20
EXE RANK
OttoMaNs* ;яeiz
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 20 Şub 2011
- Mesajlar
- 32,869
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- www.netbilgini.com
AMD'nin Radeon HD 7000 serisine güç verecek yeni nesil GPU mimarisi detaylandı
AMD, Fusion Geliştiriciler Zirvesi 2011 etkinliğinde önemli açıklamalar yaptı. Fusion platformunun detaylarını açıklayan ve önümüzdeki yıla ilişkin Fusion planlarını paylaşan AMD, ilk defa Southern Islands kod adını taşıyan ve Radeon HD 7000 serisi ekran kartlarına güç verecek olan grafik işlem birimlerinde kullanılacak yeni nesil grafik mimarisinin detaylarını da paylaştı. AMD'nin Grafik Bölümü Teknoloji Genel Müdürü ve Başkan Yardımcısı Eric Demers tarafından açıklanan yeni nesil grafik işlemci mimarisi, Southern Islands serisiyle ilgili spekülasyonları boşa çıkardı ve AMD'nin radikal değişikliker planladığını ortaya koydu.
AMD'yi bir GPU üreticisi olarak ele aldığımızda, firma tarafından pazara sunulan en yenilikçi GPU tasarımının, ilk defa Radeon HD 2900 serisinde kullanılan R600 olduğunu görüyoruz. Ağırlıklı olarak ATi tarafından (AMD satın almadan önce) tasarlanan R600 GPU'su, şirketi DirectX 10 dünyasına taşıyan ilk yonga olmuş ve pek çok ilki de bünyesinde barındırmıştı. VLIW-5 tasarımını baz alan bu GPU, HD 2000 serisi ekran kartlarından DirectX 11 destekli ikinci nesil ekran kartlarını içeren Radeon HD 6800 serisine kadar olan süreçte geliştirilerek kullanıldı. Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru lanse edilen Radeon HD 6900 serisi ise R600'den bu yana yani 2007'den günümüze AMD'nin sunduğu en yenilikçi tasarımı içeriyordu zira hazırlanan Cayman kod adlı grafik yongası ile birlikte VLIW-5 yerine daha verimli olan VLIW-4 tasarımına geçilmişti.
Eric Demers, AMD Grafik Bölümü Teknoloji Müdürü ve Başkan Yardımcısı
Cayman GPU'sunun kullanıldığı Radeon HD 6900 serisinden sonran kuşkusuz tüm beklentiler Radeon HD 7000 serisine çevrilmişti. Southern Islands kod adlı grafik işlem birimlerinin kullanılacağı yeni seri için şimdiye kadar ki genel kanı, Cayman tasarımının 28nm üretim teknolojisine uyarlanacağı ve performans arttırıcı geliştirmeler ve yeni özelliklerle donatılacağı şeklindeydi. Ancak Washington'da düzenlenen Fusion Geliştiriciler Zirvesi, yukarıda da belirttiğimiz gibi bu iddiaların aksine Southern Islands serisinin çok daha fazlasını sunacağını gözler önüne serdi. Yazımızın bu kısmında sonrası yeni nesil grafik işlemci mimarisinin detaylarını ve kısaca FSA olarak tanımlanan Fusion Sistem Mimarisi'ne ilişkin bilgileri içeriyor. Bu arada, detaylarını aşağıda bulacağınız yeni mimari özelliklerin tam*****n Southern Islands serisinde yer almayacağını ve AMD'nin kademeli olarak GPU'ları yeni özelliklerle donatacağını da belirtmekte fayda var.
Donanım dünyasını özellikle de ekran kartı pazarını yakından takip edenlerin bildiği üzere, AMD ve Nvidia'nın yeni GPU stratejileri farklılık göstermiştir. CUDA ile birlikte GPU tasarımında birinci önceliği GPGPU ve GPU tabanlı hesaplama özelliklerine veren ve bunu Fermi jenerasyonunda iyiden iyiye hissetiren Nvidia'nın aksine AMD ise grafik performansını öncelikte tutmuş ve GPGPU gibi fonksiyonları ise ikinci planda değerlendirmişti. Teorik işlem gücü (tek ve çift hassasiyetli hesaplamalar) açısından Nvidia çözümlerine göre ciddi oranda üstün olan AMD GPU'ları, birinci öncelik pazar son kullanıcı segmenti olduğundan bu alanda hiç bir zaman Nvidia çözümleri kadar etkin bir portre çizemediler. Ancak AMD bu durumu değiştirmeye kararlı gibi gözüküyor zira firma cephesindeki gelişmeler, bundan sonraki nesillerde grafik performansı kadar GPU tabanlı hızlandırmaya da büyük önem verileceğini gösteriyor. Açıkçası bu şaşırtıcı bir gelişme değil zira Fusion platformuyla birlikte AMD'nin bu yönde adım atacağı biliniyor ancak ne zaman ve hangi ürünle olacağı bilinmiyordu ki artık tüm bu detaylar netleşmiş oldu.
