezonun bitimine 4 hafta vardı ve zirvedeki iki takım, Galatasaray ile Beşiktaş, Ali Sami Yen Stadı’nda karşı karşıya geliyordu. Kazanan büyük olasılıkla ipi göğüsleyecekti. İki takımında maça tedbirli başlaması bekleniyordu. Ancak Galatasaray müthiş bir presle saldırmaya başladı. Daha 1. dakikada Gökhan ile Engin arasındaki anlaşmazlık iki oyuncuyu kavga noktasına getiriyor, Beşiktaş savunması “alarm” veriyordu.

5. dakikada da gol için saldıran Galatasaray amacına ulaşıyor, bomboş bırakılan Tanju Çolak bu hatayı affetmiyordu.

17. dakikada Beşiktaş, kalesinde ikinci golü gördü. Kosecki-Tanju verkaçında Polonyalı futbolcu topu ayağından açıyor ancak Ulvi’nin ters vuruşu, kaleci Engin’in de öne çıkmasıyla sürpriz bir gol getiriyordu.

Ali Gültiken’in 33. dakikadaki golü dengeleri değiştirdi. Metin’in ortasında Feyyaz’ın vurduğu top önce Hayrettin’e, sonra direğe çarpmış ve ceza alanına dönmüştü. Ali bu fırsatı kaçırmadı. 44. dakikada hata yapma sırası Galatasaray savunmasına gelmişti. Yusuf’un ıska geçtiği topu takip eden Ali, skoru eşitleyen gole imzasını atıyordu.

İkinci yarı kıran kırana bir mücadele yaşandı. Her iki takım da gol için elinden geleni yapıyordu. 73. dakikada sahneye Feyyaz çıktı. Feyyaz’ın pasında Şifo Mehmet orta-şut karışımı vurdu, Hayrettin bu ters topu güç bela uzaklaştırabildi. Fakat tokatladığı yerde yeniden pozisyonun içine giren Feyyaz vardı. O da Hayrettin’in boşalttığı kaleye topu gönderiverdi.

Denizli’nin Galatasaray’ı, Beşiktaş’a 2-0’dan 3-2 mağlup oluyor, Gordon Milne’nin üst üste ikinci şampiyonluğunun önünü açıyodu.

Beşiktaş: Engin İpekoğlu, Recep Çetin, Gökhan Keskin, Ulvi Güveneroğlu, Kadir Akbulut, Rıza Çalımbay, Mehmet Özdilek, Alan Walsh (Zeki Önatlı), Feyyaz Uçar, Ali Gültiken, Metin Tekin (Turan Uzun).

Goller: Tanju (5), Ulvi (17 kendi kalesine), Ali (33, 44), Feyyaz (73).
 
09.05.1992 BEŞİKTAŞ – GALATASARAY: 4-3


Gordon Milne’li Beşiktaş’ın altın yıllarının üçüncüsüydü. Beşiktaş şampiyonluğa çok yaklaşmış, önünde sadece iki engel kalmıştı. Bitime iki hafta kala İnönü’ye gelen takım, iddiasız Galatasaray’dı. Mustafa Denizli yönetimideki sarı-kırmızılılar haftalar önce şampiyonluk yarışında havlu atmıştı. Ancak Galatasaray hâlâ güçlü bir ekipti. Beşiktaş kazanıp tur atmak istiyordu ancak 24. dakikada beklemediği bir golü kalesinde gördü. Rıza, ceza alanı içinde Arif’i düşürmüş, penaltıyı Yusuf gole çevirmişti. Kara Kartal’ın yanıtı çok çabuk geldi. Şifo Mehmet, Bülent’in yanından ışık hızıyla geçip topu Hayrettin’in uzanamayacağı köşeye bıraktı. Devre 1-1 kapanmıştı.

İkinci yarı ise tam bir gol düellosu şeklinde geçti. Bu devrenin ilk golü de Galatasaray’dan geldi. Iorfa’nın pasında İsmail topu ağlarla buluşturdu. Yanıt gecikmedi. Ali ortaladı, Mehmet düzeltti, Sergen şutladı: 2-2. 55. dakikada Iorfa kaleci Bako’yu engelleyince boştaki topu Hamza ağlara gönderdi. Ahmet Çakar bu tartışmalı golü verince Galatasaray 3. kez öne geçiyordu.

58. dakikada son derbi maçına çıkan Erhan Önal’ın hatalı pasını Feyyaz kaptı, pasında Ali skoru bir kez daha eşitledi. Bu golden sonra Tugay kırmızı kart gördü, Yusuf’un sakatlanıp oyundan çıkması, Galatasaray’ı 9 kişi bıraktı.

Beşiktaş tüm gücüyle yükleniyordu. Galatasaray’ın direnecek gücü kalmamıştı. 9 değil 11 kişi olsalar bile bu prese dayanamazlardı. Taraftarın, “Beşiktaş’ın şifası Şifo” pankartını astığı Mehmet’in kaptanlığındaki Beşiktaş, beklenen gole 82. dakikada kavuştu. Şifo’nun golü, üst üste 3. şampiyonluğun garantisiydi.

Beşiktaş: Jaroslav Bako, Recep Çetin, Gökhan Keskin, Ulvi Güveneroğlu, Kadir Akbulut, Zeki Önatlı, Rıza Çalımbay, Mehmet Özdilek, Sergen Yalçın, Feyyaz Uçar, Ali Gültiken (Turan Uzun).

Goller: Yusuf (24 penaltıdan), Mehmet (28, 82), İsmail (46), Sergen (51), Hamza (55), Ali (58).
 
20.10.1993 BEŞİKTAŞ-TRABZONSPOR: 7-1



Hiç durmadan yağan bir yağmur, insanı titreten bir rüzgar. Tribünlerde biletli 10 bin 460 seyirci hiç durmadan yaptığı tezahürat... İşte bu atmosferde fırtına gibi başlıyor Beşiktaş maça.
Henüz ilk dakikalarda kurduğu baskı sonuç veriyor Kara Kartal’ın... Orta sahada Sergen’e yapılan bir faulü hakem Erman Toroğlu avantaja bırakıyor, Metin’in ortasında da Mehmet topu Trabzon ağlarına gönderiyordu.

İkinci dakikada gelen ve Trabzon’u moral olarak çökerten gol, Beşiktaş’ı daha da şahlandırdı. 16’ncı dakikada bu kez Nartallo’nun vuruşu ağlara gidiyor, 4 dakika sonra Oktay farkı üçe çıkartan golü atıyordu. Herkes şaşkındı. Daha 20 dakika dolmuş ama maçı kazanan ve kaybeden belli olmuştu. Bundan sonrası, Beşiktaş için tarihi bir skora imza atmak için oynanacak bölümdü artık.

İkinci yarı başlarken Trabzon biraz daha gayretliydi. Ama golü bulan taraf yine Beşiktaş oldu. Sahanın yıldızı Sergen nefis hareketlerle ***ürdüğü topu Victor’un bakışları arasında ağlara gönderdiğinde, skorbord 49. dakikayı gösteriyordu.

Golün şokuyla sarsılan Trabzon savunmasında bir büyük hata Nartallo’yla 5. golü getiriyor, Şenol Güneş kenarda takımının yıkılışını seyrediyordu.

69’da Şota’nın şeref sayısının ardından Beşiktaş yine rakibinin üzerin bir kâbus gibi çöktü. Birbiri ardına kaçan gollerden sonra Oktay’ın 81., Mehmet’in 85. dakikalardaki golleri tarihi farkı skor tabelasına yansıtıyodu.

Gordon Milne yönetimindeki Kara Kartal, Trabzonspor’a tarihinin en ağır yenilgisini tattırırken ligde 12 hafta sonunda üçüncü sıraya yerleşiyordu.

Beşiktaş: Zafer Öğer, Rıza Çalımbay, Ali Günçar, Gökhan Keskin, Mutlu Topçu, Fani Madida, Mehmet Özdilek, Sergen Yalçın (dk. 77 Kadir Akbulut), Oktay Derelioğlu, Osvaldo Nartallo (dk. 77 Ali Gültiken), Metin Tekin.

Goller : Mehmet (2, 85), Nartallo (16, 51), Oktay (20, 81), Sergen (49), Şota (69).
 
01.10.1997 BEŞİKTAŞ-PARİS SAİNT GERMAİN: 3-1



Günter Benko’nun düdüğüyle başladı maç... Beşiktaş seyircisi ilk kez takımlarını Şampiyonlar Ligi’nde izledikleri için heyecan içindeydiler. Grubun ilk maçında Bayern’e deplasmanda 2-0 yenilmesine karşın ezilmemişti Kartal... Bu kez de ezilmeye değil, ezmeye niyetliydi...

Henüz 5. dakika oynanırken Erkan, sağ kanattan hareketlenip topu cezaalanına doğru ortaladı. Fırsatçı Oktay topu önce düzeltti, ardından Revault’u terse yatıran güzel bir vuruşla ağları havalandırıverdi. Burnu büyük Fransızlar şaşırmıştı.

İlk yarının ilerleyen bölümlerinde de gol pozisyonları bulan taraf Beşiktaş’tı. Kronometre 41. dakikayı gösterdiğinde yine Erkan sağdan bir bindirme yaptı. Ortasını kaleci son anda tokatlayabildi. Sola doğru açılan topu bu kez Serdar aldı ve ön direğe doğru sert bir orta daha yaptı. Uçarak nefis bir kafa vuran Oktay hem kendisinin hem de takımının ikinci golünü atıyor, ilk yarının da skorunu belirliyordu.

İkinci yarıda skoru koruma telaşına düşen Beşiktaş için sıkıntılı anlar başlamıştı. Fransızların akınları artıyor, kalemizde tehlike üstüne tehlike yaşanıyordu. 66. dakikada sağdan yapılan ortayı Recep ıskaladı, Simone topu aldı. Sakat Mrmiç’in yerine oynayan Fevzi’yi çalımladıktan sonra, skoru 2-1’e getiren golü attı.

Gol Kartal’ı ateşledi. Bu kez rakip kaleye yüklenen Beşiktaş’tı. 83. dakikada Fevzi’nin degajını takip eden Amokachi, savunmanın arkasına sarkıp kaleci Revault’la karşı karşıya kaldı. Nijeryalı yıldızın vuruşu kaleciden dönüyor, dönen topu da Ertuğrul, üçüncü Beşiktaş golü olarak PSG ağlarına gönderiyordu.

