11
EXE RANK
~TiM[e]-oVeR~
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 2 Kas 2008
- Mesajlar
- 11,101
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
- Web sitesi
- www.google.com
AMASYA
Tacın gizemli şehri Amasya, eski tarihlerde Harşena adıyla bilinir. Amasya'ya hangi sıkıntı ile girilirse girilsin insanın gönlü rahatlar, huzur bulur. Her türlü sıkıntıdan uzaklaşır. Mısır gibi şöhretlidir. Nil gibi nehri vardır. Akan ırmağı hayat suyudur. Çok temiz ve çok güzel kokuludur. Seyretmeye doyum olmaz. Eski köşkleri muhteşem ve manzaralıdır.
Kemalpaşazade (16 yy)
Tarihle Doğan Kent
Arkeolojik bulgulara göre Amasya'nın 7500 yıl öncesine (M.Ö. 5500) kadar uzanan bir geçmişi vardır. O dönemden itibaren Hititlerden Perslere, Romalılardan Osmanlılara kadar çok farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır
Şehzadeler Şehri
Amasya, dünya tarihinde önemli roller oynamış Osmanlı padişahlarının adeta bir staj yeridir. Fatih Sultan Mehmet, Yıldırım Bayezid, II. Bayezid şehzadeliklerini Amasya'da yaptıktan sonra padişah olmuşlardır. 12 Şehzadeye ev sahipliği yapan Amasya'ya bu nedenle Şehzadeler Şehri de denmektedir.
Bu resim dosyası tekrar boyutlandırılarak ekrandan taşması engellenmiştir. Buraya tıklayarak resmin orjinal boyutunu görebilirsiniz. Dosyanın orjinal boyutu 650x415 dır.
Bu resim dosyası tekrar boyutlandırılarak ekrandan taşması engellenmiştir. Buraya tıklayarak resmin orjinal boyutunu görebilirsiniz. Dosyanın orjinal boyutu 750x312 dır.
Görülmesi Gereken Yerler
Amasya Evleri (19. yy)
Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örneklerinden Amasya evleri kendilerine has özellikleriyle dünya çapında bir ün kazanmışlardır.
Amasya Kalesi (M.Ö. 3200)
İlk olarak Erken Tunç Çağı'nda yapılan Amasya Kalesi, daha sonra Hititlerden Osmanlılara kadar bir çok medeniyet tarafından elden geçirilmiştir.
Kral Kaya Mezarları (M.Ö. 2. yy)
Pontus krallarının yeniden doğacaklarına
inandıkları için, vücutlarını korumak amacıyla dağa oydurdukları mezarlar
Darüşşifa (1308)
Dünya'da ilk defa akıl hastalarının
müzik ve su sesiyle tedavi edildiği Darüşşifa İlhanlı Hükümdarı tarafından yaptırılmıştır.
II. Bayezid Külliyesi (1482-86) Amasya valisi Şehzade Ahmed gözetiminde, 1482-1486 yılları arasında, babası II. Bayezid adına yaptırılmıştır. Cami, medrese, imaret, şadırvan ve çeşmeden meydana gelmektedir.
Hazeranlar Konağı
(1865) Ziya Paşa'nın Amasya Mutasarrıflığı sırasında Hasan Talat Bey tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde etnografik eserlerin sergilendiği
bir Müze-Evdir
Gökmedrese (1267)
Dönemin Amasya valisi tarafından yaptırılmıştır. Türbenin üzerindeki turkuaz rengi, mavi çini ve sırlı tuğlalarından dolayı Gökmedrese adını almıştır
Kapı Ağası Medresesi (1488)
ve Bedesten (1483)
Kapı Ağası Medresesi, 1488 yılında Kapı Ağası Hüseyin Ağa tarafından yaptırılmıştır. Plan şeması olarak Türk mimarisinden önemli bir yer tutar.
Borabay Gölü
İl merkezine 65 km ve Taşova ilçesine 15 km mesafededir. Gölde kayık ile tur atılabilir ve etrafında yürüyüş yapılabilir. Ayrıca kamp yapmaya uygun bölümleri vardır.
