20
EXE RANK
OttoMaNs* ;яeiz
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 20 Şub 2011
- Mesajlar
- 32,869
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- www.netbilgini.com
Yazarımız Şadan Kaba, ekranların başarılı ismi Saba Tümer'le buluştu. İşte kahkahaları ile meşhur Tümer'in özel açıklamaları
Saba Tümer, TV'de zor yakalanabilecek bir istikrara sahip. Hadi itiraf edelim; çoğunlukla onu seviyoruz. Onda gerçekten de izah edilmesi güç bir tılsım var.
Ekran büyüsü dedikleri şeyin çok ‘demokrat' olmadığını hepimiz biliyoruz. TV kanallarından çok güzel kadınlar geldi geçti. Ama onların pek çoğuna ekran büyüsü, nedendir bilinmez pek iltifat etmedi. Bu nedenle TV izlemek, biraz da ortalıkta arzı endam edip sonradan kaybolan ünlü isimlerin geçit törenini izlemek gibi…
Peki, Saba Tümer'in TV'deki başarısını sadece ekran büyüsü ile açıklamak ne derece doğru olur? Ona göre, işinde kontrolcü olmasının, insanları ve işini sevmesinin de bu başarıda payı var.
Ekranların başarılı ismi Saba Tümer'in röportaj fotoğrafı ise 46 Dergisi'nde başarılı ve ilginç konsept işlerin altına imza atan Mehmet Turgut'un çalışmasından…
-Uzun sayılabilecek bir dönemdir ve istikrarlı bir biçimde ekranlardasınız. Hala revaçta bir isimsiniz. Buradan da anlaşılıyor ki insanlar sizden sıkılmamışlar. Sizi izlemeye ve yaptığınız işi konuşmaya devam ediyorlar. Acaba bilemediğimiz bir tılsımınız mı var?
S. TÜMER: İnsanlar benden sıkılmadı. Çünkü ben, sadece işimle varım. Elimden geldiğince başka programlara çıkmamaya çalışıyorum. Zaten ben de kendimi her yerde görmekten sıkılıyorum. Onun için seyirciyi TV'de fazla görünüp sıkmadan kendi işimi yapmaya çalışıyorum. Seyirci biliyor ki ben o saat dilimi içinde ekrandayım. Yani, başkalarının yaptığını yapmayıp daha çok kendi programımla izleyiciye ulaşmak istiyorum.
-Sizi başarılı kılan özelliklerin neler olduğunu düşünüyorsunuz?
S. TÜMER: Ekran karşısında oynamadığımı ve doğal olduğumu düşünüyorum. İş esnasında kontrolcü bir yanım vardır. İşimi ve insanları sevmem de diğer nedenler olsa gerek.
-Düstur edindiğiniz bir felsefeniz var mı?
S. TÜMER: Zaman değiştikçe yaşananlarla beraber insanın hayat felsefesi de değişebiliyor. Onun için klişe bir hayat felsefem yok diyebilirim. ya da ‘değişmeyen tek şey değişimdir' desem daha doğru olur belki.
-TV sektörünün sizi iyi değerlendirdiğine inanıyor musunuz? ya da soruyu şöyle sorayım. Yapmak istediğiniz projelerin çoğunu TV'de hayata geçirdiğinizi düşünüyor musunuz?
S. TÜMER: Şu anda yaptığım programdan memnunum. Ama çok daha değişik işler de yapabilirim. Öyle bir kapasitem var. Projeye bağlı olarak çok daha farklı formatlarda yer alabilirim. Zaten sadece bu yaptığım programla sınırlı kalmayı da düşünmüyorum.
Geriye gitmek mümkün olsaydı, şunları yapmazdım diyebileceğiniz yanlış hamlelerinizin olduğunu düşünüyor musunuz?
S. TÜMER: Hayır. Öylesi yanlış hamlelerim olmadı. Hepsini de aynen yapardım. Keşke yapmasaydım dediğim birşey yok Çünkü o yaptığım hamlelerle buralara geldim. Hepsi ayrı bir tecrübe ve basamaktı benim için. Onun için Allaha şükür öyle bir keşkem yok.
