20
EXE RANK
OttoMaNs* ;яeiz
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 20 Şub 2011
- Mesajlar
- 32,869
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- www.netbilgini.com
KİTABIN ADI OSMANLI’NIN SON KAHRAMANLARI
KİTABIN YAZARI İsmet BOZDAĞ
BASIM TARİHİ 1996
KİTABIN YAYIM MAKSADI Osmanlı İmparotorluğu'nun Son Dönemi Ve Kahramanları Hakkında Bilgi Edinmektir
KİTABIN ÖZETİ :
Kitabın konusu; Balkan ve 1 nci Dünya Savaşı sırasında geçen iki olaydır. Olaydan biri Balkanlar’da, diğeri ise “Kutsal Topraklarda” geçmektedir.
Balkan Harbi’nin ardından, Edirne dahil olmak üzere Batı Trakya bölgesinde büyük kayıplar verilmişti. Bu kayıpların verilmesinde ittihatçı ve itilafçılar arasındaki kavganın rolü büyüktü. Balkan Savaşı neticesinde Balkan devletleri birbirine düşmüş durumdaydı. Bununla beraber Bulgar orduları Çatalca’ya kadar ilerlemiş, mühimmat ve askeri yığınak oluşturmuş, İstanbul’u vurmaya hazırlanıyordu.
Türk cephesinde ise , Balkanlardaki bu iç karışıklığın arasında İstanbul’a saldırı ihtimalinin çok zayıf olması gibi bir kanaat hakim durumdadır. Hele siyasi tablo daha da karışık ve kötü bir durum arz etmektedir. İttihatçılar iktidar olmasına rağmen hükümette söz sahibi değildi.
Babıali Baskını akabinde, iktidar olmasına rağmen Mahmut Şevket Paşa kabinesi yönetimde etkili değildir. Mahmut Şevket Paşanın kurşunlanması ve Sait Halim Paşanın sadrazamlığa getirilmesi ile Edirne’nin geri alınması için karar alınır. Hal böyle iken hükümetin bu adımları atmasına politik çevreler, vatana ihanet gözüyle bakarlar. Ancak yeni hükümetin İçişleri Bakanlığına Talat Bey ve 10 ncu Ordu Komutanlığına da Enver Bey’in tayin edilmesi ve Enver Bey’in işe eski silah arkadaşlarını toparlamakla başlaması, Bulgar tehdidi altında bulunan İstanbul için iyi bir gelişme sayılırdı. Çünkü, Bulgar ordusu İstanbul’u darmadağın edecek kadar ilerlemiş ve Çatalca Sırtları’na 15’lik sahra bataryalarını yerleştirmişti.
Enver Bey, Kuşçubaşı Eşref, Selim Sami ve İbrahim Şehbendere’yi, bu bataryaları susturmakla görevlendirmiş, komutayı Kuşçubaşı’na vermişti. Böylece “Emirber çeteleri ” diye bilinen fedailer birliği kurulmuştu.
Eşref Bey’in çetelerden oluşan birliğine bir de nizami birlik eklendi ve tümen gücünde bir gerilla birliği oluşturuldu. Taksim kışlasında eğitilen tümen, Murat Dağları’ndaki Bulgar bataryalarının susturulması için görevlendirildi.