Beşiktaş, tarihindeki ilk Şampiyonlar Ligi galibiyetini alırken, Fransızlar adeta şoke olarak sahadan ayrılıyorlardı.

Beşiktaş: Fevzi Tuncay, Recep Çetin, Rahim Zafer, Alpay Özalan, Erkan Avseren, Mehmet Özdilek, Zlatko Yankov, Tayfur Havutçu, Serdar Topraktepe (dk. 71 Mutlu Topçu), Oktay Derelioğlu (dk. 73 Ertuğrul Sağlam), Daniel Amokachi (dk. 86 Yordan Letchkov).

Goller: Oktay (5, 41), Simone (66), Ertuğrul (83).
 
01.10.1997 BEŞİKTAŞ-PARİS SAİNT GERMAİN: 3-1



Günter Benko’nun düdüğüyle başladı maç... Beşiktaş seyircisi ilk kez takımlarını Şampiyonlar Ligi’nde izledikleri için heyecan içindeydiler. Grubun ilk maçında Bayern’e deplasmanda 2-0 yenilmesine karşın ezilmemişti Kartal... Bu kez de ezilmeye değil, ezmeye niyetliydi...

Henüz 5. dakika oynanırken Erkan, sağ kanattan hareketlenip topu cezaalanına doğru ortaladı. Fırsatçı Oktay topu önce düzeltti, ardından Revault’u terse yatıran güzel bir vuruşla ağları havalandırıverdi. Burnu büyük Fransızlar şaşırmıştı.

İlk yarının ilerleyen bölümlerinde de gol pozisyonları bulan taraf Beşiktaş’tı. Kronometre 41. dakikayı gösterdiğinde yine Erkan sağdan bir bindirme yaptı. Ortasını kaleci son anda tokatlayabildi. Sola doğru açılan topu bu kez Serdar aldı ve ön direğe doğru sert bir orta daha yaptı. Uçarak nefis bir kafa vuran Oktay hem kendisinin hem de takımının ikinci golünü atıyor, ilk yarının da skorunu belirliyordu.

İkinci yarıda skoru koruma telaşına düşen Beşiktaş için sıkıntılı anlar başlamıştı. Fransızların akınları artıyor, kalemizde tehlike üstüne tehlike yaşanıyordu. 66. dakikada sağdan yapılan ortayı Recep ıskaladı, Simone topu aldı. Sakat Mrmiç’in yerine oynayan Fevzi’yi çalımladıktan sonra, skoru 2-1’e getiren golü attı.

Gol Kartal’ı ateşledi. Bu kez rakip kaleye yüklenen Beşiktaş’tı. 83. dakikada Fevzi’nin degajını takip eden Amokachi, savunmanın arkasına sarkıp kaleci Revault’la karşı karşıya kaldı. Nijeryalı yıldızın vuruşu kaleciden dönüyor, dönen topu da Ertuğrul, üçüncü Beşiktaş golü olarak PSG ağlarına gönderiyordu.

Beşiktaş, tarihindeki ilk Şampiyonlar Ligi galibiyetini alırken, Fransızlar adeta şoke olarak sahadan ayrılıyorlardı.

Beşiktaş: Fevzi Tuncay, Recep Çetin, Rahim Zafer, Alpay Özalan, Erkan Avseren, Mehmet Özdilek, Zlatko Yankov, Tayfur Havutçu, Serdar Topraktepe (dk. 71 Mutlu Topçu), Oktay Derelioğlu (dk. 73 Ertuğrul Sağlam), Daniel Amokachi (dk. 86 Yordan Letchkov).

Goller: Oktay (5, 41), Simone (66), Ertuğrul (83).
 
23.08.2000 / LOKOMOTİV MOSKOVA-BEŞİKTAŞ: 1-3

Beşiktaş için Avrupa Kupaları’nda kazanılan başarıların önemli bir yeri vardır. Bunlar için de Lokomotiv’e karşı Moskova’da elde edilen zafer, büyük öneme sahiptir. Siyah-beyazlılar 2000-01 sezonunda Şampiyonlar Ligi’ne ikinci kez katılma vizesini bu maçla almakla kalmamış, bir Rus takımını eleyen ilk Türk Takımı ünvanına en farklı deplasman galibiyetini alarak ulaşmıştır.

Bulgarlar’ın güçlü takımı Levski Sofya’yı eleyen Beşiktaş’ın yeni rakibi Lokomotiv Moskova’ydı. İstanbul’a elde edilen 3-0’lık galibiyet, Şampiyonlar Ligi’nin kapısını aralamış ancak tur Rus başkentine bırakılmıştı.

Beşiktaş, Luzhniki Stadı’nda oynanan maçta muhteşem bir futbol sergiledi. Shorunmu’nun 21. dakikada üst üste kurtardığı iki pozisyon, maçın kader anlarıydı. Ardından Beşiktaş’ın futbol şovu başladı. Dalga dalga oluşan siyah-beyazlı ataklar 27. dakikada beklenen golü getirdi. Münch’ün ortasında Rus savunması topu uzaklaştıramadı, Nouma kalabalık defansın arasından şık bir plase çıkartıp Nigmatulin’i avladı.

Ruslar ikinci yarının başlarında çıkış yapıp ‘’En azından yenilmeyelim’’ golü aramaya başladı. 50. dakikada Cherevchenko skora eşitliği getirdi.

Ancak Beşiktaş galibiyete and içmişti. 1-1’lik skor, tur için yetmesine rağmen galibiyet için atak üstüne atak geliştirdi. 72. dakikada ataklarından birini gole çevirmeyi başardı. Khlestov’un pasını alan Nihat, topu neredeyse 40 metre sürdü, tüm Rus savunmasını çalıma dizip son adam Nizhegorodov’u da geçtikten sonra topu filelere gönderdi. Bu nefis gol, Beşiktaş’ı daha da ateşledi. 87. dakikada Münch’ün ortasında Rahim yakın mesafeden vurdu, kaleci güçlükle çeldi ancak topu takip eden biri vardı, kaptan Tayfur ok gibi fırlayıp dokundu: 3-1.

Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’ne bu müthiş zaferle girmeyi başarmıştı.

Beşiktaş: Ike Shorunmu – Sead Halilagiç (dk.84 Rahim Zafer), Ümit Bozkurt, Erman Güracar – Nihat Kahveci, İbrahim Üzülmez, Kiroslav Karhan (dk.79 Yasin Sülün), Tayfur Havutçu, Markus Münch – Pascal Nouma (dk. 58 Dimitri Khlestov), Ahmet Dursun

Goller: Nouma (27), Cherevchenko (50), Nihat (72), Tayfur (87)
 
16.09.2000 / BEŞİKTAŞ – FENERBAHÇE: 3-0


İnanılmaz tribün şovlarıyla İnönü Stadı tarihi günlerinden birini daha yaşıyordu. Şampiyonluk iddiasıyla sezoa başlayan Beşiktaş ve Fenerbahçe, karşı karşıyaydı.

Maçın başında iki taraf da orta sahada oyunu kabul eden bir görünüm çiziyordu. Fenerbahçe’nin saman alevi gibi patlayan bir akını biterken dakikalar 17’yi gösteriyordu ve Beşiktaş Nihat’la orta sahadan bir akın geliştiriyordu.

Nihat’ın pasıyla buluşup son çizgiye kadar inen Tayfur, topu bir anda ceza alanı içine doğru çevirdi. Gelen topa yine Nihat hareketlendi ve çok sert bir vuruşla topu Rüştü’nün üzerine tavana doğru astı.

Golle birlikte moral bulan Beşiktaş, rakibinin üerine daha çok gidiyor ama bir türlü ikinci golü atamıyordu. Devre 1-0 sonuçlanırken ikinci yarının tarihi bir ana tanıklık edeceğinden de kimsenin haberi yoktu.

İkinci yarının hemen başında İbrahim’in düşürülmesini Metin Tokat faullu cezalandırıyor, kazanılan faul atışını Münch kale sahasının içine doğru gönderiyordu. Karhan’la birlikte topa yükselen Tayfur’un mükemmel kafa vuruşu skoru 2-0’a getiriyordu.

Savunması dağılan Fenerbahçe, en azından bir gol için rakip kaleye yüklenince Kartal’ın iştahı daha da açılıyor, sahanın yıldızı İbrahim’in pasında Münch kaleci Rüştü’yle karşı karşıya kalıyordu. Alman futbolcu golü atmak yerine pas verince, ağları havalandırmak Nouma’ya kısmet oluyor, Beşiktaş seyircisi 3. gol için havaya fırlıyordu.

Mustafa Denizli yönetimindeki Fenerbahçe tam anlamıyla dağılmıştı. Tecrübeli teknik adam, sahadaki 4 yabancısının üzerine oyuna Revivo ve Rapaiç’i de sokarak, Türk futbol tarihinin en büyük gaflarından birine imza atıyor, aynı anda sahaya 6 yabancı sürerek takımın hükmen yenilmesine de sebep oluyordu.

Beşiktaş, hiçbir söylentiye olanak bırakmayacak kadar temiz ve güzel bir futbolla Fenerbahçe’yi hem resmen hem de hükmen 3-0 mağlup ediyordu.

Beşiktaş: Ike Shorunmu – Dimitri Khlestov, Ümit Bozkurt, Erman Güracar – Nihat Kahveci(dk. 63 Rahim Zafer), Miroslav Karhan, Tayfur Havutçu, İbrahim Üzülmez, Markus Münch – Ahmet Dursun (dk. 69 Mehmet Özdilek), Nouma

Goller: Nihat (17), Tayfur (48), Nouma (67)
 
19.09.2000 / BEŞİKTAŞ-BARCELONA: 3-0

Şampiyonlar Ligi başlıbaşına bir heyecandı Beşiktaş taraftarı için. İlk maçta Milan’a biraz da şanssız bir şekilde boyun eğen Beşiktaş, şimdi kendi sahasında dünya futbolunun başka devi Barcelona ile karşılaşıyordu. Üstelik daha 3 gün önce Fenerbahçe’yi 3-0 mağlup etmenin moraliyle çıkıyordu sahaya...

