Binbir tane kitap özeti burada!

7
EXE RANK

-тнє αLуx-

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
21 Tem 2009
Mesajlar
7,782
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Web sitesi
www.netbilgini.com
-тнє αLуx-
Eşref Saat - Şevket Rado

16 Eki 2008 · Kategori: [COLOR=#2255aa]100 Temel Eser (İlköğretim)[/COLOR] · [COLOR=#2255aa]45 Yorum[/COLOR]

[IMG]http://affiliate.kitapyurdu.com/resim/kitap-banner/kitap-ust-110.gif[/IMG]
spacer.gif
[IMG]http://ortak.kitapyurdu.com/resim/archive/101451.jpg[/IMG]
spacer.gif
spacer.gif
Eşref Saat
Şevket Rado


KONUSU: Hayat, aynı zamanda bir tecrübeler toplamıdır. Kimimiz bu tecrübeler neticesinde elde ettiğimiz birikimleri, çeşit­li yollarla aktarabilir; kimimiz ise, bunu beceremeyiz. Şevket Rado, yıllarca süren gazete ve dergi yöneticiliği, fikir adamlığı ile sahip olduğu engin görüşlerini, bu kitabında okuyucuya ulaştırmaya çalışmıştır.
Kitap, yirmi yedi bölümden oluşmaktadır.
BÖLÜMLER:
EŞREF SAATİ:
Sizin için günün en iyi saati hangi saattir hiç düşündünüz mü? Şair tabiatlı olanlar akşam saatlerini severler. Güneşin batışı insana tuhaf bir hüzün verir. ..Yemek düşkünleri de öğle saatleri­ni… Yaş ilerledikçe insanlar sabah saatlerini sever olurlar…Sizin için en iyi saat hangisidir? Buradan bir şey söyleyemem ama bana sorarsanız, saatlerin en iyisi…..şu ne zaman geldiği pek de bilin­meyen, adına “Eşref Saat” dediğimiz saattir. Eşref saat gündelik hayatımızda işlerimizin en iyi gittiği, kararlarımızın en isabetli olduğu, hükümlerimizde asla yanılmadığımız saattir…..
Yalnız sizin, teker teker insanlann hayatında değil, milletle­rin hayatında da eşref saatler vardır. O saatler gelmeye görsün, milletler esaretten kurtulurlar; o saatler gelip çatınca ordular hari­kalar yaratırlar…
Milletlerin eşref saatlerini büyük dâhiler keşfeder…
Her iyi şey eşref saatte olur. Biraz sabır göstermek, biraz dikkatli davranmak, insanların bam teline dokunmamaya çalış­mak, evinizde (işinizde) eşref saati sık sık çaldırmak için yeterli­dir.
DAHA IYI OLABİLİR:
Hangi hâl ve şartlar içinde olursa olsun daima daha iyiyi is­temek! Fertleri de, milletleri de günbegün yükseltip refahın en yüksek katlarına çıkarmak için herkesin yüreğinde, sahibini daha iyiye itmekten bıkmayan bir motor saklı bulunmalıdır… Ata­türk’ün çok güzel bîr sözü vardır: “Zafer, zafer benimdir diyebilenle­rindir. ”
Kanaatkârlık elbette kaybedilmemesi gereken iyi özellikler­den biridir. Ama icap ettiği zaman kullanılmalıdır. Toprak bom­boş dururken bir avuç tarlayı ekerek, “benim ihtiyacımı bu kadarı karşılar” deyip oturan, daha fazlasını istemeyen fakirlikten kurtulamaz.
YAŞAMA ZEVKİ:
Şu birkaç günlük ömrümüzü saadet içinde geçirmek hepimi­zin tek arzusudur. Yaşamdan zevk almayı bilmek, mesut olmanın olmazsa olmaz koşuludur.
Bu dünya, gelinebilecek dünyaların elbette kî en iyİsidir. Et­rafındaki konularla ilgilenmesini bilenler, asla sıkılmazlar.
GÜLER YÜZ:
Asık suratlı insanlardan hoşlanır mısınız desem bana güler­siniz. O zaman, sizde her zaman güler yüzlü olmaya gayret edi­niz. Güler yüzlü insanlar arasında yaşayanların hayatı daha tatlı geçer.
TATLI DİL:
Yılanı deliğinden çıkarır derler. Yılan pek insan dilinden an­lamaz ama tatlı dilin neler yapmaya yettiğini anlatmak için böyle demişlerdir.
Tatlı dilli insanlar vardır, onları dinlemek insana büyük bir zevk verir.
Ayrıca tatlı dilin açamayacağı kapı yoktur.
GENÇLİĞİN KIYMETİ:
Nasıl mevsimlerden bahar varsa, insanların baharları da gençlik dönemleridir. Baharda, her taraf yemyeşil olur, çiçekler açar, dallar meyvelerle bezenmeye hazırlanır. İnsanların gençlik­leri de aynen böyle olur. Ancak, insanların meyve toplamaları, ağaçlar kadar erken olmayabilir. Bu yüzden sabır etmesini de bilmelidirler.
Ayrıca, insanlar hayatlarının her döneminde genç kalmayı başarabilirler. Bu da, her yaşa uygun iş ve zevk becerilerini geliş­tirmekle mümkün olur.
ÇOCUKLARIN ANA VE BABALARINDAN BEKLEDİKLERİ:
Çocuklarımızın yetişmesi, anne ve babaları en fazla meşgul eden meselelerden biridir. Eğer yorgunluklara katlanıyorsanız, üzüntülere göğüs geriyorsanız, bin bir sıkıntıyı yenmeye gayret ediyorsanız yalnız onlar için, onların iyi yetişmeleri, ileride sizin kadar yorulmamaları, üzülmemeleri için katlanıyorsunuz.
Bir de işin çocuklar tarafından bakılan cephesi vardır. Çocu­ğun yeryüzünde en çok sevdiği iki varlık anası ile babasıdır. O her hareketiyle sizi taklit etmeye, size benzemeye çalışır.
Onun iyi bir İnsan olarak yetişmesini istiyorsak, ilk önce iyi bir insanda bulunması gereken meziyetleri, kendimize mal etme­miz gerektiğini unutmamalıyız.
[COLOR=#2255aa]Devamını Oku[/COLOR]
 