Netbook'lar ve düşük maliyetli bazı mobil sistemler için geliştirdiği Brazos kod adlı Fusion platformunu Ocak ayında, performans odaklı mobil sistemler için hazırladığı Sabine kod adlı Fusion platformunu da birkaç gün önce pazara sunan AMD, OpenCL, Direct Compute, ve duyurusu yeni yapılan C++ AMP desteğine daha önce hiç olmadığı kadar yoğun bir şekilde eğilmeye başlıyor. Fusion teknolojisinin yani CPU+GPU konseptini baz alan yeni nesil işlemcileriyle AMD'nin hedefi, işlemciye entegre olarak gelen yüksek performanslı grafik işlem birimlerini, paralel iş yükleri için yardımcı işlemci olarak kullanabilmek zira Intel ile kıyaslandığında GPU tasarımında ciddi bir avantaja sahip olan AMD, bu hedef üzerine giderek ciddi bir avantaj sağlamayı ve pazar payını ciddi oranda arttırmayı planlıyor.
Kağıt üzerinde güçlü görünen detayları pratikte bir araya getirip yüksek verimilik seviyesinde işlerlik kazandırabilmekse mümkün olmasına mümkün ama çok ciddi çalışmaları gerektiriyor. AMD'nin Fusion platformuyla ortaya koyduğu hedefleri gerçekleştirebilmesi için işletim sistemi seviyesinde ve uygulama geliştirme ortamlarında ciddi destek alması gerekiyor. CPU ve GPU ile heterojen bilgi-işlemi işlemci pazarının geleceği olarak gören AMD, arkasında ciddi bir yatırım ve yıllara dayanan bir çalışma olan Fusion Sistem Mimarisini, şirketin gelecek vizyonu olarak duyurdu.
Nvidia'nın Fermi mimarisinden önceki en radikal GPU tasarımı olan G80, Vec4+Skalar formundaki operasyonlara destek sunan önceki VLIW mimarisi yerine tamamiyle skalar bir mimari anlayışı temel alıyordu. Tasarımdaki bu yaklaşım değişikliğinin sonucunda ise operasyon tipleri için esneklik, zamanlamada kolaylık ve işlem birimlerinden yüksek oranda faydalanma gibi sonuçlar ortaya çıkıyordu. AMD de yeni mimarisi ile birlikte buna benzer bir adım atıyor ve ileri seviyede özelleştirilmiş önemli özellikleri, yeni mimari ile birlikte GPU'lara entegre etmeye hazılanıyor. AMD'nin yeni mimarisi, Nvidia'nın aksine saf skalar kurulum yerine vektör + skalar çözüm olarak nitelendiriliyor.
Yeni grafik işlem mimarisi, Compute Unit (CU) yani İşlem Birimleri etrafında şekilleniyor. Bu birimlerin hepsi, fonksiyonel ünitelerin hepsini içeriyorlar. Neredeyse bağımsız birer işlemci olarak nitelendirebileceğimiz bu birimlerin her biri, kendi L1 belleklerine, dallanma ve MSG ünitelerine, kontrol ve kod çözme ünitelerine, komut getirme fonksiyonalitesi ile birlikte tabi ki skalar ve vektör ünitelerine sahipler. İşlem Birimlerindeki öncelikli çalışan olarak vektör üniteleri geliyor ve her ünitede dört adet çekirdek bulunuyor ve herhangi bir zamanda işleme üzeri dört adet aynı faz dalgasına izin verilebiliyor.
VLIW4 ve VLIW5 tabanlı önceki AMD GPU'larına göre işlem birimlerinin daha verimli ve efekti kullanılacağı belirtilen yeni tasarımda, skalar ünite ise işaretçi operasyonlar ve dallanma kodlarından sorumlu olacak. Bu açıdan değerlendirildiğinde bu özel kurulumun 1980'lerdeki Cyar süperbilgisayarlarını anımsattığını da söylemek gerekiyor. O dönemde skalar ve vektörel işlemcilerin kombinasyonu iş yükleri için çok sezgiselken onu AMD'nin işaret ettiği günümüzün modern iş yükleri takip etti.
