20
EXE RANK
OttoMaNs* ;яeiz
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 20 Şub 2011
- Mesajlar
- 32,869
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- www.netbilgini.com
1908 'de İttihat ve Terakki Cemiyeti Bursa şubesinde göreve başlayan Celâl Bayar, daha sonra bu Cemiyetin Bursa ve İzmir şubeleri genel sekreterliğini yaptı. İzmir 'de ,Halka Doğru ” adıyla bir dernek kurarak, aynı adlı dergide Turgut Alp mahlasıyla iktisat yazıları yayınladı. Mondros Mütarekesi 'nin imzalanışı sonrası İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmanî Cemiyeti 'ne katıldı. Halkı, olası İzmir işgaline karşı örgütleme faaliyetlerinde bulunan Mahmut Celal Bey, İstanbul Hükûmeti 'nin kendisini tevkif girişimi üzerine İzmir 'den kaçarak, Aydın civarında Demirci Mehmet Efe ile buluştu ve Galip Hoca takma adıyla çalışmaya başladı. İşgalden sonra çalışmalarına devam ederek, Akhisar Millî Cephesi Alay Komutanlığı yaptı. 1919 sonunda yapılan seçimlerle Saruhan Mebusu olarak Meclis-i Mebusan 'a katıldı1. Mart 1920 'de saray politikasını eleştiren ve işgalcileri yeren bir konuşması üzerine hakkında tutuklama karan çıktı. Bir süre İstanbul 'da saklandı ve Karakol Cemiyeti üyelerince Anadolu 'ya kaçırıldı. Anadolu 'ya geçen Bayar, Millet Meclisi 'ne Bursa milletvekili olarak girdi2.
Sevgili Gazimiz ve Büyük Rehberimiz Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine;
Aydın harekât-ı milliyesi hakkında hulasaten arz-ı malûmat etmekliğim emrini zat-ı fehimanelerinden şeref telâkki ettim. O zamana ait hayatımın icabı ve nam-ı müstearla yaşadığımın neticesi olarak kâfi derecede vesika muhafaza edemedim. Tesadüfen nezdimde kalan ve muhafazasını mümkün gördüğüm vesaikin bir kısmı da Bursa 'da Yunan işgali altında kalan ailem tarafından yakılmaya mecbur kalındığından, hafızama müracaatla çok kıymetli olan emirlerini ifaya bervech-i ati çalışacağım:
Aydın vakasının zuhurundan evvel İzmir 'de cereyan eden ve şüphesiz malûm-ı devletleri bulunan hadisatın da kısa bir surette nazardan geçirilmesini faydalı telâkki ederek maruzatıma buradan başlamaklığıma müsaadelerini istirham ederim.
Harb-i Umumî 'de müştereken hareket ettiğimiz manzume-i devletin davayı kaybetmesi üzerine, tahsisen İzmir 'in elden gideceğini ve hiç olmazsa düşmanların burasını vaktiyle Girit ve diğer eyaletlerimizi de olduğu gibi ilhakı mukaddime olmak üzere işgal ve esaret altına alacakları mahallî surette fikirlerde yerleşmişti. Mütarekenin aktinden evvel vücut bulan bu fikir üzerine İzmir Valisi Rahmi Bey 'in bazı teşebbüsleri olmuştu. Rahmi Bey, İzmir 'in Düvel-i İtilâfiye tarafından umumî vatandan mutlaka ayrı tutulacağına hükmederek mütarekeyi idare eden hükümete aleyhtar İsmail Mahir ve İtilâfçılardan ileriye gelen ve muhalif tanınan birkaç kimseyi ve bu meyanda vilâyetin Umur-ı Ecnebiye Müdürü olan bir Rumu heyet halinde toplayarak İzmir 'in hususî bir idareye tâbi tutulmasını ve İzmir 'de Harb-i Umumî esnasında hasen muamele ettiği bazı İngilizleri alet olarak kullanarak mütarekeyi de bizzat yapıp İstanbul 'da teşekkül eden İzzet Paşa kabinesine karşı şahsî bir mevcudiyet izharı emeliyle bir hareket vücuda getirmişti ve hatta Umur-ı Ecnebiye Müdürü Rumu Akdeniz 'e çıkararak İngiliz kumandanlarıyla mülakat zemini aradığı da şayi olmuştu. Bundan başka bu harekete İzmir 'de bulunan kuva-yı askeriyeyi de iştirak ettirmek için de çalışmıştı. Rahmi Bey 'in bil-vasıta istihdam ettiği adamların Aydın 'da bulunan Nurettin Paşa kolordusunu da bu maksada hadim bir hale getirmek için müracatları neticesi olarak vaziyetten haberdar olan Nurettin Paşa, Rahmi Bey 'in temin edeceği şahsî