Allah Sevigisi Şiirleri

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Almeria
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
17
EXE RANK

Almeria

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
7 Kas 2009
Mesajlar
17,322
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Almeria
Gözüm bir şey görmez

Derdim çoktur, inliyorum,
Dostlarımı ünlüyorum,
Ben kendimi dinliyorum,
Kimse dilim bilmez benim.

Konuştuğum kuş dilidir,
Öz vatanım dost ilidir,
Topladığım dost gülüdür,
Asla gülüm solmaz benim.

Dostum bana gelsin demiş,
Şu kadehi alsın demiş,
Kadehte ne varsa içtim,
Artık gönlüm ölmez benim.

Hem zahirde, hem bâtında,
Noksan olmaz sanatında,
Bildim artık Hak katında,
Sözüm geri kalmaz benim.

Buldum artık sonsuz hayrı,
Yunus olmaz ondan gayrı,
Bir zerrece Hak’tan ayrı,
Gözüm bir şey görmez benim.
 
Canlar feda yoluna

Canlar feda yoluna,
Bu can kaygısı değil.
Sen can gereksin bana,
Cihan kaygısı değil.

Canlar içinde cansın,
Bize iki cihansın,
Hem din ile imansın,
İman kaygısı değil.

Yaramı yuyup sildim,
Yaram kimdendir bildim,
Bendeki yâr kaygısı,
Yaram kaygısı değil.

Derman ola mı bana,
Derdim benim kim ona,
Dertli varayım sana,
Derman kaygısı değil.

Ummanlara dalmışım,
İnci mercan bulmuşum,
Cevher olup gelmişim,
Umman kaygısı değil.

Dendi Yunus Emre’ye,
Kervan yok sen nereye?
Ben eriştim menzile,
Kervan kaygısı değil.
 
Olmaz bana

Ben onunla dost olmuşum,
Başkası dost olmaz bana.
Cahile hedef olmuşum,
Selam dahi vermez bana.

Dostlarla dosta geleyim,
İşin sırrını bileyim,
Ölmeden önce öleyim,
Dünya bâki kalmaz bana.

Terk eyledim başka yeri,
Oldum Hakk’ın sadık eri,
Dostu bulduktan beri,
Bura mekân olmaz bana.

Ben âşık-ı biçareyim,
Baştan ayağa yâreyim.
Artık deli divaneyim,
Şu akıl yâr olmaz bana.

Dost bağının bülbülüyüm,
Mor çiçekli sümbülüyüm,
Mevlâ’nın âdi kuluyum,
Kimse değer vermez bana.

Dost bahçesinde yatarım,
Kaygımı tutup atarım,
Lale alır, gül satarım,
Kimse hesap sormaz bana.

Yunus açık seçik dersin
Şu fâniyi terk edersin,
Yanarak Hakk’a gidersin,
Bir şey hicap olmaz bana.
 
Gelir

Bu aşkın ateşiyle,
Gözlerden kan, yaş gelir.
Kavrulur yanar yürek,
Bu hâl bana hoş gelir.

Yanmakta imiş hayat,
Ruhum, nefsime dayat!
Dosta ettiğim feryat,
Münkirlere taş gelir.

Aşkımı yoktur bilen,
Hâlime bakıp gülen,
Sevgidir Hak’tan gelen,
Bu halka göz, kaş gelir.

Yunus öğren özünü!
Dostuna aç gözünü!
Uygun söyle sözünü!
Sultana güneş gelir.
 
Bulmuşum

Mağlup oldu kefere,
Kavuşuldu zafere,
Gitmem uzak sefere,
Dostu dostta bulmuşum.

Bilin artık ölüyüm,
Aşk bağının gülüyüm,
Hep öten bülbülüyüm,
O bahçeden gelmişim.

Ben zavallı bir kuldum,
Artık ben beni buldum,
Şimdi kalmadı korkum,
Korkudan kurtulmuşum.

Yunus gezme cihanı!
Veren alır bu canı,
Canımızın cananı,
Kimdir artık bilmişim.
 
Derde derman

Besmeleyle çıktım yola,
Derde derman arıyorum.
Bakıyorum sağa sola,
Derde derman arıyorum.

Düşüp kalkıp ağlıyorum,
Irmak gibi çağlıyorum,
Ciğerimi dağlıyorum,
Derde derman arıyorum.

Yara göz göz oldu tende,
Çekilmeyen acı bende,
Rabbim derde deva sende,
Derde derman arıyorum.

Bu dertleri gören sensin,
Kula derman veren sensin,
Mümin kalbe giren sensin,
Derde derman arıyorum.

