Şifalı Bitkiler

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Method
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Meyankökü:
( (Süssholz / Réglisse / Licorice / Piyan / Boyan / Glycyrrhiza / Licorice) Haziran-temmuz aylari arasinda sari-mavi veya kahverengi çiçekler açan, 0,4-2 m yüksekliginde, çok yillik çalimsi bitkilere "meyan" denir. Yapraklari parçali, yaprakçiklar 4-7 çiftlidir. Çiçekler basak seklinde durumlar yapar. Taç ve çanak yapraklari iki dudakli olup, üst dudak iki kisa disli, alttaki üçü uzun dislidir. Meyveleri düz ve salgi tüylüdür. Meyan bitkisinin 6 türü Türkiye’de yetismektedir. Daha çok Güney, Orta ve Dogu Anadolu’da yayginlik göstermektedir. Bir kisminin kökleri tatli, bir kisminin ise acidir.

Tatli meyan (Glycyrrhiza glabra): Anadolu’da iki varyetesi bulunur. Bu türün çiçekleri mor ve tüysü yapraklidir. Meyvelerinin üzeri çiplaktir veya tüylüdür. Bâzi yerlerde piyan olarak da bilinir.

Kullanildigi yerler: Bitkinin kökleri, meyan kökü olarak taninmakta ve kullanilmaktadir. Köklerinin kabugu soyulduktan sonra veya soyulmadan güneste kurutularak piyasaya sürülür. Bilesiminde nisasta, sekerler, zamk, rezin, glisirrizin vardir. Glisirrizin sekerden daha tatli bir bile******. Köklerdeki miktari, bölgeden bölgeye degisir ve köklerin de etkili maddesidir. Kökler, gögüs yumusatici, balgam söktürücü, idrar çogaltici ve tad düzenleyici özellige sahiptir. Eczâcilikta toz hâlinde, haplarin hazirlanmasinda sekil vermede kullanilir. Sigara ve plastik sanâyiinde de kullanilan ilkel maddedir. Kola adi altinda hazirlanan içeceklerin terkibine de girer. Ayrica tâze veya kuru köklerinin kaynar su ile muâmelesi ve sonra alçak basinçta yogunlastirmak sûretiyle meyan bali elde edilir. Ticârette toz veya kaliplar hâlinde bulunur. Parlak siyah renkli, tatli lezzetlidir. Suda kolaylikla erir. Meyan balindaki glisirrizin miktari daha fazladir. Memleketimizde de meyan bali elde eden tesisler vardir. Gögüs yumusatici, öksürük kesici, yara iyi edici özellikleri vardir. Mîde hastaliklarinda (bilhassa gastritte) faydalidir. Meyan kökünün su ile tüketilmesi sonucunda elde edilen hülasa ise meyan serbeti olarak bilinir. Daha çok Güneydogu Anadolu bölgesinde elde edilir ve kullanilir. Meyan serbeti koyu esmer renkli ve tatli lezzetlidir. Gögüs yumusatici, balgam söktürücü, öksürük kesici ve serinletici özelliktedir.
 
Mısır:
(Mais / Mais / Corn / Zea mays) Haziran-agustos aylari arasinda çiçekler açan, 1-2 m yüksekliginde, bir yillik, tek evcikli bir kültür ve Misir - Ayrintili bilgi için TIKLAYINIZ tahil bitkisi. Gövdeleri sert ve diktir. Yapraklari sapsiz, genis, uzun, üst yüzü tüylü, alt yüzü tüysüz olup, tabani ile bir kin hâlinde gövdeyi sarar. Erkek çiçekler gövdenin ucunda salkim seklinde dizilmis basakçiklarda toplanirlar. Çiçekler kavuz adi verilen yaprakçiklarla örtülür. Disi çiçekler, gövdenin alt ve orta kisimlarindaki yapraklarin koltugundan çikan ve tasiyici yaprakçiklarla örtülü olan, kalinlasmis, çomak seklinde bir eksen üzerinde toplanmislardir. Meyve, yâni misir tâneleri, açik veya koyu sari, esmer veya kirmizimtrak renklerdedir.

Belli başli misir çesitleri: Sert misir, unlu misir, at disi misir, patlak misir ve kavuzlu misirdir.

Türkiye’de yetiştigi yerler: Anadolu, bilhassa Karadeniz bölgesinde yetisir.

