1
EXE RANK
0qzz
Fexe Kullanıcısı
EDEBİ SANATLAR
Edebi metinlerin anlaşılmasında ve yorumlanmasında edebi sanatların önemli bir yeri vardır. Özellikle Divan edebiyatının anlaşılabilmesi için
sanatların çok iyi bilinmesi gerekir. Divan şiirinde sanatsız beyit hemen hemen hiç yok gibidir. Divan şairleri sanata düşkün olduklarından çoğu zaman bir beyit içinde birden fazla sanatı iç içe kullanmışlardır.
Söz sanatları çoğunlukla nazımda ve nesirde ortaktır. Nazımda yapılan sanatların birçoğu nesirde de vardır. Edebi sanatlar söze güzellik katmak, canlılık vermek ve sözü daha etkili kullanmak için yapılır.
Edebiyatımızda belli başlı sanatlar şunlardır:
1- BENZETME (TEŞBİH)
Aralarında çeşitli yönlerden ilgi ve uygunluk bulunan iki varlıktan nitelik olarak zayıf olanı güçlü olana eş tutmaktır.
Güzel Türkçemiz anamın sütü gibidir. (Bu örnekte Türkçe; saf, temiz ve katkısız olma bakımından ana sütüne benzetilmiştir.)
Tam bir benzetmede dört öge bulunur.
1-Benzeyen (Benzetilen): Birbirine benzetilen kavramlardan nitelikçe güçsüz olanıdır.
2-Kendisine Benzetilen (Benzetmelik): Benzetilen kavramlardan nitelikçe güçlü olanıdır.
3-Benzetme Yönü: Benzeyenle benzetilen arasındaki ortak ilgidir.
4-Benzetme Yönü: Benzeyenle kendisine benzetilen arasında ilişkiyi kuran sözcüktür: gibi, kadar, sanki, misalen…
CENNET GİBİ GÜZEL VATAN
Kendisine Benzetme Benzetme Benzeyen
Benzetilen Edatı Yönü
NOT: Benzetme yaparken her zaman bu dört ögenin bulunması gerekmez
2- İSTİARE (İĞRETİLEME )
Herhangi bir varlığa, benzerlik dolayısıyla asıl adının benzediği başka bir varlığın adının verilmesine denir. Bu sanatın özünün teşbih oluşturur. Ancak istiarede benzeyen ve kendisine benzetilenden sadece biri söylenir.
Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var?
Kendisine benzetilen: kar
Benzeyen: şakaklardaki kır saçlardır. Ancak söylenmemiştir. Biz bunu mantıkla buluyoruz.
Benzeyenin ya da kendisine benzetilenin kullanılmasına bağlı olarak iki çeşit istiare vardır.
1-Açık İstiare: Yalnız kendisine benzetilenin kullanılmasıyla yapılır.
Semanın kandilleri yanıyor
Benzeyen: yıldızlar (yok)
Kendisine benzetilen: kandil (var)
Her güzelin kalbinde bir aslan yatar
Benzeyen :sevgili (yok)
Kendisine benzetilen: aslan (var)
Her güzelin kalbinde bir aslan yatar
Gözlerimiz bulutlandı arabaya binince
Yüce dağ başında siyah tül var
Havada bir dost eli okşuyor tenimizi
2-Kapalı İstiare: Benzeyenin ve benzetme yönünün kullanılmasıyla yapılan istiaredir.
Yüce dağların başında
Salkım salkım olan bulut.
Benzeyen: Bulut (var)
Kendisine benzetilen: üzüm (yok)
O giderken ağlıyordu gökler
Benzeyen: gökler (var)
Kendisine benzetilen: i nsan (yok)
O giderken ağlıyordu gökler
Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyordu
Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal
Yürüyordum ağlıyordu ırmaklar
3-KİNAYE
Bir sözün gerçek anlamını söyleyip mecaz anlamını çağrıştırma sanatıdır. Bu sanatta gerçek anlamda söylenmiş olabilir; ama kastedilen yan anlamdır.
