Edebi sanatlar

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan 0qzz
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
1
EXE RANK

0qzz

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
22 Ağu 2009
Mesajlar
1,166
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
0qzz
EDEBİ SANATLAR

Edebi metinlerin anlaşılmasında ve yorumlanmasında edebi sanatların önemli bir yeri vardır. Özellikle Divan edebiyatının anlaşılabilmesi için

sanatların çok iyi bilinmesi gerekir. Divan şiirinde sanatsız beyit hemen hemen hiç yok gibidir. Divan şairleri sanata düşkün olduklarından çoğu zaman bir beyit içinde birden fazla sanatı iç içe kullanmışlardır.

Söz sanatları çoğunlukla nazımda ve nesirde ortaktır. Nazımda yapılan sanatların birçoğu nesirde de vardır. Edebi sanatlar söze güzellik katmak, canlılık vermek ve sözü daha etkili kullanmak için yapılır.

Edebiyatımızda belli başlı sanatlar şunlardır:



1- BENZETME (TEŞBİH)

Aralarında çeşitli yönlerden ilgi ve uygunluk bulunan iki varlıktan nitelik olarak zayıf olanı güçlü olana eş tutmaktır.



Güzel Türkçemiz anamın sütü gibidir. (Bu örnekte Türkçe; saf, temiz ve katkısız olma bakımından ana sütüne benzetilmiştir.)

Tam bir benzetmede dört öge bulunur.

1-Benzeyen (Benzetilen): Birbirine benzetilen kavramlardan nitelikçe güçsüz olanıdır.

2-Kendisine Benzetilen (Benzetmelik): Benzetilen kavramlardan nitelikçe güçlü olanıdır.

3-Benzetme Yönü: Benzeyenle benzetilen arasındaki ortak ilgidir.

4-Benzetme Yönü: Benzeyenle kendisine benzetilen arasında ilişkiyi kuran sözcüktür: gibi, kadar, sanki, misalen…



CENNET GİBİ GÜZEL VATAN

Kendisine Benzetme Benzetme Benzeyen

Benzetilen Edatı Yönü



NOT: Benzetme yaparken her zaman bu dört ögenin bulunması gerekmez





2- İSTİARE (İĞRETİLEME )



Herhangi bir varlığa, benzerlik dolayısıyla asıl adının benzediği başka bir varlığın adının verilmesine denir. Bu sanatın özünün teşbih oluşturur. Ancak istiarede benzeyen ve kendisine benzetilenden sadece biri söylenir.



Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var?



Kendisine benzetilen: kar

Benzeyen: şakaklardaki kır saçlardır. Ancak söylenmemiştir. Biz bunu mantıkla buluyoruz.

Benzeyenin ya da kendisine benzetilenin kullanılmasına bağlı olarak iki çeşit istiare vardır.

1-Açık İstiare: Yalnız kendisine benzetilenin kullanılmasıyla yapılır.



Semanın kandilleri yanıyor

Benzeyen: yıldızlar (yok)

Kendisine benzetilen: kandil (var)



Her güzelin kalbinde bir aslan yatar

Benzeyen :sevgili (yok)

Kendisine benzetilen: aslan (var)



Her güzelin kalbinde bir aslan yatar

Gözlerimiz bulutlandı arabaya binince

Yüce dağ başında siyah tül var

Havada bir dost eli okşuyor tenimizi



2-Kapalı İstiare: Benzeyenin ve benzetme yönünün kullanılmasıyla yapılan istiaredir.



Yüce dağların başında

Salkım salkım olan bulut.

Benzeyen: Bulut (var)

Kendisine benzetilen: üzüm (yok)



O giderken ağlıyordu gökler

Benzeyen: gökler (var)

Kendisine benzetilen: i nsan (yok)

O giderken ağlıyordu gökler

Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyordu

Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal

Yürüyordum ağlıyordu ırmaklar



3-KİNAYE

Bir sözün gerçek anlamını söyleyip mecaz anlamını çağrıştırma sanatıdır. Bu sanatta gerçek anlamda söylenmiş olabilir; ama kastedilen yan anlamdır.