Scala yönetimindeki Beşiktaş, maça durgun ve temkinli başladı. Bir hafta önce Leeds’i 4-0 yenen dünya devi Barça; Rivaldo, Kluivert, Overmars, Zenden, Sergi, Frank De Boer gibi yıldızlarıyla topu daha çok kullanan taraftı.

Ancak maçın 25. dakikasından itibaren heyecanını yenen Beşiktaş, oyuna ağırlığını koymaya başladı. 37. dakikada da o beklenen gol geldi.

Nihat’ın derin pasına zıpkın gibi hareketlenen Ahmet Dursun, bir anda öne çıkan Dutruel’den önce ayağının içiyle topu kaleye doğru gönderdi. Top çizgiyi geçerken İnönü Stadı’ndakiler de kendinden geçiyordu adeta... 30 bin seyirci çılgına dönmüş, futbolcular yumak olmuştu. Ama şov daha yeni başlamıştı...

İkinci yarıda Beşiktaş oyunun tek hakimiydi. Dünya yıldızı Rivaldo, Tayfur’un gölgesinden kurtulamıyor ve hiçir varlık gösteremiyordu.

74. dakika oynanırken Barça savunmasının sağ tarafını felç eden İbrahim, bir kez daha hızlı bir akın geliştirdi. Abelardo geride kalmış, İbrahim topu Nouma’ya aktarmıştı. Fransız yıldız topu durdurmadan hemen sağındaki Ahmet’in önüne uzattı. Ahmet de ileri çıkan Dutruel’in üstünden müemmel bir aşırtmayla ağları gördü. Beşiktaşlı futbolcular, ‘’oley, oley’’ ve ‘’üç, üç’’ sesleri arasında futbol resitali veriyorlardı. Bitime 4 kala sahanın yıldızı İbrahim’in müthiş pasına bu kez Münch hareketleniyor, Alman futbolcu da yerden bir pasla topu kale önündeki Nouma’ya aktarıyordu. Pascal’ın vuruşu önce kaleci Dutruel’den dönüyor, Fransız yıldız topu ikinci kez kaleye doğru gönderiyordu. Üst direğe çarpan top çizginin içine düşünce yardımcı hakem ‘’gol’’ kararını veriyor ve scorbordda bütün Avrupa’yı şaşkına çeviren skor beliriyordu. Fransız Colombo’nun bitiş düdüğüyle birlikte Beşiktaş, dünyanın en güçlü takımlarından Barcelona’yı İnönü’nün çimlerine gömmüştü.

Beşiktaş: Ike Shorunmu – Dimitri Khlestov, Üit Bozkurt, Erman Güracar (dk. 90 Zafer) – Nihat Kahveci, Miroslav Karhan, Tayfur Havutçu, İbrahim Üzülmez, Markus Münch – Ahmet Dursun (dk.81 Yasin Sülün), Pascal Nouma (dk. 87 Fazlı Ulusal)

Goller: Ahmet Dursun (37, 74), Nouma (86)
 
02.12.2001 / FENERBAHÇE-BEŞİKTAŞ: 1-2



Kendi sahasında üst üste 24 lig maçı kazanan ve bu konuda Arjantin’in River Plate takımının rekorunu egale etmeye hazırlanan Fenerbahçe, 2 Aralık 2001 Pazar gecesi Şükrü Saraçoğlu Sadı’nda Beşiktaş’ı ağırlıyordu.

Yağmurlu bir havada oynanan maçın ilk yarısında Fenerbahçe daha baskılı oynuyordu, ancak Norveçli kaleci Myhre 2 önemli pozisyonda gole izin vermedi. 34. dakikada ise saha karıştı, taç çizgisi kenarında Mirkoviç, Tümer’e arkadan çok sert girdi. Tümer de karşılık olarak Mirkoviç’e yerden tekme salladı. Olaylar yatıştıktan sonra hakem Orhan Erdemir, Mirkoviç ve Tümer’e kırmızı kart gösterince her iki takım da sahada 10’ar kişi kaldı. Kalan 10 dakika gol getirmeyince, ilk yarı 0-0 kapandı.

49. dakikada Abdullah’ın sağ kanattan kullandığı firikiğe kimse dokunamadı ve top ağlara gidince Fenerbahçe 1-0 öne geçti. 56. dakikada Ali Eren’in ortasını Tayfur aşırdı, Ronaldo ayak koydu ve skora denge geldi. 77. dakikada ise Sertan’ın kullandığı kornerde altı pasın uzak köşesinde topla buluşan Ronaldo, plase bir vuruşla kendisinin ve Beşiktaş’ın ikinci golünü Fenerbahe kalesine gönderdi. Beşiktaş ezeli rakibinin galibiyet serisini 2-1’lik sonuçla noktaladı. Ronaldo da bu unutulmaz maçın kahramanı oldu.

Beşiktaş: Thomas Myhre- Ali Eren, Ronaldo Guiaro, Ahmet Yıldırım, İbrahim Üzülmez (dk.86 Ümit Bozurt)- Zübeyir Baya (dk.82 Dimitri Khlestov), Tümer Metin, Yasin Sülün, Tayfur Havutçu, Bayram Bektaş (dk. 70 Sertan Eser) – İlhan Mansız

Goller: Abdullah (49), Ronaldo (56 ve 77)
 
02.12.2001 / FENERBAHÇE-BEŞİKTAŞ: 1-2



Kendi sahasında üst üste 24 lig maçı kazanan ve bu konuda Arjantin’in River Plate takımının rekorunu egale etmeye hazırlanan Fenerbahçe, 2 Aralık 2001 Pazar gecesi Şükrü Saraçoğlu Sadı’nda Beşiktaş’ı ağırlıyordu.

Yağmurlu bir havada oynanan maçın ilk yarısında Fenerbahçe daha baskılı oynuyordu, ancak Norveçli kaleci Myhre 2 önemli pozisyonda gole izin vermedi. 34. dakikada ise saha karıştı, taç çizgisi kenarında Mirkoviç, Tümer’e arkadan çok sert girdi. Tümer de karşılık olarak Mirkoviç’e yerden tekme salladı. Olaylar yatıştıktan sonra hakem Orhan Erdemir, Mirkoviç ve Tümer’e kırmızı kart gösterince her iki takım da sahada 10’ar kişi kaldı. Kalan 10 dakika gol getirmeyince, ilk yarı 0-0 kapandı.

49. dakikada Abdullah’ın sağ kanattan kullandığı firikiğe kimse dokunamadı ve top ağlara gidince Fenerbahçe 1-0 öne geçti. 56. dakikada Ali Eren’in ortasını Tayfur aşırdı, Ronaldo ayak koydu ve skora denge geldi. 77. dakikada ise Sertan’ın kullandığı kornerde altı pasın uzak köşesinde topla buluşan Ronaldo, plase bir vuruşla kendisinin ve Beşiktaş’ın ikinci golünü Fenerbahe kalesine gönderdi. Beşiktaş ezeli rakibinin galibiyet serisini 2-1’lik sonuçla noktaladı. Ronaldo da bu unutulmaz maçın kahramanı oldu.

Beşiktaş: Thomas Myhre- Ali Eren, Ronaldo Guiaro, Ahmet Yıldırım, İbrahim Üzülmez (dk.86 Ümit Bozurt)- Zübeyir Baya (dk.82 Dimitri Khlestov), Tümer Metin, Yasin Sülün, Tayfur Havutçu, Bayram Bektaş (dk. 70 Sertan Eser) – İlhan Mansız

Goller: Abdullah (49), Ronaldo (56 ve 77)
 
20.01.2002 / TRABZONSPOR-BEŞİKTAŞ: 0-5


Devreyi üst üste 8 galibiyet ile bitiren Beşiktaş için ikinci devrenin açılış maçı önemliydi. Çünkü rakip Trabzon, stat Avni Aker’di. Her iki takım için de şampiyonluk yarışına devam etmek için “ölüm, kalım maçıydı’’. Trabzon kazanamazsa lige sezon ortasında havlu atacak, Beşiktaş yenilirse yeniden kaos ortamına girme tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktı.

Trabzon seyircisi tirbünleri doldurmuş, takımlarına büyük destek veriyordu. Beşiktaş kontrataklarla skora gitmeye çalışıyordu. Ve Tümer’in 18. dakikada attığı nefis gol, takımımızı rahatlattı. Trabzon tüm umudunu ikinci yarıya bağlamıştı. Ancak ikinci yarıda sahada muhteşem bir Beşiktaş takımı vardı.

49. dakikada Ahmet Dursun, 58. dakikada İlhan Mansız’ın golleri maçın kaderini belirlemişi. Artık Beşiktaş istediği gibi top çeviriyor, sadece Türk değil Avrupa takımları için de futbol cehennemi olan Avni Aker’de cenneti yaşıyordu.

Hakem Serdar Tatlı’nın 81. dakikada verdiği penaltıyı gole çeviren Ronaldo farkı 4’e çıkarıyor, tirübünler derin bir sessizliğe gömülüyordu. 83. dakikada Khlestov’un golü sessizliği bozdu, Avni Aker’deki bu tarihi skor tirübünlere sanki bomba koydu. Kendi oyuncularına kızan öfkeli seyirciler koltukları kırıp sahaya atıyor, maçın kalan 5 dakikalık süresi olaylar nedeniyle oynanamıyordu.

PFDK, maçın skorunu 5-0 olarak onaylarken Beşiktaş, ezeli rakiplerinden Trabzonspor karşısında Avni Aker’deki en farklı zaferinin keyfini de yaşıyordu.

Beşiktaş: Mathias Asper- Ali Eren Beşerler, Guiaro Ronaldo, Erman Güracar, İbrahim Üzülmez – Dimitri Khlestov, Tayfur Havutçu, Ümit Bozkurt, Tümer Metin (dk.84 Bayram Bektaş) – Ahmet Dursun (dk. 78 Tamer Tuna), İlhan Mansız

Goller: Tümer (18), Ahmet Dursun (49), İlhan Mansız (58), Ronaldo (81 penaltıdan), Khlestov (83)
 
20.01.2002 / TRABZONSPOR-BEŞİKTAŞ: 0-5


Devreyi üst üste 8 galibiyet ile bitiren Beşiktaş için ikinci devrenin açılış maçı önemliydi. Çünkü rakip Trabzon, stat Avni Aker’di. Her iki takım için de şampiyonluk yarışına devam etmek için “ölüm, kalım maçıydı’’. Trabzon kazanamazsa lige sezon ortasında havlu atacak, Beşiktaş yenilirse yeniden kaos ortamına girme tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktı.