“Bulamadım dünyada gönüle mekan
Nerde bir gül bitse etrafı diken”
Son dizede kinaye yapılmıştır. Çünkü gerçekten gülün olduğu yerde dikenler vardır. Ancak burada kastedilen “Nerede iyilik olsa mutlaka etrafında kötülük de olur.” Anlamındadır. Dizede söylenen gerçek anlamın ardında bir mecaz anlam vardır.
“Var mı benden yürekli birisi bu işi yapacak?”
“Ey benim sarı tamburam
Sen ne için inilersin
İçim oyuk derdim büyük
Ben onun için inilerim”
Bir kelime ya da kelime grubunu bir sebebe bağlı olarak her iki anlama gelecek şekilde kullanma sanatıdır. Bu sanatta sözün gerçek anlamı söylenir; ama mecaz anlam çağrıştırılır.
Bulamadım gönüle dünyada mekan
Nerde gül bitse etrafı diken
(Son dizede kinaye sanatı yapılmıştır. Gerçekte gülün açtığı yerde diken de vardır; ama burada, her iyinin çevresinde kötülük de vardır, denmek istenmiştir.)
4-MECAZ-I MÜRSEL (AD AKTARMASI):
Bir sözün benzetme amacı güdülmeden gerçek anlamı dışında başka bir anlamda kullanılması sanatıdır. Gerçek anlama gelmesi imkansızdır.
Ankara bu olaya tepki gösterdi.
Burada tepki gösteren şehir değil. Anakara’da bulunan hükümettir. Mecaz-ı mürsel yapılmış. Şehir söylenmiş, hükümet kastedilmiştir.
Cemil Meriç’i her okuyuşumda yeni bir şeyler buluyorum. (Kitabını okuyorum;kendisini değil.)
Kırmızı beyaz bu sene başarı gösteremedi.
Evin suyu patlamış.
5- TEVRİYE
Birden fazla anlamı olan bir kelimenin iki anlama gelecek şekilde kullanılmasıyla oluşturulan sanattır. Kelimelerin yakın anlamları söylenir görünerek uzak anlamları kastedilir. Tevriyede kelimenin her iki anlamı da gerçektir.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar
Medeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar?
Yukarıdaki dizelerde geçen ulusun kelimesi hem yücesin anlamı hem de köpek gibi ulumak anlamı taşır. Bu anlamların ikisi de gerçektir.
Baki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş
I.anlam: şairin kendisi
II.anlam: ebedi, ölümsüz.
6- TEŞHİS-İNTAK (KİŞİLEŞTİRME-KONUŞTURMA)
İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıklara insana özgü bir özellik verme sanatına TEŞHİS denir.
Ağlama karanfil, beni de ağlatma
Sil gözyaşlarını.
Ağlamak insana özgü bir niteliktir. Burada karanfilin ağlaması, göz yaşlarını silmesi, karanfilin kişileştirildiğini gösterir.
Kanlıca yüzerken uykularda
Mehtabı sürükledik sularda
Aslan postu giymiş eşeğin biri
Canına okuyacaktı dünyanın
İnsafı da yoktu kafir hayvanın
İNTAK: İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıkların konuşturulması sanatıdır. Konuşturma kişileştirmeden sonra gelir. Varlıklar önce kişileştirilir sonra gerekirse konuşturulur. Her intakta bir kişileştirme vardır; ama her kişileştirmede bir intak yoktur. Fabllar bu sanata örnektir.
Sordum sarı çiçeğe
Annen baban var mıdır?
Çiçek eydür derviş baba
Annem babam topraktır.
Dal, bir gün dedi ki tomurcuğuna:
- Tenimde yara işler gibisin
Korkarım rüzgarlar zarar vermesin!
7- ALİTERASYON
Şiirde ahenk yaratmak amacıyla aynı ünsüzlerin sık tekrar edilmesidir. Asonans ise ünlülerin sık kullanılmasıyla yaratılan ahenktir.