Kullanildigi yerler: Disi çiçeklerin güneste kurutulmus stilüsleri (misir püskülü), tâneleri ve tanelerinden elde edilen yag (misir yagi) kullanilir. Misir tanelerinde % 67 nisasta, % 10 azotlu maddeler ve % 8 yag bulunmaktadir. Misir tânelerinden elde edilen yag, yemeklik yag olarak veya kozmetik sanâyiinde hammadde olarak kullanilir. Misir yagi, doymus yag asidi miktarinin düsük olmasi sebebiyle damar sertligi olan hastalara yemek yagi olarak tavsiye edilir. Misir püskülü ise tedâvide kullanilabilmektedir. Püskülün bilesiminde karbonhidratlar, potasyum, sodyum ve kalsiyum tuzlari vardir. Idrar söktürücü ve tas düsürücü olarak kullanilirlar.

Misir karasi: Misir koçaninda urlar meydana getiren rastik mantari(Ustilago maydis)nin sporlaridir. Sporlar, siyah renkli ve kömür tozu görünüsünde olup, misir tâneleri yerinde meydana gelen urlarin içinde bulunurlar. Kan dindirici olarak halk arasinda kullanilir. Misir kömürü veya misir yanigi olarak da bilinir.
 
Mine çiçeĞi:
(Eisenkraut / Verbene / Verveine / Vervain / Kanotu / Güvercinotu) Temmuz-eylül aylari arasinda leylâk renginde çiçekler açan, yol kenarlari ve bos arâzilerde rastlanan, 20-80 cm boyunda, bir veya çok yillik otsu bir bitki. Gövdeleri dört köseli olup, karsilikli dallanma gösterir. Yapraklar sert tüylerle örtülü ve sapsizdir. Çiçekler dallarin uçlarinda basak durumlari yaparlar ve tüp seklindedirler.

Türkiye’de yetistigi yerler: Marmara, Karadeniz, Ege, Iç Anadolu.

Kullanildigi yerler: Bitki glikozit, aci maddeler ve tanen içerir. Tibbî olarak, kabiz edici, teskin edici etkisi vardir. Bas ve mafsal agrilarini dindirir. Yorgunlugu ve uykusuzlugu giderir.
 
Misvak:
(Salvadora persica / Toothbrush tree) Arabistan’da bulunan erâk agacinin dalindan, bir karis uzunlukta kesilen parçadir. Agacin odunu çok liflidir. Erâk dali bulunmazsa, zeytin veya baska dallardan da olabilir. Nar ve feslegen dalindan misvak olmaz. Insanin dis sagligina büyük bir fayda temin eden misvak, basit bir usûl olmakla berâber, en iyi dis temizleme vâsitasidir. Dislerin çürümesini önlemek için misvak kullanmak, bütün dis macunlarindan daha faydalidir. Larousse Illustre Medical ismindeki Fransa’nin kiymetli tip kitabi, agiz temizligi husûsunda diyor ki: “Bütün dis mâcunlari ve tozlari ve sulari, dislere zarar verir. En iyi dis temizleme vâsitasi, sert bir firçadir. Önce, disleri kanatirsa da, korkmamalidir. Dis etlerini kuvvetlendirir ve artik kanamaz.” Bu sekildeki dis temizligini saglayan en iyi vâsita misvaktir.

Kullanildigi yerler: Agacin dalindan, bir karis kadar parça kesilir. Ucu yeterli miktarda yontulduktan sonra, tuzlu su içinde bekletilir. Belirli bir süre sonra, uç kismindaki lifler açilarak, firça görünümü alir. Çok kart olan dallar için, bir biçak ya da sert bir cisim yardimiyla açilma hizlandirilir. Misvak kullanmak, disleri temizler ve disetlerini kuvvetlendirir. Öz suyu dogal olarak flörür içerir. Dis çürümelerini önler.
 
Musmula:
(Nispel / Nèfle / Medlar / Besbiyik / Döngel / Izgil / Mespilus / Germanica) 2-3 m yüksekliginde bodur boylu dikenli agaççiklar. Yalniz yetistirilenleri dikensizdir ve boylari alti metreye kadar yükselebilir. Kisin yapraklarini döker. Yapraklar basit, alt yüzü tüylü, tam veya disli kenarlidir. Çiçekler erdisidir, bes parçali ve beyazdir. Yabanci döllenmeye ihtiyaç göstermez. Meyveleri yuvarlak veya oval sekillerde esmer renkli olup, dip tarafinda bes çanak yapragi tasir. Meyveleri genellikle bes çekirdekli, agaçtan koparildiginda sert ve buruk lezzetlidir. Toplanan meyveler bir süre bekletildikten sonra yumusar ve yenecek olgunluga erisir. Döngel ve besbiyik isimleriyle de bilinir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Kuzey Anadolu ve Marmara bölgesinde yetisir.

