20
EXE RANK
OttoMaNs* ;яeiz
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 20 Şub 2011
- Mesajlar
- 32,869
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- www.netbilgini.com
TÜRK DİLİ DERS NOTLARI
*Dildeki sözcüklerin değişimine neden olan etkenler;
1-Kültürel değişim
2-Teknolojik gelişme
3-Coğrafi konum
*Dil kısaca işaretler sistemidir. Çünkü işaretler sonucu sözcükler oluşur bunuda aynı toplumdan olanlar anlar.
Ses #61664;hece #61664;sözcük+cümle #8230;..
Ses #61664;harf #61664;alfabe
*Dil gizli anlaşmadır.Anadil demektir.Örn:masa denildiğinde herkes masa diye anlar ama yabancı kişi onu masa diye anlamaz.
*Dil düşünce duygu bağlantısıdır. İnsan topluluğunda vardır. Var olduğundan dolayıda insanlarla anlaşmak zorundadır.
*Dil-kültür ilişkisi: kültür bir toplum için gerekli maddi ve manevi değerler bütünüdür.
Yaşam tarzı = Kültür
Kültür dil bağlantısı 3 durumda olur #61664;
1-Dil kültürün aynasıdır çünkü yaşam tarzının yansımasıdır kültür üzerindeki değişmeler aynen dile yansır.
2-Dil kültür taşıyıcısıdır geçmişimizdeki olayları günümüzde dil vasıtasıyla öğreniyoruz.
3-Dil kültürün aktarıcısıdır. Günümüzdeki olaylarıda geleceğe dil vasıtasıyla taşımaktadır.
İnsanlar arasındaki anlaşmayı sağlayan en gelişmiş iletişim aracı dildir. Doğanın insanoğluna bahşettiği en büyük nimetlerden biri olan dil, üzerinde çeşitli yönlerden değerlendirme yapılabilecek canlı ve manevi bir varlıktır.
Dil bir anlatım aracıdır. Anlatım şekli 3 şekilde gerçekleştirilir:
1-yazılı anlatım
2-işaret ile
3-sözlü anlatım
Dilin genel açıklaması; insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araç, kendine ait kuralları olan ve bu kurallar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış gizli bir anlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş sosyal bir kurumdur. Doğal bir araç ve canlı bir varlıktır.
Dil canlı bir varlıktır: dil, kalıplaşmış, değişmez, durgun bir yapıya sahip değildir. Aksine kendi yapı ve işleyişinin gerekli kıldığı özelliklere; tarihi, sosyal ve kültürel şekillenmelere bağlı olarak zaman içinde az çok değişip gelişerek yol alan bir yapı halindedir.
Dil sosyal bir kurumdur: dilin oluşup gelişmesi toplumun varlığıyla sıkı sıkıya bağlıdır.
Dil insanla var olan bir gruptur.
İnsan sosyal olduğundan dilde sosyaldir.
Dil ulusal bir kurumdur: dil bireyler arasında ortak duygular, kanılar ve idealler oluşturarak ulusal birli kurar.
Dil birliğini yitiren uluslar, çözülüp dağılırlar.
Ulus varlığında sosyal akrabalık bağı kuran ve toplum bilincini oluşturan değerlerin tümüne birden kültü denir. Kültür bir toplum için gerekli maddi ve manevi değerler bütünüdür.
Bir dili konuşma ve yazı dili olarak ikiye ayırırız. Konuşma dili, günlük hayatımızda konuşurken kullandığımız dildir. Yazı dili, eserlerde, kitaplarda, dergilerde ve tümüyle yazıda kullanılan dildir. Bir dilin yazısı, o dilin lehçe veya ağızlarına göre yazılır.
Konuşma ve yazı dili: konuşurken jest ve mimikler yardımıyla konuşulduğu için konuşmada gramer veya İstanbul ağzı konuşulmak zorunda değildir. Yazılı anlatımda:
1-gramer kurallarına uyulmalıdır.