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü
Eylülde melul oldu gönül soldu da lale
Bir kaküle meyletti gönül geldi bu hale
8- TARİZ (İĞNELEME-DOKUNDURMA )
İğneleme sözün tam karşıtının söylenmesiyle yapılır. Bir sözün karşıt anlamının anlaşılacak şekilde kullanılmasıdır.Tarizde eleştiri, yergi, alay anlamı vardır.
Yaramaz bir çocuk için “O çok usludur. “ denmesi
Geç kalan birisine “Beyefendiler niçin erken teşrif buyurdular?” denmesi
9- TEZAT (ZITLIK-KARŞITLIK)
İki karşıt düşüncenin bir arada söylenmesi ile yapılan sanattır. Bir cümlede iki zıt kelimenin bulunması önemli değildir. Ö nemli olan bu iki zıt kelimenin bir düşüncede birleşmesidir.
Gece uyurum, gündüz çalışırım---------(tezat değil)
Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz
Ağzına yok dediler dediklerince var imiş
10- MÜBALAĞA (ABARTMA )
Bir sözün etkisini arttırmak amacıyla bir şeyi olduğundan çok veya az gösterme ya da olmayacak biçimde anlatma sanatıdır.
Alem sele gitti gözüm yaşından (Gözyaşından sel oluşmaz. O nedenle abartma yapılmıştır.)
Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle
O kadar zayıftı ki
Bir dalın arkasına geçse göremezdi kimse onu
Merkezi hake atsalar da bizi
Kürre-i arzı patlatır çıkarız
11-SECİ
Düzyazıda kafiyeli sözcüklerin kullanılmasıdır.
İlahi! Kabul senden, red senden; şifa senden, dert senden.
İlahi! İman verdin, daim eyle; ihsan verdim, kaim eyle
12- TENASÜP
Anlamca aralarında ilişki bulunan sözcüklerin bir arada kullanılması sanatıdır.
Gün bitti ağaçta neşe söndü
Yaprak ateş oldu kuş da yakut
Yaprakla kuşun parıltısından
Havuzun suyu erguvane döndü
13-HÜSN –İ TALİL (GÜZEL SEBEBE BAĞLAMA)
Bilinen bir olayı, sebebinin dışında daha güzel bir sebebe bağlama sanatıdır.
Güzel şeyler düşünelim diye yemyeşil oluvermiş ağaçlar.
Ateşten kızaran bir gül arar da
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi
Üzüm üzüme baka baka kararır
14-TECAHÜL-İ ARİF
Bilinen bir gerçeği bilmez görünerek anlatma sanatıdır.
Gökyüzünün başka rengi de varmış
Geç fark ettim taşın sert olduğunu
Su insanı boğar ateş yakarmış
Her doğan günün bir dert olduğunu
İnsan bu yaşa gelince anlarmış
……………..
Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var?
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?
………………………..
Yılın ilk karı yağdı
İyice kısaldı günler
Ölülerimiz üşür mü ki?
…………………………….
Sular mı yandı, neden tunca benziyor mermer?
15-TELMİH (HATIRLATMA)
Herkesçe bilinen tarihi bir olayı, kişiyi ya da bir öyküyü hatırlatma sanatıdır.
Sultan Süleyman’a kalmayan dünya
Sana da bana da kalmaz
(Bu dizede hayvanlarla konuşabilen Hz. Süleyman peygamber anımsatılmıştır.)
Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi (Bedir Savaşı’ndaki askerler)
Gökyüzünde İsa ile
Tur Dağında Musa ile
Elindeki asa ile
Çağırayım Mevla’m seni
16- CİNAS
Şiirde yazılışları aynı olduğu halde anlamları arasında hiçbir ilgi bulunmayan (sesteş) sözcüklerin bir arada kullanılması sanatıdır.