“Bulamadım dünyada gönüle mekan

Nerde bir gül bitse etrafı diken”



Son dizede kinaye yapılmıştır. Çünkü gerçekten gülün olduğu yerde dikenler vardır. Ancak burada kastedilen “Nerede iyilik olsa mutlaka etrafında kötülük de olur.” Anlamındadır. Dizede söylenen gerçek anlamın ardında bir mecaz anlam vardır.

“Var mı benden yürekli birisi bu işi yapacak?”



“Ey benim sarı tamburam

Sen ne için inilersin

İçim oyuk derdim büyük

Ben onun için inilerim”



Bir kelime ya da kelime grubunu bir sebebe bağlı olarak her iki anlama gelecek şekilde kullanma sanatıdır. Bu sanatta sözün gerçek anlamı söylenir; ama mecaz anlam çağrıştırılır.



Bulamadım gönüle dünyada mekan

Nerde gül bitse etrafı diken



(Son dizede kinaye sanatı yapılmıştır. Gerçekte gülün açtığı yerde diken de vardır; ama burada, her iyinin çevresinde kötülük de vardır, denmek istenmiştir.)





4-MECAZ-I MÜRSEL (AD AKTARMASI):



Bir sözün benzetme amacı güdülmeden gerçek anlamı dışında başka bir anlamda kullanılması sanatıdır. Gerçek anlama gelmesi imkansızdır.



Ankara bu olaya tepki gösterdi.

Burada tepki gösteren şehir değil. Anakara’da bulunan hükümettir. Mecaz-ı mürsel yapılmış. Şehir söylenmiş, hükümet kastedilmiştir.



Cemil Meriç’i her okuyuşumda yeni bir şeyler buluyorum. (Kitabını okuyorum;kendisini değil.)



Kırmızı beyaz bu sene başarı gösteremedi.

Evin suyu patlamış.



5- TEVRİYE

Birden fazla anlamı olan bir kelimenin iki anlama gelecek şekilde kullanılmasıyla oluşturulan sanattır. Kelimelerin yakın anlamları söylenir görünerek uzak anlamları kastedilir. Tevriyede kelimenin her iki anlamı da gerçektir.



Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar

Medeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar?



Yukarıdaki dizelerde geçen ulusun kelimesi hem yücesin anlamı hem de köpek gibi ulumak anlamı taşır. Bu anlamların ikisi de gerçektir.



Baki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş

I.anlam: şairin kendisi

II.anlam: ebedi, ölümsüz.



6- TEŞHİS-İNTAK (KİŞİLEŞTİRME-KONUŞTURMA)



İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıklara insana özgü bir özellik verme sanatına TEŞHİS denir.



Ağlama karanfil, beni de ağlatma

Sil gözyaşlarını.

Ağlamak insana özgü bir niteliktir. Burada karanfilin ağlaması, göz yaşlarını silmesi, karanfilin kişileştirildiğini gösterir.



Kanlıca yüzerken uykularda

Mehtabı sürükledik sularda



Aslan postu giymiş eşeğin biri

Canına okuyacaktı dünyanın

İnsafı da yoktu kafir hayvanın



İNTAK: İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıkların konuşturulması sanatıdır. Konuşturma kişileştirmeden sonra gelir. Varlıklar önce kişileştirilir sonra gerekirse konuşturulur. Her intakta bir kişileştirme vardır; ama her kişileştirmede bir intak yoktur. Fabllar bu sanata örnektir.



Sordum sarı çiçeğe

Annen baban var mıdır?

Çiçek eydür derviş baba

Annem babam topraktır.



Dal, bir gün dedi ki tomurcuğuna:

- Tenimde yara işler gibisin

Korkarım rüzgarlar zarar vermesin!







7- ALİTERASYON



Şiirde ahenk yaratmak amacıyla aynı ünsüzlerin sık tekrar edilmesidir. Asonans ise ünlülerin sık kullanılmasıyla yaratılan ahenktir.