Trabzon seyircisi tirbünleri doldurmuş, takımlarına büyük destek veriyordu. Beşiktaş kontrataklarla skora gitmeye çalışıyordu. Ve Tümer’in 18. dakikada attığı nefis gol, takımımızı rahatlattı. Trabzon tüm umudunu ikinci yarıya bağlamıştı. Ancak ikinci yarıda sahada muhteşem bir Beşiktaş takımı vardı.

49. dakikada Ahmet Dursun, 58. dakikada İlhan Mansız’ın golleri maçın kaderini belirlemişi. Artık Beşiktaş istediği gibi top çeviriyor, sadece Türk değil Avrupa takımları için de futbol cehennemi olan Avni Aker’de cenneti yaşıyordu.

Hakem Serdar Tatlı’nın 81. dakikada verdiği penaltıyı gole çeviren Ronaldo farkı 4’e çıkarıyor, tirübünler derin bir sessizliğe gömülüyordu. 83. dakikada Khlestov’un golü sessizliği bozdu, Avni Aker’deki bu tarihi skor tirübünlere sanki bomba koydu. Kendi oyuncularına kızan öfkeli seyirciler koltukları kırıp sahaya atıyor, maçın kalan 5 dakikalık süresi olaylar nedeniyle oynanamıyordu.

PFDK, maçın skorunu 5-0 olarak onaylarken Beşiktaş, ezeli rakiplerinden Trabzonspor karşısında Avni Aker’deki en farklı zaferinin keyfini de yaşıyordu.

Beşiktaş: Mathias Asper- Ali Eren Beşerler, Guiaro Ronaldo, Erman Güracar, İbrahim Üzülmez – Dimitri Khlestov, Tayfur Havutçu, Ümit Bozkurt, Tümer Metin (dk.84 Bayram Bektaş) – Ahmet Dursun (dk. 78 Tamer Tuna), İlhan Mansız

Goller: Tümer (18), Ahmet Dursun (49), İlhan Mansız (58), Ronaldo (81 penaltıdan), Khlestov (83)
 
17.04.2005 / FENERBAHÇE - BEŞİKTAŞ: 3-4
17 Nisan 2005 gecesi saat 19.00’da Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda bulunan Fenerbahçeli, Beşiktaşlı taraftarlar, yöneticiler, futbolcular, görevliler ve televizyonları başındaki milyonlarca sporsever, sadece 90 dakika süren bir derbi mücadelesi izlemedi. Aynı zamanda Beşiktaş’ın yazdığı tarihin de tanıklığını yaptı.

Derbi öncesinde çok şeyler söylendi; yazıldı, çizildi. Ancak hiçbiri gerçekleşmedi. Beşiktaş, tarihinin sayfalarına altın harflerle yazılacak bir doksan dakikaya başladı. Fenerbahçe Anelka ile Tuncay ile geldi. Alex ile Selçuk ile Cordoba’yı denedi. Binlerce Fenerbahçeli, Şükrü Saraçoğlu Stadı’nı Beşiktaş’a dar etmek istedi. Ancak golün adı Tümer’di. 27. dakikada Tümer Metin yükseldi, topu rakibinden söktü. Luciano’nun üzerinden aşırdı. Kaleci Rüştü ile karşı karşıya kaldı. Kendisini takip eden savunmanın pozisyonu bozma çabasına, açıyı kapatmak için üzerine doğru gelen kaleciye karşın, muhteşem top kontrolü ve vuruşu ile Beşiktaş’ı 1-0 öne geçirdi.

Kadıköy’de 1800 Beşiktaşlı sevinç çığlıkları atıyor, televizyonları başındaki Siyah-Beyazlılar havaya sıçrıyor, Fenerbahçe tribünleri buz kesiyor, Fenerbahçeliler’in ağzını bıçak açmıyordu. Ancak hiç kimse bu golün bir destanın başlangıcı olduğunu da henüz bilmiyordu.

34. dakikada Fenerbahçe Luciano’nun rövaşata golü ile skoru 1-1’e getirdi. Bu sefer sevinme sırası sarı-lacivertlilerindi. Ancak bu sevinç de fazla uzun sürmedi ve sahneye bu sefer John Carew çıktı. İlk yarının uzatma dakikalarında daha önceden çalışılmış bir organizasyonla Rüştü’yü mağlup etti.

Beşiktaşlılar biliyordu; Kadıköy’de yenilmeyeceklerdi. Beşiktaşlılar biliyordu; tarih tekerrür edecek ve Fenerbahçe’nin rekoru bitecekti. Beşiktaşlılar inanmıştı; çünkü sahaya Hakkı Yeten ruhuyla, 100. yıldaki şampiyonluğun kutlandığı formalarla çıkmışlardı ve yenilmeyeceklerdi.

2. yarıda sahada kendine güvenen, galibiyete inanan ve atmosferden hiç etkilenmeyen bir Beşiktaş vardı. Beşiktaş atıp, kaçıyor. Fenerbahçe kovalamaya çalışıyordu. 69. dakikada yine böyle bir sahne yaşandı. Alex, Carew’in golüne yanıt verdi, skor tabelası eşitlendi (2-2).

Dakikalar 76’yı gösterdiğinde Ahmed Hassan’ın çabasıyla kapılan top, İbrahim Akın’ın önüne geliyor, genç oyuncumuz da önce kaleye bakıp, atacağı yeri belirliyor, sonra da Milli kaleci Rüştü Rençber’in kapattığı köşeden meşin yuvarlağı ağlarla buluşturuyordu. Bu Kadıköy’de yazılan destana yakışır, muhteşem bir goldü. Yine Fenerbahçe tribünleri susmuş, Beşiktaşlılar ayağa kalkmış, tek bir ağızdan haykırmışlardı, “Biz Beşiktaşız, rekor tanımayız.”

Fenerbahçe, bu sezon Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda tam 14 maç yapmış ve hiç bir maçını kaybetmemişti. Fenerbahçe, üstelik bu 14 maçta sadece kalesinde 4 gol görmüştü. Ancak dakikalar 76’yı gösterip İbrahim Akın, fileleri havalandırdığında bu rekorlarının Beşiktaş’a sökmeyeceğini herhalde hissetmişlerdi.

Maçın hakemi Bülent Demirlek, takdir haklarını Fenerbahçe’nin lehine kullanmasına karşın, en büyük hatasını Tuncay’ın ceza sahamız içinde kendisini yere atmasını O’na sarı kart göstererek değil de, Beşiktaş’ın aleyhine penaltı çalarak değerlendirmesiydi. İşte bu an Kadıköy Destanı’nın da yazıldığı andı. Cordoba’nın haklı tepkisini sarı kart ile cezalandırarak, Kolombiyalı kalecimizi 2. sarı karttan kırmızı kartla oyundan atan Demirlek, bir anlamda Pancu’nun kalede devleşmesine de fırsat tanımış oldu. 3 değişiklik hakkını kullanmış olan Beşiktaş, hem kalecisiz kalmış, hem de gol atması için oyuna aldığı ve diri futbolcusu Daniel Pancu’yu kaleye geçirmek zorunda kalmıştı. Penaltıyı Alex golle sonuçlandırıp skoru 3-3 yapmasına karşın, henüz Beşiktaş son sözü söylememişti.

Beşiktaş’ın son sözünü söylemeden önce sahadaki kadro şöyleydi:

Kalede; Daniel Gabriel Pancu
Savunmada; Guiaro Ronaldo, İbrahim Toraman, Çağdaş Atan, Ali Güneş
Orta Sahada; Ahmed Hassan, Koray Avcı, Tayfur Havutçu, İbrahim Akın
Forvette; John Carew

Fenerbahçe kalede Pancu’nun bulunmasını fırsat olarak görüp, şutlarla, kafalarla Rumen oyuncuyu denemesine karşın, Pancu’nun gol yemeye hiç niyeti yoktu. Yemedi de...

Böyle bir mücadelenin, böyle bir özverinin, böyle bir ruhun hakkı elbetteki galibiyetti. O da Koray Avcı’nın muhteşem golüyle geldi.

Hakkı Yeten’in, Şeref Görkey’in, Recep Adanır’ın yazdığı destanları bu sefer, İbrahim Toraman’lar, Koray Avcı’lar, Tayfur Havutçu’lar yazıyor; Fenerbahçe rekoruna veda ediyor; Beşiktaş tarihinin sayfalarına muhteşem bir altın sayfa daha yazıyordu. Bu destanın adı da belliydi.

“Kadıköy Destanı”

MAÇIN DETAYLARI

Stat : Şükrü Saraçoğlu

Hakem: Bülent Demirlek, Erhan Sönmez, Serkan Ok, Yunus Yıldırım (4.)

Fenerbahçe: Rüştü, Luciano, Ümit, Tuncay (Hooijdonk Dk.86), Nobre, Aurelio, Önder (Serhat Dk.61), Alex, Selçuk (Mehmet Yozgatlı Dk.94), Deniz, Anelka

Yedekler: Volkan, Mehmet, Murat, Serhat, Hooijdonk, Kemal, Serkan

Teknik Direktör: Christoph Daum

Beşiktaş: Oscar Cordoba, Tayfur Havutçu, Ronaldo, Tümer Metin (Daniel Pancu Dk.75), John Carew, Mustafa Doğan (Çağdaş Atan Dk.64), Ali Güneş, Ahmet Dursun (İbrahim Akın Dk.56), Koray Avcı, İbrahim Toraman, Ahmed Hassan

Yedekler: Murat Şahin, Çağdaş Atan, Sergen Yalçın, Daniel Pancu, İbrahim Akın, Veysel Cihan, Okan Buruk

Teknik Direktör: Rıza Çalımbay

Goller: Tümer Metin (Dk.27), Luciano (Dk.34), John Carew (Dk.45+1), Alex (Dk.69), İbrahim Akın (Dk.76), Alex (Dk.83 P), Koray Avcı (90+3)

Sarı Kartlar: Tayfur Havutçu (Dk.63)

Kırmızı Kartlar: Oscar Cordoba (Dk.80)
 
17.04.2005 / FENERBAHÇE - BEŞİKTAŞ: 3-4
17 Nisan 2005 gecesi saat 19.00’da Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda bulunan Fenerbahçeli, Beşiktaşlı taraftarlar, yöneticiler, futbolcular, görevliler ve televizyonları başındaki milyonlarca sporsever, sadece 90 dakika süren bir derbi mücadelesi izlemedi. Aynı zamanda Beşiktaş’ın yazdığı tarihin de tanıklığını yaptı.