Taksim’den hareket edilir, Veli Efendi çayırına daha yeni gelinmiştir ki; “Keçe Bekir” adlı bir yüzbaşı ilk isyan hareketini başlatır. Kuşçubaşı’na bir tezkere gönderir. Tezkerede , padişahın orduya kumanda etmesi istenir, aksi halde tümenle beraber hareket edilmeyeceği bildirilmiştir. Kuşçubaşı olayı konuşarak çözmek ister ancak ateşle karşılaşacağını görür ve komutanlarla toplantı yapar. Brifing sonunda Selim Sami olayı sessizce bastırmak fikrindedir. Böyle yapılamazsa daha büyük felaketle karşılaşılacağını anlatır. Kuşçubaşı teklifi kabul eder ve harekat emrini verir. Selim Sami ve Galatasaraylı gençlerden oluşan bir gönüllü taburu bu hareketi bastırmakla görevlendirir. Tabur harekete geçer ve büyük bir ustalıkla olay sessizce bastırılır. Keçe Bekir ve on arkadaşı idama mahkum olur. Ancak Kuşçubaşı bunu hapse çevirir. Daha sonra çıkan aftan yararlanan Keçe Bekir ve arkadaşları, orduya dönüp yararlı hizmetler yapacaktır. Keçe Bekir, bu olayda şahsi emelleri olan art niyetli kişilerin maşası olmuştur ve hatasını sonradan anlayarak orduya hizmet etmeye devam etmiştir.
Murat Bey tepelerindeki bataryaların susturulması için yapılan plan uygulamaya konur ve harekat başlar. Merkezde Kuşçubaşı, sağında Selim Sami ve solunda Cihangiroğlu... Kuşçubaşı’nın elindeki kuvvetlerin hepsi genç, yiğit ve gözüpek kişilerdir. Kuşçubaşı bunlara çok iyi bir biçim vermiş, hepsi de emrinde ölümü göze alacak kadar cesur yürekli, yiğit askerlerdir.
Baskın yapılır, planlandığı gibi başarıyla sonuçlanır. Bulgar ordusu sekiz saat süren savaş sonunda bozguna uğrar ve zafer kazanılır. Zaferin İstanbul’da duyulmasıyla yer yerinden oynar. Zafere susamış Türk insanı bu anlamlı zaferle kendini bulur. Başta Padişah olmak üzere birçok tebrik telgrafları gönderilir.
Zafer sonrası Enver Bey ve Eşref Kuşçubaşı, Hurşit Paşanın karargahında toplanırlar. Hurşit Paşa alınan sonuçtan memnundur ve ordunun Enes-Midye hattına ilerlemesini teklif eder. Eşref bey duyduklarına inanamaz ve;
KİTABIN YAZARI İsmet BOZDAĞ
BASIM TARİHİ 1996
KİTABIN YAYIM MAKSADI Osmanlı İmparotorluğu'nun Son Dönemi Ve Kahramanları Hakkında Bilgi Edinmektir
KİTABIN ÖZETİ :
Kitabın konusu; Balkan ve 1 nci Dünya Savaşı sırasında geçen iki olaydır. Olaydan biri Balkanlar’da, diğeri ise “Kutsal Topraklarda” geçmektedir.
Balkan Harbi’nin ardından, Edirne dahil olmak üzere Batı Trakya bölgesinde büyük kayıplar verilmişti. Bu kayıpların verilmesinde ittihatçı ve itilafçılar arasındaki kavganın rolü büyüktü. Balkan Savaşı neticesinde Balkan devletleri birbirine düşmüş durumdaydı. Bununla beraber Bulgar orduları Çatalca’ya kadar ilerlemiş, mühimmat ve askeri yığınak oluşturmuş, İstanbul’u vurmaya hazırlanıyordu.
Türk cephesinde ise , Balkanlardaki bu iç karışıklığın arasında İstanbul’a saldırı ihtimalinin çok zayıf olması gibi bir kanaat hakim durumdadır. Hele siyasi tablo daha da karışık ve kötü bir durum arz etmektedir. İttihatçılar iktidar olmasına rağmen hükümette söz sahibi değildi.
