11
EXE RANK
~TiM[e]-oVeR~
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 2 Kas 2008
- Mesajlar
- 11,101
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
- Web sitesi
- www.google.com
*Bünyamin KARA
Sanat Tarihi Bilim Uzmanı
TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİNDE KÜLTÜREL DEĞERLERİ İLE ERCİŞ
ERCİŞ’İN TARİHÇESİ
Erciş’in de içinde bulunduğu Van Gölü havzasında geçmiş tarih öncesi dönemlere kadar inmektedir. Bölgede Neolitik yerleşmeler konusunda bilgi olmamasına rağmen Tilkitepe höyüğü, Edremit, Kalecik, Dilkaya ve Ernis mezarlarındaki buluntularda Kalkolitk yerleşim izleri görülmektedir. Dilkaya höyüğü buluntularında Erken Hurri kültürünü(M.Ö 3000) bölgede etkili olduğu bilinmiştir.
Erciş’in bilinen ilk resmi tarihi Urartularla(MÖ900-600) başlar. Hatta Arap kaynaklarında geçen Arciş adının Urartu Kralı Argiştiden geldiği ve dolayısı ile Erciş’in Urartular tarafından kurulduğu belirtilmektedir. Erciş’in çeşitli yerlerinde bulunan çivi yazılı kitabelerden anlaşıldığı kadarıyla Urartu Kralları Argişti ve Menua Erciş’in imar edildiği Tetuma adında bir şehir kurulduğu ve imar edilen bu şehirlerde tarıma büyük önem verilerek sulama kanalları yapılarak göletler oluşturulmuştur.
Urartulardan başka sırasıyla Med, Pers,Roma ve Bizans egemenliğine giren bölge 640 yılında Hz.Ömer’in komutanlarından İyaz Bin Gonem tarafından İslam topraklarına katılır. Daha sonra tekrar Bizans imparatorluğunun eline geçen Erciş bir müddet Emevi ve Abbasilerin hakimiyetinde kalır. IX.yüzyıldan itibaren Vasburakan ve Bağretlı gibi mahalli kralıkların hakimiyetine giren yöreye ilk Türk akınları 1054 yılında Tuğrul Bey tarafından yapılır. Daha sonra 1071 Malazgirt zaferi ile Selçuklu topraklarına katılır.
Erciş Selçuklular döneminde merkezi Ahlat olmak üzere Sökmen El –Kutbi tarafından kurulan(1100) Sökmenler (Ahlatşahlar)Beyliğine bağlı bir şehir olur. Fakat bu ne ilk nede sondur. Çünkü şehir coğrafi konumundan dolayı sürekli akınlara maruz kalmıştır. 1208 de Gürcü saldırısı ile şehir yağmalanır ve halk kılıçtan geçirilir.
Daha sonra İlhanlılar ve Celayırlıların hakimiyetine giren Erciş, özellikle İlhanlıların hakimiyeti sırasında büyük kazanmıştır. Ayrıca Tebriz’den Erzurum’a giden ticaret yolunun buradan geçmesi, şehrin isminin yayılması ve şehrin gelişmesine neden olur.
Erciş asıl önemine XIV. Yüzyılda Karakoyunlularla (1365-1469) kavuşur. Başkenti Erciş olan devletin kurucusu Bayram Hoca dır. Timurun 1401 deki işgali ve 1467 de Karakoyunlu hükümdarı Cihanşahın Akkoyunlulara yenilmesi ile bir müddet Akkoyunlu hakimiyetine girir. Daha sonra 1503 de Şah İsmail’in Akkoyunlu devletini yıkması ile Erciş bu defada Sefavilerin eline geçer.
1514 çaldıran zaferi ile Osmanlı Hakimiyetine giren bölge, Osmanlıların geri çekilmesi ile tekrar Sefavilerin eline geçer. 1534 de Kanunu Sultan Süleyman’ın Irakeyn Seferi ile tekrar Osmanlı toprağına katılır. Bu sefer esnasında Kanunu Sultan Süleyman’ın Eylül 1534 de Erciş Kalesine gelerek kalede bir müddet kaldığı ve kaleyi onardığı bilgiler arsındadır.
Erciş daha sonra Van Beyler beyliğine bağlı sancak konumuna getirilir. 1840 daki deprem ve 1841 de göl sularının yükselmesi ile halk kaleyi terk ederek çevreye yayılır.
1914 de I. Dünya savaşının başlaması ile 1915 de Ermenilerin yardımı ile Erciş ve çevresi Ruslar tarafından işgal edilir. Halkın büyük bir bölümü göç eder. Gidemeyen yaşlı, kadın ve çocuklar en vahşi şekilde katliama maruz kalır. Çavuşoğlu samanlığında bulunan toplu mezar bunu kanıtlar niteliktedir.
1917 de Rusya’daki Bolşevik ihtilali ile Rusya savaştan çekilir. Güçsüz kalan Ermeniler bir müddet daha katliamlarına devam ederler.
1 Nisan 1918 de milislerimiz ve silahlı kuvvetlerimizce Erciş Ermeni işgalinden kurtarılır. Bu gün Van iline bağlı sevgi ve barışın eğemen olduğu il olmaya aday şirin bir ilçe konumundadır.
