20
EXE RANK
Method
Fexe Kullanıcısı
Edebi tür olarak hikaye Türk edebiyatına Tanzimat'tan sonra girmiştir. Bir süre edebiyatçıların bir yan uğraşı olarak varlığını sürdüren hikaye türü, ilk defa Milli Edebiyat döneminde Ömer Seyfettin tarafından ön plana çıkarılır. Cumhuriyet dönemi edebiyatı içinde ise, hikayenin farklı bir yeri vardır.
Yazarların müstakil bir tür olarak ele alıp eserler verdikleri hikaye, bu dönemde de Milli Edebiyat 'hareketi sırasında belirlenen ilkeleri takip eder. Bu dönemde özellikle küçük hikaye türü hem teknik açıdan hem de dil açısından gelişme gösterir. Mauppassant tarzı hikaye denilen ve serim, düğüm çözüm planıyla yazılan hikayeler göze çarpar.
Ülke sorunları, toplumsal gerçekler, aile ilişkileri, geç im sıkıntıları, eğitim problemleri ve Milli Mücadele döneminin etkileri bu hikayelerin en yaygın konularını oluşturur. Hikayelerin dili sade, anlatımı ise konuşma diline yakın ve sanatsızdır. ilerleyen yıllar içinde köy ve kasaba insanlarının meseleleriyle tabiat da hikayenin konuları içine girer.
Bu dönemin en ünlü hikaye yazarları şöyle sıralanabilir: Fahri Celalettin Göktolga, Ercüment Ekrem Ta1u, Kenan Hulusi Koray, Memduh Şevket Esendal, Sadri Ertem, Nahit Sım Örik, Sabahattin Ali, Sait Faik, Bekir Sıtkı Kunt vb. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte toplumda köktenci bir değişim başlatılır. Bu değişim ve yeniden yapılanma aynı zamanda dönemin aydın zihniyetini temsil eden yazarlara da yansımıştır. Harf inkılabıyla okur yazar insan sayısının aniden sıfırlandığı ülkede, yazmaya devam etmek ve belli bir okur kitlesine ulaşmak önemli bir mesuliyet olarak görülmektedir.
Bu dönemde kimi yazarlar geçiş dönemlerinin insan yaşayışlarını ele alan eserler verirler. Abdülhak Şinasi Hisar geçmiş günleri özlemle hatırlatan eserleriyle dikkati çeker.
Ercüment Ekrem Talu, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Refik Halit, Mithat Cemal Kuntay vb. yazarlar ise gözlem ve intibalarını kaleme alırlar. Reşat Nuri, Peyami Safa, Halide Edip gibi yazarlar halka yönelerek. içinde bulundukları zamanı çeşitli yönleriyle ele alan romanlar yazarlar.
Yakup Kadri Tanzimat'tan başlayarak Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar değişen nesillerin ve geçmişte kalan Milli Mücadele romanlarını yazar. Ayrıca Memduh Şevket Esendal, Sabahattin Ali, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Mithat Cemal Kuntay gibi yazarlar da gündemdeki sosyal değişikliklerle eskinin bir nevi karşılaştırması olan eserleri kaleme alırlar.
Bu dönem romanlarında ferdi konulardan sosyal konulara doğru bir geçiş görülür. Sosyal romanlar çerçevesi içinde köy ve kasaba hayatı burada yaşayan insanların çelişki ve çıkmazları ele alınmaya başlar. Tarihi konular Batılılaşma çabaları romanın konusu olmaya devam eder. Cumhuriyetin ilk yıllarında Muazzez Tahsin Berkent, Kerime Nadir, Mükerrem Kamil Su gibi yazarlar tarafından kaleme alınmış olan romantik aşk romanları ise önemli bir okur kitlesi edinir.
Edebiyat tarihi açısından fazla bir kalıcılığı olmayan bu romanların halka okuma sevgisi ve alışkanlığı aşılaması bakımından çok önemli katkıları olmuştur.
Yazarların müstakil bir tür olarak ele alıp eserler verdikleri hikaye, bu dönemde de Milli Edebiyat 'hareketi sırasında belirlenen ilkeleri takip eder. Bu dönemde özellikle küçük hikaye türü hem teknik açıdan hem de dil açısından gelişme gösterir. Mauppassant tarzı hikaye denilen ve serim, düğüm çözüm planıyla yazılan hikayeler göze çarpar.
Ülke sorunları, toplumsal gerçekler, aile ilişkileri, geç im sıkıntıları, eğitim problemleri ve Milli Mücadele döneminin etkileri bu hikayelerin en yaygın konularını oluşturur. Hikayelerin dili sade, anlatımı ise konuşma diline yakın ve sanatsızdır. ilerleyen yıllar içinde köy ve kasaba insanlarının meseleleriyle tabiat da hikayenin konuları içine girer.
Bu dönemin en ünlü hikaye yazarları şöyle sıralanabilir: Fahri Celalettin Göktolga, Ercüment Ekrem Ta1u, Kenan Hulusi Koray, Memduh Şevket Esendal, Sadri Ertem, Nahit Sım Örik, Sabahattin Ali, Sait Faik, Bekir Sıtkı Kunt vb. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte toplumda köktenci bir değişim başlatılır. Bu değişim ve yeniden yapılanma aynı zamanda dönemin aydın zihniyetini temsil eden yazarlara da yansımıştır. Harf inkılabıyla okur yazar insan sayısının aniden sıfırlandığı ülkede, yazmaya devam etmek ve belli bir okur kitlesine ulaşmak önemli bir mesuliyet olarak görülmektedir.
Bu dönemde kimi yazarlar geçiş dönemlerinin insan yaşayışlarını ele alan eserler verirler. Abdülhak Şinasi Hisar geçmiş günleri özlemle hatırlatan eserleriyle dikkati çeker.
Ercüment Ekrem Talu, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Refik Halit, Mithat Cemal Kuntay vb. yazarlar ise gözlem ve intibalarını kaleme alırlar. Reşat Nuri, Peyami Safa, Halide Edip gibi yazarlar halka yönelerek. içinde bulundukları zamanı çeşitli yönleriyle ele alan romanlar yazarlar.
Yakup Kadri Tanzimat'tan başlayarak Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar değişen nesillerin ve geçmişte kalan Milli Mücadele romanlarını yazar. Ayrıca Memduh Şevket Esendal, Sabahattin Ali, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Mithat Cemal Kuntay gibi yazarlar da gündemdeki sosyal değişikliklerle eskinin bir nevi karşılaştırması olan eserleri kaleme alırlar.
Bu dönem romanlarında ferdi konulardan sosyal konulara doğru bir geçiş görülür. Sosyal romanlar çerçevesi içinde köy ve kasaba hayatı burada yaşayan insanların çelişki ve çıkmazları ele alınmaya başlar. Tarihi konular Batılılaşma çabaları romanın konusu olmaya devam eder. Cumhuriyetin ilk yıllarında Muazzez Tahsin Berkent, Kerime Nadir, Mükerrem Kamil Su gibi yazarlar tarafından kaleme alınmış olan romantik aşk romanları ise önemli bir okur kitlesi edinir.
Edebiyat tarihi açısından fazla bir kalıcılığı olmayan bu romanların halka okuma sevgisi ve alışkanlığı aşılaması bakımından çok önemli katkıları olmuştur.