Derbi öncesinde çok şeyler söylendi; yazıldı, çizildi. Ancak hiçbiri gerçekleşmedi. Beşiktaş, tarihinin sayfalarına altın harflerle yazılacak bir doksan dakikaya başladı. Fenerbahçe Anelka ile Tuncay ile geldi. Alex ile Selçuk ile Cordoba’yı denedi. Binlerce Fenerbahçeli, Şükrü Saraçoğlu Stadı’nı Beşiktaş’a dar etmek istedi. Ancak golün adı Tümer’di. 27. dakikada Tümer Metin yükseldi, topu rakibinden söktü. Luciano’nun üzerinden aşırdı. Kaleci Rüştü ile karşı karşıya kaldı. Kendisini takip eden savunmanın pozisyonu bozma çabasına, açıyı kapatmak için üzerine doğru gelen kaleciye karşın, muhteşem top kontrolü ve vuruşu ile Beşiktaş’ı 1-0 öne geçirdi.

Kadıköy’de 1800 Beşiktaşlı sevinç çığlıkları atıyor, televizyonları başındaki Siyah-Beyazlılar havaya sıçrıyor, Fenerbahçe tribünleri buz kesiyor, Fenerbahçeliler’in ağzını bıçak açmıyordu. Ancak hiç kimse bu golün bir destanın başlangıcı olduğunu da henüz bilmiyordu.

34. dakikada Fenerbahçe Luciano’nun rövaşata golü ile skoru 1-1’e getirdi. Bu sefer sevinme sırası sarı-lacivertlilerindi. Ancak bu sevinç de fazla uzun sürmedi ve sahneye bu sefer John Carew çıktı. İlk yarının uzatma dakikalarında daha önceden çalışılmış bir organizasyonla Rüştü’yü mağlup etti.

Beşiktaşlılar biliyordu; Kadıköy’de yenilmeyeceklerdi. Beşiktaşlılar biliyordu; tarih tekerrür edecek ve Fenerbahçe’nin rekoru bitecekti. Beşiktaşlılar inanmıştı; çünkü sahaya Hakkı Yeten ruhuyla, 100. yıldaki şampiyonluğun kutlandığı formalarla çıkmışlardı ve yenilmeyeceklerdi.

2. yarıda sahada kendine güvenen, galibiyete inanan ve atmosferden hiç etkilenmeyen bir Beşiktaş vardı. Beşiktaş atıp, kaçıyor. Fenerbahçe kovalamaya çalışıyordu. 69. dakikada yine böyle bir sahne yaşandı. Alex, Carew’in golüne yanıt verdi, skor tabelası eşitlendi (2-2).

Dakikalar 76’yı gösterdiğinde Ahmed Hassan’ın çabasıyla kapılan top, İbrahim Akın’ın önüne geliyor, genç oyuncumuz da önce kaleye bakıp, atacağı yeri belirliyor, sonra da Milli kaleci Rüştü Rençber’in kapattığı köşeden meşin yuvarlağı ağlarla buluşturuyordu. Bu Kadıköy’de yazılan destana yakışır, muhteşem bir goldü. Yine Fenerbahçe tribünleri susmuş, Beşiktaşlılar ayağa kalkmış, tek bir ağızdan haykırmışlardı, “Biz Beşiktaşız, rekor tanımayız.”

Fenerbahçe, bu sezon Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda tam 14 maç yapmış ve hiç bir maçını kaybetmemişti. Fenerbahçe, üstelik bu 14 maçta sadece kalesinde 4 gol görmüştü. Ancak dakikalar 76’yı gösterip İbrahim Akın, fileleri havalandırdığında bu rekorlarının Beşiktaş’a sökmeyeceğini herhalde hissetmişlerdi.

Maçın hakemi Bülent Demirlek, takdir haklarını Fenerbahçe’nin lehine kullanmasına karşın, en büyük hatasını Tuncay’ın ceza sahamız içinde kendisini yere atmasını O’na sarı kart göstererek değil de, Beşiktaş’ın aleyhine penaltı çalarak değerlendirmesiydi. İşte bu an Kadıköy Destanı’nın da yazıldığı andı. Cordoba’nın haklı tepkisini sarı kart ile cezalandırarak, Kolombiyalı kalecimizi 2. sarı karttan kırmızı kartla oyundan atan Demirlek, bir anlamda Pancu’nun kalede devleşmesine de fırsat tanımış oldu. 3 değişiklik hakkını kullanmış olan Beşiktaş, hem kalecisiz kalmış, hem de gol atması için oyuna aldığı ve diri futbolcusu Daniel Pancu’yu kaleye geçirmek zorunda kalmıştı. Penaltıyı Alex golle sonuçlandırıp skoru 3-3 yapmasına karşın, henüz Beşiktaş son sözü söylememişti.

Beşiktaş’ın son sözünü söylemeden önce sahadaki kadro şöyleydi:

Kalede; Daniel Gabriel Pancu
Savunmada; Guiaro Ronaldo, İbrahim Toraman, Çağdaş Atan, Ali Güneş
Orta Sahada; Ahmed Hassan, Koray Avcı, Tayfur Havutçu, İbrahim Akın
Forvette; John Carew

Fenerbahçe kalede Pancu’nun bulunmasını fırsat olarak görüp, şutlarla, kafalarla Rumen oyuncuyu denemesine karşın, Pancu’nun gol yemeye hiç niyeti yoktu. Yemedi de...

Böyle bir mücadelenin, böyle bir özverinin, böyle bir ruhun hakkı elbetteki galibiyetti. O da Koray Avcı’nın muhteşem golüyle geldi.

Hakkı Yeten’in, Şeref Görkey’in, Recep Adanır’ın yazdığı destanları bu sefer, İbrahim Toraman’lar, Koray Avcı’lar, Tayfur Havutçu’lar yazıyor; Fenerbahçe rekoruna veda ediyor; Beşiktaş tarihinin sayfalarına muhteşem bir altın sayfa daha yazıyordu. Bu destanın adı da belliydi.

“Kadıköy Destanı”

MAÇIN DETAYLARI

Stat : Şükrü Saraçoğlu

Hakem: Bülent Demirlek, Erhan Sönmez, Serkan Ok, Yunus Yıldırım (4.)

Fenerbahçe: Rüştü, Luciano, Ümit, Tuncay (Hooijdonk Dk.86), Nobre, Aurelio, Önder (Serhat Dk.61), Alex, Selçuk (Mehmet Yozgatlı Dk.94), Deniz, Anelka

Yedekler: Volkan, Mehmet, Murat, Serhat, Hooijdonk, Kemal, Serkan

Teknik Direktör: Christoph Daum

Beşiktaş: Oscar Cordoba, Tayfur Havutçu, Ronaldo, Tümer Metin (Daniel Pancu Dk.75), John Carew, Mustafa Doğan (Çağdaş Atan Dk.64), Ali Güneş, Ahmet Dursun (İbrahim Akın Dk.56), Koray Avcı, İbrahim Toraman, Ahmed Hassan

Yedekler: Murat Şahin, Çağdaş Atan, Sergen Yalçın, Daniel Pancu, İbrahim Akın, Veysel Cihan, Okan Buruk

Teknik Direktör: Rıza Çalımbay

Goller: Tümer Metin (Dk.27), Luciano (Dk.34), John Carew (Dk.45+1), Alex (Dk.69), İbrahim Akın (Dk.76), Alex (Dk.83 P), Koray Avcı (90+3)

Sarı Kartlar: Tayfur Havutçu (Dk.63)

Kırmızı Kartlar: Oscar Cordoba (Dk.80)
 
BRANŞ TARİHLERİ


HENTBOL

1978’de Murat Ersin öncülüğünde Beşiktaş Hentbol Şubesi’nin kurulmasının ardından 1979-80’de İstanbul Hentbol Lig Şampiyonu oldu. Aynı sezon Türkiye Şampiyonluğunu kazandı. Ekibimiz, 1980-81’de İstanbul ve Türkiye, 1984-85’te ise İstanbul Şampiyonu oldu.
1980 ve 81’de Gençlik ve Spor Bakanlığı Kupası’nı da müzesine ***üren Hentbol Erkek Takımı, 1985’de Deplasmanlı Lige Terfi Grubu Birincisi ve 1988’de Türkiye Kupası finalisti oldu. 1998-99 ve 2000-2001 sezonlarında Türkiye Kupası Şampiyonu olan Beşiktaş, Milli Takım’a da birçok oyuncu verdi.

2004-2005 sezonuna bir çok oyuncuyu transfer ederek başlayan Beşiktaş, ligde ve Türkiye Kupası'nda oynadığı tüm maçları kazanarak nağmağlup Şampiyonluğa ulaştı ve Türkiye Kupası'nı müzesine ***ürdü. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Kupası'nda Halkbankası'nı mağlup eden Beşiktaş, sezonu 3 kupa ile kapattı.

2005-2006 sezonunda şampiyonluğu Milli Piyango'ya kaptıran Siyah-Beyazlılarımız ligi üçüncü bitirdi.

Türkiye Kupası final maçında Çankaya Belediyesi’ni 35-28 mağlup ederek kupanın sahibi oldu.

Geçtiğimiz sezonun şampiyonu Milli Piyango ile oynadığı Gençlik Spor Genel Müdürlüğü Kupası mücadelesini 37-36 kazanarak kupanın sahibi oldu.

2006-2007 sezonunda namağlup Şampiyon olarak olan Hentbol Takımımız, Camiamız'a büyük bir sevinç yaşattı.

Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Kupası finalinde Milli Piyango'yu 30-27 mağlup ederek üst üste 3. kez kupayı müzemize getirdi.

Bursa'da oynanan Türkiye Kupası finalinde Milli Piyango'ya 35-26 mağlup olan Takımımız, kupayı elinden kaçırdı.

2007-2008 sezonunda ligi 3. sırada tamamlayan Hentbol Takımımız, EHF Kupası'na 3. turda veda etti. Milli Piyango'yu finalde 30-27 mağlup ederek GSGM Kupası'nı müzemize getirdi.

2008-2009 sezonunda başarılı bir grafik çizen Hentbol Takımımız, Challenge Kupası'nda yarı final oynayarak bir ilke imza attı ve Camiamız'a büyük bir sevinç yaşattı. Siyah-Beyazlılarımız, ligde normal sezonun ardından oynanan play-off'un ilk turunda Maliye Milli Piyango'yu 3-0'lık seriyle eledi, ardından da finalde İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni 3-1'lik seriyle eleyerek sezonun Şampiyonu oldu. Hentbol Takımımız, Antalya'da yapılan Türkiye Kupası Play-Off finallerinde rakipleriyle oynadığı 3 maçı da kazanarak Türkiye Kupası'nın sahibi oldu. Siyah-Beyazlılarımız, sezonu çifte kupayla kapattı.

2009-2010 sezonunda Türkiye Kupası finalinde İzmir Büyükşehir Belediyesi ile karşı karşıya gelen Hentbol Takımımız, ilk maçta rakibi ile 30-30 berabere kalırken, rövanşta 28-25'lik üstünlük elde ederek bir kez daha kupanın sahibi oldu. Süper Lig'de normal sezonu birinci sırada tamamlayan Hentbol Takımımız, 2 ayak üzerinden yapılan play-off'larda oynadığı 6 maçtan 4'ünü kazanıp, 1 mücadeleden ise beraberlikle ayrıldı ve 2009-2010 sezonunu şampiyon tamamlayarak büyük bir gurur yaşattı.

2010-2011 sezonunda ilk kez düzenlenen Süper Kupa finalinde Türkiye Kupası ikincisi İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Eskişehir'de karşılaşan Hentbol Takımımız, rakibini 27-23 mağlup etti ve kupayı müzemize getirerek bir ilki gerçekleştirdi.
 
MASA TENİSİ

Masa Tenisi Şubemiz, Kulübümüz’ün kuruluşunun 100. yılının kutlandığı 2003 yılının Ağustos ayında faaliyete geçti. O zamanın Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Kavalcı’nın girişimleri sonrasında, Masa Tenisi Erkek Takımımız 35 milyar lira bütçe ile kuruldu ve sorumluluğuna aynı zamanda Milli Takım Antrenörü de olan Sabahattin Sabrioğlu getirildi. Gerekli malzemelerin alınmasını takiben, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden Jiang Chao, Hüseyin Gazi Yılmaz, Fatih Lonca ve Özkan Taş transfer edilerek 2003-2004 sezonunun kadrosu oluşturuldu.

Masa Tenisi’nin hem dünyada hem de Türkiye’de büyük bir kitlenin dikkatini çekmesi ve Avrupa’da ses getiren bir spor olması da kuruluşta etkili oldu.

Masa Tenisi Takımımız, kurulduğu ilk sezon (2003-2004) 2 eleme turnuvası ve terfi final grubunda oynadığı tüm maçları kazanarak büyük bir başarıya imza attı. Takımımız, bu başarıları sonrasında namağlup unvanıyla Süper Lig’e terfi etti.

2004-2005 sezonunda Takımımız, Süper Lig'i 7. sırada tamamladı. Türkiye Kupası’nda 4. oldu. Ferdi Türkiye Şampiyonası’nda çiftlerde 3.’lüğe ulaşan Ekibimiz, teklerde ise 5. sırada yer aldı.

2005-2006 sezonunda Masa Tenisi Takımımız, İstanbul Takım İl Birinciliği turnuvasında tüm rakiplerini yenerek, şampiyon oldu. Ekibimiz, Süper Lig'i 6. sırada tamamlayarak, Avrupa Kupaları’na katılmaya hak kazandı. Sporcumuz Halil Hacı, İstanbul İl Birinciliği müsabakalarında tüm rakiplerini yenerek turnuvayı birinci bitirdi.

2006-2007 sezonunda ligi averajla beşinci sırada bitirdi ve Avrupa Kupaları'na katılmaya hak kazandı. Büyükler Ferdi Türkiye Şampiyonası'nda, çiftlerde tarihindeki ilk altın madalyayı kazanırken, 1 gümüş 1 de bronz madalya elde etti. Sporcumuz Halil Hacı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden Sefa Avcı ikilisi rakiplerini mağlup ederek altın madalya kazanma başarısını gösterdi. Diğer çiftler finalinde ikinci olan sporcularımız ise gümüş madalyanın sahibi oldu. Ayrıca Ferdi Erkekler Kategorisi'nde mücadele eden oyuncumuz Hüseyin Gazi Yılmaz, üçüncü olarak bronz madalya kazandı.

2007-2008 sezonunda Masa Tenisi Süper Ligi'nde Takımımız, ligi 5. bitirerek ülkemizi gelecek sezon Avrupa'da temsil etmeye hak kazandı.

2008-2009 sezonunda Masa Tenisi Takımımız, Büyükler İstanbul İl Birinciliği müsabakalarında tüm rakiplerini yenerek İstanbul Şampiyonu oldu.

2009-2010 sezonunda Masa Tenisi B Takımımız, İkinci Lig'de mücadele etmeye hak kazandı. Masa Tenisi A Takımımız ise sezonu dördüncü sırada tamamladı.

2010-2011 sezonunda Avrupa Masa Tenisi Federasyonları Birliği Kupası (ETTU)'na katılan siyah-beyazlılarımız 2. turda elendi. Takımımız, Süper Ligi ise üçüncü sırada tamamlayarak şubenin kuruluşundan bugüne kadarki en iyi derecesini elde etti.

 
Satranç

Satranç Şubemiz 2005 yılının ocak ayında faaliyetlerine başlamıştır. 2 ay içinde takım kurup, federasyonun oyuncu kalitesi kriterini de yerine getiren Kulübümüz, doğrudan Süper Lige alınmış ve ilk yılında üç etaplı Türkiye İş Bankası Süper Lig'inde 3. olmuştur.

2005-2006 sezonunda son 3 senenin şampiyonu Eczacıbaşı kulübünü de geride bırakarak şampiyon olduk.

2006-2007 sezonunda tek yabancı ile 3 yabancılı takımlara karşı mücadele eden Takımımız yine şampiyonluk ipini göğüsledi.

Şubemizde bu başarıları dışında Kübra Öztürk, bireyselde 2006 ve 2007 yılında üst üste 16 yaş altı Avrupa Şampiyonu olmuştur.

Satranç Şubemiz'in elde ettiği bazı önemli dereceler de şöyledir:

2005 Umut Atakişi Türkiye Şampiyonu
2005 Erhan Tanrıkulu Türkiye Gençler Şampiyonu
2006 Fethi Apaydın Türkiye Liseler Şampiyonu
2006 Mert Yılmazyerli 14 Yaş Türkiye Şampiyonu
2007 Umut Atakişi Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonu
2007 Kübra Öztürk, Dünya Yaş Grupları Satranç Şampiyonası'nda bronz madalya kazandı.

Ağustos 2008'de Gaziantep'te yapılan Dünya Genç Bayanlar Satranç Şampiyonası'nda sporcumuz Kübra Öztürk, Dünya İkincisi oldu. Öztürk, bayan Büyükusta "WGM" Normu alan ilk Türk sporcu olarak Türk satranç tarihine geçen sporcu oldu.
 
KÜREK

1909 yılından itibaren Galatasaray Sultanisi’nde jimnastik hocalığı da yapan Mösyö Moiroux, Beşiktaş’ta spor yapmaya başladı. O zamanlarda gençlere yüzme, kürek ve çekme dersleri verdi.

1910’da deniz subayı olan Ahmet Fetgeri Bey tarafından, Beşiktaş Denizcilik Şubesi kuruldu. Kürekte Kemal Danyal ve Gürcü İsmail Beyler ilk akla gelen isimlerdi. İstanbul’un ilk kürekçi kulüpleri Beşiktaş, Fenerbahçe, Haliç İdman ve Anadolu’dur.
Beşiktaş Kürek Şubesi, resmi olarak 1990 tarihinde, Pendik Spor ve Sosyal Tesisleri’nin tamamlanması sonucu kuruldu. Şubenin kurulmasında eski yönetici İhsan Kalkavan’ın payı büyüktür.

1999’da Kürekte Türkiye İkinciliği, Kanoda Türkiye Birinciliği, 2000 yılında büyükler hafif kilo kategorisinde İstanbul Birinciliği ve Türkiye İkinciliği ile 2001 yılında B kategorisinde Türkiye Üçüncülüğü kazanan Takımımız, başarılarını sürdürüyor, Şampiyon sporcular yetiştiriyor.

2001 yılında; İstanbul Kürek Kupası Yarışları´nda; büyük erkekler (A) kategorisinde hafif kilo erkeklerde Volkan öztezcan, Serkan Türkmen, Ersan Özcan, Serdar Taylan, Korhan Küçük, Hakan Kaya, Taner Bayrak ve Barbaros Türk, 83 puanla birinci oldu.
Kıdemli erkekler de sporcumuz Önder Çınar birinci, büyük erkekler ağır kiloda ise Hilmi Keskin üçüncü oldu.

Türkiye Kupası Kürek Yarışları’nın büyük (B) erkekler kategorisinde Kürek Takımımız ikinci oldu.

İstanbul Bölge yarışlarında hafif kilo erkeklerde Takımımız 60 puanla üçüncü oldu.

Türkiye Birinciliği’nde kürekçilerimiz üçüncü oldu.

2002 yılında; Macaristan’da yapılan kürek yarışlarında Volkan Öztezcan ve Ersan Özcan Büyük A 4 Tek’te birinci gelerek altın madalya, Mete Yeltepe ise gümüş madalya kazandı.

