20
EXE RANK
OttoMaNs* ;яeiz
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 20 Şub 2011
- Mesajlar
- 32,869
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- www.netbilgini.com
Taşlama, bir kimsenin kusurlarını, gülünç taraflarını alaylı bir dille ortaya koyan şiirdir. Divan şiirlerinin hicviyelerine karşılık halk şairleri, şahıslara karşı duydukları nefret ve kinleri, yermek istedikleri kimseleri taşlamalarının okuna hedef tutmuşlardır. Âşık edebiyatımızda zengin bir taşlama geleneği vardır. Örneğin Sefil Selimî’nin bu yönü kuvvetlidir. Ev halkını şöyle taşlıyor:
Emmim yemez içmez, mala ot vermez;
Ahır güpürdetir sus da seyir et.
Halamın ineği kısır süt vermez,
Kirpik kipirtedir sus da seyir et.
Dayım ava gider vurur zurbayı,
Tıka bas,
Parmak kıpırdatır sus da seyir et.
Avrat vurdum duymaz neme gerek der,
On günlük lavaşı bir lokmada yer,
Öğlen sonu kalkar, demez mi ki er,
Ayak tapırdatır sus da seyir et.
(Ahmet Özdemir, Sefil Selimi-İrfan Okulu 2004, İst.) Gülme, bir uyarma ve yola getirmedir. Halk şairleri canlarını sıkan adamları, olayları gülerek iğnelemiş; aldırış etmeyenleri de ustura gibi keskin nüktelerle kanatmış; daha sonra da mizahın en zehirli oku sayılan yergilerle yerden yere vurmuştur.
Halk şairler yalnız kendi canını sıkan olayları değil, benzer durumda olanlara da dokunan bozuk düzeni, rüşveti, israfı, dönekliği, namertliği ağır dille yermiştir. Örneğin 19. Yüzyıl şairlerinden Dertli’ye Beypazarı Kadısı bir haber göndermiş. “O sazı kırsın atsın. Saz çalmak haramdır, onda şeytan vardır!” uyarısında bulunmuş.Buna çok kızan Dertli, aşağıdaki taşlamayı söylemiş:
Telli sazdır bunun adı
Ne ayet dinler, ne kadı
Bunu çalan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde
Abdest alsan aldın demez
Namaz kılsan kıldın demez
Kadı gibi harâm yemez
Şeytan bunun neresinde
Dut ağacından teknesi
Girişten bağlı perdesi
Behey insanın teres'i
Şeytan bunun neresinde
Dertli gibi sarıksızdır
Ayağı da çarıksızdır
Boynuzu yok, kuyruksuzdur
Şeytan bunun neresinde
“Kadı gibi haram yemez” dizesinin aslında “Senin gibi haram yemez” şeklinde olduğu ve sonradan düzeltildiği söylenmektedir.
Emmim yemez içmez, mala ot vermez;
Ahır güpürdetir sus da seyir et.
Halamın ineği kısır süt vermez,
Kirpik kipirtedir sus da seyir et.
Dayım ava gider vurur zurbayı,
Tıka bas,
Parmak kıpırdatır sus da seyir et.
Avrat vurdum duymaz neme gerek der,
On günlük lavaşı bir lokmada yer,
Öğlen sonu kalkar, demez mi ki er,
Ayak tapırdatır sus da seyir et.
(Ahmet Özdemir, Sefil Selimi-İrfan Okulu 2004, İst.) Gülme, bir uyarma ve yola getirmedir. Halk şairleri canlarını sıkan adamları, olayları gülerek iğnelemiş; aldırış etmeyenleri de ustura gibi keskin nüktelerle kanatmış; daha sonra da mizahın en zehirli oku sayılan yergilerle yerden yere vurmuştur.
Halk şairler yalnız kendi canını sıkan olayları değil, benzer durumda olanlara da dokunan bozuk düzeni, rüşveti, israfı, dönekliği, namertliği ağır dille yermiştir. Örneğin 19. Yüzyıl şairlerinden Dertli’ye Beypazarı Kadısı bir haber göndermiş. “O sazı kırsın atsın. Saz çalmak haramdır, onda şeytan vardır!” uyarısında bulunmuş.Buna çok kızan Dertli, aşağıdaki taşlamayı söylemiş:
Telli sazdır bunun adı
Ne ayet dinler, ne kadı
Bunu çalan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde
Abdest alsan aldın demez
Namaz kılsan kıldın demez
Kadı gibi harâm yemez
Şeytan bunun neresinde
Dut ağacından teknesi
Girişten bağlı perdesi
Behey insanın teres'i
Şeytan bunun neresinde
Dertli gibi sarıksızdır
Ayağı da çarıksızdır
Boynuzu yok, kuyruksuzdur
Şeytan bunun neresinde
“Kadı gibi haram yemez” dizesinin aslında “Senin gibi haram yemez” şeklinde olduğu ve sonradan düzeltildiği söylenmektedir.