Kullanildigi yerler: Meyvenin bilesimi sekerler, organik asitler ve tanen ihtivâ eder. Barsak hastaliklarinda iyi bir kabiz düzenleyicidir. Musmula çekirdegi idrar arttiricidir. Böbrek ve mesane taslarinin düsürülmesinde kullanilir.
 
Muz:
(Banane / Banane / Banana / Musa / Bananier) Tropik ve subtropik bölgelerde yetisen veya yetistirilen, agaca benzeyen, 2-3 m boyunda, mor çiçekler açan, meyveleri lezzetli ve nisastaca zengin olan otsu bitkiler. Bitkinin yalanci gövdeleri, yapraklar kâidelerinden meydana gelmistir. Gençken kapali ve kivrik olan yapraklar açilinca uzarlar ve yirtilirlar. Çiçek durumlari büyüktür. Taban kisminda disi çiçekler, daha üstte erdisi çiçekler, tepede erkek çiçekler bulunur. Ancak tabandaki çiçekler meyve verir. Muz meyveleri çekirdeksiz üzümde oldugu gibi disi çiçeklerden döllenmeksizin meydana gelir. Meyveleri “hevenk” adini alan büyük salkimlar halindedir. Agaçlarda bir hevenk üzerinde 50-100 kadar meyve bulunabilir. Muzlar olgunlasmadan koparilir. Böylece bir müddet saklanabilmesi mümkün olur. Muz agaçlari, tropikal bölgelerde serin ve rutubetli olan gölgeli yerleri severler. Muzun tropik bölgelerde yetistirilen çesitli türleri vardir. Bunlardan Musa paradisiaca ve Musa textilis en meshurlarindandir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Akdeniz bölgesi(Bilhassa Anamur, Alanya).

Kullanildigi yerler: Nisasta bakimindan zengin olan meyveleri olgunlastiktan (sarardiktan) sonra çig olarak yenir. Musa paradisiaca türünün meyveleri nisastaca çok zengindir. Çig olarak yenmeyen meyveleri, un imâlinde kullanilir. Muz ayrica, Kemik gelisimini saglar, sinir zafiyeti ve yorgunlugu giderir. Böbrek ve mafsal iltihabinda, barsak hastaliklarinda faydalidir. Müzmin kabizlik çekenler fazla yememelidir.
 
Nane:
(Minze / Menthe / Mint / Pennroyal / Mentha) 0,5-1 m boylarinda, hos kokulu, otsu çok yillik bitkiler. Gövdeleri dört köseli, yesilimsi veya kirmizimtrak renkli, tüylü veya tüysüzdür. Yapraklari sapli, almasli olarak dizilmis, oval sekilli, kenarlari disli, hafif tüylüdür. Çiçekler genellikle temmuz-agustos aylari arasinda açmakta olup mor, pembe, beyaz veya leylak rengindedir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Anadolu’nun her yerinde yetisir.

Kullanildigi yerler: Kullanilan kisimlari yapraklari, çiçekli dallari ile yapraklarindan elde edilen uçucu yagdir. Yapraklar veya çiçekli dallar bitki çiçek açmaya basladiginda toplanir ve demetler hâlinde gölgede kurutulur. Yapraklarda sekerler, reçineli maddeler, tanen ve uçucu yag vardir. Uçucu yagda menthol, sineo, menthol esterleri, bâzi organik asitler bulunur. Yapraklari çay hâlinde yatistirici, mîdevî, gaz söktürücü, bulantiyi giderici olarak kullanilir. Bunun yaninda çesitli ilâçlarin terkibinde kullanildigi gibi, yapraklari çig veya kurutulmus olarak yemeklere konur. Nâne esansi, çok miktarda zehir etkili olmasina karsilik az miktari mîde agrilarina ve bulantilara karsi kullanilabilir. Nâne uçucu yagi da oldukça fazla kullanilan bir yagdir.
 
Nar:
(Granatapfelbaum / Granadier / Pomegranate / Rümman / Punica granatum / Pommegranate / Grenadier) Haziran-temmuz aylarinda kirmizi renkli çiçekler açan, iki ile bes metre boylarinda agaççiklar. Gövdeleri gayri muntazamdir. Yapraklar karsilikli, kisa sapli ve kirmizi kenarlidir. Çiçekler kismen sapsiz, tek tek ve birkaçi birarada bulunur. Çanak yapraklari kirmizi renkli, dökülmeyen ve etlidir. Meyveleri küre seklinde ve portakal büyüklügünde, önceleri yesil, olgunlukta kirmizimsi renkte, derimsi kabuklu, çok tohumlu ve etlidir. Meyvenin yenen kismi, tohumlarinin etli ve bol usâreli olan kabugudur.