kuvvetin yerine kendisini ikame edebilmek için İstanbul 'dan aldığı emr-i mahsus ile İzmir 'e karşı ani bir hareket yaptı. Beraberinde getirdiği bazı zabitan evimde hususî ve mahrem surette acizlerini ziyaret ederek benden malûmat istihsal etmek istemişlerdi ve bu vesile ile keyfiyete ben de muttali olmuştum. Çünkü hadisenin cereyanı esnasında İstanbul 'da bulunuyordum. Bittabi Vali Rahmi Bey azlolundu ve Nurettin Paşa da o zamanki kabinenin mutemet bir adamı sıfatıyla İzmir Kolordusu Kumandanı tayin edildi. Mütarekenin mahiyeti malûm olduktan sonra her tarafta umumî bir yes başgöstermişti. İstanbul 'da hükümet yapan kabinelerin Rumları ve ecnebileri tatyib ve bu suretle Düvel-i İtilâfiyenin atıfetine mazhariyetle idame-i mevki ve tervic-i siyaset maksadını takip etmesi neticesi olarak Türklerin kuvve-i maneviyesi tezelzüle uğradı. Rumların şımarıklıkları arttı. Yunanistan 'dan Salib-i Ahmer namı altında Asya-yı Suğra Rum İhtilâl Cemiyeti 'ne mensup birçok komiteciler İzmir 'e akın ediyorlardı. Mağdur Rumlara Yunan halkının şefkat eseri etiketi altında Salib-i Ahmer bayrağı ile silâh ve bomba iddihar edilmeye başlanıldığı da tahakkuk etti. Şu halde İzmir için yakın bir felâketin zuhuruna şüphe kalmıyordu. İzmir 'in bazı zevatı, o zaman için pek mevdu olan Wilson prensipleri esasatına göre bu havali ekseriyetinin Türklerde olduğunu müdafaa için bir cemiyet teşkili fikrini tervicen bendenize hususî surette müracaat ettiler. Mahiyetleri pek malûm olan İtilâfçılarla aynı kıratta olan İstanbul 'daki kabinelerin büsbütün elinde kalmamak için böyle bir teşekkülün vücuda gelmesine yardım edeceğimi vaat ve kendilerine teşci eyledim.
İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmanî Cemiyeti teşekkül etti. Her sınıf halk bu cemiyete dahil oldu. Fakat hasen idare edilemediği için içlerinde İtilâf devletleri işgal kuvvetinin İzmir 'deki mümessillerinden talimat alanlarla bilâhare yüzellilik listeye dahil olan kimseler de mevki sahibi idi. Esaslı bir program ve hareketten ziyade dedikodu menbaı haline geldi. Nurettin Paşa da cemiyet azasından bazılarının İstanbul 'daki teşebbüsleriyle vali tayin olundu ve cemiyetin de müzahiri bulunduğunu izhar etmeye başladı. Şurasını da ilâveten arz etmek hakşinaslık olur: Bazıları da atufet temennisi ile millî siyasetin yürütülemeyeceği kanaati ile müsellâh bir teşkilât vücuda getirilmeye taraftar idi. Bir gün bendenizi de müsellâh teşkilâtın esaslarını hazırlamak için yaptıkları aleni içtimaa davet ettiler. Bu ictimada ,Bokston ” biraderlerin katili unvanını söylemekle müftehir olan Tahsin Bey namında bir genç ile beraber yüzellilik listede dahil olan Köylü Gazetesi sahibi Refet ve ecnebi mümessilleri ile sıkı münasebatta bulunduklarını yakınen bildiğim bazı kimseler de ihtimal ki tesadüfen hazır bulunuyorlardı. Ciddî bir iş yapmak için silâhtan ve teşkilâttan burada bahsetmekliğin dahi tehlikeli olacağını biliyordum. Orada verilecek herhangi bir kararın 24 saate varmadan düşmanlarımızın payitahtlarına kadar aksedeceğine emin idim. Samimiyetine itimat ettiğim arkadaşlara hususî ve mahrem olarak orada böyle bir şeyin mevzu-ı bahs olamayacağını ikaz suretiyle ifade ettikten sonra ancak bu Müdafaa-ı Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti 'nin haricinde böyle bir iş için çalışılması lâzım geleceği tezini takip ettim ve bittabi bir şeye karar verilemeden dağılmaya mecburiyet hasıl oldu ve bu hareket arz eylediğim veçhile, her şeyden haberdar olan düşmanlarımızın nazarından kaçmadı. Hepimizi İstanbul Hükûmeti 'nin casusları ile bareber muannidane bir surette takip ve tecessüre mebde teşkil eyledi.