-Dünyaya yeniden gelseydiniz yine aynı işinizi mi yapmak isterdiniz?
S. TÜMER: Evet. Yine şu an yapmakta olduğum işi yapardım. Bu konuda sürpriz bir cevabım yok( Gülüyor). Bu kapasitemle yine bunu yapardım. Daha değişik bir kapasiteyle dünyaya gelseydim düşünürdüm. (Gülmeye devam!)
-Televizyoncu olmasaydınız hangi alanda çalışmak isterdiniz?
S. TÜMER: Bu iş için doğduğuma inanıyorum. Başka bir alanda çalışmak bu zaman diliminde dünyaya gelen Saba'yı tatmin etmezdi.
-Uzun bir süredir ekrandasınız. Seyircinin aşina olduğu bir yüzsünüz. Acaba, seyirci olarak bizler, sizi gerçekte ne kadar tanıyoruz? Bilemediğimiz yönleriniz var mı?
S. TÜMER: Benim tanımama izin verdiğim kadarıyla beni tanıyorsunuz. Yeri geldiğinde kendimle ilgili açıkça konuşup kendimi ifade ediyorum. Ama tabii ki kendimi olması gerektiği kadarıyla anlatıyorum. Daha fazlasını değil.
-Deneyimli bir programcı olarak özellikle mesleğe yeni başlayan meslektaşlarınızda ne tür bariz hatalar görüyorsunuz?
S. TÜMER: Genel olarak baktığımda taklitçi olduklarını görüyorum. Yani, yeni ve kendine özgü bir tarzlarının olmadığını görüyorum. Herkes, birbirini kendi kapasiteleri çerçevesinde taklit ediyor. Maalesef, yeni bir tarzı olan kişi de çıkmıyor.
Bu durum, televizyonculuk açısından da aynı. Bir evlilik programı çıkıyor ardından başkaları da başlıyor. Bir yarışma programı başlıyor sonrasında onun benzerleri çıkıyor. Televizyonculuk bu değil. Bu, bir yaratıcılık ve farklı olmayı gerektiren bir iş.
-Peki, TV'de hangi programları izliyorsunuz?
S. TÜMER: Okan'ı (Bayülgen) izliyorum. Kendi programımdan döndükten sonra cuma geceleri Beyaz Show'u izliyorum. Bu aralar Acun'un (Ilıcalı) progr*****, Survivor'u izliyorum. Onun dışında da fazla bir şey izlemiyorum.
-Ya diziler? Dizi izlemiyor musunuz?
S. TÜMER: Nadir izliyorum. Mesela, Muhteşem Yüzyıl'ı, Fatmagül'ün Suçu Ne dizisini ve Yahşi Cazibe'yi bazen izliyorum. Yanımda konuşulanlardan pek bir şey kaçırmadığımı anlıyorum.
-Yani, çok izlenen dizilerle ilgili genel bir kanaatiniz var diyebiliriz o zaman?
S. TÜMER: Evet var. Herkes birbirine bön bön bakıyor. (Gülüyor)…Dizilerde hiçbirşey ilerlemiyor.
-TV'de gördüğünüzde sıkıldığınız ve hemen zapladığınız programlar var mı?
S. TÜMER: Evet. Skeçlerden oluşan TV programlarını sevmiyorum mesela. Evlilik programlarına ise en fazla 15 dakika kadar bakabiliyorum. İnternette tavla veya okey oynamayı tercih ediyorum.
Survivor'u izlediğinizi söylemiştiniz. Nihat Doğan ve yarışmacı Taner'le ilgili çok şey yazıldı çizildi. Siz, onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
S. TÜMER: Öncelikle yarışmacı seçimlerini tamamen Acun'un başarısı olarak görüyorum. Zaten seçilenlerin kendilerini izletmeleri bu konuda Acun'un doğru bir seçim yaptığını gösteriyor. Çok güzel oturmuş bir program bence.
-Önümüzdeki dönemde sizi farklı formattaki projelerde görebilecek miyiz?