Türkiye’de yetistigi yerler: Bati ve Güneydogu Anadolu.

Kullanildigi yerler: Bitkinin tohumlari meyve olarak yenildigi gibi, gövde-kök ve dal kabuklari ile meyve kabugu da tibbî olarak kullanilir. Kök ve gövde kabugu tanen, nisasta ve alkaloitler (pelletierin) tasir. Nar meyvesi kabugu tanen, triterpenler ve az alkaloitler ihtivâ eder. Nar agaci kabugu çok eskiden beri bilhassa barsak seritlerine (tenyalara) karsi kullanilir. Yalniz zehirlenmelere yol açabileceginden dikkatli olunmalidir. Nar meyvesi kabugu, ishale karsi (% 15’lik) çay hâlinde kullanilabilir. Ayrica yün iplikler, sarimsi renklere boyanabilir. Hadîs-i serîfte nar meyvesi medhedilmistir: “Her narda bir damla cennet suyu vardir.” ve; “Nari içindeki zari ile beraber yiyiniz, çünkü mîdeyi temizler.” buyrulmaktadir. Nar, çarpintiya iyidir. Mîdeyi kuvvetlendirir. Et kismi ile sikilip içilirse, safra söker, pekligi giderir.
 
Nergis:
(Aynısafa , altıncık , ölü çiçegi , öküzgözü , Narciss / Narcisse / Narcissus / calendula officinalis ) 20-60 cm boylarinda, soganli bitkilerdir. Aynisafa (Nergis) - Ayrintili bilgi için TIKLAYINIZ Ilkbaharda çok güzel kokulu çiçekleriyle baharin müjdecisi olarak bilinirler. Çiçekleri kuvvetli kokulu, sari veya beyaz renkli, tek tek veya birkaçi bir arada bulunurlar. Her bir çiçegin ortasinda beyaz veya sari renkli bir taci vardir. Organik maddelerce zengin, nemli, kumlu, tinli topraklari sever. Soganlariyle üretilir. Nergis türleri daha çok süs bitkisi olarak yetistirilir. Fulya, beyaz nergis, yabânî zerren gibi çesitleri vardir.

Kullanildigi yerler: Bitki, zehirli alkaloitler tasir. Kusturucu ve ishal etkilidir. Kurutulmus çiçekleri yatistirici, müshil ve ates düsürücü olarak (% 1-2’lik) çay hâlinde kullanilabilir.
 
Nilüfer:
(Weisse Seerose / Nénuphar / White water lily) Nilüfergiller familyasindan, Nymphaea ve Numphar cinsinden su bitkilerine verilen genel addir.

Beyaz Nilüfer (Nymphaea alba): Göllerde, durgun sularda yetisen, rizomlu, çok yillik otsu bir bitki. Yapraklari su üzerinde yüzücü, yuvarlak ve kalp seklinde tabanlidir. Çiçekler, Temmuz-Agustos aylarinda su yüzeyinde açar, büyük ve beyaz renklidir.

Sari Nilüfer (Nuphar luteum): beyaz nilüferle birlikte yayilis gösterir. Beyaz nilüferden, çiçeklerin sari renkli ve bes parçali olmasi ile ayirdedilir.

Kullanildigi yerler: Daha çok havuzlarda süs bitkisi olarak yetistirilir. Her iki türün kökleri kabiz edicidir. Beyaz nilüferin çiçekleri, yatistirici ve uyusturucudur.
 
Nohut:
(Kichererbse / Pois chiche / Chickpea / Cicer arientinum) Yemeklik baklagillerden bir bitki. Derin bir kazik köke sâhiptir. Toprak içinde 50-60 cm kadar derine gidebilir. Fazla yankökü vardir. Bunlar toprak yüzeyine yakin olup, böbrek seklinde nodoziteler (yumrular) ihtivâ eder. Gövdenin topraga yakin yaprak koltuklarindan meydana gelen çiçek saplari, çiçekleri tasir. Çiçek beslidir ve beyaz, pembe, mavimsi renklerde olabilir. Kendi çiçek tozlari ile döllenirler. Meyveleri siskin oval biçimindedirler. Uç tarafa dogru sivrilmistir. Ucunda tüyler bulunur. Meyve içinde 1-3 tohum bulunabilir. Tohumlar çakildak, kapçik adini alan torbalarda meydana gelirler. Tohumlar sekil, büyüklük ve renk bakimindan degisiklik gösterir. Beyaz, krem, sarimsi, kahverengi renklerde olabilirler.

