3
EXE RANK
~ j`eune* <$ah>
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 12 Mar 2010
- Mesajlar
- 3,095
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 33
Mehmetçik Vakfı, 1980’lerden itibaren terörle mücadelede şehit düşen erbaş ve erlerin çocuklarının öykülerini yayınladı.
30 Ağustos’un yıldönümünde yayımlanan Mehmetçik Vakfı Dergisi, Türkiye’de bir kuşağın terör gölgesinde büyüdüğünü de gözler önüne seriyor. Şehit çocuklarının anlatımları şöyle:
Er Ahmet’in teğmen kızı Ümran
Teğmen Ümran Çalışkan Orbeyi (27 yaşında. Şehit Ahmet Çalışkan’ın kızı): Hepinizin en çok ihtiyaç duyduğu ve hep yanınızda size güç veren kişi benim yanımda yoktu. Gözümde canlanan bir anısı bile yoktu. Ama yaşadığı büyük acıya ve zorluklara rağmen yıkılmayan bir kadın vardı hep yanımda; annem. Başı hep dimdikti; çünkü o bir şehit eşiydi. Bu öyle bir gururdur ki, taşıması ağır ve zordur, acı verse de onurludur. Evet, biz bir aileyiz, vatanımızın bu günlere kolay gelmediğinin bilincindeyiz, ödenen bedellerin farkındayız. Yaralarımızı saran, acılarımızı hafifletmeye çalışanlara ise çok şey borçluyuz.
Mehmetçik Vakfı’ndan gelenleri babam gönderdi sanıyordum
Öğretmen Serpil Şahin (27 yaşında. Şehit Yusuf Şahin’in kızı): Babamın isteği uzman çavuş olarak kalmakmış; fakat cansız bedeni köyümüze dönmüş. Annem başkasıyla evlenip yoluna devam etmiş. Dedem ve babaannemle kalmışım. Çocukluk işte; babamı askerde sanıyordum. Mehmetçik Vakfı’nın gönderdiği kıyafetleri ve parayı babam gönderiyor sanıyordum. Köyde ortaokul yoktu. Vakıftakiler bıkmadan her sene “Darüşşafaka’ya alalım seni” dediler; ama dedem şehir dışına çıkmamı istemedi. Dedem 11 yaşına kadar vakfın gönderdiği maaşları biriktirmiş, üniversiteye başlayınca verdi. Ay sonu param bitmiş, “Bir bakayım belki maaş erken yatar” dedim. Hesabımda 1124 lira vardı, burs yatırılmıştı. Ben “Bursa başvurmadım” dedim, memur “Belki de baban başvurmuştur” dedi. “Büyük ihtimalle öyledir” dedim gülümseyerek. Daha fazla çocuğun babasız yetişmemesi için bütün tercihlerim Doğu’ya idi. Yardımlar, şimdi kitap, defter, oyuncak olarak öğrencilerime geliyor. Hayatımın kanatsız melekleri hâlâ yanımdalar.
Bu gülüşlerin bedeli ödendi
Tuğba Başpınar (20 yaşında. Şehit Ali Başpınar’ın kızı. Psikoloji öğrencisi): Ben 2,5 yaşındayken babam Hakkâri-Çukurca’da kahramanca mücadele ederken şehit olmuş. Öyle anlatıldı bana; ben de öyle anlatıyorum insanlara. Bu bir kayıp değil, çünkü ölüm değil. İnsan başına gelenleri sadece izlerse işte kayıp orada başlar. Tanımadığın, görmediğin bir insanı özlemek mümkün mü? Mümkün. Yüzünü bilmediğim, sesini hiç duymadığım, gözlerine hiç bakmadığım o adamı özlüyorum. Babam hep yanımda bunu biliyorum. Laf olsun diye söylemiyorum. Bunun nasıl olduğunu şehit çocuğu kardeşlerim çok iyi bilir. Hiçbir babanın olamayacağı kadar yanımızda onlar. Cumhuriyetin çocuğuyum. Onurla bakıyorum etrafıma, çünkü o bayrakta babamı görebiliyorum. Her şeye rağmen mutluyum. Baban için sakın ağlama sevgili kardeşim. Sizin yaşayacağınız her anın, gülüşlerinizin, mutluluklarınızın bedeli ödendi. Askeriniz ödedi.