Define Adası (uzun)

14 Eki 2008 · Kategori: [COLOR=#2255aa]Kitap Özetleri[/COLOR] · [COLOR=#2255aa]10 Yorum[/COLOR]

[IMG]http://affiliate.kitapyurdu.com/resim/kitap-banner/kitap-ust-110.gif[/IMG]
spacer.gif
[IMG]http://ortak.kitapyurdu.com/resim/archive/110361.jpg[/IMG]
spacer.gif
spacer.gif
Define Adası Robert Louis Stevenson

Kitap Özeti: Babam, annem ve ben İngiltere’nin batı sahillerinde, küçük bir kasabada, küçük bir hanı işletiyorduk. Ben, on on iki yaşlarıdayken, bir gün hana iri yarı, kir pas içinde, suratında yara izi olan, denizci birisi geldi. Hanımızı beğendiği için kalacağını, fazla yemek ve yer seçici olmadığın belirtti ve üç altını çıkartıp masanın üzerine avans olarak koydu. Bir gün bana, dikkatli olup, bir ayağı tahta olan bir denizciyi gördüğümde, kendisine haber verirsem, ayda dört peni kazana­cağımı söyledi. Ben de kabul ettim. O günden sonra gözümü dört açtım. Akşamlan içiyor, maceralarım anlatıyor, milleti kendisini dinlemesi için zorluyordu. Müşteriler ondan çekindikleri için seslerini çıkaramryorlardı ama her geçen gün de handan çekiliyor­lardı. Babam, “eyvah, bu gidişle iflas edeceğiz” diyordu. Aradan aylar geçmiş olmasına rağmen handan gitmeye niyeti yok gibiydi. Bir müddet sonra ne bana, ne de babama para vermez oldu. Gün geçtikçe borcu birikiyordu. Babamla sık sık tartışıyorlardı. Bir tartışma sırasında, babam kalp krizi geçirdi. Gelen doktor, aynı zamanda bölge polisi imiş. Kaptanın eli bıçaklı halini görünce, ona kızdı ve bir suç işlerse hapse tıkacağını belirtti. Ne hazin ki, birkaç gün sonra babam öldü. Babam ölmeden birkaç gün Önce, bîr denizci gelip, “Bili bu­rada mı?” diye sordu. Tarifinden kaptanı aradığını anlamıştım. Bir müddet sonra, kaptan uzaktan görünce saklandı. Kaptan içeri girip oturduktan sonra, birden bire ortaya çıkıp, afallayan kapta­nın yanına gidip oturdu. Biraz sonra karşılıklı olarak bıçaklarını çektiler ve kapıştılar. Sonra, bizim kaptan diğerini önüne katıp kovaladı, ama biraz sonra da bayılıp yere düştü. Meğer, sara nö­beti geçiriyormuş. Babamı kontrole gelen doktor onu da muayene etti ve böyle içmeye devam ederse çok yakında öleceğini söyledi. [COLOR=#2255aa]Devamını Oku[/COLOR]
 