Hoca, yaran kanar durur,
Ne kapanır, ne de kurur,
Bu sıkıntı başa vurur,
Derde derman arıyorum.
 
Benim gibi

Acep var mı ağır başlı,
Benim gibi garip kimse.
Bağrı başlı gözü yaşlı,
Benim gibi garip kimse.

Gezdim bütün Afrika’yı,
Asya ile Avrupa’yı,
Yoktur gezsem her kıtayı,
Benim gibi garip kimse.

Kimse garip olmasın hiç
Hasret ile yanmasın hiç
Aman kimse duymasın hiç
Benim gibi garip kimse.

Söyler dilim ağlar gözüm,
Gariplere göynür özüm,
Sanki gökte bir yıldızım,
Benim gibi garip kimse.

Bitmez bende keder elem,
Ecel ere bir gün ölem,
Oralarda varsa bilem,
Benim gibi garip kimse.

Bir garip ölmüş diyeler,
Üç günden sonra duyalar,
Soğuk su ile yuyalar,
Benim gibi garip kimse.

Yunus gezme hep avare,
Bulunmaz derdine çare,
Bulamazsın gitsen nere,
Benim gibi garip kimse.
 
Kahrın da hoş

Hoştur bana senden gelen,
Kırmızı gül yahut diken,
İster kaftan, ister kefen,
Lütfun da hoş, kahrın da hoş.

Sevindir şu ihtiyarı,
Olur aşkın bahtiyarı,
Layık görür isen nârı,
Nârın da hoş, nurun da hoş.

Yunus sana sâdık kuldur,
İster ağlat, ister güldür!
İster yaşat, ister öldür!
Lütfun da hoş, kahrın da hoş.
 
Taştın yine deli gönül

Taştın yine deli gönül
Sular gibi çağlıyorsun
Gözden kanlı yaş akıtıp
Yollarımı bağlıyorsun

Nidem elim ermez yâre
Bulunmuyor derde çare
Geziyorum hep avare
Beni niçin eğliyorsun

Kaybettim ben arkadaşı
Zehir etti tatlı aşı
Gözlerimin dinmez yaşı
Irmak gibi çağlıyorsun

Şu bulutlar uçup giden
Yazın bize gölge eden
Gece gündüz öyle neden
İçin için ağlıyorsun

Sıkıldı Yunus’un canı
Kaybettiğim iller hani
Gurbet ile attın beni
Ciğerimi dağlıyorsun
 
Hak teâlâ intikamın, kul eli ile alır

Hak teâlâ intikamın, kul eli ile alır
İlm-i hâli bilmeyenler, onu kul yaptı sanır

Cümle eşya Halıkındır, kul eliyle işlenir
Emr-i Bari olmayınca, sanma bir çöp deprenir
 
Ben derviş miyim?

Ey beni derviş bilen,
Neden bana bu alkış?
Dervişlik yaylasında,
Mevsimlerim kara kış.

Derviş diye atandım,
Gece gündüz yatandım,
Ele bakıp utandım,
Benim her işim yanlış.

Riya dolu gözlerim,
Yalan yanlış sözlerim,
Günahımı gizlerim,
Benimdir her kötü iş.

Bazıları tanırlar,
Her söze inanırlar,
Beni uysal sanırlar,
Benim işim gücüm yaş.

Ey dostlar, ey yarenler,
Hakikate erenler,
Bu yolda olan haller,
Yüce Allah’a kalmış.

Kötü söze alındım,
Ulu suçta bulundum,
Yunus Hakk’tan umduğum,
Yalnız bir rahmet imiş.
 
Ey gönül

Gönlüm, bülbül gibi başla figana,
Hâlini açıkla bütün cihana.

Aşk ile meşk gizli kalmaz cihanda,
Deliye dönmüştün hani ilk anda.

Doymayan bir hırsa açtın kucağı,
Ne yazık yıkıldı gönül ocağı.

Gönül, sana ne söylesem pek azdır,
Git aşk kitabına ismini yazdır!

Böyle hâlin yoktur dünyada eşi,
Gönül, yakmış seni, aşkın ateşi.

Yârin, dertlerine deva olmuyor,
Tabibin yarana neşter vurmuyor.

Hasret deryasına sokup boğdurdu,
Üstelik başına bela yağdırdı.

Yalvardın, yakardın, etmedi hiç kâr,
Gizli sırlarını etti aşikar.

Günlerce peşinden koşup yoruldun,
Hicran ateşiyle yanıp kavruldun.

Nasıl çile çektin gündüz ve gece,
Gel ey gönül, söyle n’oldu netice?