Aynalı Mağara
Amasya vadisinde yer alan mağaralardan en önemlisi ve en ünlüsüdür. Mezar olarak değil de yerleşim ve ibadet amacıyla oyulmuş olması muhtemeldir.
Bu resim dosyası tekrar boyutlandırılarak ekrandan taşması engellenmiştir. Buraya tıklayarak resmin orjinal boyutunu görebilirsiniz. Dosyanın orjinal boyutu 800x531 dır.
Tacın gizemli şehri Amasya, eski tarihlerde Harşena adıyla bilinir. Amasya'ya hangi sıkıntı ile girilirse girilsin insanın gönlü rahatlar, huzur bulur. Her türlü sıkıntıdan uzaklaşır. Mısır gibi şöhretlidir. Nil gibi nehri vardır. Akan ırmağı hayat suyudur. Çok temiz ve çok güzel kokuludur. Seyretmeye doyum olmaz. Eski köşkleri muhteşem ve manzaralıdır.
Kemalpaşazade (16 yy)
Tarihle Doğan Kent
Arkeolojik bulgulara göre Amasya'nın 7500 yıl öncesine (M.Ö. 5500) kadar uzanan bir geçmişi vardır. O dönemden itibaren Hititlerden Perslere, Romalılardan Osmanlılara kadar çok farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır
Şehzadeler Şehri
Amasya, dünya tarihinde önemli roller oynamış Osmanlı padişahlarının adeta bir staj yeridir. Fatih Sultan Mehmet, Yıldırım Bayezid, II. Bayezid şehzadeliklerini Amasya'da yaptıktan sonra padişah olmuşlardır. 12 Şehzadeye ev sahipliği yapan Amasya'ya bu nedenle Şehzadeler Şehri de denmektedir.












Görülmesi Gereken Yerler
Amasya Evleri (19. yy)
Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örneklerinden Amasya evleri kendilerine has özellikleriyle dünya çapında bir ün kazanmışlardır.
Amasya Kalesi (M.Ö. 3200)
İlk olarak Erken Tunç Çağı'nda yapılan Amasya Kalesi, daha sonra Hititlerden Osmanlılara kadar bir çok medeniyet tarafından elden geçirilmiştir.
Kral Kaya Mezarları (M.Ö. 2. yy)
Pontus krallarının yeniden doğacaklarına
inandıkları için, vücutlarını korumak amacıyla dağa oydurdukları mezarlar
Darüşşifa (1308)
Dünya'da ilk defa akıl hastalarının
müzik ve su sesiyle tedavi edildiği Darüşşifa İlhanlı Hükümdarı tarafından yaptırılmıştır.
II. Bayezid Külliyesi (1482-86) Amasya valisi Şehzade Ahmed gözetiminde, 1482-1486 yılları arasında, babası II. Bayezid adına yaptırılmıştır. Cami, medrese, imaret, şadırvan ve çeşmeden meydana gelmektedir.
Hazeranlar Konağı
(1865) Ziya Paşa'nın Amasya Mutasarrıflığı sırasında Hasan Talat Bey tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde etnografik eserlerin sergilendiği
bir Müze-Evdir
Gökmedrese (1267)
Dönemin Amasya valisi tarafından yaptırılmıştır. Türbenin üzerindeki turkuaz rengi, mavi çini ve sırlı tuğlalarından dolayı Gökmedrese adını almıştır
Kapı Ağası Medresesi (1488)
ve Bedesten (1483)
Kapı Ağası Medresesi, 1488 yılında Kapı Ağası Hüseyin Ağa tarafından yaptırılmıştır. Plan şeması olarak Türk mimarisinden önemli bir yer tutar.
Borabay Gölü
İl merkezine 65 km ve Taşova ilçesine 15 km mesafededir. Gölde kayık ile tur atılabilir ve etrafında yürüyüş yapılabilir. Ayrıca kamp yapmaya uygun bölümleri vardır.
