Ahi Evran'ın yaktığı kandil: Ahilik

15
EXE RANK

-AUXERRE. `

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
1 Ara 2009
Mesajlar
15,286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
-AUXERRE. `
Ahi Evran'ın, ''Elini, dilini, belini bağlı, kapını, gönlünü, sofranı açık tut'' prensibi temel alınarak ortaya çıkan Ahilik, Selçuklu ve Osmanlı döneminde Anadolu'da yaşayan halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında hem iş hem de ahlaki yönden yetişmelerini sağlayan bir kurumdu.

Türklerin Anadolu'ya gelmesiyle ortaya çıkan kurumun kurucusu Ahi Evran, Azerbaycan'ın Hoy kasabasında doğdu. Bağdat'ta büyük üstatlardan ders alan ve Arapların Fütüvvet Teşkilatı'ndan etkilenen Ahi Evran, 1205'te Anadolu'ya geldikten sonra, bu yapıyı ilk Kayseri'de kurdu. Amaç, göçebe Türkmenlerin İslamlaşma sürecini hızlandırmak, Anadolu'yu Türk yurdu haline getirmek, şehirlerde yaşayan Rum ve Ermeni tacirlerle rekabet edebilmekti.

Sanat, ticaret ve ekonomide kendini gösteren bu anlayış ortaya koyduğu kurallarla kısa zamanda hızla yayıldı. Sonucunda amaçlandığı gibi, Anadolu kısa sürede Türkleşip İslamlaştı, göçebe Türkmenler daha kolay yerleşik hayata geçti, Türk şehirciliği hızlandı ve yerli halkın elindeki sanat ve ticarete Türkler de katıldı.

Daha da önemlisi Anadolu'da önemli bir güç haline gelen Ahilik, Selçuklular'da askeri ve siyasi faaliyetlerde de bulundu, Moğol istilası sırasında bile kendi otoritesini yürüttü ve Osmanlı Beyliği'nin kuruluşu ve güçlenmesinde etkin rol oynadı.

-AHİLİĞİN TEMEL KURALLARI-

Çalışma hayatının temeline ''İyi insan'' ilkesini koyan bu anlayış, aslında ''İyi ahlak'', ''Doğruluk'', ''Kardeşlik'', ''Yardımseverlik'' gibi güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzen niteliğini taşıyordu.

Çıkışından bu yana kendine has kural ve kaideleri olan Ahilikte, Ahi olmak ve peştamal kuşanmak isteyen kişinin bir Ahi tarafından önerilmesi gerekiyordu. Gayrimüslimler, çevresinde iyi tanınmayanlar, kötü söz getirebileceği düşünülenler, zina ettiği ispatlananlar, katiller, kasaplar, hırsızlar, dellallar, cerrahlar, vergi memurları, avcılar ve vurguncular ile kadınlar Ahi olamazken, üye olmak isteyenlerden de ''Yedi fena hareketi bağlaması ve yedi güzel hareketi açması'' isteniyordu.

Bunlar ise şöyle:

-Cimrilik kapısını bağlamak, lütuf kapısını açmak

-Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilim ve mülayemet kapısını açmak

-Hırs kapısını bağlamak, kanaat ve rıza kapısını açmak

-Tokluk ve lezzet kapısını bağlamak, riyazet kapısını açmak

-Halktan yana kapısını bağlamak, Hak'tan yana kapısını açmak

-Herze ve hezeyan kapısını bağlamak, kapısını açmak

-Yalan kapısını bağlamak, doğruluk kapısını açmak.

Ayrıca, Ahilik teşkilatı 3 dereceli düzene dayanıyordu. Her kapı üç dereceyi içeriyordu. Bu dereceler şöyle:

Yiğit, Yamak, Çırak, Kalfa, Usta, Ahi, Halife, Şeyh, Şeyh-ül MeşayıhAhilik.

Ahilikte sanatkarlar gündüzleri iş yerlerinde 4 aşamadan oluşan hiyerarşi içinde mesleğin inceliklerini öğreniyorlardı. Akşamları da toplandıkları Ahi konuk ve toplantı salonlarında aynı hiyerarşi içinde ahlaki ve felsefi eğitim görüyorlardı.

-HALA GÜNÜMÜZE IŞIK TUTUYOR-

Güzel ahlakı, aklı selimi, sevgi ve saygıyı, yoksula sahip çıkmayı, herkesin kendi sanatıyla yükselmesini, başkasının hakkına saygı göstermeyi, din, dil, ırk farkı gözetmeksizin herkese eşit davranmayı öğütleyen Ahilik geleneğinin günümüzde de hala ihtiyaç olan doğruları sunduğu görülüyor.

Örneğin, uzun yıllar lonca teşkilatlarıyla sosyal barışı koruyan, mesleki dayanışma ve iş ahlakıyla toplumun ayakta kalmasına yardımcı olan bu kurum, Anadolu'da yüzyıllardır mesleki örgütlenme ve denetim mekanizmasına belirli bir standart getirdi. Bugünkü sivil toplum kuruluşlarının örnek modeli oldu. İş hayatında, başarı, eğitim, çalışma, alınteri, dayanışma, fırsat eşitliği, dürüstlük ve iyi meslek ahlakı gibi ilkeleri temellendiren bu anlayış, bugünün toplam kalite, müşteri beklentileri, tüketici hakları, standart, sendikacılık, kooperatifçilik gibi kavramlarının da öncüsü...

Öte yandan, Ahilik'in çalışma hayatına getirdiği bu düzen, kendini diğer tüm alanlarla hissettirdi ve yüzyıllarca toplumun çoğu kesiminde birlik, beraberlik ve dayanışma gibi yüce değerleri öne çıkardı.

Ahilik törelerinin bugün bile çeşitli deyimlerde yaşadığı da görülüyor.

Örneğin, ''Pabucunu dama atmak'', aslında ahilikteki bir törenle ilgili. Peştamal kuşanma töreninde, çıraklıktan kalfalığa geçiş öncesinde eğitimi tamamlanan çırak pabucunu dama atıyordu. Bu durum, o kişinin artık usta ve kalfalarından eskisi gibi ilgi görmeyeceği anlamına geliyordu.
 
Geri
Üst