17
EXE RANK
-k1nq`LioN*
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 15 Ocak 2010
- Mesajlar
- 17,143
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 32
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Yargıtay'ın iş yükünü değerlendirirken, gelinen noktada önlerine çıkan tablonun vahim olduğunu savundu. Ergin, "2010 yılında Yargıtay'a gelen iş yükünün yüzde 48-50 arasındaki bölümü bir sonraki yıla devretti. Yargıtay tarafından 'istinaflar faaliyete girecekse daire ve üye sayısının artırılmasına gerek yoktur' şeklinde bir görüş açıklandı. Bunun, aşırı iyimser bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Madem bir yıl içinde bunlar çözülebilecekti, bugün hala 2006 yılından gelen dosyaları görüşen dairelerin olmaması gerekirdi. 2006, 2007, 2008, 2009, 2010 dosyaları görüşülmek için sırada bekliyor. Yargıtay Savcılığı'nda bekleyen 700 bine yakın dosya var. Bütün bunları neyle izah edeceksiniz" dedi.
ANKARA Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Yargıtay'ın iş yükünü değerlendirirken, gelinen noktada önlerine çıkan tablonun vahim olduğunu savundu. Ergin, "2010 yılında Yargıtay'a gelen iş yükünün yüzde 48-50 arasındaki bölümü bir sonraki yıla devretti. Yargıtay tarafından 'istinaflar faaliyete girecekse daire ve üye sayısının artırılmasına gerek yoktur' şeklinde bir görüş açıklandı. Bunun, aşırı iyimser bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Madem bir yıl içinde bunlar çözülebilecekti, bugün hala 2006 yılından gelen dosyaları görüşen dairelerin olmaması gerekirdi. 2006, 2007, 2008, 2009, 2010 dosyaları görüşülmek için sırada bekliyor. Yargıtay Savcılığı'nda bekleyen 700 bine yakın dosya var. Bütün bunları neyle izah edeceksiniz" dedi.
Ergin, TBMM Adalet Komisyonu'nda görüşülen, "Yargıtay ve Danıştay'ın daire ve üye sayısını artıran" çeşitli kanunlarda değişiklik öngören yasa tasarısının görüşmelerinde Hükümet adına düzenleme ile ilgili bilgi verdi.
Söz konusu yasa tasarısının getirdiği değişiklikler hakkında komisyona bilgi sunan Ergin, ceza dairelerinin aksayan çalışmalarından da örnekler verdi. Ergin, söz konusu yasa değişikliğine neden ihtiyaç duyulduğuna CMUK'un 102. Maddesi kapsamında serbest bırakılan tutuklularla ilgili tartışmalara vurgu yaparak anlattı. Ergin, söz konusu yasaya neden ihtiyaç duyulduğunu ise şu sözlerle anlattı:
"İhtiyaç nereden kaynaklandı? Türk yargısının öteden beri süregelen ciddi problemleri var. Bunların içinde en önemlisi vatandaşlarımızın adaletle buluşmada yaşadığı meşakkatler. Yargılama süresini uzunluğu. Problemlere parça parça çözümler yerine bütüncül açısından bakılan perspektif geliştirildi, Türk yargısı sorunlarıyla masaya yatırılarak detaylı çalışmayla tespit edildi. Yargı reformu Strateji Belgesi paylaşıldı. Bu çalışmanın hazırlanışı esnasında yargının tüm paydaşlarıyla beraber bir çalışma yaptık."
- ÜÇ TEMEL SORUN-
Ergin, yargının temel sorunlarını, "Fiziki alt yapı sorunları, mevzuata dayalı sorunlar ve insan kaynaklarına dayalı sorunlar" şeklinde üç ana başlık adı altına anlattı. Bakan Ergin şöyle devam etti:
"Fiziki sorunları önemli ölçüde çözdüğümüz göreceksiniz. Bilişim altyapısıyla yargı çalışanları hakimler savcılar büyük kolaylıklarla buluştular. İlk derece mahkemelerinde yargılama süresini düşürme noktasında büyük imkanlar sunuldu. Mevzuattan kaynaklı sorunlar ise; 2002-2011 yılları arasında Türk hukuk sisteminde temel yasalar yenilenmiş durumda. Ceza usul yasaları, Mevzuata dönük altyapı noktasında önemli mesafeler kat edilmiş sorunlar minimize edilmiş kanaatindeyim."