Türkiye’de yetistigi yerler: Bati, Orta ve Güneydogu Anadolu.

Kullanildigi yerler: Meyveleri bol nisastali ve azotlu maddelerce zengindir. Tâneleri bitkisel protein, demir, kalsiyum ve fosfor gibi mineralleri de ihtivâ eder. Vücudu kuvvetlendirir. Kuru ve tâze hâlde yenilebilir. Besleyici bir sebzedir. Nohuttan ayrica, leblebi imâlinde de faydalanilir.
 
Okaliptüs:
(Eucalyptusbaum / Heberbaum / Eucalyptus / Ökaliptüs / Sitma agaci) Haziran-temmuz aylari arasinda, mor renkli çiçekler açan büyük agaçlardir. Yaprak sekli bitkinin yasina göre degisir. Gençlerde sapsiz, oval, açik yesil; yaslilarda ise uzunca sapli, orak seklinde, derimsi ve koyu yesildir. Çiçekler morumsu kirmizi renkte olup, her bir yapragin koltugunda birkaçi bir arada bulunur. Meyve küçük ve çok miktarda tohum tasiyan oval sekilli bir kapsüldür. Ana vatani Avustralya olan bu agaç, halk arasinda sitma ve kinin agaci olarak da taninmaktadir.

Anadolu’ya ilk defâ, Mugla vilâyetinin Fethiye kazâsinda Dalaman’da bir çiftlik kuran Misir Hidivi Abbas Hilmi Pasa tarafindan, süs agaci olarak sokulmustur. Diger taraftan Mersin-Adana demiryolu ugragindaki istasyonlarda 1886 yilinda Fransizlar tarafindan istasyon agaci olarak kullanilmistir. 1830’a dogru Avustralya’dan Italya’ya getirilen çesitli cins ökaliptüslerin kis olmasi dolayisiyla çogunlugu kurudugundan bu agacin yumusak iklimde yasamadigi kanaatine varildi. 1852’de Cezayir’de tekrar denendi. Daha sonra da Kuzey Afrika ve Güney Avrupa’da denenerek sicak mintikalarda yetisecegi anlasilmistir. 1893’te, Osmanli Devleti idâresinde bulunan Suriye’de M.H. Morel, Beyrut’taki mâlikânesinde çok miktarda ökaliptus yetistirmis ve bu mâlikânesine Lâtince olarak “Villâ Eucalypta (Ökaliptüs Köskü) adini vermistir. Çok miktarda ökaliptus bugün Afrika, Avrupa, Asya sicak iklimlerinde yetistirilerek, iktisâdî, sihhî maksatlarla dünyânin her kitasinda üretilmekte ve gün geçtikçe de ragbet bulmaktadir. Ökaliptus agaçlari, çok yüksek olan kâbiliyeti, fazla miktarda toprak suyunu alip havaya vermesi sâyesinde bataklik yerlerin kurutulmasinda insanliga olan hizmetlerinin taninmasini müteakip, yalniz Avustralya’da olan gelisme alani kisa bir zamanda çok genislemistir. Bir ökaliptus agacinin yilda ortalama 250 ton suyu alip havaya verdigi tecrübelerle anlasilmistir. 1938’den beri, yurdumuzun güney batakliklarinda da yetistirilmesine büyük önem verildi ve kisa zamanda çok ümit verici neticeler alindi. Tarsus’un Karabucak batakliginin kurutulmasiyla bölgede, sitma hastaliginin yayilmasinda önemli rol oynayan sivrisinegin nesli kesildi.

Çesitleri: Yüzden fazla çesidi olmakla birlikte, taninmis ve önemli çesitlerinden bâzilari sunlardir:

1. Eucalyptus alpina

2. Eucalyptus amplifolia

3. Eucalyptus amgydalina

4. Eucalyptus andreana

5. Eucalyptus calophylla

6. Eucalyptus citriodora

7. Eucalyptus cocciféra

8. Eucalyptus cordata

9. Eucalyptus cornuta

10. Eucalyptus cosmophylla

11. Eucalyptus diversicolor (Collossea)

12. Eucalyptus globulus

13. Eucalyptus gomphocephala

14. Eucalyptus leucoxilon

15. Eucalyptus robusta

16. Eucalyptus rostrata

17. Eucalyptus viminali

18. Eucalyptus longifolia.

Dünyânin birçok yerinde, bilhassa Brezilya’da, Kuzey Afrika veGüney Avrupa’da, Dogu ve Bati Asya’da bir zaman sitma saçarak insanlari ölüme sürükleyen korkunç batakliklar, bugün ökaliptus agacinin gölgesinde saglik ve varlik kaynagi olmustur. Ökaliptuslar, batakligi kurutarak etrafini da tarima elverisli hâle getirmektedir. Ökaliptus ormanlari, hava tesirlerini yumusatarak büyük rüzgârlara mâni olurlar, bitkilere zararli olan toz ve dumanlari tutarlar, firtina ve dolu zararlarini kismen önlerler. Üç yasindan büyük olan ormanlardaki çayir ve ot miktari da büyük ölçüde oldugundan, hayvanlarda verimi arttirmaktadir. Ayrica aricilikta da büyük faydalari görülmüstür. Ilk yillarda, aralarina misir ekilerek degerlendirilebilir. Yurdun güneyinde kurulan ökaliptus ormanlarindan, büyük ölçüde yakacak temin edilmektedir.

Kullanildigi yerler: Tâze yapraklarinin su buhari ile distillenmesi sûretiyle elde edilen ökaliptus, muhtelif cila, kafuru, çam sakizi ve zamk, yine bir nevi vernik olan kokulu reçine îmâlinde kullanilmaktadir. Halk hekimliginde, özellikle solunum yolu hastaliklarinda tercih edilir. Öksürügü keser, bogaz ve burun iltihaplarini giderir. Idrar yollarini temizler. Hâricen deri üzerine sürülmek sûretiyle antiseptik olarak da kullanilir. Ökaliptus yapraklari dogrudan dogruya kaynatilarak kullanildigi gibi, yaginin tipta da pekçok faydalari vardir. Ilâç olarak veya kaynatma ile bugu, koku hâlinde de kullanilir. Yapraklar nefes darligi, kabiz, balgam söktürücü olarak, hasere sokmalarina, her nevî ateslenmeye, nezle, nevralji, bronsit, romatizma, seker, üremi gibi hastaliklarda, yag veya eksitilerek sirke, toz sabun, pudra ve mâcun seklinde kullanilir. Ayrica ökaliptus kabuklarindan, kino reçinesi adi verilen ve içinde bol miktarda tanen bulunan bir madde, kuru damitim yoluyla elde edilmektedir. Yine ökaliptus odununun kuru damitimiyla elde edilen diger ürünler; 100 kilo odundan; 25-27 kilo kömür, 7 kilo asit asetik, 2 kilo alkol metilen, 3 kilo katran elde edilebilir.
 
Oltu otu:
(Pyrethrum / Pyrèthre / Pyrethrum / Pyrethrum roseum / Chrysanthemum coccineum / Pireotu / Tanacetum coccineum) Nisan-haziran aylari arasinda pembemsi renkte çiçekler açan, 20-70 cm boylarinda çok yillik, tüylü ve otsu bir bitki. Dilsi çiçekler 20-30 kadar olup pembe renklidir. Kuvvetli kokuludur.

Türkiye’de yetistigi yerler: Kuzeydogu Anadolu.

Kullanildigi yerler: Çiçek durumundayken toplanir, kurutulur ve toz edilir. Içerisinde uçucu yag ve böcek öldürücü bilesikler (piretrin) bulunur. Böcek öldürücü olarak kullanilir. Pireotu ya da toz hali oltu tozu olarak da bilinir.
 
Öd agacı:
(Aloe / Aloès / Aloe / Aquilaria agollocha / Eagle wood / Calambac) Kurak bölgelerde yetisen, çok yillik, yapraklari dikenli, bal özkulu (sukulent) bitkiler. Öd agaci, sari sabir olarak da bilinir. Daha çok Afrika, Suriye, Arabistan ve Güney Avrupa’da yayilis gösterir. Buna karsilik iliman bölgelerde, park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetistirilir. Memleketimizin Güneybati kesiminde de Romalilar döneminde kültürden kalmis, yabanilesmis A. vera türü yetismektedir. Bitkinin yapraklari birer rozet görünümünde, topraktan yayvan bir sekille çikarak yukari dogru bükülürler. Çiçek durumu dik ve xxx bir salkimdir. Çiçekleri sari veya kirmizidir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Güneybati Anadolu (Demre).

Kullanildigi yerler: Bitkinin yapraklarindan çikarilan usare (özsu) nin, güneste veya isitilarak yogunlastirilmasiyla elde edilen bakiye, siyah parlak kütleler hâlinde kalir. Bu madde sari sabir adini alir. Antrasen türevleri tasir. Kalin barsaga etkili bir müshildir. Öd agaci sivisi, pigment ve haserat ilâçlari yapiminda kullanilir. Sari sabir, bali bozar. Memleketimizde süs bitkisi olarak çok yetistirilmektedir. Ayrica agacin odunu ve kabugu yakilinca hos bir koku verir. Tütsü olarak kullanilir.
 
