20
EXE RANK
OttoMaNs* ;яeiz
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 20 Şub 2011
- Mesajlar
- 32,869
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- www.netbilgini.com
Uygurlara ait metinler, üslûp ve hikâye ediş bakımından Gök*türk Yazıtlarına benzer. Ancak Kül Tigin ve Bilge Kağan Anıtı'ndaki yüksek heyecan, millî şuur ve lirizm Uygurlara ait yazıtlar*da yoktur.
Yenisey yazıtlarından hiçbirinin dikiliş tarihi belli değildir. Taşlar*daki yazının Göktürk Yazıtlarındaki kadar gelişmemiş oluşu; bazı araştırıcıları, Yenisey Yazıtlarının daha eski olduğu fikrine ***ürmüştür.
Uygur yazıtları çoğunlukla mezar taşı olarak dikilmiştir.
Bu taşların bazıları birkaç kelimelik, çoğu 5-10 satırlıktır. İçlerin*de 10 satırı geçenleri de vardır. Yenisey bengü taşları sade ve abartısız bir dille yazılmıştır. Çoğunlukla yazıt sahibinin kendi ağzından kısa özgeçmişi ve aile bireylerine, akrabalarına, arka*daşlarına, hükümdarına, ülkesine ve milletine doyamadan bu dünyadan ayrıldığını anlattığı yazıtlarda oldukça içten bir söy*leyiş vardır.
Uygurlara ait yazıtlardan ilki, Uygurların ikinci hükümdarı Moyuncur adına dikilmiştir. Moğolistan'ın Sine Usu gölü civarında bulunan yazıt, Kutlug Bilge Kül ve Moyunçur devirlerinden bah*setmektedir. Bu kitabe de dil ve yazı bakımından Göktürk Yazıtları'na benzemektedir.
Uygurların ikinci devresinde ortaya konan eserlerde, önemli değişiklikler görülür. Her şeyden önce Göktürk yazısı bırakıl*mış, Soğd alfabesiyle eserler verilmiştir. Bunun sebebi dindir. Manihaizm'in kabulüyle Maniheist olan Soğdların yazısı alın*mış, fakat Göktürk yazısı az da olsa kullanılmıştır. İkinci bir se*bep, 840 yılından sonra Uygurlar, yerleşik bir medeniyete geç*mişlerdir. Bu dönemde dile yabancı kelimeler girmiş ve dil ya*lınlığını kaybetmiştir. Bu devirde daha çok Budizm ve Maniha*izm dinlerine ait eserler ağır basmaktadır.
Bunlardan başka Altun Yaruk ile İki Kardeş Hikâyesi, özel bir değere sahiptir. Altun Yaruk'ta Budizm inancının temel kuralla*rından söz edilmektedir.
Turfan Türk Metinleri adlı eserin bunlar içinde ayrı bir yeri var*dır. Bilhassa 8. cüzde yer alan Sekiz Yükmek adını taşıyan me*tin, kelime zenginliği bakımından dikkati çekmektedir. Metinde açık bir ifade hâkimdir.
İslâmiyet'ten önceki Türk Edebiyatının örneklerini veren Gök*türk ve Uygur Yazıtları, şüphesiz sadece bunlar değildir. Kulla*nılan dilin bir hayli işlenmiş edebî bir dil olması, çok öncelerde Türk diliyle yazılmış eserlerin bulunması gerektiğini düşündür*mektedir.
Yenisey yazıtlarından hiçbirinin dikiliş tarihi belli değildir. Taşlar*daki yazının Göktürk Yazıtlarındaki kadar gelişmemiş oluşu; bazı araştırıcıları, Yenisey Yazıtlarının daha eski olduğu fikrine ***ürmüştür.
Uygur yazıtları çoğunlukla mezar taşı olarak dikilmiştir.
Bu taşların bazıları birkaç kelimelik, çoğu 5-10 satırlıktır. İçlerin*de 10 satırı geçenleri de vardır. Yenisey bengü taşları sade ve abartısız bir dille yazılmıştır. Çoğunlukla yazıt sahibinin kendi ağzından kısa özgeçmişi ve aile bireylerine, akrabalarına, arka*daşlarına, hükümdarına, ülkesine ve milletine doyamadan bu dünyadan ayrıldığını anlattığı yazıtlarda oldukça içten bir söy*leyiş vardır.
Uygurlara ait yazıtlardan ilki, Uygurların ikinci hükümdarı Moyuncur adına dikilmiştir. Moğolistan'ın Sine Usu gölü civarında bulunan yazıt, Kutlug Bilge Kül ve Moyunçur devirlerinden bah*setmektedir. Bu kitabe de dil ve yazı bakımından Göktürk Yazıtları'na benzemektedir.
Uygurların ikinci devresinde ortaya konan eserlerde, önemli değişiklikler görülür. Her şeyden önce Göktürk yazısı bırakıl*mış, Soğd alfabesiyle eserler verilmiştir. Bunun sebebi dindir. Manihaizm'in kabulüyle Maniheist olan Soğdların yazısı alın*mış, fakat Göktürk yazısı az da olsa kullanılmıştır. İkinci bir se*bep, 840 yılından sonra Uygurlar, yerleşik bir medeniyete geç*mişlerdir. Bu dönemde dile yabancı kelimeler girmiş ve dil ya*lınlığını kaybetmiştir. Bu devirde daha çok Budizm ve Maniha*izm dinlerine ait eserler ağır basmaktadır.
Bunlardan başka Altun Yaruk ile İki Kardeş Hikâyesi, özel bir değere sahiptir. Altun Yaruk'ta Budizm inancının temel kuralla*rından söz edilmektedir.
Turfan Türk Metinleri adlı eserin bunlar içinde ayrı bir yeri var*dır. Bilhassa 8. cüzde yer alan Sekiz Yükmek adını taşıyan me*tin, kelime zenginliği bakımından dikkati çekmektedir. Metinde açık bir ifade hâkimdir.
İslâmiyet'ten önceki Türk Edebiyatının örneklerini veren Gök*türk ve Uygur Yazıtları, şüphesiz sadece bunlar değildir. Kulla*nılan dilin bir hayli işlenmiş edebî bir dil olması, çok öncelerde Türk diliyle yazılmış eserlerin bulunması gerektiğini düşündür*mektedir.