2000’lerin en iyi 10 yerli filmi

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Method
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
20
EXE RANK

Method

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
5 May 2010
Mesajlar
30,484
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Method
İşte nihai sonuçta son 10 yılın en iyi 10 Türk filmi şöyle sıralandı:

1-Hayat Var (2008)
Türk usulü bir masal ya da çizgi roman olarak da anılabilecek yapıt, İstanbul arka planında ‘Hayat’ın (Elit İşcan) hikayesini sunuyor. Dedesi yatalak hasta olan, babası ise balıkçılıkla uğraşan karakterimiz, adeta boğazın atıkları ile yaratılmış bir evde ikamet etmektedir. Bunun sonucunda ise hayata tutunma çabasında absürd, acıklı ve sesin garip kullanımının hakim olduğu bir kadere kavuşacaktır. 90’larda çıkış yapan, “Korkuyorum Anne” (2004), “Kaç Para Kaç” (1999), “Beş Vakit” (2006) gibi filmlerin mimarı Reha Erdem, son 20 yılın değil de Türk sinema tarihinin en iyi birkaç filminden birine imza atıyor burada. Böylece postmodern sinemamızın öncü filmini ve başyapıtını veriyor.

2-Nokta (2008)
Andrei Tarkovsky, Masahiro Shinoda gibi yönetmenlerin ‘kültürel sanat estetiği’ geleneklerinden beslenen yapıt, Derviş Zaim’in Türk geleneksel sanatlarını ele aldığı üçlemesinin ikinci ayağı. Birincisinde minyatüre (“Cenneti Beklerken”), üçüncüsünde gölge oyununa (“Gölgeler ve Suretler”) denk düşen bu durum, burada hat estetiğiyle karşımıza dikiliyor. Özünde bir kara film olan bu yapıt, kesintisiz bir plandan oluşuyor. Böylece dünya sinemasındaki örnekleriyle de paralel seyrediyor. “Nokta”, Tuz Gölü’nde çekilen ustalıklı bir yapıt.

3-Üç maymun (2008)
Nuri Bilge Ceylan’ın Türkiye’de ilk kez tamamı gri filtre ile ve HD teknolojisinin sinemaskop yetisiyle çekilmiş filmi, Tarkovsky’nin görsel stilini ve Antonioni’nin temalarını andırıyordu. Bir ailenin çöküşünü ve içinde yaşanan ahlaki meseleleri perdeye taşıyan yapıt, orta sınıfın yozlaşmışlığına değiniyordu. Böylece evrensel bir sinema başarısı geliyordu. Başrollerde Hatice Arslan, Yavuz Bingöl ve Ahmet Rıfat Şungar’ın oynadığı filmin, Cannes’da en iyi yönetmen ödülünü aldığını da not düşelim.

4-Korkuyorum Anne (2004)
Ucundan Jiri Menzel’in absürd ve sosyal komedilerini akla getiren bu yapıt, yenilikçi yönetmen Reha Erdem imzalı. Bir ailenin A’dan Z’ye hikayesini bir kedinin ağacın üstünde kalması gibi garip bir duruma bağlayan eserin, çığır açabilecek düzeyde yenilikçi açılış sekansı da halen akıllardan çıkamadı. Ali Düşenkalkar, Şenay Gürler, Bülent Emin Yarar ve Köksal Engür’lü kadro da unutulmuyor.

5-Küçük Kıyamet (2007)
Taylan Kardeşler gibi popüler tür sinemasını gramerine hakim yönetmenlerimizin ürettiği yapıt, M. Night Shyamalan edasıyla çekilmiş bir ***ik film. Yani korkunun o soğukkanlı ve katilsiz alt türünün bir ürünü. Deprem korkusunun açtığı psikolojik yaralar üzerine bir deneme sunması bir yana, ülkemizin korku alanında ürettiği en iyi ve derinlikli yapıt şimdilik...

6-Süt (2008)
Semih Kaplanoğlu’nun Yusuf üçlemesinin yani ilahi insan üçlemesinin ikinci ayağı. İlki “Yumurta”da (2007) karakterin orta yaş, üçüncüsü “Bal”da (2010) çocukluk dönemini anlatan yönetmen burada ergenliğe geçiş evresine değiniyor. Belki de sinemasal açıdan daha çok malzeme bulundurduğundan bu yapıtın kurduğu soyut dünya ve kullandığı metaforların yarattığı sinema yapıtı daha güçlü.

7-Anlat İstanbul (2005)
İstanbul’un Pamuk Prenses, Fareli Köyün Kavalcısı gibi masallarla harmanlamış hikayesini beş öykü üzerine yerleştiren çarpıcı bir film. Dünya sinemasında ancak Pier Paolo Pasolini döneminde görebildiğimiz bu formül, Ümit Ünal, Selim Demirdelen, Kudret Sabancı, Yücel Yolcu ve Ömür Atay’ın kısa filmlerinden oluşuyor. Kadrosunda Azra Akın, Altan Erkekli, Nurgül Yeşilçay gibi oyuncuları bulunduran eser, derin ve zeki bir İstanbul portresi çıkarırken aslında ‘çok kısa filmli projeler’ arasından da ‘zeki bir bütün oluşturma’sıyla sıyrılıyor.

8-Bir Tuğra Kaftancıoğlu filmi (2004)
Emre Akay ve Hasan Yalaz gibi ülkemizin postmodern sinemasının en özlü iki genç isminin çektiği yapıt, dünya sinemasından alışık olduğumuz o ‘yaratıcılık dönemi krizi’ formülünün izini sürüyordu. Tuğra Kaftancıoğlu adlı bir adamın gerçek mi değil mi kuşkuları arasındaki oyunculuk serüveni, gençlerin kameraya el atmalarıyla da gerilimli bir hale geliyordu filmin hikayesinde. DV kullanımına karşın ülke sineması için son derece çarpıcı yerlere giden bir eser “Bir Tuğra Kaftancıoğlu Filmi”. Ne yazık ki ülkemizde çok fazla bilinmiyor.

9-Yazgı (2001)
Albert Camus’nün ‘Yabancı’ adlı romanının serbest bir uyarlaması olan eser, 90’larda çıkış yapan minimalist Türk yönetmenlerinden Zeki Demirkubuz imzalı. Demirkubuz burada hayatın boşluğuna hapsolmuş alt sınıftan bir bireyin suç, ölüm, vicdan azabı gibi kavramlar ışığındaki hayatına odaklanırken, temelde her şeyin bir hiçlik ifade ettiği bir bireyin sinemasını yapıyor. Serdar Orçin, Zeynep Tokuş gibi daha sonra sinemada niye önemli roller almadığını bir türlü anlayamadığımız iki isim başrolleri paylaşıyor.

10-İnşaat (2003)
Türk sinemasında çok da karşımıza çıkmayan bir alanın ürünü. Bir kara komedi. Şevket Çoruh ile Emre Kınay’ın canlandırdığı iki inşaat işçisinin öyküsü. Ancak daha çok toplumsal yapımızın altında yatanlarla ilgili bir eser. “Vavien”in esin kaynaklarından olduğu söylenebilir. Sıradan insanları suça itmesiyle ve derin mesajlarıyla evrensel noktalara giderek dikkat çekici bir filme dönüşmüştü çekildiği zaman. Ama nedendir bilinmez Ömer Vargı kariyerinde böylesi bir başarı bulundurmasına karşın, çok nadir film çekiyor.
 
Geri
Üst