Babıali Baskını akabinde, iktidar olmasına rağmen Mahmut Şevket Paşa kabinesi yönetimde etkili değildir. Mahmut Şevket Paşanın kurşunlanması ve Sait Halim Paşanın sadrazamlığa getirilmesi ile Edirne’nin geri alınması için karar alınır. Hal böyle iken hükümetin bu adımları atmasına politik çevreler, vatana ihanet gözüyle bakarlar. Ancak yeni hükümetin İçişleri Bakanlığına Talat Bey ve 10 ncu Ordu Komutanlığına da Enver Bey’in tayin edilmesi ve Enver Bey’in işe eski silah arkadaşlarını toparlamakla başlaması, Bulgar tehdidi altında bulunan İstanbul için iyi bir gelişme sayılırdı. Çünkü, Bulgar ordusu İstanbul’u darmadağın edecek kadar ilerlemiş ve Çatalca Sırtları’na 15’lik sahra bataryalarını yerleştirmişti.
Enver Bey, Kuşçubaşı Eşref, Selim Sami ve İbrahim Şehbendere’yi, bu bataryaları susturmakla görevlendirmiş, komutayı Kuşçubaşı’na vermişti. Böylece “Emirber çeteleri ” diye bilinen fedailer birliği kurulmuştu.
Eşref Bey’in çetelerden oluşan birliğine bir de nizami birlik eklendi ve tümen gücünde bir gerilla birliği oluşturuldu. Taksim kışlasında eğitilen tümen, Murat Dağları’ndaki Bulgar bataryalarının susturulması için görevlendirildi.
Taksim’den hareket edilir, Veli Efendi çayırına daha yeni gelinmiştir ki; “Keçe Bekir” adlı bir yüzbaşı ilk isyan hareketini başlatır. Kuşçubaşı’na bir tezkere gönderir. Tezkerede , padişahın orduya kumanda etmesi istenir, aksi halde tümenle beraber hareket edilmeyeceği bildirilmiştir. Kuşçubaşı olayı konuşarak çözmek ister ancak ateşle karşılaşacağını görür ve komutanlarla toplantı yapar. Brifing sonunda Selim Sami olayı sessizce bastırmak fikrindedir. Böyle yapılamazsa daha büyük felaketle karşılaşılacağını anlatır. Kuşçubaşı teklifi kabul eder ve harekat emrini verir. Selim Sami ve Galatasaraylı gençlerden oluşan bir gönüllü taburu bu hareketi bastırmakla görevlendirir. Tabur harekete geçer ve büyük bir ustalıkla olay sessizce bastırılır. Keçe Bekir ve on arkadaşı idama mahkum olur. Ancak Kuşçubaşı bunu hapse çevirir. Daha sonra çıkan aftan yararlanan Keçe Bekir ve arkadaşları, orduya dönüp yararlı hizmetler yapacaktır. Keçe Bekir, bu olayda şahsi emelleri olan art niyetli kişilerin maşası olmuştur ve hatasını sonradan anlayarak orduya hizmet etmeye devam etmiştir.
Murat Bey tepelerindeki bataryaların susturulması için yapılan plan uygulamaya konur ve harekat başlar. Merkezde Kuşçubaşı, sağında Selim Sami ve solunda Cihangiroğlu... Kuşçubaşı’nın elindeki kuvvetlerin hepsi genç, yiğit ve gözüpek kişilerdir. Kuşçubaşı bunlara çok iyi bir biçim vermiş, hepsi de emrinde ölümü göze alacak kadar cesur yürekli, yiğit askerlerdir.
Baskın yapılır, planlandığı gibi başarıyla sonuçlanır. Bulgar ordusu sekiz saat süren savaş sonunda bozguna uğrar ve zafer kazanılır. Zaferin İstanbul’da duyulmasıyla yer yerinden oynar. Zafere susamış Türk insanı bu anlamlı zaferle kendini bulur. Başta Padişah olmak üzere birçok tebrik telgrafları gönderilir.
Zafer sonrası Enver Bey ve Eşref Kuşçubaşı, Hurşit Paşanın karargahında toplanırlar. Hurşit Paşa alınan sonuçtan memnundur ve ordunun Enes-Midye hattına ilerlemesini teklif eder. Eşref bey duyduklarına inanamaz ve;