Neden içsin kuzu su
Beni inim inim inleten
Bir ananın kuzusu
Kısmetindir yer yer gezdiren seni
Arşa çıksan akıbet yer yer seni
Edebi metinlerin anlaşılmasında ve yorumlanmasında edebi sanatların önemli bir yeri vardır. Özellikle Divan edebiyatının anlaşılabilmesi için
sanatların çok iyi bilinmesi gerekir. Divan şiirinde sanatsız beyit hemen hemen hiç yok gibidir. Divan şairleri sanata düşkün olduklarından çoğu zaman bir beyit içinde birden fazla sanatı iç içe kullanmışlardır.
Söz sanatları çoğunlukla nazımda ve nesirde ortaktır. Nazımda yapılan sanatların birçoğu nesirde de vardır. Edebi sanatlar söze güzellik katmak, canlılık vermek ve sözü daha etkili kullanmak için yapılır.
Edebiyatımızda belli başlı sanatlar şunlardır:
1- BENZETME (TEŞBİH)
Aralarında çeşitli yönlerden ilgi ve uygunluk bulunan iki varlıktan nitelik olarak zayıf olanı güçlü olana eş tutmaktır.
Güzel Türkçemiz anamın sütü gibidir. (Bu örnekte Türkçe; saf, temiz ve katkısız olma bakımından ana sütüne benzetilmiştir.)
Tam bir benzetmede dört öge bulunur.
1-Benzeyen (Benzetilen): Birbirine benzetilen kavramlardan nitelikçe güçsüz olanıdır.
2-Kendisine Benzetilen (Benzetmelik): Benzetilen kavramlardan nitelikçe güçlü olanıdır.
3-Benzetme Yönü: Benzeyenle benzetilen arasındaki ortak ilgidir.
4-Benzetme Yönü: Benzeyenle kendisine benzetilen arasında ilişkiyi kuran sözcüktür: gibi, kadar, sanki, misalen…
CENNET GİBİ GÜZEL VATAN
Kendisine Benzetme Benzetme Benzeyen
Benzetilen Edatı Yönü
NOT: Benzetme yaparken her zaman bu dört ögenin bulunması gerekmez
2- İSTİARE (İĞRETİLEME )
Herhangi bir varlığa, benzerlik dolayısıyla asıl adının benzediği başka bir varlığın adının verilmesine denir. Bu sanatın özünün teşbih oluşturur. Ancak istiarede benzeyen ve kendisine benzetilenden sadece biri söylenir.
Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var?
Kendisine benzetilen: kar
Benzeyen: şakaklardaki kır saçlardır. Ancak söylenmemiştir. Biz bunu mantıkla buluyoruz.
Benzeyenin ya da kendisine benzetilenin kullanılmasına bağlı olarak iki çeşit istiare vardır.
1-Açık İstiare: Yalnız kendisine benzetilenin kullanılmasıyla yapılır.
Semanın kandilleri yanıyor
Benzeyen: yıldızlar (yok)
Kendisine benzetilen: kandil (var)
Her güzelin kalbinde bir aslan yatar
Benzeyen :sevgili (yok)
Kendisine benzetilen: aslan (var)
Her güzelin kalbinde bir aslan yatar
Gözlerimiz bulutlandı arabaya binince
Yüce dağ başında siyah tül var
Havada bir dost eli okşuyor tenimizi
2-Kapalı İstiare: Benzeyenin ve benzetme yönünün kullanılmasıyla yapılan istiaredir.
Yüce dağların başında
Salkım salkım olan bulut.
Benzeyen: Bulut (var)
Kendisine benzetilen: üzüm (yok)
O giderken ağlıyordu gökler
Benzeyen: gökler (var)
Kendisine benzetilen: i nsan (yok)
O giderken ağlıyordu gökler
Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyordu
Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal
Yürüyordum ağlıyordu ırmaklar
3-KİNAYE
Bir sözün gerçek anlamını söyleyip mecaz anlamını çağrıştırma sanatıdır. Bu sanatta gerçek anlamda söylenmiş olabilir; ama kastedilen yan anlamdır.