Dune: Corrino Hanedanı

Kasım 9th, 2009
Brian Herbert, Kevin J. Anderson / Amerikan Edebiyatı / Roman / Kabalcı Yayınevi
Özgürlüğü uğruna büyük bir savaşa girişmek üzereydi… Sentetik melanja sahip olduğunu sanan ve büyük Baharat Savaşı’nı başlatan İmparator Şaddam, evrendeki tek baharat kaynağını, çöl gezegeni Arrakis’i ortadan kaldırmaya hazırlanmaktaydı… Dölleme programlarının hedefine ulaşmak üzere olduğunu düşünen Bene Gesseritler büyük bir sabırsızlıkla Kuisatz Haderah’ı beklerken Leydi Jessica da oğlunu yaşatabilmek için her şeyi yapmaya gönüllüydü. “Korkmamalıyım. Korku aklın katilidir. Korku, toplu yıkım getiren küçük ölümdür. Korkumla yüzleşeceğim. Onun etrafımdan ve içimden geçip gitmesine izin vereceğim ve geçip gittiğinde, onun yolunu görmek üzere iç gözümü kullanacağım.”
Devamı.. »
 
Babalar ve Oğullar

Kasım 9th, 2009
Ivan Turgenyev / Rus Edebiyatı / Roman
İvan Sergeyeviç Turgenyev, 28 Ekim 1818′de Rusya’nın Orel kentinde doğdu. Babası soylu bir ailedendi. Süvari albayı baba Turgenyev, Spasskoye malikanesinin sahibi, yaşlı ve çirkin bir kadın olan Varvara Petrovna Lütovina ile evlendi. Bu evlilikten İvan Sergeyeviç Turgenyev dünyaya geldi. Turgenyev kendisini bütün yaşamı boyunca etkileyecek izlenimlerini bu malikanede geçen çocukluk yıllarında edindi. Okumuş, eğitime, kültüre, edebiyata düşkün, fakat çok sert bir kadın olan Varvara Petrovna, suç işleyen toprak kölelerini çok acımasızca cezalandırır, onları kırbaçlatırdı. Bununla da kalmaz dayak cezasını çocuklara bile uygulatırdı. Bu yüzden Turgenyev bir gün evden kaçmış ve söz alıncaya kadar eve dönmemiştir.
Devamı.. »
 
İnce Memed 3

Kasım 5th, 2009
Yaşar Kemal / Türk Edebiyatı / Roman / Yapı Kredi Yayınları
Otuz iki yıllık bir zaman diliminde yazılan İnce Memed dörtlüsü, düzene başkaldıran Memed’in ve insan ilişkileri, doğası ve renkleriyle Çukurova’nın öyküsü. Yaşar Kemal’in söyleyişiyle “içinde başkaldırma kurduyla doğmuş” bir insanın, “mecbur adam”ın romanı. Çiçekli Mahmut Ağa, Çiçeklideresi köyündeki topraklarını işleyen köylüleri İnce Memed’i korudukları için topraklarından atar. Bunun üzerine Memed Çiçekli Mahmut Ağa’yı öldürür. Zulmedenlerin öldürmekle bitmeyeceği yönündeki kuşkuları, “bir İnce Memed gitse de, yerine bin Memed gelir” fikriyle umuda dönüşür.
Devamı.. »
 