Her maceranı yaz kitaba tek tek,
Okunsun, dinlensin kıyamete dek.

Sevgi hazinesi gizli kalmasın,
Öyle yaz ki kimse kusur bulmasın.

İçinde çeşitli konu olmalı,
Okuyanlar bundan ibret almalı.

Mecazi bir aşktır, kapılma hisse,
Hakikat ehli de almalı hisse.

Herkes bundan alsın neyse nasibi,
Hayırla yâd etsin âşık garibi.

Ey gönül her sözün etkili olsun,
Okuyanın gözü yaş ile dolsun.

Sevgiyi bilmeyen aşka boyansın,
Gaflette olanlar bilip uyansın.

Aşkını işiten hayrette kalsın,
Tefekküre dalsın, payını alsın.

Ayrılık derdine duçar olanlar,
Bunu hep okusun naçar kalanlar.

Oğlu kızı ölen bir baba-ana,
Teselli bulsunlar bununla cana.

İrfan ehli olmak bakmıyor yaşa,
Ancak bunu ehli eder temaşa
 
Gönül hakikate erdikten beri

Gönül hakikate erdikten beri
Muhabbet yolunu ala gelmiştir.
İyiyi kötüyü gördükten beri,
Şu benzim sararıp sola gelmiştir

Gece gündüz fikrim, ebedî yârda,
Ciğer kebap oldu manevî narda,
Garip kalan bülbül şu ilkbaharda,
Muradın almaya güle gelmiştir.

Dertli bülbül, bahçelerde bağlarda,
Figân eder gül açtığı çağlarda,
Mor sümbüllü, gonca güllü dağlarda,
Gönül devasını bula gelmiştir.

Bu gurbette ayrılığın elinden,
Zarar gelir kötülerin dilinden,
Hoca der ki, cehaletin selinden,
Bağrımız kan ile dola gelmiştir.
 
Âlemi başıboş sanma ey ahmak

Âlemi başıboş sanma ey ahmak,
Bütün mahlûkatı yaratan vardır.
Başını kaldır da âleme bir bak!
Göğü yıldızlarla donatan vardır.

Tesadüf olur mu şu yüce nizam?
Her şeyde görülür büyük intizam.
Takvimli bir saat gibi muazzam,
Ay ile güneşi yürüten vardır.

Bize yağlı fındık veriyor çalı,
Bir böcek ipekten dokuyor halı,
Zehirli bir arı yapıyor balı,
Bunların hepsini öğreten vardır.

İnek su içiyor, saf süt oluyor,
Ağaç, ekşi tatlı meyve veriyor,
Şimşekler çakıyor, rahmet yağıyor,
Gökte yıldırımı gürleten vardır.

Maksatsız göz görür, kulak duyar mı?
Hoca, aklı olan küfre kayar mı?
Cehennemde tatlı cana kıyar mı?
Dilimizi döndürüp söyleten vardır.
 
Aşk neymiş

Varını yoğunu atmakmış bu aşk.
Canını Canana satmakmış bu aşk.

Sevenler beraber gezip tozarken,
Bağrına taş basıp yatmakmış bu aşk.

İsteyene balı ve şekeri verip,
Zehirleri kendi yutmakmış bu aşk.

Belâ yağmurları yağarken her an,
Şükür secdesine yatmakmış bu aşk.

Aşktan mahrum olan bu derdi bilmez,
Malıyla denize batmakmış bu aşk.

El âlem yangından kaçıp dururken,
Ateşe kendini atmakmış bu aşk.

Hasretiyle gece gündüz ağlayıp,
Gözlerin şükrünü yapmakmış bu aşk.

Hoca der, kaş ile göze değil bu,
Allah’ın emrini tutmakmış bu aşk.
 
Olur mu?

Cismimi bölseler bu yolda bine,
Sana şükrederim binlerce yine,
Varsın aşkın ile kül olsun sîne,
Çileler gülmeye engel olur mu?

İman ümitlerin en büyük bahtı,
Sana tutulanlar neyler ki tahtı,
Hasretlik bağrımı kavurup yaktı,
Sarp dağlar gelmeye engel olur mu?

Yolun gayet yüce, öyle güzel ki,
Aşkın gönlümde öyle bir sel ki,
Bilmeyen cahiller hayal der belki,
İnsanlar sevmeye engel olur mu?

Hazırlık gerekir ecel gelmeden,
Yaşamak mümkün mü onu bilmeden,
Hoca, kavuşulmaz ona ölmeden,
Tabipler ölmeye engel olur mu?
 