Kürekçilerimiz Büyükler ve Büyükler Hafif Kilo kategorilerinde İstanbul ikincisi oldu

Siyah-Beyazlılarımız, İstanbul’da yapılan Kürek Şampiyonası’nda takım halinde 2. oldu.

Türkiye Kürek Şampiyonası’nda sporcularımız Büyükler B ve Hafif Kilo’da takım halinde 3. oldu.

2003 yılında; Hırvatistan’da yapılan Uluslararası Zagreb Kürek Yarışları’ndan Ersan Özcan ve Volkan Öztezcan birinci olarak altın madalya kazanırken, Mete Yeltepe ikinciliği elde ederek gümüş madalya aldı.

Sporcumuz Mete Yeltepe, Büyükler Yarışlarında Dünya 7.si oldu.

İstanbul Gençler Kürek Şampiyonası’nda takımımız İstanbul ikincisi oldu.

Büyükler İstanbul Şampiyonası’nda Kürek takımımız İstanbul Şampiyonu oldu.

Takımımız, Türkiye Kupası Yarışları’nda takım olarak şampiyonluğu kazandılar.

Türkiye Kupası Gençler Şampiyonası’nda Kürek takımımız şampiyon oldu.

Belgrad’da yapılan Kürek Balkan Şampiyonası’nda Mete Yeltepe tek çiftede Dünya 6.’sı olurken, Volkan Öztezcan’la Ersan Özcan Dünya 8.’si oldular.

2004 yılında; Uluslararası 3. Akdeniz Kupası Yarışları’nda sporcularımız 2 altın, 1 gümüş, 1 bronz madalya kazandı ve takım halinde 6. oldu.

Deniz Harp Okulu Kupası Kürek Yarışları’nda, kürekçilerimizden 3 altın 1 bronz madalya geldi.

Belçika’da yapılan Uluslararası Kürek Yarışları’ndan, kürekçilerimizden Mete Yeltepe altın madalyayla döndü.

Anı Kupası Kürek yarışlarında mücadele eden Kürek takımımız Büyükler klasmanında altın madalya kazandı.

Hıdrellez Kupası Kürek Yarışları’nda, kürekçilerimiz 8 madalya kazanarak büyük başarı elde etti.

Gençler Türkiye Kupası Kürek Yarışları’nda 6 bronz madalya kazandı.

1. Bahar Şenlikleri Kürek Yarışları’nda 2 altın madalya kazandı.

Gençler Türkiye Şampiyonası’nda 5 altın madalya kazandı.

Cumhuriyet Kupası yarışları sonunda 4 Birincilik, 1 de İkincilik elde ederek, Cumhuriyet Kupası’nın sahibi oldu.

2005 yılında; Akdeniz Kupası Kürek Yarışları’nda Kürekçilerimiz 3 Altın, 1 Gümüş, 2 Bronz madalya kazandı.

Belçika’da yapılan Uluslararası Gent Kürek Yarışları’nda Milli forma ile yarışan kürekçilerimiz; Mete Yeltepe, Onur Şen, Barbaros Turan altın madalya kazandı.

Bahar Kupası Kürek Yarışları’nda 1 birincilik, 1 ikincilik ve 1 de üçüncülük elde etti.

Takımımız, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü Kupası Kürek Yarışları’nda 3 altın 1 gümüş madalya kazandılar.

Sporcumuz Mete Yeltepe, İspanya'da devam eden Akdeniz Oyunları’nda Türkiye’ye büyük bir gurur yaşattı. Yeltepe, tek çifte sınıfında 2. olarak gümüş madalyaya hak kazandı.

Büyükler Türkiye Kupası eleme ve final yarışlarında 3 tekne sınıfında altın, 2 sınıfta ise gümüş madalya kazandı.

Büyükler Türkiye Kürek Şampiyonası'nda Türkiye Üçüncüsü oldu

2006 yılında; Kürek Takımımız Bahar Kupası Yarışları’nda 1 altın, 1 gümüş ve 5 bronz madalya kazandı.

Belçika’da düzenlenen 23 yaş altı Dünya Şampiyonası’nda sporcumuz Mete Yeltepe Dünya Üçüncüsü oldu.

Gençler Türkiye Şampiyonası’ndaki GBE 2X yarışında Doğukan Bilir ve Aykut Bilge gümüş madalya alarak Türkiye ikincisi, hafif kilo GAE 1X yarışında Evren Yeltepe ise bronz madalya alarak Türkiye üçüncüsü olmayı başardı.

Kürek Takımımız, 5000 metre Ergometre Yarışı’nda 1 altın, 1 gümüş ve 2 bronz madalya kazandı.

2007 yılında; Kürekçilerimiz, Fethiye’de düzenlenen Akdeniz Kupası Kürek Yarışları’nda 2 Gümüş 1 de Bronz madalya kazandı.

Takımımız, hafta sonunda Sapanca Gölü’nde düzenlenen Büyükler Türkiye Şampiyonası’nı Türkiye Üçüncüsü olarak tamamladı.

2008 yılında; Ocak ayında yapılan Türkiye Salon Kürek Birinciliği yarışlarında Hafif Kilo Büyükler B kategorisinde ilk üç sırayı elde eden Takımımız, takım halinde birinci oldu.

Mart ayında Fethiye'de yapılan Uluslararası Akdeniz Kupası Kürek Yarışları'na katılan Siyah-Beyazlılarımız, Hafif Kilo B2 Tek kategorisinde birinci olarak altın madalya; Hafif Kilo Büyük A2 Tek kategorisinde ise üçüncü olarak bronz madalya kazandı.

 
ATLETİZM

Beşiktaş’ta atletizm, 1911 yılında başlamıştır. Kuruculardan Ahmet Fetgeri, Fuat Balkan ve Mazhar Kazancı’nın idaresindeki Beşiktaş, atletizm dalında birçok başarı kazanır. Bunların başında Türkiye ve İstanbul birincilikleri gelir.

İstanbul’da atletik spor faaliyetlerinin başlangıcı, Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün resmen katılımı ile başlar. İlk yıllarda 125 kişilik kalabalık bir grupla yarışlara katılan Beşiktaş Atletizm Takımı, 1911, 1912 ve 1913 yıllarında Kadıköy Union Kulüp sahasında Hilali Ahmer ve Donanma Cemiyetleri’nin tertip ettiği bütün yarışmaları kazanarak şampiyon oldu.

Beşiktaş 1916’da ise 132 puanla İstanbul Atletizm Şampiyonu oldu. Bu yarışlar sırasında Beşiktaşlı Namık İsmail Bey Türkiye’de ilk kez sırıkla yüksek atlayarak Türk atletizm tarihinde bir ilki gerçekleştirdi.

Dahili atletizm yarışmaları da aynı yıl yapıldı. Yine bu yarışlarda dekatlon, Türkiye’de ilk kez Beşiktaş tarafından uygulandı.

Beşiktaş 1918’de 8 birincilik, 5 ikincilik ile Osmanlı İmparatorluğu Atletizm Şampiyonu oldu. Bu yarışmalarda Beşiktaşlı sporcular 4 Osmanlı İmparatorluğu rekoru kırdılar. 1919,1920 ve 1921 yıllarında da arka arkaya 3 İstanbul Şampiyonluğu kazanan Beşiktaş, bu tarihten sonra 1929’a kadar ikincilikle yetindi. 1929, 1930 ve 1932 yıllarında tekrar İstanbul Şampiyonu olan Beşiktaş bu dönemde 4x100, 3000 ve 10000 metrelerde Türkiye rekorları kıran atletlere sahipti.

1936-1945 arasında İkinci Dünya Savaşı’nın çıkması yüzünden atletizm faaliyetlerine ara veren Beşiktaş, 1945’ten sonra Atletizm Şubesi’ni yeniden toparlamaya çalıştı. Birçok ikincilik ve üçüncülükten sonra 1958 yılında yeniden İstanbul Şampiyonu olan Beşiktaş, 1959 yılında İstanbul ve Türkiye ikincisi, 1960 yılında da İstanbul Şampiyonu oldu. Beşiktaş Kros Takımı’nın 1927’den 1941’e kadar 15 yıl arka arkaya İstanbul Şampiyonluğu var. Ayrıca 1952, 1953, 1957 ve 1958 yıllarında da aynı başarıya ulaştı. Genç Atletizm Takımı 4 kez İstanbul Şampiyonu oldu.

Yetiştirdiği bazı ünlü atletler şunlardır: Kıbrıslı Mehmet, Remzi Sunisi Sunisi, Arat Ararat, Artın Artan, Atıf Kobal, Aydın Kobal, Aydın Tunalı, Deniz Gürok, Erol Erdoğan, Erol Tuncer, Fahir Özgüden, Ferruh Uygur, Hasan Yapağı, Hüseyin Çakmak, İhsan Pehlivan, Şerif Elkürek, İlhami Koç, İlhan Bilgutay, Kenan Çulpan, Mehmet (Kıbrıslı), Murat Ersin, Nevzat Çelik, Nuri Öksüzel, Tuncel Özen, Zeki Öztekin.

ATLETLERİMİZİN BAŞARILARI

2004
Büyükler Ferdi Türkiye Şampiyonası’nda Beşiktaş fırtınası esti. Disk atmada Hediye Işık 46.20 m, çekiç atmada Şefika Soytürk 48.82 m ve üç adım atlamada 12.21 m’lik derece ile Efhanim Temizsoy Türkiye Şampiyonu oldu.

12-13 yaş grubu Yöresel İl Karmaları Atletizm Türkiye Şampiyonası’nda, 1992 doğumlu sporcumuz Rakel Sivilya, yaş grubunda 75 metreyi 10.5 saniye, uzun atlamada 4.09 metre, gülle atmada 9.78 metre ve toplamda da 219 puan ile Türkiye Şampiyonu oldu.

10 Kasım Atatürk’ü Anma Koşusu’nda yarışan atletlerimizden Arzu Berk Birinci, Türkan Erişmiş ise Altıncı oldu.

2005
Türkiye Üniversitelerarası Atletizm Yarışları'na katılan atletlerimizden Türkan Erişmiş 3000 metrede 9.46.93 derece ile yeni üniversiteler Türkiye rekorunu kırdı. Diğer branşlarda yarışan atletlerimiz de başarılı sonuçlara imza atarak madalyaları topladılar.

