5
EXE RANK
AEROPOSTALE.`
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 18 Ara 2009
- Mesajlar
- 5,401
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 32

ATATÜRK’ÜN EŞSİZ LİDERLİĞİ
1. Atatürk meşruiyetçidir. Her şeyin yasalardan yana yürütülmesini ister. Meşruiyet sınırlarını zorlamaz. Engelleri kendine has ve üstün liderliğinin verdiği yetenekle ustaca aşar. İmkân ile imkânsızlığın sınırlarını son derece dikkatle, doğru ve kesin olarak çizer.
2. O’nun büyük dehası ile üstün liderliğidir ki, bir milleti bir tek fikir etrafında toplayabilmiştir. Millî Mücadele ruhunu yaratarak bir millî güç sağlamıştır.
3. Atatürk’ün doğuştan getirdiği erişilmez nitelik ve yeteneklerini kendi amacı yönünde, devamlı ve sistemli olarak besleyip geliştirdiği de bir gerçektir. Bu sayede de, bir insanın sahip olabileceği en üstün ve en seçkin yeteneklere sahip olmuştur. Bu da O’nun liderliğini abideleştiren büyük bir faktördür.
4. Atatürk, daima içerisinde bulunduğu şartları doğru, hızlı, güvenli, dengeli ve verimli bir biçimde şaşmaz bir doğrulukla değerlendirmesini bilmiştir. Bu değerlendirmeleri, zamanı da avcunun içinde tutarak, en uygun anda, yerinde ve millet yararına en güzel şekilde kullanmıştır. Bu, O’ndaki liderlik yeteneğini ne derece ustalıkla kullandığının apaçık belgesidir.
5. Son derecede cesurdur. Bu cesaret, medenî olduğu kadar da şahsîdir. İnsanın bilgisi nisbetinde cesur ve hür olduğunu söyleyen yazarlar sanki Mustafa Kemal’den ilham almışlardır. Aslında, büyük bir lidere yakışan da budur.
6. Amacından asla taviz vermez, ilkeleri açısından serttir. Dostluklarına son derecede vefalıdır. Eşi bulunmayacak kadar insancıldır. Mahcubiyete varan bir utangaçlık O’nun tevazuunu belirler. Hoşgörülüdür. İleri görüş sahibidir. İnsanları çok iyi tanır. Kimi, nerede, nasıl vazifelendireceğini çok iyi bilir.
7. Halkı çok iyi bilir. Halkı sever ve onlara güvenir. İsteklerini doğrudan değil, halkın istekleri olarak, ince ustalıklarla kabul eder ve ettirir. Gerçekte ise, halkın nabzı her dakika elindedir. Birçok meseleleri nabız yoklayarak, teklifler yaptırarak ortaya koyar. Görüşerek kabul ettirir. Üstün zekâsı, düzenli bir düşünce sistemine sahiptir. Akıl ve mantık ölçülerini çok iyi kullanır. Büyük bir ikna gücü vardır.
8. Atatürk, tarihte çok az görülen büyük öngörüye sahip insanlardan biridir. Olayları önceden görür. Olayları, zamanı; bu olay ve zaman içinde insanları, tarihin akışına yön vererek amacına çevirmede ustadır. Bu büyük yeteneği iledir ki, milletini “Millî Mücadele” de birlik ve beraberliğe ulaştırmış; bunun bilincine vardırarak da zafere kavuşturmuştur. Bu ise, bir lider için güven verebilme gücünü gösteren, büyük yetenektir.
9. İzmir’in işgali, Mustafa Kemal Paşa’ya millî iradeye dayanan bir hükümetin kurulması yolunda ilk adımı attırmıştır. Bunu da; Erzurum Kongresinde “Kuvayı Milliyeyi âmil ve iradeyi milliyeyi hâkim kılma” şeklinde izah etmiştir, istanbul’un işgali olayını çok iyi değerlendirerek, meclisin de kapanışını görerek, padişahın hareket hürriyetinden yoksunluğunu belgeledi. Ankara’da Büyük Millet Meclisini açarak, hükümeti de kurdu.
10. Atatürk, çok geniş ve derin bir kültüre sahipti. Batının kurumlarını ve kültürünü en iyi anlayan insandı. Onları herkesten iyi değerlendirerek yürümesini bilen büyük bir “fikir” adamı idi. Bu anlayışla her tavrın önce halka benimsetilmesi suretiyle halkla birlikte yürümenin başarılı olacağı inancına vardı. Amacına halkla bütünleşerek yürüdü.