“Bulamadım dünyada gönüle mekan
Nerde bir gül bitse etrafı diken”
Son dizede kinaye yapılmıştır. Çünkü gerçekten gülün olduğu yerde dikenler vardır. Ancak burada kastedilen “Nerede iyilik olsa mutlaka etrafında kötülük de olur.” Anlamındadır. Dizede söylenen gerçek anlamın ardında bir mecaz anlam vardır.
“Var mı benden yürekli birisi bu işi yapacak?”
“Ey benim sarı tamburam
Sen ne için inilersin
İçim oyuk derdim büyük
Ben onun için inilerim”
Bir kelime ya da kelime grubunu bir sebebe bağlı olarak her iki anlama gelecek şekilde kullanma sanatıdır. Bu sanatta sözün gerçek anlamı söylenir; ama mecaz anlam çağrıştırılır.
Bulamadım gönüle dünyada mekan
Nerde gül bitse etrafı diken
(Son dizede kinaye sanatı yapılmıştır. Gerçekte gülün açtığı yerde diken de vardır; ama burada, her iyinin çevresinde kötülük de vardır, denmek istenmiştir.)
4-MECAZ-I MÜRSEL (AD AKTARMASI):
Bir sözün benzetme amacı güdülmeden gerçek anlamı dışında başka bir anlamda kullanılması sanatıdır. Gerçek anlama gelmesi imkansızdır.
Ankara bu olaya tepki gösterdi.
Burada tepki gösteren şehir değil. Anakara’da bulunan hükümettir. Mecaz-ı mürsel yapılmış. Şehir söylenmiş, hükümet kastedilmiştir.
Cemil Meriç’i her okuyuşumda yeni bir şeyler buluyorum. (Kitabını okuyorum;kendisini değil.)
Kırmızı beyaz bu sene başarı gösteremedi.
Evin suyu patlamış.
5- TEVRİYE
Birden fazla anlamı olan bir kelimenin iki anlama gelecek şekilde kullanılmasıyla oluşturulan sanattır. Kelimelerin yakın anlamları söylenir görünerek uzak anlamları kastedilir. Tevriyede kelimenin her iki anlamı da gerçektir.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar
Medeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar?
Yukarıdaki dizelerde geçen ulusun kelimesi hem yücesin anlamı hem de köpek gibi ulumak anlamı taşır. Bu anlamların ikisi de gerçektir.
Baki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş
I.anlam: şairin kendisi
II.anlam: ebedi, ölümsüz.
6- TEŞHİS-İNTAK (KİŞİLEŞTİRME-KONUŞTURMA)
İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıklara insana özgü bir özellik verme sanatına TEŞHİS denir.
Ağlama karanfil, beni de ağlatma
Sil gözyaşlarını.
Ağlamak insana özgü bir niteliktir. Burada karanfilin ağlaması, göz yaşlarını silmesi, karanfilin kişileştirildiğini gösterir.
Kanlıca yüzerken uykularda
Mehtabı sürükledik sularda
Aslan postu giymiş eşeğin biri
Canına okuyacaktı dünyanın
İnsafı da yoktu kafir hayvanın
İNTAK: İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıkların konuşturulması sanatıdır. Konuşturma kişileştirmeden sonra gelir. Varlıklar önce kişileştirilir sonra gerekirse konuşturulur. Her intakta bir kişileştirme vardır; ama her kişileştirmede bir intak yoktur. Fabllar bu sanata örnektir.
Sordum sarı çiçeğe
Annen baban var mıdır?
Çiçek eydür derviş baba
Annem babam topraktır.
Dal, bir gün dedi ki tomurcuğuna:
- Tenimde yara işler gibisin
Korkarım rüzgarlar zarar vermesin!
7- ALİTERASYON
Şiirde ahenk yaratmak amacıyla aynı ünsüzlerin sık tekrar edilmesidir. Asonans ise ünlülerin sık kullanılmasıyla yaratılan ahenktir.