AMD, Fusion Geliştiriciler Zirvesi 2011 etkinliğinde önemli açıklamalar yaptı. Fusion platformunun detaylarını açıklayan ve önümüzdeki yıla ilişkin Fusion planlarını paylaşan AMD, ilk defa Southern Islands kod adını taşıyan ve Radeon HD 7000 serisi ekran kartlarına güç verecek olan grafik işlem birimlerinde kullanılacak yeni nesil grafik mimarisinin detaylarını da paylaştı. AMD'nin Grafik Bölümü Teknoloji Genel Müdürü ve Başkan Yardımcısı Eric Demers tarafından açıklanan yeni nesil grafik işlemci mimarisi, Southern Islands serisiyle ilgili spekülasyonları boşa çıkardı ve AMD'nin radikal değişikliker planladığını ortaya koydu.
AMD'yi bir GPU üreticisi olarak ele aldığımızda, firma tarafından pazara sunulan en yenilikçi GPU tasarımının, ilk defa Radeon HD 2900 serisinde kullanılan R600 olduğunu görüyoruz. Ağırlıklı olarak ATi tarafından (AMD satın almadan önce) tasarlanan R600 GPU'su, şirketi DirectX 10 dünyasına taşıyan ilk yonga olmuş ve pek çok ilki de bünyesinde barındırmıştı. VLIW-5 tasarımını baz alan bu GPU, HD 2000 serisi ekran kartlarından DirectX 11 destekli ikinci nesil ekran kartlarını içeren Radeon HD 6800 serisine kadar olan süreçte geliştirilerek kullanıldı. Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru lanse edilen Radeon HD 6900 serisi ise R600'den bu yana yani 2007'den günümüze AMD'nin sunduğu en yenilikçi tasarımı içeriyordu zira hazırlanan Cayman kod adlı grafik yongası ile birlikte VLIW-5 yerine daha verimli olan VLIW-4 tasarımına geçilmişti.

Eric Demers, AMD Grafik Bölümü Teknoloji Müdürü ve Başkan Yardımcısı
Cayman GPU'sunun kullanıldığı Radeon HD 6900 serisinden sonran kuşkusuz tüm beklentiler Radeon HD 7000 serisine çevrilmişti. Southern Islands kod adlı grafik işlem birimlerinin kullanılacağı yeni seri için şimdiye kadar ki genel kanı, Cayman tasarımının 28nm üretim teknolojisine uyarlanacağı ve performans arttırıcı geliştirmeler ve yeni özelliklerle donatılacağı şeklindeydi. Ancak Washington'da düzenlenen Fusion Geliştiriciler Zirvesi, yukarıda da belirttiğimiz gibi bu iddiaların aksine Southern Islands serisinin çok daha fazlasını sunacağını gözler önüne serdi. Yazımızın bu kısmında sonrası yeni nesil grafik işlemci mimarisinin detaylarını ve kısaca FSA olarak tanımlanan Fusion Sistem Mimarisi'ne ilişkin bilgileri içeriyor. Bu arada, detaylarını aşağıda bulacağınız yeni mimari özelliklerin tam*****n Southern Islands serisinde yer almayacağını ve AMD'nin kademeli olarak GPU'ları yeni özelliklerle donatacağını da belirtmekte fayda var.
Donanım dünyasını özellikle de ekran kartı pazarını yakından takip edenlerin bildiği üzere, AMD ve Nvidia'nın yeni GPU stratejileri farklılık göstermiştir. CUDA ile birlikte GPU tasarımında birinci önceliği GPGPU ve GPU tabanlı hesaplama özelliklerine veren ve bunu Fermi jenerasyonunda iyiden iyiye hissetiren Nvidia'nın aksine AMD ise grafik performansını öncelikte tutmuş ve GPGPU gibi fonksiyonları ise ikinci planda değerlendirmişti. Teorik işlem gücü (tek ve çift hassasiyetli hesaplamalar) açısından Nvidia çözümlerine göre ciddi oranda üstün olan AMD GPU'ları, birinci öncelik pazar son kullanıcı segmenti olduğundan bu alanda hiç bir zaman Nvidia çözümleri kadar etkin bir portre çizemediler. Ancak AMD bu durumu değiştirmeye kararlı gibi gözüküyor zira firma cephesindeki gelişmeler, bundan sonraki nesillerde grafik performansı kadar GPU tabanlı hızlandırmaya da büyük önem verileceğini gösteriyor. Açıkçası bu şaşırtıcı bir gelişme değil zira Fusion platformuyla birlikte AMD'nin bu yönde adım atacağı biliniyor ancak ne zaman ve hangi ürünle olacağı bilinmiyordu ki artık tüm bu detaylar netleşmiş oldu.