Öküzgözü:
(Dagkestanesi / arnica / Arnique) Bilesikgiller familyasindan, çayir ve ormanlarda yetisen, papatyayi andiran çok yillik bir bitkidir. Kömeçleri turuncu ve saridir. Çiçekleri kullanilir.

Kullanildigi yerler: Kusturucudur. Sinir sistemini çok siddetli sekilde uyarir. Haricen kullanildigi takdirde romatizma agrilarini dindirir. Yaralari iyilestirir. Fazla kullanilmamalidir.
 
Ökse otu:
(Weisse Mistel / Gui / Mistletoe / Burç / Çekem / Viscum) Mart-nisan aylari arasinda, dallarin ucunda sarimsi-yesil renkli çiçekler açan, 20-100 cm boylarinda, kisin yapraklarini dökmeyen, çali tipinde, iki evcikli, yari parazit bitkiler. Halk arasinda burç, çeti,Ökseotu - Ayrıntılı bilgi için TIKLAYINIZ çekem, gökçe, gövelek, yalinkaya gibi isimlerle bilinir. Ökseotu, havstoryum adi verilen emeçleriyle, kendini odunlu bitkilerin dallari üzerine tespit ederek yasar. Memleketimizde çok degisik agaçlar (çam, köknar, sögüt, kavak, armut, elma, kayisi gibi meyve agaçlari) üzerinde yetisir. Bitkinin dallari ve yapraklari karsiliklidir. Yapraklar sarimsi yesil renkte, sapsiz ve derimsidir. Meyveleri 8-10 cm çapinda, küre seklinde toparlak ve beyaz, iç kismi yapiskanli olup, yapraklarin veya dallarin arasinda sapsiz olarak birkaçi birarada bulunur. Ökseotu, ardiç kuslari ile daldan dala ve agaçtan agaca tasinir. Bu kuslar, meyvanin yapiskan kismini severek yerler ve bu esnâda gagalarina yapisan kismi temizlemek için, gagalarini dallara sürterler ve böylece tohumlarini bu kisimlara bulastirirlar. Tohumlar burada çimlenir ve gelisirler. Ayrica kuslarin diskilari vâsitasiyla disari atilan tohumlarin dallar üzerinde tutunarak çimlenmesiyle gelisirler. Bitkinin meyveleri insanlar için zehirlidir.

Kullanildigi yerler: Bitki rezin, saponinler, alkaloitler tasir. Meyve ve yaprakli dallar kabiz, idrar arttirici, tansiyon düsürücü ve kusturucudur. Meyveleri ezilerek, çibanlar üzerine konulup, cerahatin disari çikmasini saglar. Romatizma agrilarina karsi da kullanilir.
 
Papatya:
(Kamillen / Camomille / Camomille / Matricaria chamomilla) Mayis ve agustos aylari arasinda çiçek açan, 20-50 cm boyunda, güzel kokulu bir yillik otsu bitki. Yol kenari, bos alanlarda oldukça çok rastlanir. Yapraklari parçali ve tüysüzdür. Çiçekler dallarin ucunda küçük basçiklar (kapitulum) hâlinde bulunurlar. Basçiklarin orta kisminda bulunan çiçekler tüp seklinde ve sari renkli hermafrodittir. Kenarlarda ise 15-20 tâne dil seklinde, beyaz renkli disi çiçekler bulunur.

Kullanildigi yerler: Çiçek durumu baslari, çiçek açmadan önce toplanarak gölgede kurutulur. Bilesiminde uçucu yaglar, rezin, aci maddeler ve fenolik bilesikler bulunur. % 1’lik çay hâlinde sabahlari aç karnina bir bardak içilebilir. Idrar çogaltici, istah açici, yatistirici ve gaz söktürücü etkilere sâhiptir. Basur memelerinde agri kesici, tedâvi edici etkiye sâhiptir. Boyar madde olarak da kullanilir.

Alman Papatyasi (Anthemis nabilis): Orta Avrupa’da yetisir ve kültürü de yapilir. Disli çiçekleri beyazimsi renklidir. Memleketimizde 50 kadar Anthemis türü bulunmakta ve Izmir papatyasi, yabânî papatya, beyaz papatya gibi isimlerle bilinmektedir.