S. TÜMER: Önümüzdeki dönemde beni farklı projelerde tabii ki görebilirsiniz. Yeter ki proje bana uysun ve ben yapabileceğime inanayım. Bunun dışında kendime koyduğum bir kısıtlama yok.
-Kendinize özgü kahkahalarınız pek çok kez medyada konu edildi. Bu kahkahanızın sizin bir nevi silahınız olduğunu düşünebilir miyiz?
S. TÜMER: Aslında amaç o değildi ama o duruma geldi sanırım.
-Peki, medyanın kahkahalarınızı abarttığını düşünüyor musunuz?
S. TÜMER: Hayır beni rahatsız etmiyor. Zaten kötü bir şey yapmıyorum ki. Sadece gülüyorum.
Sinema filmiTürkan'dan teklif almışsınız. Ama cevap vermek için geciktiğinizden dolayı projede yer alamamışsınız. Demek ki sinemada oyunculuğa da sıcak bakıyorsunuz?
S. TÜMER: Normal şartlar altında benin çalışma tempoma uyacak bir sinema filmi projesine de açığım. Ama dizi, çok meşakkatli olduğundan çok zor benim için.
Programa gelen konuklarınıza dönük özel olarak hazırlık yapar mısınız yoksa daha çok spontane sohbeti mi tercih ediyorsunuz?
S. TÜMER: Tabi ki özel çalışma var. Ama program içinde de yeni sorular çıkabiliyor. Öylece program kendi seyrinde devam ediyor.
-Yabancı ünlü starlardan progr*****za konuk almanız mümkün olsaydı hangi ünlüleri progr*****zda görmek isterdiniz?
S. TÜMER: Programımda görmek istediğim birçok yabancı ünlü sayabilirim: Robert de Niro, Meryl Streep, Al Pacino, Dustin Hoffman, Madonna, Brad Pitt, Oprah Winfrey ilk etapta aklıma gelen isimler.
-Peki, bu saydığınız isimlerden biri mi yoksa “Megastar” Tarkan mı sizin için daha öncelikli konuk olurdu?
S. TÜMER: Şaka mı yapıyorsun; bu saydığım isimler dünyanın starları. Tabii ki onlardan birini tercih ederdim.
-Ajda Pekkan'ın progr*****za bağladığında size ulaşamamasıyla ilgili serzenişi medyada özellikle internet medyasında "fırça" olarak verildi. O haberleri okuduğunuzda ne düşündünüz?
S. TÜMER: Medyanın nasıl her şeyi çarpıttığını düşündüm. Haberin okunması için öyle yazılmalıydı. Öyle de yazdılar. O tarz konulara takılmamayı yıllar önce öğrendim.
-Ekrandan kendinizi izleyip kritik eder misiniz?
S. TÜMER: Bazen uykum kaçtığında ve programımın tekrarına denk gelirsem izliyorum. Ama onun dışında ruh hastası megolamanlar gibi kendimi kaybedip seyretmiyorum. Seyrettiğimde ise kendimi eleştirdiğim de oluyor. Bazen burada çok gülmüşüm dediğim oluyor. Bazen de çok yüksek volümde güldüğümü görüyorum. İnsanlar bana bazen televizyonun sesini kısıyoruz diyorlar.
-Şu sıralar çılgın projeler revaçta. Sizin de çılgın bir projeniz var mı?
S. TÜMER: Çılgınlık tabii ki göreceli bir kavram. Bana göre olması gereken, sana göre çılgınlıktır mesela. Ben, olması gerekeni ya da olmasını istediğimi yapıyorum. ‘Neden yapmadım zamanında?' diyeceğime ‘iyi ki yapmışım' demeyi tercih edenlerdenim. Onun için başkalarına çılgınca gelebilecek birşeyi her an yapabilecek bir kapasitedeyim.
-‘Bayan Kahkaha' olarak TV'de gördüğünüzde sizi güldürmekte hiç zorlanmayan isim ya da isimler hangileri?
S. TÜMER: Cem Yılmaz'a gülüyorum. Bazen kendini olduğundan daha değişik göstermeye çalışan, halkı aptal yerine koymaya çalışan aptallara da gülüyorum. Son zamanlarda güldüğüm kişi ise Survivor Taner.