2- noktalama işaretlerini kullanmak zorundayız.
3-hangi bölgede yaşarsanız yaşayın İstanbul Türkçesi kullanarak yazılmalıdır.
Ölü dil: konuşulduğu medeniyet yok olmasıyla beraber unutulan dile denir.
Yaşayan dil: günümüzde de kullanılan ve gelişimini devam ettiren dile denir.
Resmi dil: bir milletin konuştuğu ve anayasasında belirli kanunlarla hüküm bulan dile denir.
Evrensel dil: tüm devletlerin birbirleriyle anlaşmak için seçtikleri dildir.
1-çince: nüfusun yoğun oluşu
2-hintçe: nüfusun yoğun oluşu
3-ispanyolca: sömürge,Avrupa dilleri kökeni
4-ingilizce: evrensel oluşu
5-rusça: imparatorluk olması ve nüfusu
6-fransızca: sömürge, edebiyat dili
7-türkçe: ünyanın en eski dillerinden biri oluşu, nüfus yoğunluğu
Dünyada ölü veya yaşayan 3000 'in üzerinde dil ulunmaktadır.
Dilin doğuşu ile ilgili bir çok kuram ileri sürülmüştür. Bu kuramların başlıcaları şunlardır:
a) yansıtma kuramı
b) ünlem kuramı
c) iş kuramı
d) beden dili kuramı
e) toplumsal denetim kuramı
Dünya üzerinde konuşulan diller, genellikle iki bakımdan sınıflandırılmaktadır.
1) köken (genetik akrabalık) bakımından
a) Hint-Avrupa dilleri ailesi
1-avrupa kolu: İngilizce,Fransızca,İspanyolca,Rusça
2-asya kolu: Hintçe
b) Hami-Sami dilleri ailesi: Arapça
c)Bantu dil ailesi: orta güney afrika 'da konuşulan diller
d)Çin-Tibet dil ailesi: Çin
e)Ural-Altay dil ailesi:
2)yapı (morfoloji) bakımından
a)tek heceli diller: Çince
b)eklemeli diller: Türkçe
c)çekimli diller: Arapça,İngilizce,İspanyolca,Fransızca,Rusça,Hintçe
Türkçe köken bakımından ural Altay dil ailesinden Altay dilleri kolundandır. Komşuları; Korece, Japonca, Mançu-Tunguzca, Moğolca. Yapı bakımından eklemeli dillerdendir.
Lehçe: bir dilin tarih içinde gelişirken bilinmeyen eski zamanlarında ayrılmış ve yeni bir dil olma yolunda gelişme gösteren kollarıdır. Türkçenin bugün Türkçe,Çuvaşça,yakutça olmak üzere 3 lehçesi vardır.
Şive: bir dilden yakın zamanlarda ayrılan ve birbirleriyle anlaşabilen kollarıdır. Özbekçe,Kırgızca
Ağız: bir dilin şive içinde kalan, en yeni zamanda ayrılmış kollarıdır. İstanbul ağzı, trakya ağzı
Türkçenin tarihsel gelişimi ve evreleri #61664;
Türklerin kendi adları ile tarih sahnesine çıkışları m.s. 6. yy ortalarına rastlar. Çin kaynaklarından öğreniyoruz.
1)Altay dil birliği dönemi
2)türk-çuvaş-moğol-tunguz dil birliği dönemi
3)Çuvaş-türk dil birliği dönemi
4)Ana Türkçe dönemi
Yukardakiler karanlık dönemdir: Türkçenin konuşulduğunu bildiğimiz fakat elimizde yazılı belgelerinin bulunmadığı döneme karanlık dönem denir.
Nedenleri: göçebe toplum oluşu
uzun süreli savaşlar
eserlerin kalıcı araçlar üzerine yazılmayışı
Eski Türkçe dönemi: yazılı belgelerin bulunduğu dönemlerdir.