Ergin, yargının temel sorunlardan olan, "insan kaynakları" alanında arzu edilen neticenin elde edilmediğini belirtti.
- YÜZDE 75 ARTIŞ SAĞLANACAK-
Fiziki sorunlar ve mevzuattan kaynaklanan sorunlar noktasında 2002 ile 2011 yılları arasında çok önemli mesafeler katedildiğini dile getiren Ergin, insan kaynakları sorununun çözümü konusunda ise arzu edilen sonucun alınamadığını belirtti. Bu ay içinde yapılan alımlarla birlikte adli hizmetlerde çalışan idari personel açısından, 2002 yılına göre yüzde 75 civarında bir artış sağlanmış olacağını açıklayan Ergin, aynı dönem içinde Türk yargısında ilk derece mahkemelerinde ve yüksek mahkemelerde iş yükünü süratle artmasına karşın hakim ve savcı sayısında yeterli artışın sağlanamadığını belirtti. Türkiye'de yüksek yargıda çalışan yargıçların yılda ortalama 4 bin 28 dosyayla çalıştıklarını kaydeden Ergin, bu rakamın Fransa'da 320, Almanya'da 48 olduğunu, arada uçurum denecek farklar bulunduğunu vurguladı.
Adalet Bakanı Ergin, "Bugün geldiğimiz nokta itibarıyla yüksek mahkemelerimizdeki iş yükü, hem yüksek yargıda çalışanları mutazarrır hale getirmiştir, hem de mevcut kapasite, adalet bekleyen toplumun bu ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzağa düşmüştür. Bütün bu sorunları giderebilmek için önümüzdeki tabloyu sağlıklı bir şekilde incelememiz gerekiyor" diye konuştu. Öteden beri bu iş yükünü azaltmak için adli ve idari yargıda istinafın bir çözüm olduğunu ve Yargıtay ve Danıştay'ın birer temyiz mahkemesi olmaktan öte içtihat mahkemesi olması gerektiği yönünde tespitler yapıldığını kaydeden Ergin, bu yönde atılması gereken adımlarda bir ittifak sağlanamadığını dile getirdi.
- 5-6 YIL SONRA BİZİ MAHÇUP ETMEZ-
Adli yargıda istinafa dönük düzenlemelerin 2004 yılında yapıldığını hatırlatan Ergin şöyle devam etti:
"Adli yargıda istinaf yasası Parlamento'ya geldiği zaman, bugün nasıl ki infial halinde tepkiler ortaya konuluyorsa, benzer tepkileri o gün de gördük. 'Türkiye eyaletlere bölünecek, Türkiye bu düzenlemeyle yargı bağımsızlığını kaybedecek ve yargıda siyasallaşma oluşacak' şeklinde beyanları az duymadı bu salonlar. O gün istinafın, Yargıtay'ı etkisizleştirme operasyonu olduğunu, istinafla bu ülkenin bölüneceğini ifade edenler, bugün de yüksek yargının çözümü için getirilen önerilere benzer eleştiriler getiriliyor. Aradan sadece 5-6 yıl geçti. Şimdi, 'Bu istinaflar Türkiye'yi bölecek' diye muhalefet edenler tarafından 'istinafları niye devreye almadınız' eleştirileri getiriliyor. Bu çelişkiyi yaşıyoruz. Umut ederim ki bugün yapacağımız tespitler, 5-6 yıl sonra tekrar bizi mahcup etmez."