-En çok nelere gülersiniz?
S. TÜMER: Altında zeka pırıltısı olan herşeye gülebilirim.
Saba Tümer, TV'de zor yakalanabilecek bir istikrara sahip. Hadi itiraf edelim; çoğunlukla onu seviyoruz. Onda gerçekten de izah edilmesi güç bir tılsım var.
Ekran büyüsü dedikleri şeyin çok ‘demokrat' olmadığını hepimiz biliyoruz. TV kanallarından çok güzel kadınlar geldi geçti. Ama onların pek çoğuna ekran büyüsü, nedendir bilinmez pek iltifat etmedi. Bu nedenle TV izlemek, biraz da ortalıkta arzı endam edip sonradan kaybolan ünlü isimlerin geçit törenini izlemek gibi…
Peki, Saba Tümer'in TV'deki başarısını sadece ekran büyüsü ile açıklamak ne derece doğru olur? Ona göre, işinde kontrolcü olmasının, insanları ve işini sevmesinin de bu başarıda payı var.
Ekranların başarılı ismi Saba Tümer'in röportaj fotoğrafı ise 46 Dergisi'nde başarılı ve ilginç konsept işlerin altına imza atan Mehmet Turgut'un çalışmasından…
-Uzun sayılabilecek bir dönemdir ve istikrarlı bir biçimde ekranlardasınız. Hala revaçta bir isimsiniz. Buradan da anlaşılıyor ki insanlar sizden sıkılmamışlar. Sizi izlemeye ve yaptığınız işi konuşmaya devam ediyorlar. Acaba bilemediğimiz bir tılsımınız mı var?
S. TÜMER: İnsanlar benden sıkılmadı. Çünkü ben, sadece işimle varım. Elimden geldiğince başka programlara çıkmamaya çalışıyorum. Zaten ben de kendimi her yerde görmekten sıkılıyorum. Onun için seyirciyi TV'de fazla görünüp sıkmadan kendi işimi yapmaya çalışıyorum. Seyirci biliyor ki ben o saat dilimi içinde ekrandayım. Yani, başkalarının yaptığını yapmayıp daha çok kendi programımla izleyiciye ulaşmak istiyorum.
-Sizi başarılı kılan özelliklerin neler olduğunu düşünüyorsunuz?
S. TÜMER: Ekran karşısında oynamadığımı ve doğal olduğumu düşünüyorum. İş esnasında kontrolcü bir yanım vardır. İşimi ve insanları sevmem de diğer nedenler olsa gerek.
-Düstur edindiğiniz bir felsefeniz var mı?
S. TÜMER: Zaman değiştikçe yaşananlarla beraber insanın hayat felsefesi de değişebiliyor. Onun için klişe bir hayat felsefem yok diyebilirim. ya da ‘değişmeyen tek şey değişimdir' desem daha doğru olur belki.
-TV sektörünün sizi iyi değerlendirdiğine inanıyor musunuz? ya da soruyu şöyle sorayım. Yapmak istediğiniz projelerin çoğunu TV'de hayata geçirdiğinizi düşünüyor musunuz?
S. TÜMER: Şu anda yaptığım programdan memnunum. Ama çok daha değişik işler de yapabilirim. Öyle bir kapasitem var. Projeye bağlı olarak çok daha farklı formatlarda yer alabilirim. Zaten sadece bu yaptığım programla sınırlı kalmayı da düşünmüyorum.
Geriye gitmek mümkün olsaydı, şunları yapmazdım diyebileceğiniz yanlış hamlelerinizin olduğunu düşünüyor musunuz?
S. TÜMER: Hayır. Öylesi yanlış hamlelerim olmadı. Hepsini de aynen yapardım. Keşke yapmasaydım dediğim birşey yok Çünkü o yaptığım hamlelerle buralara geldim. Hepsi ayrı bir tecrübe ve basamaktı benim için. Onun için Allaha şükür öyle bir keşkem yok.
-Dünyaya yeniden gelseydiniz yine aynı işinizi mi yapmak isterdiniz?