Sevgili Gazimiz ve Büyük Rehberimiz Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine;
Aydın harekât-ı milliyesi hakkında hulasaten arz-ı malûmat etmekliğim emrini zat-ı fehimanelerinden şeref telâkki ettim. O zamana ait hayatımın icabı ve nam-ı müstearla yaşadığımın neticesi olarak kâfi derecede vesika muhafaza edemedim. Tesadüfen nezdimde kalan ve muhafazasını mümkün gördüğüm vesaikin bir kısmı da Bursa 'da Yunan işgali altında kalan ailem tarafından yakılmaya mecbur kalındığından, hafızama müracaatla çok kıymetli olan emirlerini ifaya bervech-i ati çalışacağım:
Aydın vakasının zuhurundan evvel İzmir 'de cereyan eden ve şüphesiz malûm-ı devletleri bulunan hadisatın da kısa bir surette nazardan geçirilmesini faydalı telâkki ederek maruzatıma buradan başlamaklığıma müsaadelerini istirham ederim.
Harb-i Umumî 'de müştereken hareket ettiğimiz manzume-i devletin davayı kaybetmesi üzerine, tahsisen İzmir 'in elden gideceğini ve hiç olmazsa düşmanların burasını vaktiyle Girit ve diğer eyaletlerimizi de olduğu gibi ilhakı mukaddime olmak üzere işgal ve esaret altına alacakları mahallî surette fikirlerde yerleşmişti. Mütarekenin aktinden evvel vücut bulan bu fikir üzerine İzmir Valisi Rahmi Bey 'in bazı teşebbüsleri olmuştu. Rahmi Bey, İzmir 'in Düvel-i İtilâfiye tarafından umumî vatandan mutlaka ayrı tutulacağına hükmederek mütarekeyi idare eden hükümete aleyhtar İsmail Mahir ve İtilâfçılardan ileriye gelen ve muhalif tanınan birkaç kimseyi ve bu meyanda vilâyetin Umur-ı Ecnebiye Müdürü olan bir Rumu heyet halinde toplayarak İzmir 'in hususî bir idareye tâbi tutulmasını ve İzmir 'de Harb-i Umumî esnasında hasen muamele ettiği bazı İngilizleri alet olarak kullanarak mütarekeyi de bizzat yapıp İstanbul 'da teşekkül eden İzzet Paşa kabinesine karşı şahsî bir mevcudiyet izharı emeliyle bir hareket vücuda getirmişti ve hatta Umur-ı Ecnebiye Müdürü Rumu Akdeniz 'e çıkararak İngiliz kumandanlarıyla mülakat zemini aradığı da şayi olmuştu. Bundan başka bu harekete İzmir 'de bulunan kuva-yı askeriyeyi de iştirak ettirmek için de çalışmıştı. Rahmi Bey 'in bil-vasıta istihdam ettiği adamların Aydın 'da bulunan Nurettin Paşa kolordusunu da bu maksada hadim bir hale getirmek için müracatları neticesi olarak vaziyetten haberdar olan Nurettin Paşa, Rahmi Bey 'in temin edeceği şahsî kuvvetin yerine kendisini ikame edebilmek için İstanbul 'dan aldığı emr-i mahsus ile İzmir 'e karşı ani bir hareket yaptı. Beraberinde getirdiği bazı zabitan evimde hususî ve mahrem surette acizlerini ziyaret ederek benden malûmat istihsal etmek istemişlerdi ve bu vesile ile keyfiyete ben de muttali olmuştum. Çünkü hadisenin cereyanı esnasında İstanbul 'da bulunuyordum. Bittabi Vali Rahmi Bey azlolundu ve Nurettin Paşa da o zamanki kabinenin mutemet bir adamı sıfatıyla İzmir Kolordusu Kumandanı tayin edildi. Mütarekenin mahiyeti malûm olduktan sonra her tarafta umumî bir yes başgöstermişti. İstanbul 'da hükümet yapan kabinelerin Rumları ve