[COLOR=#0000ff]Carmen[/COLOR]

Kasım 5th, 2009
Prosper Merimee / Fransız Edebiyatı / Roman / Oda Yayınları
Yazarların, ozanların, bestecilerin öteden beri işledikleri aşk konusu edebiyata, sahneye, müziğe ölmez yapıtlar kazandırmıştır. Carmen de bunlardan biridir. Konusunun hareketliliği, canlılığı, acıklı ve çarpıcı bir sonu oluşu onu hem roman alanında, hem de sahne edebiyatında başta gelen yapıtlardan biri haline getirmiştir. Romantik edebiyatın en duygulu, en renkli, en canlı örneklerini veren Merimee, Carmen’de ilginç bir konuyu dramatik bir olaylar zinciriyle örmüş, çok etkileyici bir hava içinde işlemiştir.
 
Oğluma Avrupa Mektupları

Kasım 1st, 2009
Zeynep Göğüş / Türk Edebiyatı / Can Sanat Yayınları
Araştırmacı yazar Zeynep Göğüş; kendi kültürüne dört elle sarılan, Avrupacı olmayı reddeden, ama Avrupa’yı Türkiye’nin çağdaşlaşma hedefinin ara duraklarından biri olarak gören bir isimdir. Göğüş, Euro’dan ulusal egemenliğe, bütünleşme tarihinden tarım politikalarına kadar Avrupa Birliği’ne dair bilinmesi gereken bir çok şeyi üç yaşındaki oğluna yazdığı mektuplar aracılığıyla okurlarıyla paylaşıyor.
Kitabın amacı, geçmişle gelecek arasında bağ kurmak ve Türkiye’nin Avrupa Birliği projesine katkıda bulunmaktır. Türkiye’nin yakın tarihindeki gündemini belirleyen konuların başında gelen Avrupa Birliği sorununun temellerini, ülkemizi bu birleşmeye ***üren aşamaları, bu konuda eğitimli ve deneyimli bir uzman gazetecinin gözlem ve görüşlerini anlaşılır, yalın bir dille sunan bu kitap, içtenliğinden ve dünyayı anlama çabasından hiç vazgeçmeyen bir annenin oğluna mektupları.
Devamı.. »
 
Çağdaş Edebiyat ve İnsan

Ekim 29th, 2009
Alemdar Yalçın / Akçağ Yayınları / İnceleme
Türk edebiyatında devamlı eleştiri eksikliğinden söz edilir. Uzun bir zamandan beri yazarlarımızın çoğu eleştirmen yetişmediği, edebiyatımızın istenilen düzeyde gelişmemesinin bu yüzden olduğunu söyler dururlar. Bilindiği gibi batılı anlamdaki eleştirinin dayandığı iki dayanağı vardır. Bunlardan birincisi insanı, ikincisi de estetiği kavramaktır. Bu iki unsuru kavramanın yolu da, insanoğlunun yeryüzündeki macerasını öğrenip, sanat ve edebiyat anlayışını buna dayandırmaktan geçer. Çünkü sanat akımlarının özünde insan vardır. Batıda bugün, insanlığın tarihiyle ilgili birçok kitap yazılmıştır. Bunların bir kısmı, deneme bir kısmı da ilmi bir derinliğe sahiptir. Bu çalışmalar incelendiğinde batılı aydınların, kendi düşünce yapılarını oluşturan kültür coğrafyasının dışına taşamadıklarını görürüz. Bu yüzden insanlık tarihi ile ilgili yaptıkları yorum ve değerlendirmeler kendi kültür coğrafyalarının sınırları içindedir. Bu kitap bu kültür coğrafyasının dışında kalan bir kimsenin insanlık tarihine bakış denemesidir. Çıkış noktası edebiyat olmasına rağmen kitapta pluralist bir bakış açısı benimsenmiştir. Ele alınan konuda tarihi, siyasi, kültürel ve edebi, ilk kaynak niteliği taşıyan kitaplara inilmiştir. Böylece denemeler, Türk Edebiyatında bir eleştirme yöntemi geliştirme, bunun içinde insanlığın serüveninden ders çıkarma amacı taşımaktadır. Türk aydınının insanlık tarihinin bu çok önemli dönemlerini okuduğunuzda düşüncelerini anlayacaksınız. Böylece ülkemizde eleştirel düşünmenin doğal bir yansıması olan, kendimizin gerçeği ile insanlığın farklı yüzyıllarda ki gerçeği arasındaki ortak noktalar belirginleşecektir.
 