Zaman ve bölge itibariyle üçe ayrılır:
a)Köktürk dönemi {Orhun yazıtları}
b)Uygur dönemi
c)karahanlı dönemi
a)Köktürk dönemi:
Orhun yazıtları: Türklerin dillerini yazmak için kullandıkları ve kendi icatları olan en eski alfabeleri Köktürkçe ile yazılmıştır. Orhun yazıtları ikinci doğu türk kağanlığı döneminde (682-744) kültiğin, bilge kağan ve vezir tonyukuk adına yazılıp dikilen ve bize kadar gelebilen en eski yazılı belgelerimizdir. Orta Moğolistan 'da bulunuyor. 1889 yılında Rus bilim adamı Yadrintsev tarafından bulunmuştur. Kül Tiğin yazıtı 732 yılında, blge kağan yazıtıda 735 yılında yazılmış ve dikilmişlerdir.
Tonyukuk yazıtı: 724 ile 726 yılları arasında yazılıp dikilmiştir.
Kül tiğin ve bilge kağan yazıtlarının yazıcısı iki kardeşin yeğeni yolluğ tiğindir.
Danimarkalı dilbilimci Wilhelm Thomsen eski türk runik yazısını çözdü ve Kopenhag bilimler akademisinin 15 aralık 1893te yaptığı özel toplantıda Orhun ve yenisey yazıtlarında kullanılan eski türk runik alfabesini çözdüğünü tüm bilim dünyasına duyurdu.
Orhun yazıtları Köktürklerin siyasi ve askeri tarihlerine ait bilgileri anlatan önemli belgeler niteliğindedir.
b)Uygur dönemi: Türkler yerleşik hayata geçiyorlar. Köktürklerin milli yazı ve dinlerini bırakmış, İranlılarla akraba bir kavim olan soğdların yazısını ve mani-buda dinlerini kabul etmişlerdir. Uygur alfabesini kullanmışlardır.
c)Karahanlı dönemi: Türklerin islamiyete girmeleri ile başlar. Arap alfabesi almıştır. Kutadgu bilig, divanü lugati 't-türk ve atabetü 'l-hakayık ve divan-ı hikmet bu dönemin en önemli eserleridir.
*Dildeki sözcüklerin değişimine neden olan etkenler;
1-Kültürel değişim
2-Teknolojik gelişme
3-Coğrafi konum
*Dil kısaca işaretler sistemidir. Çünkü işaretler sonucu sözcükler oluşur bunuda aynı toplumdan olanlar anlar.
Ses #61664;hece #61664;sözcük+cümle #8230;..
Ses #61664;harf #61664;alfabe
*Dil gizli anlaşmadır.Anadil demektir.Örn:masa denildiğinde herkes masa diye anlar ama yabancı kişi onu masa diye anlamaz.
*Dil düşünce duygu bağlantısıdır. İnsan topluluğunda vardır. Var olduğundan dolayıda insanlarla anlaşmak zorundadır.
*Dil-kültür ilişkisi: kültür bir toplum için gerekli maddi ve manevi değerler bütünüdür.
Yaşam tarzı = Kültür
Kültür dil bağlantısı 3 durumda olur #61664;
1-Dil kültürün aynasıdır çünkü yaşam tarzının yansımasıdır kültür üzerindeki değişmeler aynen dile yansır.
2-Dil kültür taşıyıcısıdır geçmişimizdeki olayları günümüzde dil vasıtasıyla öğreniyoruz.
3-Dil kültürün aktarıcısıdır. Günümüzdeki olaylarıda geleceğe dil vasıtasıyla taşımaktadır.
İnsanlar arasındaki anlaşmayı sağlayan en gelişmiş iletişim aracı dildir. Doğanın insanoğluna bahşettiği en büyük nimetlerden biri olan dil, üzerinde çeşitli yönlerden değerlendirme yapılabilecek canlı ve manevi bir varlıktır.