- VAHİM TABLO-
Gelinen noktada önlerine çıkan tablonun vahim olduğunu belirten Ergin, 2010 yılında Yargıtay'a gelen iş yükünün yüzde 48-50 arasındaki bölümünün bir sonraki yıla devrettiğini kaydetti. Yargıtay tarafından "istinaflar faaliyete girecekse daire ve üye sayısının artırılmasına gerek yoktur" şeklinde bir görüş açıklandığını belirten Ergin, bunun aşırı iyimser bir yaklaşım olduğunu düşündüğünü söyledi. Ergin, "Madem 1 yıl içinde bunlar çözülebilecekti, bugün hala 2006 yılından gelen dosyaları görüşen dairelerin olmaması gerekirdi. 2006, 2007, 2008, 2009, 2010 dosyaları görüşülmek için sırada bekliyor. Yargıtay Savcılığı'nda bekleyen 700 bine yakın dosya var. Bütün bunları neyle izah edeceksiniz" dedi.
ANKARA Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Yargıtay'ın iş yükünü değerlendirirken, gelinen noktada önlerine çıkan tablonun vahim olduğunu savundu. Ergin, "2010 yılında Yargıtay'a gelen iş yükünün yüzde 48-50 arasındaki bölümü bir sonraki yıla devretti. Yargıtay tarafından 'istinaflar faaliyete girecekse daire ve üye sayısının artırılmasına gerek yoktur' şeklinde bir görüş açıklandı. Bunun, aşırı iyimser bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Madem bir yıl içinde bunlar çözülebilecekti, bugün hala 2006 yılından gelen dosyaları görüşen dairelerin olmaması gerekirdi. 2006, 2007, 2008, 2009, 2010 dosyaları görüşülmek için sırada bekliyor. Yargıtay Savcılığı'nda bekleyen 700 bine yakın dosya var. Bütün bunları neyle izah edeceksiniz" dedi.
Ergin, TBMM Adalet Komisyonu'nda görüşülen, "Yargıtay ve Danıştay'ın daire ve üye sayısını artıran" çeşitli kanunlarda değişiklik öngören yasa tasarısının görüşmelerinde Hükümet adına düzenleme ile ilgili bilgi verdi.
Söz konusu yasa tasarısının getirdiği değişiklikler hakkında komisyona bilgi sunan Ergin, ceza dairelerinin aksayan çalışmalarından da örnekler verdi. Ergin, söz konusu yasa değişikliğine neden ihtiyaç duyulduğuna CMUK'un 102. Maddesi kapsamında serbest bırakılan tutuklularla ilgili tartışmalara vurgu yaparak anlattı. Ergin, söz konusu yasaya neden ihtiyaç duyulduğunu ise şu sözlerle anlattı:
"İhtiyaç nereden kaynaklandı? Türk yargısının öteden beri süregelen ciddi problemleri var. Bunların içinde en önemlisi vatandaşlarımızın adaletle buluşmada yaşadığı meşakkatler. Yargılama süresini uzunluğu. Problemlere parça parça çözümler yerine bütüncül açısından bakılan perspektif geliştirildi, Türk yargısı sorunlarıyla masaya yatırılarak detaylı çalışmayla tespit edildi. Yargı reformu Strateji Belgesi paylaşıldı. Bu çalışmanın hazırlanışı esnasında yargının tüm paydaşlarıyla beraber bir çalışma yaptık."
- ÜÇ TEMEL SORUN-
Ergin, yargının temel sorunlarını, "Fiziki alt yapı sorunları, mevzuata dayalı sorunlar ve insan kaynaklarına dayalı sorunlar" şeklinde üç ana başlık adı altına anlattı. Bakan Ergin şöyle devam etti:
"Fiziki sorunları önemli ölçüde çözdüğümüz göreceksiniz. Bilişim altyapısıyla yargı çalışanları hakimler savcılar büyük kolaylıklarla buluştular. İlk derece mahkemelerinde yargılama süresini düşürme noktasında büyük imkanlar sunuldu. Mevzuattan kaynaklı sorunlar ise; 2002-2011 yılları arasında Türk hukuk sisteminde temel yasalar yenilenmiş durumda. Ceza usul yasaları, Mevzuata dönük altyapı noktasında önemli mesafeler kat edilmiş sorunlar minimize edilmiş kanaatindeyim."
Ergin, yargının temel sorunlardan olan, "insan kaynakları" alanında arzu edilen neticenin elde edilmediğini belirtti.