S. TÜMER: Evet. Yine şu an yapmakta olduğum işi yapardım. Bu konuda sürpriz bir cevabım yok( Gülüyor). Bu kapasitemle yine bunu yapardım. Daha değişik bir kapasiteyle dünyaya gelseydim düşünürdüm. (Gülmeye devam!)
-Televizyoncu olmasaydınız hangi alanda çalışmak isterdiniz?
S. TÜMER: Bu iş için doğduğuma inanıyorum. Başka bir alanda çalışmak bu zaman diliminde dünyaya gelen Saba'yı tatmin etmezdi.
-Uzun bir süredir ekrandasınız. Seyircinin aşina olduğu bir yüzsünüz. Acaba, seyirci olarak bizler, sizi gerçekte ne kadar tanıyoruz? Bilemediğimiz yönleriniz var mı?
S. TÜMER: Benim tanımama izin verdiğim kadarıyla beni tanıyorsunuz. Yeri geldiğinde kendimle ilgili açıkça konuşup kendimi ifade ediyorum. Ama tabii ki kendimi olması gerektiği kadarıyla anlatıyorum. Daha fazlasını değil.
-Deneyimli bir programcı olarak özellikle mesleğe yeni başlayan meslektaşlarınızda ne tür bariz hatalar görüyorsunuz?
S. TÜMER: Genel olarak baktığımda taklitçi olduklarını görüyorum. Yani, yeni ve kendine özgü bir tarzlarının olmadığını görüyorum. Herkes, birbirini kendi kapasiteleri çerçevesinde taklit ediyor. Maalesef, yeni bir tarzı olan kişi de çıkmıyor.
Bu durum, televizyonculuk açısından da aynı. Bir evlilik programı çıkıyor ardından başkaları da başlıyor. Bir yarışma programı başlıyor sonrasında onun benzerleri çıkıyor. Televizyonculuk bu değil. Bu, bir yaratıcılık ve farklı olmayı gerektiren bir iş.
-Peki, TV'de hangi programları izliyorsunuz?
S. TÜMER: Okan'ı (Bayülgen) izliyorum. Kendi programımdan döndükten sonra cuma geceleri Beyaz Show'u izliyorum. Bu aralar Acun'un (Ilıcalı) progr*****, Survivor'u izliyorum. Onun dışında da fazla bir şey izlemiyorum.
-Ya diziler? Dizi izlemiyor musunuz?
S. TÜMER: Nadir izliyorum. Mesela, Muhteşem Yüzyıl'ı, Fatmagül'ün Suçu Ne dizisini ve Yahşi Cazibe'yi bazen izliyorum. Yanımda konuşulanlardan pek bir şey kaçırmadığımı anlıyorum.
-Yani, çok izlenen dizilerle ilgili genel bir kanaatiniz var diyebiliriz o zaman?
S. TÜMER: Evet var. Herkes birbirine bön bön bakıyor. (Gülüyor)…Dizilerde hiçbirşey ilerlemiyor.
-TV'de gördüğünüzde sıkıldığınız ve hemen zapladığınız programlar var mı?
S. TÜMER: Evet. Skeçlerden oluşan TV programlarını sevmiyorum mesela. Evlilik programlarına ise en fazla 15 dakika kadar bakabiliyorum. İnternette tavla veya okey oynamayı tercih ediyorum.
Survivor'u izlediğinizi söylemiştiniz. Nihat Doğan ve yarışmacı Taner'le ilgili çok şey yazıldı çizildi. Siz, onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
S. TÜMER: Öncelikle yarışmacı seçimlerini tamamen Acun'un başarısı olarak görüyorum. Zaten seçilenlerin kendilerini izletmeleri bu konuda Acun'un doğru bir seçim yaptığını gösteriyor. Çok güzel oturmuş bir program bence.
-Önümüzdeki dönemde sizi farklı formattaki projelerde görebilecek miyiz?
S. TÜMER: Önümüzdeki dönemde beni farklı projelerde tabii ki görebilirsiniz. Yeter ki proje bana uysun ve ben yapabileceğime inanayım. Bunun dışında kendime koyduğum bir kısıtlama yok.