Bilgi Savaşları

Ekim 29th, 2009
Eşref Özdemir / IQ Kültür Sanat Yayıncılık / Araştırma-İnceleme
Bilgi teknolojilerindeki gelişim paralelinde, savaş kavramı da değişmeye başlamıştır. Artık savaşı bir milletin veya devletler gurubunun ordularının birbiriyle çarpışması olarak düşünemeyiz. Milli devletin savaş yapma üzerindeki tekeli kalmamıştır.
Bir takım diğer unsurlar, örneğin şirketler, dini gruplar, terörist organizasyonlar, uyuşturucu kartelleri, bilgisayar korsanları (hackerler) yeni tehdit kaps***** girmişlerdir.
Devamı.. »
 
Sevginin de Ötesinde

Ekim 29th, 2009
Danielle Steel / Amerikan Edebiyatı / Roman / Altın Kitaplar Yayınevi
Sevgi Bildirisi, ‘Yaşanmayan Özgürlük’, ‘Umutlar Yeşerecek’, ‘Zoya’ ve ‘Aile Albümü’ romanlarının yazarı Danielle Steel’in son şaheseri ‘Sevginin de Ötesinde’ tüm dünya ülkelerinde liste başı. (Arka Kapak)
Yemek salonundaki tek ses büyük duvar saatinin tıkırtısıyla keten peçetelerin arada bir duyulan hışırtısıydı. Masada on bir kişiydiler. İçerisi öyle soğuktu ki, Edwina parmaklarını zorlukla oynatabiliyordu. Güneş ışığında parıldayan alyansına baktıktan sonra başını kaldırıp annesiyle babasına gülümsedi. Babası da gözlerini tabağına dikmiş hafifçe gülümsüyordu. Edwina onların masanın altında elele tutuştuklarından emindi. Karı koca her zaman öyle sevişip koklaşırlardı ki, dostları onların altı çocuk yapmış olmalarına hiç şaşmazlardı. Kate Winfield kırk birinde olmasına karşın hâlâ bir genç kızdan farksızdı. Pek çok kişi incecik beli ve kıvrak vücuduna bakınca onu büyük kızı Edwina’yla abla kardeş sanırdı. Anne kız birbirlerine çok yakındılar. Zaten hep birlikte neşe ve sevgi dolu bir aileydiler. (Kitabın Girişinden)
Devamı.. »
 
Bir Yağmurdur Sevgi

Ekim 29th, 2009 Danielle Steel / Amerikan Edebiyatı / Roman / Kelebek Yayınları
“Sevilen, şımartılan Bettina Daninels’in herşeyi vardı. Gençlik, güzellik, tüm dünyayı kaplayan ışıltılı bir yaşam. Babasının sevgi, şöhret ve parasının alabileceği her şeye sahipti. Birdenbire her şey değişmiş ve Bettina dağ gibi yığılan borçların karşısında kalıvermişti. Yabancılarla dolu dünyadaydı artık. Ona vaatlerde bulunan, sevgi sözcükleriyle baştan çıkaran erkekler sarmıştı çevresini. Kendi yaşamını kurmak, düşlerini gerçekleştirmek, şansını denemek istiyordu bunun acı-tatlı bedelini de ödemek zorundaydı.”
Devamı.. »
 
İçi Dışıyla Batı’nın Kültür Dünyası: Bir Deneme - Bir Tutam Deyiş

Ekim 27th, 2009 Nermi Uygur / Türk Edebiyatı / Deneme / Yapı Kredi Yayınları / 2006
Nermi Uygur “İçi Dışıyla Batı’nın Kültür Dünyası” adlı bu yapıtında, on yıllar boyunca birikip gelişen nesnel felsefe ve tarih araştırmaları ile bazı özgün yaşantılarını olanca somutluğuyla yoğurup bir deneme ile konuya ilişkin görüşlerini sunuyor.
Kişisel-toplumsal kültüre özgü çetrefil yapıya, bu yapının başlıca değerleri ile değişim olasılıklarına önemli yaklaşımlar içeren eser, batı-doğu hesaplaşması kadar, Türkiye’nin nicedir süre giden tartışma dolu batılılık sorununa ilişkin olarak da dikkat çekici önerilerde bulunuyor.
Devamı.. »
 