ecnebileri tatyib ve bu suretle Düvel-i İtilâfiyenin atıfetine mazhariyetle idame-i mevki ve tervic-i siyaset maksadını takip etmesi neticesi olarak Türklerin kuvve-i maneviyesi tezelzüle uğradı. Rumların şımarıklıkları arttı. Yunanistan 'dan Salib-i Ahmer namı altında Asya-yı Suğra Rum İhtilâl Cemiyeti 'ne mensup birçok komiteciler İzmir 'e akın ediyorlardı. Mağdur Rumlara Yunan halkının şefkat eseri etiketi altında Salib-i Ahmer bayrağı ile silâh ve bomba iddihar edilmeye başlanıldığı da tahakkuk etti. Şu halde İzmir için yakın bir felâketin zuhuruna şüphe kalmıyordu. İzmir 'in bazı zevatı, o zaman için pek mevdu olan Wilson prensipleri esasatına göre bu havali ekseriyetinin Türklerde olduğunu müdafaa için bir cemiyet teşkili fikrini tervicen bendenize hususî surette müracaat ettiler. Mahiyetleri pek malûm olan İtilâfçılarla aynı kıratta olan İstanbul 'daki kabinelerin büsbütün elinde kalmamak için böyle bir teşekkülün vücuda gelmesine yardım edeceğimi vaat ve kendilerine teşci eyledim.
İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmanî Cemiyeti teşekkül etti. Her sınıf halk bu cemiyete dahil oldu. Fakat hasen idare edilemediği için içlerinde İtilâf devletleri işgal kuvvetinin İzmir 'deki mümessillerinden talimat alanlarla bilâhare yüzellilik listeye dahil olan kimseler de mevki sahibi idi. Esaslı bir program ve hareketten ziyade dedikodu menbaı haline geldi. Nurettin Paşa da cemiyet azasından bazılarının İstanbul 'daki teşebbüsleriyle vali tayin olundu ve cemiyetin de müzahiri bulunduğunu izhar etmeye başladı. Şurasını da ilâveten arz etmek hakşinaslık olur: Bazıları da atufet temennisi ile millî siyasetin yürütülemeyeceği kanaati ile müsellâh bir teşkilât vücuda getirilmeye taraftar idi. Bir gün bendenizi de müsellâh teşkilâtın esaslarını hazırlamak için yaptıkları aleni içtimaa davet ettiler. Bu ictimada ,Bokston ” biraderlerin katili unvanını söylemekle müftehir olan Tahsin Bey namında bir genç ile beraber yüzellilik listede dahil olan Köylü Gazetesi sahibi Refet ve ecnebi mümessilleri ile sıkı münasebatta bulunduklarını yakınen bildiğim bazı kimseler de ihtimal ki tesadüfen hazır bulunuyorlardı. Ciddî bir iş yapmak için silâhtan ve teşkilâttan burada bahsetmekliğin dahi tehlikeli olacağını biliyordum. Orada verilecek herhangi bir kararın 24 saate varmadan düşmanlarımızın payitahtlarına kadar aksedeceğine emin idim. Samimiyetine itimat ettiğim arkadaşlara hususî ve mahrem olarak orada böyle bir şeyin mevzu-ı bahs olamayacağını ikaz suretiyle ifade ettikten sonra ancak bu Müdafaa-ı Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti 'nin haricinde böyle bir iş için çalışılması lâzım geleceği tezini takip ettim ve bittabi bir şeye karar verilemeden dağılmaya mecburiyet hasıl oldu ve bu hareket arz eylediğim veçhile, her şeyden haberdar olan düşmanlarımızın nazarından kaçmadı. Hepimizi İstanbul Hükûmeti 'nin casusları ile bareber muannidane bir surette takip ve tecessüre mebde teşkil eyledi.