Papatya yagi: Spazm giderir. Agrilari dindirir. Mikroplari öldürür. Sinirleri yatistirir.
 
Patates:
(Solanum tuberosum / Boyu 60-80 cm’ye varan, beyazimsi-pembemsi çiçekler açan, yumrulari hâriç zehirli otsu bitkiler. Bitkinin toprak altinda kalan yumrulari “patates” olarak bilinir. Bu yumrular nisasta bakimindan zengin oldugundan önemli bir besin maddesidir. Bitkinin toprak üstü kisimlarinda zehirli alkoloitler bulunmasina karsilik yumrulari zehirli degildir. Ancak çimlenmis patateslerde de bu alkoloitler tesekkül ettiginden zehirlenmelere sebebiyet vermektedir. Zehirlenme belirtileri sindirim sistemi bozukluklari, bol terleme ve halsizlikle kendini gösterir. Patates yumrularinda bulunan nisasta tâneleri yumurta veya armut seklinde olup, 70-100 mikron büyüklügünde tânelerden ibârettir. Patates, dis kabuk rengine göre sari ile kirmizi, etine göre beyaz ve sari olarak ayrilir. Sari patates makbuldür. Memleketimizde Adapazari’nin patatesi meshurdur. Bunun yaninda Nigde, Kayseri ve Ege bölgesinde çok yetistirilmektedir.

Kullanildigi yerler: Patateste nisastadan baska belli bir oranda protein de vardir. Nisasra % 20, protein % 2, besin degeri 95 kaloridir. Seker hatalarina faydalidir. Susuzlugu giderir. Mide ve onikiparmak barsagi ülserinde yararlidir. Karaciger sisligini giderir. Barsak solucanlarinin düsürülmesine yardimci olur. Damar sertliginde faydalidir. Sert bir sey yutuldugu zaman yabanci maddenin vücuda zarar vermeden çikartilmasini saglar. Basur memesi, yanik ve çibanlarin agrilarini geçirir.
 
Patlıcan:
(Aubergine / Aubergine / Aubergine / Eggplant / Solanum melongena) Sebze olarak yenilen, mor renkli, uzunca silindirik veya yuvarlak bir yaz sebzesidir. Vatani tropik Hindistan’dir. Sicak memleketlerde yetistirilir. Orta ve kuzey Avrupa’da çok az taninmis olmasina ragmen, memleketimizde yazin çok yaygin yenen bir sebzedir. Patlicanin uzunca olanlarina daha çok kemer patlicani, yuvarlak olanina tophâne veya bostan patlicani adi verilir. Patlicanin az çekirdekli veya çekirdeksiz ve eti yumusak olani makbuldür. Çesitli yemekler ve tursusu yapilir. Özellikle zeytinyagli yapilarak yenmesi tevsiye edilmektedir.

Kullanildigi yerler: Kansizligi giderir. Karaciger ve pankreasin düzenli çalismasini saglar. Kilo vermeye yardimci olur. Böbrek yanmalari ve agrilarini keser. Sinirleri yatistirir. Kalp çarpintilarini giderir. Cilt hastaliklari, seker, mide, barsak ve karaciger hastaliklari asiri derecede olanlar yememelidir.
 
Pazı:
(Gartenampfer / Patience / Patience / Rumex patientia / Labada / Kuzukulagi) Haziran-eylül aylari arasinda, yesilimtrak renkli küçük çiçekler açan, 50 cm-1,5 m boylarinda çok yillik otsu bir bitkidir. Daha çok çayirlik yerlerde, harâbelerde, yol kenarlarinda, meskûn daglik bölgelerde yayilis gösterirler. Gövdeleri dik, silindirik kirmizimsi, kökler kalin ve sarimsi renklidir. Yapraklari büyük, sapli ve sapin tabani oluk gibi çukurlasmistir. Çiçekler, gövdenin ucunda toplanmislardir. Çiçek organlari 6 parçalidir. Meyveleri kanatlidir.

Kullanildigi yerler: Bitkinin kökleri ve saplari kullanilir. Kökler temizlenip, kalin dilimlere bölünür ve kurutularak saklanir. Labada köklerinde nisasta, seker, yag ve reçine vardir. AyricaC vitamini ihtiva eder. Hâricen, bazi deri hastaliklarina karsi, haslama olarak kullanilir. Çayi da istah açici, kuvvet verici ve müshil olarak kullanilabilir. Körpe yapraklari da yiyecek olarak kullanilir.

Bu bitkinin Anadolu’da bulunan diger türleri labada, kuzukulagi gibi çesitli isimler altinda bilinir ve istifade edilir.
 
Geri
Üst