Umuda Yolculuk

Ekim 27th, 2009
Danielle Steel / Amerikan Edebiyatı / Roman / Altın Kitaplar
Güzel bir kadın olan Madelaine Hunter zeki, başarılı ve çevresindeki herkesin sevdiği bir haber spikeridir. Başarmak ve yükselmek için çok çalışmıştır. Maddy’e göre bulunduğu noktaya gelebilmesinde en büyük etken kocasıdır. Çünkü mutlu ve sevgi dolu bir hayat yaşadığını düşünmektedir.
Ne var ki sevgi dolu olduğunu düşündüğü evliliği ve kusursuz bulduğu kocası aslında 7 yıldır fark etmediği bir yalan dünyasından ibarettir.
Devamı.. »
 
Unutulan Prenses

Ekim 27th, 2009
Laurent Joffrin / Hint Edebiyatı / Roman / Everest Yayınları
16 Haziran 1943′te, bir Hint prensesi olan Nur İnayat Han, John Sutherland adlı genç bir İngiliz subayıyla birlikte, işgal altındaki Fransa topraklarına bir savaş uçağıyla iniş yaptı. İkisi de Churchill’in 1940 yılında Avrupa’yı ateşe vermek için kurduğu, tüm kıtada direniş hareketlerini destekleyen Özel Operasyonlar Birliği’nin ajanlarıydılar.
Avrupa’yı kasıp kavuran bu savaşta Hintli bir prensesin ne işi vardı? Prenses Nur, Mısır Sultanı’nın soyundan geliyordu, babası büyük bir sufi gizemcisiydi. Ailesinin Avrupa’daki direnişe katkıda bulunma isteğini geri çevirmeyen bu yürekli genç kız, korkusuzca direnişe katılmış, Avrupa’nın her yerinden gelen ajan adaylarıyla birlikte sıkı bir eğitimden geçerek işgal güçlerine karşı yapılan savaşta yerini almıştı.
Devamı.. »
 
Yanlış Numara

Ekim 27th, 2009
Michael Connelly / Roman / Remzi Kitabevi
Sevdiği kadından ayrılan Henry Pierce’ın artık yeni bir hayatı vardır. Yeni bir daire, yeni bir telefon ve yeni bir telefon numarası. Ancak Pierce, telefon mesajlarını kontrol ettiğinde, ona verilen yeni numaranın aslında başka birine ait olduğunu anlar. Tüm mesajlar, Lilly adındaki bir kadın için bırakılmıştır ve bu kadının başının dertte olduğu bellidir. Pierce, ister istemez kendini Lilly’nin dünyasında bulur. Bu, gecelerin, eskort servislerinin, web sitelerinin, cinselliğin ve gizli kimliklerin dünyasıdır. Pierce, daha önce hiç tanımadığı bir kadının hayatını kurtarmak için düzenli hayatını terk ederek zamana karşı amansız bir yarışa girecektir.
 
Raşid’in Dürbünü

Ekim 27th, 2009
Jamal Mahjoub / İngiliz Edebiyatı / Roman Yapı Kredi Yayınları
Sudan asıllı İngiliz romancı Jamal Mahjoub, çok ses getiren romanı Raşid’in Dürbünü’nde, 17.yüzyıl başlarında Cezayir’de başlayıp Danimarka’da sona eren bir arayış yolculuğunu anlatıyor. İşlemediği bir suçtan hapsedilen Raşid El-Kenzi, hayatını ve özgürlüğünü geri almak için, Hollanda’da yapılmış esrarengiz bir optik aracı Cezayir dayısına getirmek zorundadır.
Devamı.. »
 