-Kendinize özgü kahkahalarınız pek çok kez medyada konu edildi. Bu kahkahanızın sizin bir nevi silahınız olduğunu düşünebilir miyiz?
S. TÜMER: Aslında amaç o değildi ama o duruma geldi sanırım.
-Peki, medyanın kahkahalarınızı abarttığını düşünüyor musunuz?
S. TÜMER: Hayır beni rahatsız etmiyor. Zaten kötü bir şey yapmıyorum ki. Sadece gülüyorum.
Sinema filmiTürkan'dan teklif almışsınız. Ama cevap vermek için geciktiğinizden dolayı projede yer alamamışsınız. Demek ki sinemada oyunculuğa da sıcak bakıyorsunuz?
S. TÜMER: Normal şartlar altında benin çalışma tempoma uyacak bir sinema filmi projesine de açığım. Ama dizi, çok meşakkatli olduğundan çok zor benim için.
Programa gelen konuklarınıza dönük özel olarak hazırlık yapar mısınız yoksa daha çok spontane sohbeti mi tercih ediyorsunuz?
S. TÜMER: Tabi ki özel çalışma var. Ama program içinde de yeni sorular çıkabiliyor. Öylece program kendi seyrinde devam ediyor.
-Yabancı ünlü starlardan progr*****za konuk almanız mümkün olsaydı hangi ünlüleri progr*****zda görmek isterdiniz?
S. TÜMER: Programımda görmek istediğim birçok yabancı ünlü sayabilirim: Robert de Niro, Meryl Streep, Al Pacino, Dustin Hoffman, Madonna, Brad Pitt, Oprah Winfrey ilk etapta aklıma gelen isimler.
-Peki, bu saydığınız isimlerden biri mi yoksa “Megastar” Tarkan mı sizin için daha öncelikli konuk olurdu?
S. TÜMER: Şaka mı yapıyorsun; bu saydığım isimler dünyanın starları. Tabii ki onlardan birini tercih ederdim.
-Ajda Pekkan'ın progr*****za bağladığında size ulaşamamasıyla ilgili serzenişi medyada özellikle internet medyasında "fırça" olarak verildi. O haberleri okuduğunuzda ne düşündünüz?
S. TÜMER: Medyanın nasıl her şeyi çarpıttığını düşündüm. Haberin okunması için öyle yazılmalıydı. Öyle de yazdılar. O tarz konulara takılmamayı yıllar önce öğrendim.
-Ekrandan kendinizi izleyip kritik eder misiniz?
S. TÜMER: Bazen uykum kaçtığında ve programımın tekrarına denk gelirsem izliyorum. Ama onun dışında ruh hastası megolamanlar gibi kendimi kaybedip seyretmiyorum. Seyrettiğimde ise kendimi eleştirdiğim de oluyor. Bazen burada çok gülmüşüm dediğim oluyor. Bazen de çok yüksek volümde güldüğümü görüyorum. İnsanlar bana bazen televizyonun sesini kısıyoruz diyorlar.
-Şu sıralar çılgın projeler revaçta. Sizin de çılgın bir projeniz var mı?
S. TÜMER: Çılgınlık tabii ki göreceli bir kavram. Bana göre olması gereken, sana göre çılgınlıktır mesela. Ben, olması gerekeni ya da olmasını istediğimi yapıyorum. ‘Neden yapmadım zamanında?' diyeceğime ‘iyi ki yapmışım' demeyi tercih edenlerdenim. Onun için başkalarına çılgınca gelebilecek birşeyi her an yapabilecek bir kapasitedeyim.
-‘Bayan Kahkaha' olarak TV'de gördüğünüzde sizi güldürmekte hiç zorlanmayan isim ya da isimler hangileri?
S. TÜMER: Cem Yılmaz'a gülüyorum. Bazen kendini olduğundan daha değişik göstermeye çalışan, halkı aptal yerine koymaya çalışan aptallara da gülüyorum. Son zamanlarda güldüğüm kişi ise Survivor Taner.
-En çok nelere gülersiniz?
S. TÜMER: Altında zeka pırıltısı olan herşeye gülebilirim.