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü
Eylülde melul oldu gönül soldu da lale
Bir kaküle meyletti gönül geldi bu hale
8- TARİZ (İĞNELEME-DOKUNDURMA )
İğneleme sözün tam karşıtının söylenmesiyle yapılır. Bir sözün karşıt anlamının anlaşılacak şekilde kullanılmasıdır.Tarizde eleştiri, yergi, alay anlamı vardır.
Yaramaz bir çocuk için “O çok usludur. “ denmesi
Geç kalan birisine “Beyefendiler niçin erken teşrif buyurdular?” denmesi
9- TEZAT (ZITLIK-KARŞITLIK)
İki karşıt düşüncenin bir arada söylenmesi ile yapılan sanattır. Bir cümlede iki zıt kelimenin bulunması önemli değildir. Ö nemli olan bu iki zıt kelimenin bir düşüncede birleşmesidir.
Gece uyurum, gündüz çalışırım---------(tezat değil)
Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz
Ağzına yok dediler dediklerince var imiş
10- MÜBALAĞA (ABARTMA )
Bir sözün etkisini arttırmak amacıyla bir şeyi olduğundan çok veya az gösterme ya da olmayacak biçimde anlatma sanatıdır.
Alem sele gitti gözüm yaşından (Gözyaşından sel oluşmaz. O nedenle abartma yapılmıştır.)
Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle
O kadar zayıftı ki
Bir dalın arkasına geçse göremezdi kimse onu
Merkezi hake atsalar da bizi
Kürre-i arzı patlatır çıkarız
11-SECİ
Düzyazıda kafiyeli sözcüklerin kullanılmasıdır.
İlahi! Kabul senden, red senden; şifa senden, dert senden.
İlahi! İman verdin, daim eyle; ihsan verdim, kaim eyle
12- TENASÜP
Anlamca aralarında ilişki bulunan sözcüklerin bir arada kullanılması sanatıdır.
Gün bitti ağaçta neşe söndü
Yaprak ateş oldu kuş da yakut
Yaprakla kuşun parıltısından
Havuzun suyu erguvane döndü
13-HÜSN –İ TALİL (GÜZEL SEBEBE BAĞLAMA)
Bilinen bir olayı, sebebinin dışında daha güzel bir sebebe bağlama sanatıdır.
Güzel şeyler düşünelim diye yemyeşil oluvermiş ağaçlar.
Ateşten kızaran bir gül arar da
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi
Üzüm üzüme baka baka kararır
14-TECAHÜL-İ ARİF
Bilinen bir gerçeği bilmez görünerek anlatma sanatıdır.
Gökyüzünün başka rengi de varmış
Geç fark ettim taşın sert olduğunu
Su insanı boğar ateş yakarmış
Her doğan günün bir dert olduğunu
İnsan bu yaşa gelince anlarmış
……………..
Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var?
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?
………………………..
Yılın ilk karı yağdı
İyice kısaldı günler
Ölülerimiz üşür mü ki?
…………………………….
Sular mı yandı, neden tunca benziyor mermer?
15-TELMİH (HATIRLATMA)
Herkesçe bilinen tarihi bir olayı, kişiyi ya da bir öyküyü hatırlatma sanatıdır.
Sultan Süleyman’a kalmayan dünya
Sana da bana da kalmaz
(Bu dizede hayvanlarla konuşabilen Hz. Süleyman peygamber anımsatılmıştır.)
Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi (Bedir Savaşı’ndaki askerler)
Gökyüzünde İsa ile
Tur Dağında Musa ile
Elindeki asa ile
Çağırayım Mevla’m seni
16- CİNAS
Şiirde yazılışları aynı olduğu halde anlamları arasında hiçbir ilgi bulunmayan (sesteş) sözcüklerin bir arada kullanılması sanatıdır.
Neden içsin kuzu su
Beni inim inim inleten
Bir ananın kuzusu
Kısmetindir yer yer gezdiren seni
Arşa çıksan akıbet yer yer seni