Kralın Kervanları

Ekim 26th, 2009 Jean Christophe Rufin / Fransız Edebiyatı / Roman / Doğan Kitapçılık
Tarihi romanın bütün özelliklerine, sağlam yapısına ve çekiciliğine sahip bu kitabın hareket noktası tarihi bir gerçek: Fransa Kralı XIV. Louıs, Habeşistan Necaşisiyle dostça ilişkiler kurmaya karar verir, asıl hedefini, bu bilinmeyen ülkeyi Katolik Kilisesi’ne kazandırma hedefini gizleyerek… Ve hekim Jean-Baptiste Poncet’yi Habeşistan’a gitmekle görevlendirir.
Devamı.. »

vvv
 
Merderan’ın Sırrı Perg Efsaneleri 2

Ekim 26th, 2009
Barış Müstecaplıoğlu / Türk Edebiyatı / Roman / Metis Yayınları
Leofold, Guorin ve Nume… Korkunç bir canavar, kendi halinde bir köylü ve dışlanmış bir Prom. Biri içindeki tüm korkulara karşı koydu, biri hayatındaki en değerli varlığı feda etti. Perg’i saran savaşı durdurmak için tanrıların karşısına dikildiler. Korsan gemilerini kovalayıp, korkunç yaratıklarla savaştılar.
Kahramanlarımız, Merderan’ın Sırrı’nda öte diyarlardan Perg’e dönüyorlar ve gizemli bir kadının eşliğinde zorlu bir yolculuğa çıkıyorlar. Peşlerindeyse özgürlüklerini bu üç garip adama borçlu olduklarını bilmeyen eğitimli avcılar var. Bu ölüm-kalım savaşında hayatta kalabilmek için amansız bir mücadele vermeleri gerek.
Devamı.. »
 
Mesih Papa’yı Neden Vurdu? Bir Suikastın Romanı

Ekim 23rd, 2009
Jean Marie Stoerkel / Roman / Sabah Kitapçılık
13 Mayıs 1981, Vatikan’ın Saint-Pierre Meydanı, saat 17:17; Hırıstiyan hacıların ve turistlerin oluşturduğu bir kalabalığın ortasından, üç ya da dört el ateş edildi. Papa II. Jean Paul yere yığıldı, ciddi bir şekilde yaralanmıştı. Saldırının düzenlendiği yerde yakalanan Mehmet Ali Ağca, ilk sorgusunda, kendisini “ben en büyük Türk teröristiyim” diye tanımladı. Soruşturmanın sonraki aşamalarında, Papa II. Jean Paul’ü ortadan kaldırmak için, Bulgar gizli servisleri ve KGB adına çalıştığını, ikinci tetikçinin, Oral Çelik olduğunu ve onun Bulgar Büyükelçiliği’ne ait bir kamyonla Roma’dan kaçıp Bulgaristan’a geçtiğini açıkladı. 1982 Kasım’ında, Sofyalı bir memur olan Sergei Antonov’un Roma’da tutuklanmasından sonra, neredeyse tüm dünya basını, Bulgar bağlantısı üzerine spekülasyonlar yapmak için birbirleriyle yarışa girdiler. Yazar, 1984′te, diğer tetikçi Oral Çelik’in, önce İsviçre’de, sonra da Fransa’da saklandığını ortaya çıkaran ilk kişi oldu. Ağca 27 Mayıs 1985′te, kendini mesih ilan etti. Ve papa suikastı soruşturması boyunca sürekli çelişkili itiraflarda bulunarak olayın çözümünü güçleştirdi. Yazar kitabında, Ağca’nın tüm yörüngesini, Avrupa’da kaldığı yerleri, yararlandığı kaynakları, silah ve uyuşturucu kaçakçılığı yapan Türk ve Avrupalı mafya babalarının, ünlü mason locası P2′nin yöneticilerinin, batılı gizli servis üyelerinin, eski ve yeni nazilerin bir araya gelmesiyle oluşan karanlık güç mozaiğini inceleyerek ortaya koyuyor. Papa suikastini dramatize eden anlatım biçimiyle karmaşık olay örgüsünü sürükleyici bir romanmış gibi kolayca takip etmemizi sağlıyor. Bugün hala sırrını koruyan bu olay hakkındaki önemli araştırmalardan biri. Yazar, Papa suikastinin Malatya’dan Vatikan’a uzanan Türkiye ve Avrupa ayağını ayrıntılarıyla ele alıyor.
 
Geri
Üst