Dil bir anlatım aracıdır. Anlatım şekli 3 şekilde gerçekleştirilir:
1-yazılı anlatım
2-işaret ile
3-sözlü anlatım
Dilin genel açıklaması; insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araç, kendine ait kuralları olan ve bu kurallar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış gizli bir anlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş sosyal bir kurumdur. Doğal bir araç ve canlı bir varlıktır.
Dil canlı bir varlıktır: dil, kalıplaşmış, değişmez, durgun bir yapıya sahip değildir. Aksine kendi yapı ve işleyişinin gerekli kıldığı özelliklere; tarihi, sosyal ve kültürel şekillenmelere bağlı olarak zaman içinde az çok değişip gelişerek yol alan bir yapı halindedir.
Dil sosyal bir kurumdur: dilin oluşup gelişmesi toplumun varlığıyla sıkı sıkıya bağlıdır.
Dil insanla var olan bir gruptur.
İnsan sosyal olduğundan dilde sosyaldir.
Dil ulusal bir kurumdur: dil bireyler arasında ortak duygular, kanılar ve idealler oluşturarak ulusal birli kurar.
Dil birliğini yitiren uluslar, çözülüp dağılırlar.
Ulus varlığında sosyal akrabalık bağı kuran ve toplum bilincini oluşturan değerlerin tümüne birden kültü denir. Kültür bir toplum için gerekli maddi ve manevi değerler bütünüdür.
Bir dili konuşma ve yazı dili olarak ikiye ayırırız. Konuşma dili, günlük hayatımızda konuşurken kullandığımız dildir. Yazı dili, eserlerde, kitaplarda, dergilerde ve tümüyle yazıda kullanılan dildir. Bir dilin yazısı, o dilin lehçe veya ağızlarına göre yazılır.
Konuşma ve yazı dili: konuşurken jest ve mimikler yardımıyla konuşulduğu için konuşmada gramer veya İstanbul ağzı konuşulmak zorunda değildir. Yazılı anlatımda:
1-gramer kurallarına uyulmalıdır.
2- noktalama işaretlerini kullanmak zorundayız.
3-hangi bölgede yaşarsanız yaşayın İstanbul Türkçesi kullanarak yazılmalıdır.
Ölü dil: konuşulduğu medeniyet yok olmasıyla beraber unutulan dile denir.
Yaşayan dil: günümüzde de kullanılan ve gelişimini devam ettiren dile denir.
Resmi dil: bir milletin konuştuğu ve anayasasında belirli kanunlarla hüküm bulan dile denir.
Evrensel dil: tüm devletlerin birbirleriyle anlaşmak için seçtikleri dildir.
1-çince: nüfusun yoğun oluşu
2-hintçe: nüfusun yoğun oluşu
3-ispanyolca: sömürge,Avrupa dilleri kökeni
4-ingilizce: evrensel oluşu
5-rusça: imparatorluk olması ve nüfusu
6-fransızca: sömürge, edebiyat dili
7-türkçe: ünyanın en eski dillerinden biri oluşu, nüfus yoğunluğu
Dünyada ölü veya yaşayan 3000 'in üzerinde dil ulunmaktadır.
Dilin doğuşu ile ilgili bir çok kuram ileri sürülmüştür. Bu kuramların başlıcaları şunlardır:
a) yansıtma kuramı
b) ünlem kuramı
c) iş kuramı
d) beden dili kuramı
e) toplumsal denetim kuramı
Dünya üzerinde konuşulan diller, genellikle iki bakımdan sınıflandırılmaktadır.
1) köken (genetik akrabalık) bakımından
a) Hint-Avrupa dilleri ailesi
1-avrupa kolu: İngilizce,Fransızca,İspanyolca,Rusça
2-asya kolu: Hintçe
b) Hami-Sami dilleri ailesi: Arapça
c)Bantu dil ailesi: orta güney afrika 'da konuşulan diller
d)Çin-Tibet dil ailesi: Çin
e)Ural-Altay dil ailesi:
2)yapı (morfoloji) bakımından
a)tek heceli diller: Çince
b)eklemeli diller: Türkçe
c)çekimli diller: Arapça,İngilizce,İspanyolca,Fransızca,Rusça,Hintçe
Türkçe köken bakımından ural Altay dil ailesinden Altay dilleri kolundandır. Komşuları; Korece, Japonca, Mançu-Tunguzca, Moğolca. Yapı bakımından eklemeli dillerdendir.