Aynalı Mağara
Amasya vadisinde yer alan mağaralardan en önemlisi ve en ünlüsüdür. Mezar olarak değil de yerleşim ve ibadet amacıyla oyulmuş olması muhtemeldir.

Amasya Adının Kökeni
Eskiçağda bir çok Anadolu şehrinin
kurucu (ktistes) tanrısı veya kahramanının
olduğu bilinmektedir. Bu mitolojik kuruluş Amasya için de geçerlidir.
Eskiçağda bir çok Anadolu şehrinin
kurucu (ktistes) tanrısı veya kahramanının
olduğu bilinmektedir. Bu mitolojik kuruluş Amasya için de geçerlidir.
Roma İmparatoru Septimius Severus (M.S. 193-211) dönemine ait bir Amasya sikkesi üzerinde yer alan ERMHC KTICAC THN POLIN yazıtından hareketle Hermes’in Amasya kentinin kurucu tanrısı olduğu kabul edilmektedir.
Bu kısa açıklamadan sonra Amasya adının tarihçesine gelecek olursak;
Hitit belgelerine göre Amasya’nın bilinen ilk adının Hakmiş [Khakm(p)is] olduğu sanılmaktadır. Bu isimin Perslerin Amasya’yı fethine kadar devam ettiği değerlendirilmektedir.
Amasya’nın Mitridates Krallığı Dönemi'ndeki adı “Amasseia” dır. Özellikle M. Ö. II. yüzyıldan itibaren darp edilen Amasya şehir sikkelerinde AMASSEİA ibaresi açıkça görülmektedir. Zaten coğrafyacı Strabon’da Amasya için Amaseia sözcüğünü kullanmaktadır.
Amaseia sözcüğü, “Ana” anlamına gelen ve özellikle “Ana Tanrıça” yı kasteden ‘Ama’ ve onun çeşitlemesi olan ‘Mâ’ ibaresi ile bağlantılıdır. Bundan hareketle denilebilir ki Amaseia “Ana Tanrıça Mâ’nın şehri” anlamına gelmektedir.
Ana Tanrıça Mâ, Perslerin Anadolu’yu fethinden sonra tapımı yaygınlaşan doğu kökenli bir tanrıçadır. Aynı zamanda bu tanrıça Mitridates ve Kapadokya’nın yerel tanrıçasıdır. Amaseia sözcüğü de Persler zamanındaki asıl söyleniş şeklinin Hellen ağzına uydurulmuş biçimidir.
Roma döneminde Amaseia adı fazla bir değişikliğe uğramadan AMACIAC (Amasia) olarak kullanılmıştır. Örneğin, İmparator Septımıus Severus, Caracalla ve Severus Alexander döneminde darp edilmiş Amasya şehir sikkelerinde AMACIAC adını görmekteyiz.
Bizans Devri'nde de Amasia adının değişmeden devam ettiği bilinmektedir.
Amasya’nın adı Danişmendliler zamanında ise bazen Amasiyye, bazen de Şehr-i Haraşna olarak anılmıştır.
Selçuklu, İlhanlı, Beylikler ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde de Amasya adı herhangi bir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiştir.
Amasya'dan Efsaneler
Ferhat İle Şirin Efsanesi
Ferhat, nakkaşlık yapan, Şirin’e sevdalı yiğit bir delikanlıdır. Saraylar süsler, fırçasından dökülen zarafetin Şirin’e olan duygularının ifadesi olduğu söylenir.
Amasya Sultanı Mehmene Banu’ya, kız kardeşi Şirin için, dünürcü gönderir Ferhat. Sultan; Şirin’i vermek istemediği için olmayacak bir iş ister delikanlıdan. “ Şehir'e suyu getir, Şirin'i vereyim” der, demesine de su, Şahinkayası denen uzak mı uzak bir yerdedir.