Netbook'lar ve düşük maliyetli bazı mobil sistemler için geliştirdiği Brazos kod adlı Fusion platformunu Ocak ayında, performans odaklı mobil sistemler için hazırladığı Sabine kod adlı Fusion platformunu da birkaç gün önce pazara sunan AMD, OpenCL, Direct Compute, ve duyurusu yeni yapılan C++ AMP desteğine daha önce hiç olmadığı kadar yoğun bir şekilde eğilmeye başlıyor. Fusion teknolojisinin yani CPU+GPU konseptini baz alan yeni nesil işlemcileriyle AMD'nin hedefi, işlemciye entegre olarak gelen yüksek performanslı grafik işlem birimlerini, paralel iş yükleri için yardımcı işlemci olarak kullanabilmek zira Intel ile kıyaslandığında GPU tasarımında ciddi bir avantaja sahip olan AMD, bu hedef üzerine giderek ciddi bir avantaj sağlamayı ve pazar payını ciddi oranda arttırmayı planlıyor.
Kağıt üzerinde güçlü görünen detayları pratikte bir araya getirip yüksek verimilik seviyesinde işlerlik kazandırabilmekse mümkün olmasına mümkün ama çok ciddi çalışmaları gerektiriyor. AMD'nin Fusion platformuyla ortaya koyduğu hedefleri gerçekleştirebilmesi için işletim sistemi seviyesinde ve uygulama geliştirme ortamlarında ciddi destek alması gerekiyor. CPU ve GPU ile heterojen bilgi-işlemi işlemci pazarının geleceği olarak gören AMD, arkasında ciddi bir yatırım ve yıllara dayanan bir çalışma olan Fusion Sistem Mimarisini, şirketin gelecek vizyonu olarak duyurdu.

Nvidia'nın Fermi mimarisinden önceki en radikal GPU tasarımı olan G80, Vec4+Skalar formundaki operasyonlara destek sunan önceki VLIW mimarisi yerine tamamiyle skalar bir mimari anlayışı temel alıyordu. Tasarımdaki bu yaklaşım değişikliğinin sonucunda ise operasyon tipleri için esneklik, zamanlamada kolaylık ve işlem birimlerinden yüksek oranda faydalanma gibi sonuçlar ortaya çıkıyordu. AMD de yeni mimarisi ile birlikte buna benzer bir adım atıyor ve ileri seviyede özelleştirilmiş önemli özellikleri, yeni mimari ile birlikte GPU'lara entegre etmeye hazılanıyor. AMD'nin yeni mimarisi, Nvidia'nın aksine saf skalar kurulum yerine vektör + skalar çözüm olarak nitelendiriliyor.
Yeni grafik işlem mimarisi, Compute Unit (CU) yani İşlem Birimleri etrafında şekilleniyor. Bu birimlerin hepsi, fonksiyonel ünitelerin hepsini içeriyorlar. Neredeyse bağımsız birer işlemci olarak nitelendirebileceğimiz bu birimlerin her biri, kendi L1 belleklerine, dallanma ve MSG ünitelerine, kontrol ve kod çözme ünitelerine, komut getirme fonksiyonalitesi ile birlikte tabi ki skalar ve vektör ünitelerine sahipler. İşlem Birimlerindeki öncelikli çalışan olarak vektör üniteleri geliyor ve her ünitede dört adet çekirdek bulunuyor ve herhangi bir zamanda işleme üzeri dört adet aynı faz dalgasına izin verilebiliyor.
VLIW4 ve VLIW5 tabanlı önceki AMD GPU'larına göre işlem birimlerinin daha verimli ve efekti kullanılacağı belirtilen yeni tasarımda, skalar ünite ise işaretçi operasyonlar ve dallanma kodlarından sorumlu olacak. Bu açıdan değerlendirildiğinde bu özel kurulumun 1980'lerdeki Cyar süperbilgisayarlarını anımsattığını da söylemek gerekiyor. O dönemde skalar ve vektörel işlemcilerin kombinasyonu iş yükleri için çok sezgiselken onu AMD'nin işaret ettiği günümüzün modern iş yükleri takip etti.