Lehçe: bir dilin tarih içinde gelişirken bilinmeyen eski zamanlarında ayrılmış ve yeni bir dil olma yolunda gelişme gösteren kollarıdır. Türkçenin bugün Türkçe,Çuvaşça,yakutça olmak üzere 3 lehçesi vardır.
Şive: bir dilden yakın zamanlarda ayrılan ve birbirleriyle anlaşabilen kollarıdır. Özbekçe,Kırgızca
Ağız: bir dilin şive içinde kalan, en yeni zamanda ayrılmış kollarıdır. İstanbul ağzı, trakya ağzı
Türkçenin tarihsel gelişimi ve evreleri #61664;
Türklerin kendi adları ile tarih sahnesine çıkışları m.s. 6. yy ortalarına rastlar. Çin kaynaklarından öğreniyoruz.
1)Altay dil birliği dönemi
2)türk-çuvaş-moğol-tunguz dil birliği dönemi
3)Çuvaş-türk dil birliği dönemi
4)Ana Türkçe dönemi
Yukardakiler karanlık dönemdir: Türkçenin konuşulduğunu bildiğimiz fakat elimizde yazılı belgelerinin bulunmadığı döneme karanlık dönem denir.
Nedenleri: göçebe toplum oluşu
uzun süreli savaşlar
eserlerin kalıcı araçlar üzerine yazılmayışı
Eski Türkçe dönemi: yazılı belgelerin bulunduğu dönemlerdir.
Zaman ve bölge itibariyle üçe ayrılır:
a)Köktürk dönemi {Orhun yazıtları}
b)Uygur dönemi
c)karahanlı dönemi
a)Köktürk dönemi:
Orhun yazıtları: Türklerin dillerini yazmak için kullandıkları ve kendi icatları olan en eski alfabeleri Köktürkçe ile yazılmıştır. Orhun yazıtları ikinci doğu türk kağanlığı döneminde (682-744) kültiğin, bilge kağan ve vezir tonyukuk adına yazılıp dikilen ve bize kadar gelebilen en eski yazılı belgelerimizdir. Orta Moğolistan 'da bulunuyor. 1889 yılında Rus bilim adamı Yadrintsev tarafından bulunmuştur. Kül Tiğin yazıtı 732 yılında, blge kağan yazıtıda 735 yılında yazılmış ve dikilmişlerdir.
Tonyukuk yazıtı: 724 ile 726 yılları arasında yazılıp dikilmiştir.
Kül tiğin ve bilge kağan yazıtlarının yazıcısı iki kardeşin yeğeni yolluğ tiğindir.
Danimarkalı dilbilimci Wilhelm Thomsen eski türk runik yazısını çözdü ve Kopenhag bilimler akademisinin 15 aralık 1893te yaptığı özel toplantıda Orhun ve yenisey yazıtlarında kullanılan eski türk runik alfabesini çözdüğünü tüm bilim dünyasına duyurdu.
Orhun yazıtları Köktürklerin siyasi ve askeri tarihlerine ait bilgileri anlatan önemli belgeler niteliğindedir.
b)Uygur dönemi: Türkler yerleşik hayata geçiyorlar. Köktürklerin milli yazı ve dinlerini bırakmış, İranlılarla akraba bir kavim olan soğdların yazısını ve mani-buda dinlerini kabul etmişlerdir. Uygur alfabesini kullanmışlardır.
c)Karahanlı dönemi: Türklerin islamiyete girmeleri ile başlar. Arap alfabesi almıştır. Kutadgu bilig, divanü lugati 't-türk ve atabetü 'l-hakayık ve divan-ı hikmet bu dönemin en önemli eserleridir.