11. Büyük Atatürk, milleti için savaş veren büyük bir kahramandır. Gerçekleri kendi ideali ve amacına yöneltecek kadar da güçlüdür, öyle ki, onlara hâkim olmak istediği anda, hâkim olur. Milliyetçidir. Milliyetçiliği şovenist bir milliyetçilik değildir. Daima toplayıcı, birleştirici, bütünleştirici ve yücelticidir. Türk Milleti’nden söz ettiği zaman, yüreğinde ve gözlerinde insanlık duygusunun en yücesini ve sevgilerin en incesini hissetmek mümkündür. Bütün insanlığa ve bütün milletlere saygı duyar.
12. Her şeyin kaynağına inmeyi bir ihtiyaç sayar. Kendisini olayların akışına hiçbir zaman kaptırmaz. Aksine, onları kendi lehine çevirir. En iyi biçimde de yararlanır.
13. Büyük Atatürk’ün eserleri, insanlığın karşısında heykelleşmiş bir heybetli gerçektir. Bu yüzden O’nun engin dehasını ve yüce liderliğini süsleyen fikir cephesi tam ve doğru olarak, daima gözden kaçmaktadır.
14. Ordu Millet haline gelişimizin de sembolü Atatürk’tür.
15. Daha Millî Mücadele yıllarında, temelleri sağlam bir devlet yaratılmasının akılcı, bilimci ve milliyetçi bir eğitimle mümkün olabileceğini görmüştür, inançla göstermiştir. Bunun için de, Türk insanının zihin yapısında değişiklik gereğini ileri sürmüştür.
16. O devirde, bir milletin ölüm-kalım sorununda bile dinin geçer akça olduğunu bilmesine rağmen, bir an ondan yararlanmayı düşünmemiştir. Ancak, daha başlangıçtan itibaren lâiklik ilkesine bağlılığı en büyük güç saymıştır. O’nun siyasî ve toplumsal kurumları lâikleştirmesi, kötü niyet sahipleri tarafından daima istismar edilmiştir. Bu husus bugün de düşünülmeğe değer.
17. Kanaatimiz odur ki: Bütün bir insanlık dünyası, daha yüzyıllar boyu Büyük Atatürk’ü aşamayacaktır. O ki, hayatta en hakiki mürşit ilimdir. O ki, amaç Çağdaş uygarlıktır ve onun da üzerine çıkmaktır. Bütün bunlar bilim demektir, hareket demektir, uygarlık demektir. Daima ve durmadan ilerlemek, dinamizm demektir. O halde, bize ve dünyaya düşen görev Atatürk’ün düşüncelerini benimseyerek yüceltmektir.
18. Bir hususu daha işaret etmeden geçemeyeceğim. Atatürkçü İdeoloji’nin babası Büyük Atatürk, Millî kurtuluşun Lideri olarak Atatürkçülüğün en büyük ve en sağlam temel taşını Başkumandanlığında koymuştur.
Başkumandanlık belli süre için verilmiştir. Süre bitiminde uzatılması gerekmektedir. Atatürk uzatılmasını ister. Meclis ise, uzatılmaması yolunda karar alır. Atatürk kürsüye çıkar. “...Düşman karşısında bulunan ordumu başsız bırakamazdım. Bırakmadım. Bırakamam ve bırakmayacağım” der. Başkumandanlık da böylece yeniden bir defa daha uzatılır. Bunun üzerinde bir an duralım. Atatürk hayatının hiçbir döneminde meşruiyetten ayrılmamış. Demokratik kurallardan şaşmamış. O halde bu nedir, diyenler bulunabilir.
Bu, bir milletin ölüm-kalım anında, meşruiyetin ve demokratik kuralların üstündeki tavrıdır. Bu tavır Atatürkçü ideolojinin temel taşıdır. Bu gibi tavırlar Atatürk’ün ordu ve devlet hayatında daima Kutupyıldızı örneği parlar. Böylece, Atatürkçü İdeoloji, birden bire değil, zamanın akışı içinde, olayların zincirinde, Türk’ün hasletleriyle yoğrularak gerçekleşmiştir. Bu nedenle de öteki ideolojilerden ayrılır. Onlar karşısında muhteşem bir manzaradır. Dünyanın son umut kaynağı olarak, yaşanır, yaşatılır, yaşatılmalıdır.
Kaynak; Atatürk Araştırma Merkezi Dergileri..