30 Ağustos’un yıldönümünde yayımlanan Mehmetçik Vakfı Dergisi, Türkiye’de bir kuşağın terör gölgesinde büyüdüğünü de gözler önüne seriyor. Şehit çocuklarının anlatımları şöyle:
Er Ahmet’in teğmen kızı Ümran
Teğmen Ümran Çalışkan Orbeyi (27 yaşında. Şehit Ahmet Çalışkan’ın kızı): Hepinizin en çok ihtiyaç duyduğu ve hep yanınızda size güç veren kişi benim yanımda yoktu. Gözümde canlanan bir anısı bile yoktu. Ama yaşadığı büyük acıya ve zorluklara rağmen yıkılmayan bir kadın vardı hep yanımda; annem. Başı hep dimdikti; çünkü o bir şehit eşiydi. Bu öyle bir gururdur ki, taşıması ağır ve zordur, acı verse de onurludur. Evet, biz bir aileyiz, vatanımızın bu günlere kolay gelmediğinin bilincindeyiz, ödenen bedellerin farkındayız. Yaralarımızı saran, acılarımızı hafifletmeye çalışanlara ise çok şey borçluyuz.
Mehmetçik Vakfı’ndan gelenleri babam gönderdi sanıyordum
Öğretmen Serpil Şahin (27 yaşında. Şehit Yusuf Şahin’in kızı): Babamın isteği uzman çavuş olarak kalmakmış; fakat cansız bedeni köyümüze dönmüş. Annem başkasıyla evlenip yoluna devam etmiş. Dedem ve babaannemle kalmışım. Çocukluk işte; babamı askerde sanıyordum. Mehmetçik Vakfı’nın gönderdiği kıyafetleri ve parayı babam gönderiyor sanıyordum. Köyde ortaokul yoktu. Vakıftakiler bıkmadan her sene “Darüşşafaka’ya alalım seni” dediler; ama dedem şehir dışına çıkmamı istemedi. Dedem 11 yaşına kadar vakfın gönderdiği maaşları biriktirmiş, üniversiteye başlayınca verdi. Ay sonu param bitmiş, “Bir bakayım belki maaş erken yatar” dedim. Hesabımda 1124 lira vardı, burs yatırılmıştı. Ben “Bursa başvurmadım” dedim, memur “Belki de baban başvurmuştur” dedi. “Büyük ihtimalle öyledir” dedim gülümseyerek. Daha fazla çocuğun babasız yetişmemesi için bütün tercihlerim Doğu’ya idi. Yardımlar, şimdi kitap, defter, oyuncak olarak öğrencilerime geliyor. Hayatımın kanatsız melekleri hâlâ yanımdalar.
Bu gülüşlerin bedeli ödendi
Tuğba Başpınar (20 yaşında. Şehit Ali Başpınar’ın kızı. Psikoloji öğrencisi): Ben 2,5 yaşındayken babam Hakkâri-Çukurca’da kahramanca mücadele ederken şehit olmuş. Öyle anlatıldı bana; ben de öyle anlatıyorum insanlara. Bu bir kayıp değil, çünkü ölüm değil. İnsan başına gelenleri sadece izlerse işte kayıp orada başlar. Tanımadığın, görmediğin bir insanı özlemek mümkün mü? Mümkün. Yüzünü bilmediğim, sesini hiç duymadığım, gözlerine hiç bakmadığım o adamı özlüyorum. Babam hep yanımda bunu biliyorum. Laf olsun diye söylemiyorum. Bunun nasıl olduğunu şehit çocuğu kardeşlerim çok iyi bilir. Hiçbir babanın olamayacağı kadar yanımızda onlar. Cumhuriyetin çocuğuyum. Onurla bakıyorum etrafıma, çünkü o bayrakta babamı görebiliyorum. Her şeye rağmen mutluyum. Baban için sakın ağlama sevgili kardeşim. Sizin yaşayacağınız her anın, gülüşlerinizin, mutluluklarınızın bedeli ödendi. Askeriniz ödedi.