- YÜZDE 75 ARTIŞ SAĞLANACAK-
Fiziki sorunlar ve mevzuattan kaynaklanan sorunlar noktasında 2002 ile 2011 yılları arasında çok önemli mesafeler katedildiğini dile getiren Ergin, insan kaynakları sorununun çözümü konusunda ise arzu edilen sonucun alınamadığını belirtti. Bu ay içinde yapılan alımlarla birlikte adli hizmetlerde çalışan idari personel açısından, 2002 yılına göre yüzde 75 civarında bir artış sağlanmış olacağını açıklayan Ergin, aynı dönem içinde Türk yargısında ilk derece mahkemelerinde ve yüksek mahkemelerde iş yükünü süratle artmasına karşın hakim ve savcı sayısında yeterli artışın sağlanamadığını belirtti. Türkiye'de yüksek yargıda çalışan yargıçların yılda ortalama 4 bin 28 dosyayla çalıştıklarını kaydeden Ergin, bu rakamın Fransa'da 320, Almanya'da 48 olduğunu, arada uçurum denecek farklar bulunduğunu vurguladı.
Adalet Bakanı Ergin, "Bugün geldiğimiz nokta itibarıyla yüksek mahkemelerimizdeki iş yükü, hem yüksek yargıda çalışanları mutazarrır hale getirmiştir, hem de mevcut kapasite, adalet bekleyen toplumun bu ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzağa düşmüştür. Bütün bu sorunları giderebilmek için önümüzdeki tabloyu sağlıklı bir şekilde incelememiz gerekiyor" diye konuştu. Öteden beri bu iş yükünü azaltmak için adli ve idari yargıda istinafın bir çözüm olduğunu ve Yargıtay ve Danıştay'ın birer temyiz mahkemesi olmaktan öte içtihat mahkemesi olması gerektiği yönünde tespitler yapıldığını kaydeden Ergin, bu yönde atılması gereken adımlarda bir ittifak sağlanamadığını dile getirdi.
- 5-6 YIL SONRA BİZİ MAHÇUP ETMEZ-
Adli yargıda istinafa dönük düzenlemelerin 2004 yılında yapıldığını hatırlatan Ergin şöyle devam etti:
"Adli yargıda istinaf yasası Parlamento'ya geldiği zaman, bugün nasıl ki infial halinde tepkiler ortaya konuluyorsa, benzer tepkileri o gün de gördük. 'Türkiye eyaletlere bölünecek, Türkiye bu düzenlemeyle yargı bağımsızlığını kaybedecek ve yargıda siyasallaşma oluşacak' şeklinde beyanları az duymadı bu salonlar. O gün istinafın, Yargıtay'ı etkisizleştirme operasyonu olduğunu, istinafla bu ülkenin bölüneceğini ifade edenler, bugün de yüksek yargının çözümü için getirilen önerilere benzer eleştiriler getiriliyor. Aradan sadece 5-6 yıl geçti. Şimdi, 'Bu istinaflar Türkiye'yi bölecek' diye muhalefet edenler tarafından 'istinafları niye devreye almadınız' eleştirileri getiriliyor. Bu çelişkiyi yaşıyoruz. Umut ederim ki bugün yapacağımız tespitler, 5-6 yıl sonra tekrar bizi mahcup etmez."
- VAHİM TABLO-
Gelinen noktada önlerine çıkan tablonun vahim olduğunu belirten Ergin, 2010 yılında Yargıtay'a gelen iş yükünün yüzde 48-50 arasındaki bölümünün bir sonraki yıla devrettiğini kaydetti. Yargıtay tarafından "istinaflar faaliyete girecekse daire ve üye sayısının artırılmasına gerek yoktur" şeklinde bir görüş açıklandığını belirten Ergin, bunun aşırı iyimser bir yaklaşım olduğunu düşündüğünü söyledi. Ergin, "Madem 1 yıl içinde bunlar çözülebilecekti, bugün hala 2006 yılından gelen dosyaları görüşen dairelerin olmaması gerekirdi. 2006, 2007, 2008, 2009, 2010 dosyaları görüşülmek için sırada bekliyor. Yargıtay Savcılığı'nda bekleyen 700 bine yakın dosya var. Bütün bunları neyle izah edeceksiniz" dedi.