Atletizm Yıldızlar Ferdi Türkiye Şampiyonası’nda Bayan Atletlerimizden Müge Akdereli, Yıldızlar Türkiye Şampiyonu oldu.

Atletizm Kros Ligi 2. kademe müsabakalarında Bayan Atletlerimiz, 5 bin metrede ilk 3 sırada yer alırken, Takımımız rakiplerine büyük fark attı.

Atletizm Takımımız, Türkiye Ferdi Gençler ve 23. Yaşaltı Atletizm Şampiyonaları’nda 11 altın, 4 gümüş ve 4 de bronz madalya kazandı.

Atletizm Türkiye Ferdi Kros Şampiyonası’nda bayan atletlerimizden Türkan Erişmiş Türkiye Şampiyonu, Arzu Berk ile Gülşah Akdoğan Türkiye İkincisi ve Güllü Gül de Türkiye Üçüncüsü oldu.

Atletimiz Türkan Erişmiş, Avrupa 23 Yaşaltı Şampiyonası'nda 3000 metre engelli branşında 2. olarak gümüş madalya kazandı.

2006
Konya'da düzenlenen Türkiye Kulüplerarası Yıldızlar Ligi Atletizm Yarışmaları'nda atletimiz Hülya Ongun, 2000 metre engellide elde ettiği 7.02.27'lik derecesi ile yeni Türkiye rekorunun sahibi oldu.

Gençler ve 23 Yaş Altı Ferdi Türkiye Atletizm Şampiyonası’nda, Atletlerimiz 4 Altın, 1 Gümüş madalya kazandılar. Hülya Ongun, kendisine ait olan Yıldızlar Türkiye rekorunu geliştirdi.

Naili Moran Türkiye Atletizm Şampiyonası’nda Atletlerimiz, 1 altın, 1 gümüş ve 1 bronz madalya kazandılar.

Türkiye Kulüplerarası Atletizm Ligi 1. Kademe müsabakalarında Takımımız, 1 birincilik, 4 ikincilik, 7 de üçüncülük aldı.

Gençler ve 23 Yaş Altı Ferdi Türkiye Atletizm Şampiyonası’nın ikinci gününde, Atletlerimiz 5 Altın madalya kazandılar.

Genç Bayan Atletizm Takımımız, İspanya'nın Caceres kentinde yapılan Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası Kros Yarışmaları'nda Şampiyon oldu.

51. Balkan Kros Şampiyonası'nda, Avrupa Şampiyonu Genç Atletimiz Ancuta Bobocel birinci oldu.

Atletimiz Türkan Erişmiş, Uluslararası Atletizm Federasyonu (IAAF) tarafından "Türkiye’nin En İyi Atleti" seçildi.

2007
Türkiye Kulüpler Arası Atletizm Atmalar Ligi 1. Kademe yarışlarında topladığı 3061 puanla takım olarak yarışları birinci sırada tamamladı.

Türkiye Kulüplerarası Bayanlar Atletizm 1. Ligi 3. Kademe yarışlarında Siyah Beyazlılarımız 5 derece elde etti.

Dilek Çimenkaya, Türkiye Ferdi Dağ Koşusu Genç Bayanlar kategorisinde 24.13'lük derecesiyle Türkiye Şampiyonluğuna ulaştı.

Genç Bayan Atletizm Takımımız, Zeytinburnu Kazlıçeşme Parkuru'nda gerçekleştirilen Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası Kroş Yarışları'nda takım halinde ikinci olarak büyük bir başarıya imza attı.

2008
Türkiye Gençler ve 23 Yaşaltı Ferdi Atletizm Şampiyonası’nda koşan Atletizm Takımımız, 3 Türkiye Şampiyonluğu kazanırken, Atletimiz Sibel Ağan sezonun en iyi derecesini elde etti.

Türkiye Ferdi 15. Yaşaltı Atletizm Şampiyonası’nda madalya mücadelesi veren Siyah Beyazlılarımız 3’ü altın 11 madalya kazandı.

Türkiye Ferdi Kros Şampiyonası'nda ikinci olan atletimiz Dilek Çimenkaya, ülkemizi Balkan Kros Şampiyonası'nda temsil etmeye hak kazandı.

Atletizm Takımımız, Mersin Büyükşehir Belediyesi Macit Özcan Tesisleri'ndeki şampiyonada 1 Türkiye Şampiyonluğu, 1 ikincilik ve 3 de üçüncülük kazandı.

Dünya Dağ Koşusu Kupası’na katılan Atletizm Takımımız’ın başarılı ismi Esra Güllü, milli formayla gümüş madalyanın sahibi oldu.
 
GÜREŞ

Türkiye’de minder güreşini ilk kez yapan ve yayılmasını sağlayan ilk Kulüp Beşiktaş’tır. Kulübün resmen kuruluşundan sonra Kenan Bey Kulüb’e katılmış ve Ahmet Fetgeri, Şampiyon Kemal Bey ve Süleyman Bey’den kurulu öğrenci teknik kadro ile birlikte minder güreşini Beşiktaş’ta başlatmışlardır.

1916 yılında yapılan şampiyonada en hafif siklet ve yarı orta siklet hariç bütün sikletlerde Beşiktaşlı güreşçiler birinci ve ikinci sıradaydı. Beşiktaş aynı zamanda Türkiye’de ilk kez Uluslararası Güreş Şampiyonası organizasyonunu gerçekleştiren Kulüp olma özellliğini taşır. Beşiktaş, 1910, 1911 ve 1916 şampiyonluklarının ardından 1929,1940 ve 1949’da İstanbul Serbest Güreş şampiyonu oldu. 1952’de ise İstanbul Grekoromen Güreş Şampiyonu olan ekibimiz, 1953, 1954, 1955, 1959 ve 1960’da İstanbul Serbest Güreş Şampiyonluğu’nu kazandı. Daha sonra bir süre faaliyetlerine ara verilen güreş, 1996’da yeniden canlandı. Eski Balkan Şampiyonu Abbas Sakarya’nın başa gelmesinden sonra, 1999’da İstanbul Birinciliği’nde sadece 4 güreşçi ile takım halinde üçüncü oldu. 2000’de serbest stil yıldızlar ve miniklerde İstanbul Birincisi oldu. Beşiktaş A Takım’ı ise İstanbul Üçüncüsü oldu.

2002 yılında; Bayan güreşçilerimiz, Vehbi Emre Güreş Turnuvası’nda 3 birincilik, iki de ikincilik elde ettiler.

2003 yılında; Cumhuriyet Kupası müsabakalarında Seçkin Erol 50 kiloda ve Mustafa Deniz 55 kiloda birinciliği elde ederlerken; 55 kiloda Faruk Çiçek ikinci, 66 kiloda Ertaç altıparmak ise dördüncü oldu.

2004 yılında; 12-13 Yaş Serbest Güreş İstanbul Birinciliği yarışmalarında 2 sporcumuz İstanbul Birincisi oldu.

14-15 Yaş Serbest Güreş İstanbul Birinciliği yarışmalarında 47 kilo sporcumuz Süleyman Tanrıverdi finalde rakibini yenerek İstanbul Birincisi oldu. 32 kiloda Şuayip Sarı, 47 kiloda Salim Diler, 53 kiloda Salih Çıtakbaş ve 59 kiloda Ufuk Yılmaz turnuva sonunda İstanbul Dördüncülüğü’nü elde etti.

2005 yılında; Güreş Takımımız, 14-15 Yaş Serbest Güreş İstanbul Birinciliği’nde takım halinde 3. oldu.

2006 yılında; Güreş Takımımız, Yıldızlar Serbest ve Grekoromen İstanbul İl Birinciliği müsabakalarında 3 altın, 3 gümüş ve 7 bronz madalya kazandı.

12-13 yaş grubu İstanbul Serbest Güreş Şampiyonası’nda 11 madalya kazandı ve takım halinde birinci oldu.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Yıldızlar Serbest Güreş Turnuvası’nda 9 madalya kazanarak takım halinde ikinci oldu.

2007 yılında; Güreş Takımımız, hafta sonu düzenlenen Yıldızlar Serbest Güreş İstanbul Şampiyonası’nda 16 madalya kazanarak "İstanbul Şampiyonu" oldu.

Yıldız Erkekler Serbest Güreş Türkiye Şampiyonası’nda mücadele eden Güreş Takımımız, 37 puanla birinci oldu.

14-15 Yaş Serbest ve Grekoromen İstanbul Şampiyonası’nda mücadele eden Siyah Beyazlılarımız, 23 sporcuyla katıldığı müsabakalarda 21 derece elde etti ve takım halinde birinci oldu.

Ankara'da yapılan Yıldızlar 2. Ligi finalinde Ordu GEM'i yenen Yıldız Güreş Takımımız, 110 kulübün mücadele ettiği Yıldızlar 2. Ligi’ni Şampiyon tamamlayarak 1. Lige yükseldi.

2008 yılında; Nisan ayında yapılan 12-13 yaş Greko-Romen Güreş İstanbul İl Birinciliği seçmelerinde, takım halinde İstanbul İkincisi olan Siyah-Beyazlılarımız, aynı tarihlerde gerçekleştirilen 14-15 yaş Serbest Güreş İl Birinciliği seçmelerinde de 5 birincilik kazanarak takım halinde İstanbul Şampiyonu oldu. 14-15 yaş Greko-Romen İl Birinciliği seçmelerinde ise 3 birincilik elde eten Takımımız, İstanbul Şampiyonu oldu.

1. Lig'e yükselme mücadelesi veren Yıldız Güreş Takımımız, ligi dördüncü sırada tamamladı. Play-Off grubunda şampiyon olan Siyah-Beyazlılarımız, tarihinde ilk kez 1. Lig'e yükseldi.

Aralık ayında İstanbul'da yapılan Okullararası Güreş Şampiyonası'nda sporcularımız 17-18 yaş grubunda 1 birincilik, 2 ikincilik; 13-14 yaş grubunda 5 birincilik, 1 ikincilik, 1 üçüncülük kazanarak takım halinde İstanbul Şampiyonu oldu.
 
Geri
Üst