Ferhat'ın gönlündeki Şirin aşkı bu zorluğu dinler mi? Alır külüngü eline, vurur kayaların böğrüne böğrüne. Kayalar yarılır, yol verir suya. Zaman geçtikçe açılan kayalardan gelen suyun sesi işitilir sanki şehirde.
Mehmene Banu, bakar ki kız kardeşi elden gidecek, sinsice planlar kurarak bir cadı buldurur, yollar Ferhat’a. Su kanallarını takip edip, külüngün sesini dinleyerek Ferhat’a ulaşır. Ferhat’ın dağları delen külüngünün sesi cadıyı korkutur korkutmasına da, acı acı güler sonra da. “Ne vurursan kayalara böyle hırsla, Şirin'in öldü. Bak sana helvasını getirdim” der. Ferhat bu sözlerle beyninden vurulmuşa döner. “Şirin yoksa dünyada yaşamak bana haramdır” der. Elindeki külüngü fırlatır havaya, külüng gelir başının üzerine bütün ağırlığıyla oturur. Ferhat'ın başı döner, dünyası yıkılmıştır zaten “ŞİRİN !” seslenişleri yankılanır kayalarda.
Ferhat'ın öldüğünü duyan Şirin, koşar kayalıklara bakar ki Ferhat cansız yatıyor. Atar kendini kayalıklardan aşağıya. Cansız vücudu uzanır Ferhat'ın yanına.
Su gelmiştir, akar bütün coşkusuyla, ama iki seven genç yoktur artık bu dünyada. İkisini de gömerler yan yana. Her mevsim iki mezarda da birer gül bitermiş, sevenlerin anısına, ama iki mezar arasında bir de kara çalı çıkarmış. iki sevgiliyi, iki gülü ayırmak için.
Güzelce Kız (Aynalı Mağara Efsanesi)
Güzelce Kız, bir kral kızıdır. Dünyalar güzelidir. O kadar güzeldir ki; görenler dayanamaz, yıldırım düşmüş gibi kendilerinden geçerler. Bu yüzden genç kız, hep peçeli gezer, güzel yüzünü kimseye gösteremez.
Artık zamanı gelmiştir diye düşünen babası, dört bir yana haberciler çıkarır kızını evlendirecektir ama kim kızının peçesini açıp güzelliğine dayanır, onu dünya gözüyle seyredebilirse kızını ona verecektir.
Bu çağrıya yedi iklim, dört bucaktan şehzadeler, vezir çocukları, dünya zenginleri, yiğitler, bilginler, kısacası gençliğine, bilek gücüne güvenenler dört nala Amasya’ya gelirler.
Amasya meydanında kurulan özel bölümde bulunan Güzelce Kız bekleyedursun. Kendine güvenen delikanlılar cesaretlerini toplayamaz, yanına yaklaşan ise peçesini kaldırmak istediğinde eli titrer, dizlerinin bağı çözülür. Bu sahneler günlerce devam eder. Bir gün fakir mi fakir, ama yiğit mi yiğit, gerçekten güzel, alımlı bir delikanlı “Ben de şansımı denemek istiyorum!” diye destur alıp tahtın yanına yaklaşır. Herkesin şaşkın bakışları arasında hiç vakit geçirmeden Güzelce Kız'ın peçesini kaldırır. O an öyle bir elektriklenme olur ki, bir aydınlanma, bir alev, bir ateş sarar etrafı. Kimse ne olduğunu anlayamaz. Meydanda bulunanlar korkudan yerlere kapanır. Sonra, sonsuz bir sessizlik içinden kömür kesilir iki genç, yan yana uzanmış şekilde.
İki gencin cesedi, şehre yakın yerdeki bağ ve bahçelikler yanında bulunan kaya mezar içinde iki ayrı odaya gömülür. Bu kaya mezarının dışı güneşle birlikte Güzelce Kız’ın yüzü gibi parlamaya başlar. Bu parlaklığından dolayı da, daha sonra kaya mezarın adı " Aynalı Mağara" diye ünlenir.