Bülbül

Böyle nerden gelirsin?
Uykumuzu bölersin,
Gözlerini silersin,
Bülbül niçin ötersin?

Hangi fırında piştin?
Yoksa iksir mi içtin?
Yârden mi ayrı düştün?
Bülbül, niçin ötersin?

Neden böyle inlersin?
Kendini mi dinlersin?
Hangi dilden anlarsın?
Bülbül, niçin ötersin?

Garip garip ötersin,
Derdi derde katarsın,
Ne alıp, ne satarsın?
Bülbül, niçin ötersin?

Sana yan mı baktılar?
Yuvanı mı yıktılar?
Canını mı sıktılar?
Bülbül, niçin ötersin?

Kuş diliyle ne dersin?
Hangi yöne gidersin?
Feryat figan edersin,
Bülbül, niçin ötersin?

Uykudan mı uyandın?
Al kana mı boyandın?
Hak aşkıyla mı yandın?
Bülbül, niçin ötersin?

Gelmişsin tek başına,
Akıl ermez işine,
Kim takıldı peşine?
Bülbül, niçin ötersin?

Gece vakti ne oldu?
Gözümüz yaşla doldu,
Benzim aniden soldu,
Bülbül, niçin ötersin?

Uykudan uyandırdın,
Zihnimi bulandırdın,
Yunus’u utandırdın,
Bülbül, niçin ötersin?
Âşıktan da betersin.
 
Rahmetinle affet beni!

Senin affın elbet çoktur,
Rahmetinle affet beni!
Yalvarmaya yüzüm yoktur,
Rahmetinle affet beni!

Gafletteyim ben her zaman,
Perişanım hâlim yaman,
Diliyorum senden aman,
Rahmetinle affet beni!

Hesap soran Kahhâr sensin,
Ayıp örten Settâr sensin,
Çok affeden Gaffâr sensin,
Rahmetinle affet beni!

Gerçek kulluk edemesem,
Emre uygun gidemesem,
Farz borcumu ödemesem,
Rahmetinle affet beni!

Hoca der ki, yansa sîne,
Günah çıksa birkaç bine,
Ümit kesmem senden yine,
Rahmetinle affet beni!
 
İbret almalı

Doğru giden yollara,
Bakıp ibret almalı.
Hakka koşan kullara,
Bakıp ibret almalı.

Secde eden başlara,
Gözden akan yaşlara,
Gökte uçan kuşlara,
Bakıp ibret almalı.

Tomurcuklu güllere,
Hakk’ı anan dillere,
Hayra veren ellere,
Bakıp ibret almalı.

Cimriye, cömertlere,
Mertlere, namertlere,
Çaresi yok dertlere,
Bakıp ibret almalı.

Terbiyeye, köteğe,
Mini maksi eteğe,
Altıgenli peteğe,
Bakıp ibret almalı.

Tırtıllardan çıkana,
Duttan ipek yapana,
İneklere tapana,
Bakıp ibret almalı.

Hele bak şu alığa,
Uymuş kalabalığa,
Suda yüzen balığa,
Bakıp ibret almalı.

Şu çirkin şebeklere,
Ağlayan bebeklere,
Uçan kelebeklere,
Bakıp ibret almalı.

Kirpiklere gözlere,
Kireçlenmiş dizlere,
Hikmet saçan sözlere,
Bakıp ibret almalı.

Serseri bahillere,
Din bilmez cahillere,
Et dolu sahillere,
Bakıp ibret almalı.

Ayaksız yılanlara,
Politik yalanlara,
Kaz gibi yolanlara,
Bakıp ibret almalı.

Durup gülen deliye,
Toprak olan ölüye,
Keramete, veliye,
Bakıp ibret almalı.

Artistik şölenlere,
Milleti bölenlere,
Mal için ölenlere,
Bakıp ibret almalı.

Ağaçlara, taşlara,
Kalem gibi kaşlara,
Yazlara ve kışlara,
Bakıp ibret almalı.

Hoca bakma her işe!
Yakalanmalı neşe,
Isı saçan güneşe,
Bakıp ibret almalı.
 
Rabbim

Günaha olup pişman,
Hemen tevbe etmeli.
Şu nefsi bilip düşman,
Hemen tevbe etmeli.

Rabbisin sen âlemin,
Bizi de eyle emin!
İhlâsla edip yemin,
Hemen tevbe etmeli.

Benlikleri satarak,
Sokaklara atarak,
Öfkeleri yutarak,
Hemen tevbe etmeli.

Hoca, nedir bu heybet?
Halkı etme hiç gıybet!
Ne kadar büyük nimet,
Hemen tevbe etmeli.
 
Geri
Üst