Bir büyük boşlukta bozuldu büyü



Eylülde melul oldu gönül soldu da lale

Bir kaküle meyletti gönül geldi bu hale





8- TARİZ (İĞNELEME-DOKUNDURMA )



İğneleme sözün tam karşıtının söylenmesiyle yapılır. Bir sözün karşıt anlamının anlaşılacak şekilde kullanılmasıdır.Tarizde eleştiri, yergi, alay anlamı vardır.



Yaramaz bir çocuk için “O çok usludur. “ denmesi

Geç kalan birisine “Beyefendiler niçin erken teşrif buyurdular?” denmesi







9- TEZAT (ZITLIK-KARŞITLIK)



İki karşıt düşüncenin bir arada söylenmesi ile yapılan sanattır. Bir cümlede iki zıt kelimenin bulunması önemli değildir. Ö nemli olan bu iki zıt kelimenin bir düşüncede birleşmesidir.



Gece uyurum, gündüz çalışırım---------(tezat değil)



Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz



Ağzına yok dediler dediklerince var imiş









10- MÜBALAĞA (ABARTMA )



Bir sözün etkisini arttırmak amacıyla bir şeyi olduğundan çok veya az gösterme ya da olmayacak biçimde anlatma sanatıdır.



Alem sele gitti gözüm yaşından (Gözyaşından sel oluşmaz. O nedenle abartma yapılmıştır.)



Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle



O kadar zayıftı ki

Bir dalın arkasına geçse göremezdi kimse onu



Merkezi hake atsalar da bizi

Kürre-i arzı patlatır çıkarız





11-SECİ

Düzyazıda kafiyeli sözcüklerin kullanılmasıdır.



İlahi! Kabul senden, red senden; şifa senden, dert senden.

İlahi! İman verdin, daim eyle; ihsan verdim, kaim eyle



12- TENASÜP



Anlamca aralarında ilişki bulunan sözcüklerin bir arada kullanılması sanatıdır.



Gün bitti ağaçta neşe söndü

Yaprak ateş oldu kuş da yakut

Yaprakla kuşun parıltısından

Havuzun suyu erguvane döndü





13-HÜSN –İ TALİL (GÜZEL SEBEBE BAĞLAMA)



Bilinen bir olayı, sebebinin dışında daha güzel bir sebebe bağlama sanatıdır.



Güzel şeyler düşünelim diye yemyeşil oluvermiş ağaçlar.

Ateşten kızaran bir gül arar da

Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi



Üzüm üzüme baka baka kararır



14-TECAHÜL-İ ARİF



Bilinen bir gerçeği bilmez görünerek anlatma sanatıdır.



Gökyüzünün başka rengi de varmış

Geç fark ettim taşın sert olduğunu

Su insanı boğar ateş yakarmış

Her doğan günün bir dert olduğunu

İnsan bu yaşa gelince anlarmış

……………..



Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var?

Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?

………………………..

Yılın ilk karı yağdı

İyice kısaldı günler

Ölülerimiz üşür mü ki?

…………………………….

Sular mı yandı, neden tunca benziyor mermer?







15-TELMİH (HATIRLATMA)



Herkesçe bilinen tarihi bir olayı, kişiyi ya da bir öyküyü hatırlatma sanatıdır.



Sultan Süleyman’a kalmayan dünya

Sana da bana da kalmaz

(Bu dizede hayvanlarla konuşabilen Hz. Süleyman peygamber anımsatılmıştır.)

Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi (Bedir Savaşı’ndaki askerler)





Gökyüzünde İsa ile

Tur Dağında Musa ile

Elindeki asa ile

Çağırayım Mevla’m seni



16- CİNAS



Şiirde yazılışları aynı olduğu halde anlamları arasında hiçbir ilgi bulunmayan (sesteş) sözcüklerin bir arada kullanılması sanatıdır.



Neden içsin kuzu su

Beni inim inim inleten

Bir ananın kuzusu



Kısmetindir yer yer gezdiren seni

Arşa çıksan akıbet yer yer seni
 
Geri
Üst