Sanat Tarihi Bilim Uzmanı
TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİNDE KÜLTÜREL DEĞERLERİ İLE ERCİŞ
ERCİŞ’İN TARİHÇESİ
Erciş’in de içinde bulunduğu Van Gölü havzasında geçmiş tarih öncesi dönemlere kadar inmektedir. Bölgede Neolitik yerleşmeler konusunda bilgi olmamasına rağmen Tilkitepe höyüğü, Edremit, Kalecik, Dilkaya ve Ernis mezarlarındaki buluntularda Kalkolitk yerleşim izleri görülmektedir. Dilkaya höyüğü buluntularında Erken Hurri kültürünü(M.Ö 3000) bölgede etkili olduğu bilinmiştir.
Erciş’in bilinen ilk resmi tarihi Urartularla(MÖ900-600) başlar. Hatta Arap kaynaklarında geçen Arciş adının Urartu Kralı Argiştiden geldiği ve dolayısı ile Erciş’in Urartular tarafından kurulduğu belirtilmektedir. Erciş’in çeşitli yerlerinde bulunan çivi yazılı kitabelerden anlaşıldığı kadarıyla Urartu Kralları Argişti ve Menua Erciş’in imar edildiği Tetuma adında bir şehir kurulduğu ve imar edilen bu şehirlerde tarıma büyük önem verilerek sulama kanalları yapılarak göletler oluşturulmuştur.
Urartulardan başka sırasıyla Med, Pers,Roma ve Bizans egemenliğine giren bölge 640 yılında Hz.Ömer’in komutanlarından İyaz Bin Gonem tarafından İslam topraklarına katılır. Daha sonra tekrar Bizans imparatorluğunun eline geçen Erciş bir müddet Emevi ve Abbasilerin hakimiyetinde kalır. IX.yüzyıldan itibaren Vasburakan ve Bağretlı gibi mahalli kralıkların hakimiyetine giren yöreye ilk Türk akınları 1054 yılında Tuğrul Bey tarafından yapılır. Daha sonra 1071 Malazgirt zaferi ile Selçuklu topraklarına katılır.
Erciş Selçuklular döneminde merkezi Ahlat olmak üzere Sökmen El –Kutbi tarafından kurulan(1100) Sökmenler (Ahlatşahlar)Beyliğine bağlı bir şehir olur. Fakat bu ne ilk nede sondur. Çünkü şehir coğrafi konumundan dolayı sürekli akınlara maruz kalmıştır. 1208 de Gürcü saldırısı ile şehir yağmalanır ve halk kılıçtan geçirilir.
Daha sonra İlhanlılar ve Celayırlıların hakimiyetine giren Erciş, özellikle İlhanlıların hakimiyeti sırasında büyük kazanmıştır. Ayrıca Tebriz’den Erzurum’a giden ticaret yolunun buradan geçmesi, şehrin isminin yayılması ve şehrin gelişmesine neden olur.
Erciş asıl önemine XIV. Yüzyılda Karakoyunlularla (1365-1469) kavuşur. Başkenti Erciş olan devletin kurucusu Bayram Hoca dır. Timurun 1401 deki işgali ve 1467 de Karakoyunlu hükümdarı Cihanşahın Akkoyunlulara yenilmesi ile bir müddet Akkoyunlu hakimiyetine girir. Daha sonra 1503 de Şah İsmail’in Akkoyunlu devletini yıkması ile Erciş bu defada Sefavilerin eline geçer.
1514 çaldıran zaferi ile Osmanlı Hakimiyetine giren bölge, Osmanlıların geri çekilmesi ile tekrar Sefavilerin eline geçer. 1534 de Kanunu Sultan Süleyman’ın Irakeyn Seferi ile tekrar Osmanlı toprağına katılır. Bu sefer esnasında Kanunu Sultan Süleyman’ın Eylül 1534 de Erciş Kalesine gelerek kalede bir müddet kaldığı ve kaleyi onardığı bilgiler arsındadır.
Erciş daha sonra Van Beyler beyliğine bağlı sancak konumuna getirilir. 1840 daki deprem ve 1841 de göl sularının yükselmesi ile halk kaleyi terk ederek çevreye yayılır.
1914 de I. Dünya savaşının başlaması ile 1915 de Ermenilerin yardımı ile Erciş ve çevresi Ruslar tarafından işgal edilir. Halkın büyük bir bölümü göç eder. Gidemeyen yaşlı, kadın ve çocuklar en vahşi şekilde katliama maruz kalır. Çavuşoğlu samanlığında bulunan toplu mezar bunu kanıtlar niteliktedir.
1917 de Rusya’daki Bolşevik ihtilali ile Rusya savaştan çekilir. Güçsüz kalan Ermeniler bir müddet daha katliamlarına devam ederler.
1 Nisan 1918 de milislerimiz ve silahlı kuvvetlerimizce Erciş Ermeni işgalinden kurtarılır. Bu gün Van iline bağlı sevgi ve barışın eğemen olduğu il olmaya aday şirin bir ilçe konumundadır.